Yeni hükümetin şekline göre ‘devam mı, tamam mı?’ belli olacak

4 Haziran 2002


<#comment>Ecevit sonrası hükümet yapısını şimdiden oluşturmaya çalışmak gerekir. Çünkü: (1) Yeni yapılanmada zaman kaybı ekonomik, sosyal ve moral bakımından kötülükler getirir. (2) Yanlış bir yapılanma içeride ekonominin, dışarıda ekonomik ilişkilerin tıkanmasına neden olur.
Ecevit sonrası yeni yapılanma sırasında içeride ve dışarıdaki piyasalar (1) Önce bekleyişe geçecektir. (2) Sonra yeni oluşuma göre "pozisyon" alacaktır.
Ecevit sonrası oluşumdan etkilenecek piyasaları ve bunların Türk ekonomisini, Türkiye’nin bugünü ve yarını bakımından önemini özetleyeyim:
(1) Para ve maliye piyasaları ve borsa, günlük olarak, oluşumun ve değişimin etkisinde kalacaktır. Her ne kadar bu piyasalar Ecevit sonrasını "satın almış" ise de, döviz fiyatı, faiz fiyatı ve borsa endeksi Ecevit sonrası dönemin uzunluğu boyunca inip çıkacak, yeni oluşuma göre bir yere oturacak veya istikrarsızlığı sürdürecektir.

(2) Türkiye’nin dış ekonomik ilişki gündeminin başında gecikmeye tahammülü olmayan, geri dönüşü olmayan, sulandırma imkanı olmayan iki konu var: (I) IMF programının uygulanması, (II) AB programının uygulanması, IMF programının uygulanmasındaki gecikme veya programdan

Yazının Devamı

Yurtdışındaki işçilerin paralarıyla kurulan holdinglerin çoğu yok oldu

3 Haziran 2002

Konya Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dr. Seyit Karaca diyor ki: "Türkiye genelinde tartışılan ekonomik krize ek olarak Konya iki kriz daha yaşadı. Bunlardan biri, geçen yılki kuraklıktır. Konyada tarım halen büyük önem taşıyor. Kimse tarımda olan bitenle ilgilenmiyor. Ama geçen yıl hububat eken biçen ve bire yedi veya sekiz ürün alanlar, bire iki ürün aldı. Ürün, tohum, gübre ve mazot masrafını karşılamadı. İkinci kriz holdinglerin çüküşü oldu. Konya, Holdingler Şehri olarak biliniyor. Büyük ölçüde yurtdışındaki Konyalıların, bir ölçüde Konyadaki insanların tasarruflarını değerlendirerek iş yapan 33 holding vardı. Bunların 30u battı. Sadece paralar batmadı. Bunlara bağlanan ümitler ve bunların yarattığı doğrudan ve dolaylı istihdam imkanı da yok oldu."Anlı şanlı 33 holdingden bugün faaliyetini sürdürenler Kombassan, İttifak ve Kamer Holding.Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Kaşıkçı, Kombassanın Konyadaki kağıt, Karamandaki tekstil (eski Sümerbank fabrikası) tesisleri ile Komderi, Alfa Alışveriş Mağazaları, Acar Hidrolik Vinç, Özyatağanlı Tarım Makineleri ve Medikal 2000 hastahane ve sağlık araç gereçleri tesislerinin faaliyetini sürdürdüğünü anlatıyor. İyi

Yazının Devamı

Yurtdışındaki işçilerin paralarıyla kurulan holdinglerin çoğu yok oldu

3 Haziran 2002


<#comment>İyi niyet vardı, kötü niyet vardı... Ekonomide "niyet" önemli değil, netice önemli... Yurtdışındaki işçilerin alın terleriyle oluşan tasarruflarını Türkiye’ye çekmek için kurulan holdinglerin çoğu bugün "yok"... Bu tip holdingleşmenin Anadolu’da yaygınlaştığı şehir Konya idi... Saman alevi gibi parlayıp sönen bu holdingler Konya’yı da olumsuz etkilemiş ama, Konya’daki sağlıklı ekonomi ve sanayi yapısı "holding" krizini aşmış durumda.
Konya Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dr. Seyit Karaca diyor ki: "Türkiye genelinde tartışılan ekonomik krize ek olarak Konya iki kriz daha yaşadı. Bunlardan biri, geçen yılki kuraklıktır. Konya’da tarım halen büyük önem taşıyor. Kimse tarımda olan bitenle ilgilenmiyor. Ama geçen yıl hububat eken biçen ve bire yedi veya sekiz ürün alanlar, bire iki ürün aldı. Ürün, tohum, gübre ve mazot masrafını karşılamadı. İkinci kriz holdinglerin çüküşü oldu. Konya, ‘Holdingler Şehri’ olarak biliniyor. Büyük ölçüde yurtdışındaki Konyalıların, bir ölçüde Konya’daki insanların tasarruflarını değerlendirerek iş yapan 33 holding vardı. Bunların 30’u battı. Sadece paralar batmadı. Bunlara bağlanan ümitler ve bunların yarattığı doğrudan ve dolaylı

Yazının Devamı

Konya çağ atlıyor

2 Haziran 2002

Belediye başkanlarından rahmetli Ahmet Hilmi Nalçacının yerleştirdiği şehircilik anlayışı sürüyor. Şehrin trafiğini, geniş bulvarlar taşıyor. Bulvarların iki yanı yeşil. Gidiş ve geliş yollarının ortası yeşil. Yeşiller bakımlı. Yolların iki yanındaki binalar, yeşilin arkasına, yoldan oldukça uzağa çekildiğinden, binalar insanın üstüne üstüne gelmiyor. Yeşilin arkasında kalıyor. Yollar temiz, kaldırımlar bakımlı. Kavşaklar ışıklı. İnsanlar trafik ışığına dikkat ediyor.Sokaklarda takkeli, cübbeli, sakallı peçeli, kara çarşaflı insan kalabalığı yok. Sokaklardaki insanlar İstanbulun, Ankaranın birçok bölgelerinde rastlananlardan daha çağdaş görünümde. Üstleri başları daha düzgün. Konya, insanlarıyla, caddeleriyle, konutlarıyla, sanayii ile ve de en önemlisi Selçuk Üniversitesi ile "pırıl pırıl" bir şehir. Türkiye ortalamasının üstünde Konyada üniversite kurulmasına 1975 yılında karar verilmiş. Ama Selçuk Üniversitesinin büyümesi 1982lerden sonra hızlanmış.Üniversite için, çok akıllı bir seçim ile şehrin 20 km. uzağında, İstanbul yolu üzerinde Düzlükbaşı - Esentepe mevkiinde çok çok çok geniş bir kampus alanı tahsis edilmiş.Bugün Selçuk Üniversitesinin biri Karamanda olmak üzere dört

Yazının Devamı

Konya çağ atlıyor

2 Haziran 2002


<#comment>Konya, insanlarıyla, caddeleriyle, konutlarıyla, sanayii ile ve de en önemlisi Selçuk Üniversitesi ile "pırıl pırıl" bir şehir.
Belediye başkanlarından rahmetli Ahmet Hilmi Nalçacı’nın yerleştirdiği şehircilik anlayışı sürüyor. Şehrin trafiğini, geniş bulvarlar taşıyor. Bulvarların iki yanı yeşil. Gidiş ve geliş yollarının ortası yeşil. Yeşiller bakımlı. Yolların iki yanındaki binalar, yeşilin arkasına, yoldan oldukça uzağa çekildiğinden, binalar insanın üstüne üstüne gelmiyor. Yeşilin arkasında kalıyor. Yollar temiz, kaldırımlar bakımlı. Kavşaklar ışıklı. İnsanlar trafik ışığına dikkat ediyor.
Sokaklarda takkeli, cübbeli, sakallı peçeli, kara çarşaflı insan kalabalığı yok. Sokaklardaki insanlar İstanbul’un, Ankara’nın birçok bölgelerinde rastlananlardan daha çağdaş görünümde. Üstleri başları daha düzgün.

Türkiye ortalamasının üstünde
"Bunları neden anlatıyorsun?" diyerek sual eyleyen okuyucularım olacak. Şunun için anlatıyorum... Her neden ise Konya denilince bu şehri görmeyen, olup bitenden habersiz çok kişinin aklına "çağın gerisinde kalmış bir şehir ve de din baskısı ile Türkiye’deki yaşam çizgisinin gerisinde kalmış insanlar" gelir.

Yazının Devamı

Böyle gelmiş böyle gider

1 Haziran 2002

Yabancı sermayeli şirketler için mali işler müdürü ne kadar önemli ise, Türkiyeye büyük miktarda para bağlayan IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar, yabancı bankalar, yabancı finans piyasaları için de Türkiyede Hazinenin bekçiliğini yapacak kişi o kadar önemlidir.Nereden bakarsanız bakınız, nasıl ölçerseniz ölçünüz, IMF ve Dünya Bankası Türkiyeye 30 milyar dolar dolayında para gönderdi. Gönderiyor. Devletin yurtdışındaki bankalara 6 milyar dolar dolayında borcu var. Hazine yurtdışı piyasalara 25 milyar dolar dolayında tahvil satmış durumda. Bir yabancı sermayeli kuruluş, Türkiyede iş yapmaya, herhangi bir Türk şirketine ortak olmaya karar verir ise, Türk ortaktan bir tek şey ister: "Mali işler müdürü"nü ben tayin edeceğim. Mali işler müdürü Türk olabilir ama, kimin olacağını ben belirleyeceğim" der. Yabancı sermayeli kuruluş bu isteğinde de haklıdır. Çünkü Türkiyeye para göndermektedir. Riske girmektedir. Parasının çarçur olmasını, batmasını göze alamaz. Onun için parasına sahip çıkacak bir kişiyi, açık anlamıyla güvendiği kişiyi para kasasının başına oturtmak ister. Yabancıya mali müdür gerekli Şimdi bu rakamlardan sonra dönelim başa... Türkiyeye bu ölçüde para bağlayan IMF ve

Yazının Devamı

Böyle gelmiş böyle gider

1 Haziran 2002


<#comment>Bir yabancı sermayeli kuruluş, Türkiye’de iş yapmaya, herhangi bir Türk şirketine ortak olmaya karar verir ise, Türk ortaktan bir tek şey ister: "Mali işler müdürü"nü ben tayin edeceğim. Mali işler müdürü Türk olabilir ama, kimin olacağını ben belirleyeceğim" der. Yabancı sermayeli kuruluş bu isteğinde de haklıdır. Çünkü Türkiye’ye para göndermektedir. Riske girmektedir. Parasının çarçur olmasını, batmasını göze alamaz. Onun için parasına sahip çıkacak bir kişiyi, açık anlamıyla güvendiği kişiyi para kasasının başına oturtmak ister.
Yabancı sermayeli şirketler için mali işler müdürü ne kadar önemli ise, Türkiye’ye büyük miktarda para bağlayan IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar, yabancı bankalar, yabancı finans piyasaları için de Türkiye’de Hazine’nin bekçiliğini yapacak kişi o kadar önemlidir.
Nereden bakarsanız bakınız, nasıl ölçerseniz ölçünüz, IMF ve Dünya Bankası Türkiye’ye 30 milyar dolar dolayında para gönderdi. Gönderiyor. Devletin yurtdışındaki bankalara 6 milyar dolar dolayında borcu var. Hazine yurtdışı piyasalara 25 milyar dolar dolayında tahvil satmış durumda.

Yabancı bankaların Türk bankalarından 8 milyar dolar, yabancı firmaların

Yazının Devamı

Yapay gündem: Politika Real gündem: Üretim

31 Mayıs 2002

Hacı Yılmazın verdiği bilgiyi Londrada Kemal Dervişin yaptığı açıklama ile "öpüştürünüz." Kemal Derviş ne diyor: "Mart ayında üretimde artış başladı. Yılın ilk üç aylık dönemini yüzde 3.3lük artış ile kapadık. Sıkı maliye ve para politikasıyla büyümeye geçiyoruz. Bu duruma IMF yetkilileri de sevindi."Kemal Dervişin yılın ilk üç aylık dönemi için sözünü ettiği yüzde 3.3lük rakamın nereden kaynaklandığı belli değil. Ama Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından yayımlanan aylık üretim anketi sonuçlarına göre, 2002 yılının Ocak ayında toplam sanayide yüzde 2.4, Şubat ayında yüzde 5.2 daralma yaşanırken, Mart ayında yüzde 18.7 artış gerçekleşti. Sonuçta, 2002 yılının ilk üç ayında toplam sanayi üretiminin dönemsel ortalama artış oranı yüzde 3.5a ulaştı. Milli gelir hesaplarında sanayi üretiminin etkisi büyük olduğundan, "üç aylık milli gelir rakamları"nın da küçülme yerine büyüme işareti vermesi bekleniyor.Büyümenin mart ayı sonrası devam edip etmeyeceği konusunda şüpheler vardı. DİEnin sanayide kapasite kullanım oranlarıyla ilgili öncü göstergesi, nisan ayında da üretimin geçen yılın üzerinde gerçekleştiği işaretini veriyor. Her ne kadar kapasite kullanım oranı nisan ayında mart

Yazının Devamı