ABD’de paranın yumuşağı da var serti de

17 Nisan 2002


<#comment>Bizler kriz nedeniyle paranın sıcağını, soğuğunu belledik de bugüne kadar paranın yumuşağını, sertini hiç duymamıştık.
Geçtiğimiz haftalarda ABD Senatosu ülkedeki yumuşak para ile sert para trafiğini düzenlemek için yeni bir kanun çıkarınca konu gündemde ilk sıralara sıçradı.
Yumuşak para (Soft Money) ABD’de kişilerin, kuruluşların siyasi partilere yaptıkları bağışa verilen isim. Sert para (Hard Money) ise politikacıların kişilerden, kuruluşlardan aldıkları bağışın ismi.
Yeni mevzuata göre partiler kişilerden, şirketlerden, sendikalardan sınırsız bağış alamayacak. Kişi, şirket veya sendikanın bir partiye bir yıl içinde yapabileceği bağışın sınırı 10 bin dolar. Bu bağışa yumuşak para deniliyor.
Politikacılar ise iki yıllık seçim dönemleri için kişilerden, şirketlerden, sendikalardan bir defada 2 bin dolardan fazla bağış kabul edemeyecekler.

Yazının Devamı

ABDde ekonomiyi kamu canlandırıyor

16 Nisan 2002

Ancak Demokratlar fonlamanın doğrudan kamu harcaması yoluyla yapılmasını savunurken, Cumhuriyetçiler vergi indirimi yoluyla piyasanın rahatlatılmasının yerinde olacağında ısrar ediyordu. Bu nedenle federal hükümetin ne yapacağı uzun süre anlaşılamadı. Fakat Bush yönetimi Kongre ve Senatonun kararını beklemeden harcama musluğunu açtı. 2001 Ekim ayından 2002 Şubat ayı sonuna kadar 5 aylık dönemde bütçe harcamaları yüzde 13.1 oranında artırıldı. Bu artış ekonominin daha kötüye gitmesini önledi. Bu dönemde kamu harcamaları yoluyla ekonomiye ek olarak 100 milyar dolar dolayında para enjekte edildi.Federal bütçeden, işsizlere yapılan ödemeler yüzde 66, sağlık yardımları yüzde 16, savunma harcamaları yüzde 12, hastane yardımları yüzde 8, sosyal yardımlar yüzde 6, diğer harcamalar yüzde 17 artırıldı. Federal bütçeden yapılan bu harcamalara paralel olarak eyalet bütçeleri ile belediye bütçelerinden yapılan harcamalarda da artış kaydedildi.Kongre ve Senatoda geciken ek harcama ve vergi kesintisi kanunları yılbaşında yürürlüğe girdi. 11 Eylül olayına bağlı iç güvenlik harcamaları ile Afganistan savaşına bağlı dış güvenlik harcamaları da devam ediyor.Bushun önümüzdeki yıl iç güvenlik için

Yazının Devamı

ABD’de ekonomiyi kamu canlandırıyor

16 Nisan 2002


<#comment>Uçaklar 11 Eylül’de New York’taki iki kuleyi devirdikten sonra ekonominin kötüye gidişini önlemek için federal hükümetin neler yapması gerektiği gündeme geldiğinde, hem Demokrat Parti, hem Cumhuriyetçi Parti yönetimi kamunun piyasayı fonlaması konusunda görüş birliği içindeydi.
Ancak Demokratlar fonlamanın doğrudan kamu harcaması yoluyla yapılmasını savunurken, Cumhuriyetçiler vergi indirimi yoluyla piyasanın rahatlatılmasının yerinde olacağında ısrar ediyordu. Bu nedenle federal hükümetin ne yapacağı uzun süre anlaşılamadı. Fakat Bush yönetimi Kongre ve Senato’nun kararını beklemeden harcama musluğunu açtı. 2001 Ekim ayından 2002 Şubat ayı sonuna kadar 5 aylık dönemde bütçe harcamaları yüzde 13.1 oranında artırıldı. Bu artış ekonominin daha kötüye gitmesini önledi. Bu dönemde kamu harcamaları yoluyla ekonomiye ek olarak 100 milyar dolar dolayında para enjekte edildi.
Federal bütçeden, işsizlere yapılan ödemeler yüzde 66, sağlık yardımları yüzde 16, savunma harcamaları yüzde 12, hastane yardımları yüzde 8, sosyal yardımlar yüzde 6, diğer harcamalar yüzde 17 artırıldı. Federal bütçeden yapılan bu harcamalara paralel olarak eyalet bütçeleri ile belediye

Yazının Devamı

Amerikalılar da piyasanın açılmasını bekliyor

15 Nisan 2002

New Yorkta genelde bir dükkan batar, bir dükkan açılır. Açılıp - kapanma hızı yüksektir. Ama şimdilerde kapanıp da açılmayan dükkan sayısının fazlalığı dikkati çekiyor.Kapanan ve kiracı arayan dükkanları sokakta gezenler gözleriyle görüyor. Ama ya gözle görünmeyen boş ofislerin sayısı?New Yokun iş merkezi (downtown) olan bölgesindeki ofis binalarında boş yer oranının yüzde 13.7ye tırmandığı belirtiliyor. Yapılan hesaplamalara göre, New Yorkun ünlü gökdeleni "Empire State Building" gibi 19 gökdelen binasının sahip olduğu alan büyüklüğünde ofis alanı kiracı bekliyor. Uçakların New Yorktaki ikiz kulelere çarpmasından bu yana nerede ise yedi ay geçti. Eski "güzel" günlerde New York sokaklarını dolduran yerli ve yabancı turist kalabalığı şimdilerde yok olmuş. New York sokaklarındaki yabancı turistin hemen yarısını oluşturan Japonlar ortalıkta görünmüyor. Japonların ortalıkta görünmemelerinde terör eyleminin ötesinde Japon ekonomisindeki durgunluğun da etkisi olsa gerek. Yıllık faiz yüzde 7.1 Geçen yıla göre eski ev satışlarında yüzde 8.9 oranında gerilemeden söz ediliyor.Ekonomik kriz ve işsizlik ipotekli kredi taksitleri ödemelerinde önemli gecikmelere yol açmış. ABD genelinde sorunlu

Yazının Devamı

Amerikalılar da piyasanın açılmasını bekliyor

15 Nisan 2002


<#comment>Uçakların New York’taki ikiz kulelere çarpmasından bu yana nerede ise yedi ay geçti. Eski "güzel" günlerde New York sokaklarını dolduran yerli ve yabancı turist kalabalığı şimdilerde yok olmuş. New York sokaklarındaki yabancı turistin hemen yarısını oluşturan Japonlar ortalıkta görünmüyor. Japonların ortalıkta görünmemelerinde terör eyleminin ötesinde Japon ekonomisindeki durgunluğun da etkisi olsa gerek.
New York’ta genelde bir dükkan batar, bir dükkan açılır. Açılıp - kapanma hızı yüksektir. Ama şimdilerde kapanıp da açılmayan dükkan sayısının fazlalığı dikkati çekiyor.
Kapanan ve kiracı arayan dükkanları sokakta gezenler gözleriyle görüyor. Ama ya gözle görünmeyen boş ofislerin sayısı?
New Yok’un iş merkezi (downtown) olan bölgesindeki ofis binalarında boş yer oranının yüzde 13.7’ye tırmandığı belirtiliyor. Yapılan hesaplamalara göre, New York’un ünlü gökdeleni "Empire State Building" gibi 19 gökdelen binasının sahip olduğu alan büyüklüğünde ofis alanı kiracı bekliyor.

Yıllık faiz yüzde 7.1

Yazının Devamı

Her soruna bakıyoruz gençleri unutuyoruz

14 Nisan 2002

Gençlerimizin birçok sorunu var... Patates sorunu, domates sorunu, borsa sorunu, banka sorunu gündemden düşmüyor ama, gençlerin sorunları bir türlü gündeme gelemiyor. Sadece intiharlar arttıkça, uyuşturucu kullanımı yaygınlaştıkça, kamuoyu gençleri hatırlar gibi oluyor... Sonra gene gençler unutuluyor. Yirmi dört yaşından küçük yaştakilerin, yani "genç nüfusun", toplam nüfus içindeki payı yüzde 55. Açık anlatımıyla toplam nüfusumuzun yarısından fazlasını gençler teşkil ediyor. Toplam nüfusun dörtte biri ise 14 - 24 yaş arasındaki gençlerden oluşuyor. Okul açınca sorun bitmiyor İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen "Gençlik Sorunları Paneli"nde Rektör Prof. Dr. A. Sait Sevgener, Dekan Prof. Dr. Münevver Turanlı, Prof. Dr. Özcan Köknel, Prof. Dr. İlkay Kasatura, Prof. Dr. Aysel Ekşi, gençlerde kimlik arayışı, gençlerde bağımlılık ve gençlerde intihar konularını tartıştı. Prof. Dr. Nejat Bozkurt "gençlerde yaratıcılık" konusunu işledi.Prof. Dr. Köknel'e göre gençler karşılaştıkları sorunları hemen çözmek ister. Denetime karşı hoşgörü sahibi değildir. Bu nedenle aile içi psikolojik çatışmalar gençlerde kimlik bunalımına yol açar.Prof. Dr. Ekşi

Yazının Devamı

Her soruna bakıyoruz gençleri unutuyoruz

14 Nisan 2002


<#comment>Yirmi dört yaşından küçük yaştakilerin, yani "genç nüfusun", toplam nüfus içindeki payı yüzde 55. Açık anlatımıyla toplam nüfusumuzun yarısından fazlasını gençler teşkil ediyor. Toplam nüfusun dörtte biri ise 14 - 24 yaş arasındaki gençlerden oluşuyor.
Gençlerimizin birçok sorunu var... Patates sorunu, domates sorunu, borsa sorunu, banka sorunu gündemden düşmüyor ama, gençlerin sorunları bir türlü gündeme gelemiyor. Sadece intiharlar arttıkça, uyuşturucu kullanımı yaygınlaştıkça, kamuoyu gençleri hatırlar gibi oluyor... Sonra gene gençler unutuluyor.

Okul açmakla, gençlerin bir kısmını okula kaydetmekle gençlik sorunları bütünü ile çözülmüş olmuyor. Açılan okullardaki eğitim kalitesi ile okullara devam şansı olanlar kadar okullara devam edemeyenlerin ekonomik ve sosyal sorunları sahipsiz kalıyor.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen "Gençlik Sorunları Paneli"nde Rektör Prof. Dr. A. Sait Sevgener, Dekan Prof. Dr. Münevver Turanlı, Prof. Dr. Özcan Köknel, Prof. Dr. İlkay Kasatura, Prof. Dr. Aysel Ekşi, gençlerde kimlik arayışı, gençlerde bağımlılık ve gençlerde intihar konularını tartıştı. Prof. Dr. Nejat

Yazının Devamı

Biz (yani erkekler) kadınları hem severiz hem döveriz...

13 Nisan 2002

Böyle bir ortamda Süreyya Ayhan gibi Çankırıda doğmuş, mütevazı şartlarda yetişmiş bir kızın yıllarca çalışıp çabaladıktan sonra Sidney Olimpiyatlarında yarı finale, Kanadada Dünya Atletizm Şampiyonasında final koşarak "bir ilke imza atması", Pekindeki üniversitelerarası yarışlardan altın madalya ile dönmesi, bizim toplumumuzda hiç mi hiç ilgi görmüyor. Bu ülkede bütün kadın yurttaş gündemi neredeyse sadece "mankenler ve şarkıcılar" dünyasıyla sınırlı tutulmaktadır. Podyumda yürümek, mikrofonda şarkı söylemek (bir de tabii göbek atmak) kadınlar için giderek toplumda ve hayatta "gözükme"nin, ekmeğini kazanmanın, özgürleşmenin, varoluşun tek şartı, bir olgunlaşma diploması, bir pasaport haline dönüştürülmüştür. Tanımazlar bile... Sokakta bir anket yapın, bugün kaç kişi olimpiyatlarda final koşmuş Süreyyanın ve bir dünya şampiyonu Yaseminin soyadını söyleyebilir? Bırakınız soyadını söylemeyi kim olduklarını bilebilir? Ama büyük bir ihtimal çok kişi podyumlardaki bütün Demetleri bir çırpıda sayacaktır. Bütün Ebruların soyadlarını da... Ve manken Ayşenin yan yana üç ismini de... (Ve bütün "seviyeli birlikteliklerini", "gecelik beraberliklerini" ve de sevgililerinin hediye ettikleri

Yazının Devamı