<#comment>#comment>ABD’de ekonomi krize girince, hükümet üretimi ve istihdamı artırmak için hemen harekete geçiyor. Vergi oranları indirilerek, faiz oranı düşürülerek yatırım ve tüketim harcamaları teşvik ediliyor. Kamu harcamaları artırılıyor. Böylece kurumsal ve kişisel talep yaratılıyor. Talep harekete geçince, bu talebi karşılayacak yatırım ve üretim hızlanıyor. Yatırım ve üretim hızlanınca istihdam artıyor. İstihdam artınca talep büyüyor... Ekonomi büyüyerek krizden çıkıyor.
The New York Times gazetesinde 18 Temmuz 2001 tarihinde Paul Krugman’ın "Other People’s Money" başlığı ile bir yazısı yayımlandı. Krugman yazısında diyor ki; ABD krizden talebi kamçılayarak, üretimi ve istihdamı artırarak çıkıyor. Halbuki başka ülkeler krize girdiğinde ABD çevreleri, ABD ile ilişkili uluslararası kuruluşlar, bankalar tersini tavsiye ediyor. Kamu harcamaları azaltılıyor. Vergi artırılıyor. Tüketimi frenlemek için faiz oranları yükseltiliyor. Yatırım ve üretimin frenlenmesi, büyümeden vazgeçilmesi isteniyor.
Ünlü İngiliz iktisatçısı Keynes (1883 - 1946) bir ülkede istihdam sorunu ortaya çıktığında tüketim artışının yatırımları üretimi ve istihdamı artıracağını, kalkınmayı hızlandıracağını
Vana gidiş gelişlerinde imansız (yağsız peynir), bulgur, tarhana getiriyorlar.Şimdilerde ayda bir çuval (50 kilo) un tüketiyorlar. Tarhana ve bulgur ana gıda maddeleri. Ama yanında düz hamuru veya imansız ile karıştırdıkları hamuru, az yağlı tavada çevirerek yaptıkları gözleme - bazlama tipi şeyler açlık bastırmada çok işe yarıyor. Anne işini kaybettiğinden bu yana eve et ve sebze girmiyor. (Vanlı Ferit Toprakı, gazeteci dostum Bülent Yardımcı vasıtasıyla tanıdım.)Fırıncılar Odası Başkanı Fahri Özer, 50 kiloluk bir çuval unun geçen yıl 8 - 9 milyon liraya satıldığını, bu yıl fiyatın 16 milyon liraya ulaştığını söylüyor. Bir çuval undan 200 gramlık 300 ekmek çıkıyor. 200 gramlık ekmeğin fırıncıya çıplak maliyeti 100 - 110 bin lira. Bakkalda satış fiyatı 125 - 150 bin lira. 300 ekmek 150 bin liradan 45 milyon lira eder. Aileler şimdi fırın ekmeğine 45 milyon lira verecek yerde, 16 milyon liraya bir çuval un alarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.İstanbulda 4.500 fırında ekmek pişiriliyor. Her gün yaklaşık 10 milyon ekmek satılıyor. Satılan ekmeğin 2 milyonunu Belediye Halk Ekmek Fabrikaları çıkarıyor. Belediye ekmeğinin fiyatı 75 bin lira.Türkiyede her şeyin fiyatı hızla artarken,
<#comment>#comment>Ferit Toprak, Vanlı. Bir serbest meslek erbabının özel otomobilinde şoförlük yapıyor. Sigortası, kaydı, kuydu yok. Ayda 200 milyon lira maaş alıyor. Menekşe’de iki yıl önce 2.5 milyar liraya, bitmemiş bir apartmanın 7’nci katında iki odalı bir daire satın almıştı. İnşaat hala bitmemiş durumda. Ama 9 nüfus orada yaşıyor. Annesi, babası, 4 çocuğu, karısı ve kendisi... 15 yaşındaki kızı konfeksiyonda çalışıyor. Eve ayda 100 milyon lira getiriyor. Karısı da konfeksiyonda çalışıyordu. 150 milyon lira alıyordu. İki aydır işsiz.
Van’a gidiş gelişlerinde imansız (yağsız peynir), bulgur, tarhana getiriyorlar.
Şimdilerde ayda bir çuval (50 kilo) un tüketiyorlar. Tarhana ve bulgur ana gıda maddeleri. Ama yanında düz hamuru veya imansız ile karıştırdıkları hamuru, az yağlı tavada çevirerek yaptıkları gözleme - bazlama tipi şeyler açlık bastırmada çok işe yarıyor. Anne işini kaybettiğinden bu yana eve et ve sebze girmiyor. (Vanlı Ferit Toprak’ı, gazeteci dostum Bülent Yardımcı vasıtasıyla tanıdım.)
Fırıncılar Odası Başkanı Fahri Özer, 50 kiloluk bir çuval unun geçen yıl 8 - 9 milyon liraya satıldığını, bu yıl fiyatın 16 milyon liraya ulaştığını söylüyor. Bir çuval
Ödemeler bilançosu iki bölümden oluşur. Birinci bölüme, "cari işlemler (dengesi) bilançosu" adı verilir. Bu bölümde ülkenin olağan döviz gelir giderleri yer alır. Olağan döviz gelirleri ihracatı, turizm geliri, işçi dövizi, navlun - sigorta - bankacılık gelirleri gibi gelirlerdir. Olağan döviz giderleri, ithalat, turizm harcamaları, nakliye gelirleri gibi giderlerdir. Kredi faiz gelir giderleri de bu bölümde yer alır. Ödemeler (dengesi) bilançosu, ülkenin genel döviz gelir gider hesabını gösterir. Ödemeler bilançosunda yer alan genel döviz gelir gideri arasında açık var ise, bu açık döviz rezervinden karşılanır. Fazla var ise döviz rezervine eklenir. Ödemeler bilançosu "denge" bulur. Ülkenin döviz durumu Cari işlemler bilançosunda yer alan olağan döviz giderleri ile gelirleri arasındaki farka, "cari işlemler açığı / fazlası" adı verilir.Dış ticaret açığı olduğu halde, turizm gelirleri veya diğer olağan döviz gelirlerindeki fazlalık nedeniyle cari işlemler bilançosu açık vermeyebilir. Veya dış ticaret açığı olmadığı halde, diğer olağan döviz giderlerinin fazlalığı nedeniyle cari işlemler açığı ortaya çıkabilir.Cari işlemler açığı, ülkenin döviz durumunun göstergesidir. Cari
<#comment>#comment>Ödemeler (dengesi) bilançosu, ülkenin genel döviz gelir gider hesabını gösterir. Ödemeler bilançosunda yer alan genel döviz gelir gideri arasında açık var ise, bu açık döviz rezervinden karşılanır. Fazla var ise döviz rezervine eklenir. Ödemeler bilançosu "denge" bulur.
Ödemeler bilançosu iki bölümden oluşur. Birinci bölüme, "cari işlemler (dengesi) bilançosu" adı verilir. Bu bölümde ülkenin olağan döviz gelir giderleri yer alır. Olağan döviz gelirleri ihracatı, turizm geliri, işçi dövizi, navlun - sigorta - bankacılık gelirleri gibi gelirlerdir. Olağan döviz giderleri, ithalat, turizm harcamaları, nakliye gelirleri gibi giderlerdir. Kredi faiz gelir giderleri de bu bölümde yer alır.
Cari işlemler bilançosunda yer alan ithalat (dışalım) giderleri ile ihracat (dışsatım) gelirleri arasındaki farka "dış ticaret açığı / fazlası" adı verilir.
Cari işlemler bilançosunda yer alan olağan döviz giderleri ile gelirleri arasındaki farka, "cari işlemler açığı / fazlası" adı verilir.
Dış ticaret açığı olduğu halde, turizm gelirleri veya diğer olağan döviz gelirlerindeki fazlalık nedeniyle cari işlemler bilançosu açık vermeyebilir. Veya dış ticaret açığı
Yılbaşından bu yana toplam parasal büyüklük içinde d"vizin ağırlığı giderek arttı. Artıyor. (Yazının altındaki tabloya bakınız.)Kayda geçemeyen, günlük alışverişlerde kullanılan ve halkın cebindeki, yastığının altındaki d"viz (dolar ve mark) miktarı bilinmiyor.Bunlar da dikkate alınır ise, Türk ekonomisinde parasal büyüklüklerin yarıdan çok fazlasının d"vize d"nüştüğü, Türk lirasının toplam parasal büyüklük içindeki payının üçte bire doğru inmekte olduğu (dehşet ile) g"rülür.Bu gelişmeyi Ege Cansen "Türkiye'nin parası yok oldu" diye "zetliyor.Türkiye'nin parasının yok olmasını da "küreselleşmeye" bağlıyor. "Küreselleşme, paranın, malların ve emeğin ulusal sınırlar tanımadan serbest dolaşımıdır. Ulusal sınırlar paranın (hem nakdin, hem de sermayenin) serbest dolaşımına engel olmaktan çıkınca, Türkiye gibi enflasyonu yüksek ülkelerde, sağlam yabancı para (d"viz - dolar / mark) çürük yerel para biriminin yerini almaya başladı. Türkiye gibi azgelişmiş ülkelerin paraları giderek 'para' olmaktan çıktı. Türkiye gibi ülkeler 'parasız kaldı.' Para politikası adına Batı'da üretilen teoriler, Türkiye gibi ülkelerde artık işlemiyor."Bu gelişme iki sonuç verdi: (1) Türk parası artık para
<#comment>#comment>Türkiye'de "kayda geçebilen" parasal büyüklüklerin "yarısı" döviz (dolar, mark) yarısı Türk lirası.
Yılbaşından bu yana toplam parasal büyüklük içinde dövizin ağırlığı giderek arttı. Artıyor. (Yazının altındaki tabloya bakınız.)
Kayda geçemeyen, günlük alışverişlerde kullanılan ve halkın cebindeki, yastığının altındaki döviz (dolar ve mark) miktarı bilinmiyor.
Bunlar da dikkate alınır ise, Türk ekonomisinde parasal büyüklüklerin yarıdan çok fazlasının dövize dönüştüğü, Türk lirasının toplam parasal büyüklük içindeki payının üçte bire doğru inmekte olduğu (dehşet ile) görülür.
Bu gelişmeyi Ege Cansen "Türkiye'nin parası yok oldu" diye özetliyor.
Türkiye'nin parasının yok olmasını da "küreselleşmeye" bağlıyor. "Küreselleşme, paranın, malların ve emeğin ulusal sınırlar tanımadan serbest dolaşımıdır. Ulusal sınırlar paranın (hem nakdin, hem de sermayenin) serbest dolaşımına engel olmaktan çıkınca, Türkiye gibi enflasyonu yüksek ülkelerde, sağlam yabancı para (döviz - dolar / mark) çürük yerel para biriminin yerini almaya başladı. Türkiye gibi azgelişmiş ülkelerin paraları giderek 'para' olmaktan çıktı. Türkiye gibi ülkeler 'parasız kaldı.' Para
Benzer bir tablo, bir süre önce Rusyada görüldü. Rusyaya IMF oluk oluk döviz akıtıyordu. Rusyanın ithalatı ihracatından küçük olduğundan, dış ticareti döviz fazlası veriyordu. Ama Rusya ekonomisi döviz kıtlığından kıvranıyordu. Çünkü Rusyaya giren döviz kişisel servet haline dönüşüp Rusya dışına çıkıyordu.Türkiyede şu dönemde cari işlemler bilançosu (olağan döviz gider - gelir trafiği) döviz fazlası veriyor. Dışarıdan şu veya bu şekilde döviz giriyor. Hazine bankaların Türk lirası senetlerini dövize endeksli senetle değiştirerek döviz açıklarını kapatıyor. Merkez Bankası rezervlerinden devamlı döviz satıyor. Ama piyasada döviz yok. Döviz arzı, talebi karşılamadığından fiyatlar devamlı tırmanıyor.Şimdi sistemi sorgulamanın zamanıdır. Ne oluyor? Neden oluyor? Sistem dikiş (döviz) tutmuyor. Dışarıdan gelen döviz kişilerin servetine dönüşerek tekrar dışarıya çıkıyor. (1) Ne oluyor? İçeride şirketler, halk, bankalar ve hatta devlet, Türk parası yerine dolara, marka yönelmiş durumda... Yönelmek zorunda... Çünkü Türk lirası genel kabul görmüş ödeme aracı olmaktan çıktı. Saklama (tasarruf) aracı niteliğini kaybetti. Ertelenmiş (vadeli) borçlarda ödeme birimi olarak kullanılamıyor. Hazine