Sistemi "sorgulamak" zorundayız

30 Temmuz 2001


<#comment>Sistem dikiş (döviz) tutmuyor. Dışarıdan gelen döviz kişilerin servetine dönüşerek tekrar dışarıya çıkıyor.
Benzer bir tablo, bir süre önce Rusya’da görüldü. Rusya’ya IMF oluk oluk döviz akıtıyordu. Rusya’nın ithalatı ihracatından küçük olduğundan, dış ticareti döviz fazlası veriyordu. Ama Rusya ekonomisi döviz kıtlığından kıvranıyordu. Çünkü Rusya’ya giren döviz kişisel servet haline dönüşüp Rusya dışına çıkıyordu.
Türkiye’de şu dönemde cari işlemler bilançosu (olağan döviz gider - gelir trafiği) döviz fazlası veriyor. Dışarıdan şu veya bu şekilde döviz giriyor. Hazine bankaların Türk lirası senetlerini dövize endeksli senetle değiştirerek döviz açıklarını kapatıyor. Merkez Bankası rezervlerinden devamlı döviz satıyor. Ama piyasada döviz yok. Döviz arzı, talebi karşılamadığından fiyatlar devamlı tırmanıyor.
Şimdi sistemi sorgulamanın zamanıdır. Ne oluyor? Neden oluyor?
(1) Ne oluyor?
Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye, fakir ve güçsüz ekonomisi ile güçsüz para birimi ile, küresel piyasalarda ticaret yapıyor. Bu ticari ilişkiler sonucu Türk bankacıları, Türk firmaları, Türk kişiler dışarıya borçlanıyor. Türk ekonomisi dar boğaza

Yazının Devamı

İşçi, çiftçi, esnaf, halk mı? (Kim onlar?..)

29 Temmuz 2001

Bay Derviş, Bay Fischeri İstanbula getiriyor. Sabah önce gazetecilerle, sonra da dalgalı kurdan zarar gören TÜSİAD üyeleri ve işadamları ile görüştürüyor. Programı destekleyen gazeteciler övgülerini, zarar gören işadamları da isteklerini "arz ediyor"...Bütün bu tabloda işçi yok. Çiftçi yok. Esnaf yok. Halk yok... Bunlar ne IMFnin, ne Bay Dervişin ne de Bay Ecevit ile Bay Bahçeli ve Bay Yılmazın hatırına geliyor... Çünkü onlar için, işçi yok. Esnaf yok. Çiftçi yok. Halk yok... Ey Türk işçisi, çiftçisi, ey Türk esnafı, ey Türk halkı sizin bir derdiniz var mı? Bu programdan siz memnun musunuz? Haliniz nicedir demek kimsenin aklına gelmiyor. IMF Başkan Yardımcısı Bay Fischer, Bay Ecevit, Bay Bahçeli, Bay Derviş ile görüştükten sonra medyaya açıklamada bulunuyor: "- Program başarı ile uygulanmaktadır!" Bay Ecevit medyaya açıklamada bulunuyor: "- Bay Fischere işverenlerin isteklerini anlattım!" Programın ölçüsü ne? Ekonominin en rahat ayı olan, dövizin en bol olduğu temmuz ayında döviz krizi çıkarmak mı? Banka sistemini yeniden düzenliyoruz diyerek kamu bankaları ile özel bankaları perişan etmek mi? Bankaları ayakta tutmak için bir yıl önce 30 katrilyon lira olan iç borcu 90 katrilyon

Yazının Devamı

İşçi, çiftçi, esnaf, halk mı? (Kim onlar?..)

29 Temmuz 2001


<#comment>IMF Başkan Yardımcısı Bay Fischer, Bay Ecevit, Bay Bahçeli, Bay Derviş ile görüştükten sonra medyaya açıklamada bulunuyor: "- Program başarı ile uygulanmaktadır!" Bay Ecevit medyaya açıklamada bulunuyor: "- Bay Fischer’e işverenlerin isteklerini anlattım!"
Bay Derviş, Bay Fischer’i İstanbul’a getiriyor. Sabah önce gazetecilerle, sonra da dalgalı kurdan zarar gören TÜSİAD üyeleri ve işadamları ile görüştürüyor. Programı destekleyen gazeteciler övgülerini, zarar gören işadamları da isteklerini "arz ediyor"...
Bütün bu tabloda işçi yok. Çiftçi yok. Esnaf yok. Halk yok... Bunlar ne IMF’nin, ne Bay Derviş’in ne de Bay Ecevit ile Bay Bahçeli ve Bay Yılmaz’ın hatırına geliyor... Çünkü onlar için, işçi yok. Esnaf yok. Çiftçi yok. Halk yok... Ey Türk işçisi, çiftçisi, ey Türk esnafı, ey Türk halkı sizin bir derdiniz var mı? Bu programdan siz memnun musunuz? Haliniz nicedir demek kimsenin aklına gelmiyor.

Nedir bu Bay Fischer’ın başarılı ilan ettiği bu programın başarı ölçüsü? Doları 670 bin liradan 1 milyon 400 bin liraya çıkardıktan sonra, 1 milyon 325 bin liradan satmak mı? Haftada bir yeni bir paket açıklayarak, ekonomiyi şaşkına çevirmek mi?

Yazının Devamı

Kur "çıpa" idi "sopa" oldu

28 Temmuz 2001

İşte aynen bu şiirdeki gibi... "Yarı dalgalı kur sistemi" olmaz. Olamaz. Ya dalgalanacak, ya dalgalanmayacak.- Bundan "nceki programda, IMF uzmanları istikrarı sağlamak için d"vizi kazığa bağladı. Faizi serbest bıraktı. Faiz "supap" g"revi g"rüyordu. Siyasiler ekonomi politikalarında hata yapınca, "faiz yükseliyor", piyasanın tansiyonu faiz supabından çıkıyordu. Yüksek faizin faturası Hazine'ye yüklendiğinden, halk, siyasilerin hatasını umursamıyordu. Hatalar birikti birikti, Hazine faiz yükünü kaldıramayacak hale geldi. Kriz çıktı.- Bunun üzerine IMF uzmanları değişiklik yaptı. Faizi kazığa bağlayarak, d"vizi serbest bırakacak bir "sistem" getirdi. Siyasiler ekonomi politikasında hata yaptıkça "d"viz fiyatı yükseliyor". Piyasanın tansiyonu, d"viz supabından dışarı çıkıyor. D"viz fiyatı yükseldikçe "halkın g"zü açılıyor." Çünkü d"viz fiyatının yükü halkın ve işadamlarının sırtına biniyor. Halkın (şimdilik) "gık"ı çıkmıyor ama, işadamları "ağlaşmaya başladı".- Dalgalı kurun daha az dalgalanması için bugün İstanbul'da IMF Başkan Yardımcısı Bay Fischer ile "pazarlık" masasına oturmaya hazırlanıyorlar.İşadamları "dalgalı kur" için Bay Fischer ile pazarlık edebilir mi? Dalgalı kur

Yazının Devamı

Kur "çıpa" idi "sopa" oldu

28 Temmuz 2001


<#comment>"Yarı dalgalı olmaz deniz / Ya durulmalı, ya kudurmalı / Ya sonuna kadar batmalı hançer / Ya kınında durmalı / Yarı dudak vermemeli sevgili / Öptürmeyecek ise..."
İşte aynen bu şiirdeki gibi... "Yarı dalgalı kur sistemi" olmaz. Olamaz. Ya dalgalanacak, ya dalgalanmayacak.
- Bundan önceki programda, IMF uzmanları istikrarı sağlamak için dövizi kazığa bağladı. Faizi serbest bıraktı. Faiz "supap" görevi görüyordu. Siyasiler ekonomi politikalarında hata yapınca, "faiz yükseliyor", piyasanın tansiyonu faiz supabından çıkıyordu. Yüksek faizin faturası Hazine'ye yüklendiğinden, halk, siyasilerin hatasını umursamıyordu. Hatalar birikti birikti, Hazine faiz yükünü kaldıramayacak hale geldi. Kriz çıktı.
- Bunun üzerine IMF uzmanları değişiklik yaptı. Faizi kazığa bağlayarak, dövizi serbest bırakacak bir "sistem" getirdi. Siyasiler ekonomi politikasında hata yaptıkça "döviz fiyatı yükseliyor". Piyasanın tansiyonu, döviz supabından dışarı çıkıyor. Döviz fiyatı yükseldikçe "halkın gözü açılıyor." Çünkü döviz fiyatının yükü halkın ve işadamlarının sırtına biniyor. Halkın (şimdilik) "gık"ı çıkmıyor ama, işadamları "ağlaşmaya başladı".
- Dalgalı kurun daha az

Yazının Devamı

IMF - Ankara ikilisi "ç"mlek patlatma" arayışında

27 Temmuz 2001

- Türkiye'de, yerli yabancı bankalarda Türk halkının Türk lirası ve yabancı para olarak toplam 87 katrilyon Türk lirası parası (mevduatı - reposu) var.- Bu 87 katrilyon Türk lirası rakamının ne anlama geldiğini başka büyüklüklerle karşılaştırdığında, bankalardaki paranın çok çok büyük para olmadığı, Türk halkının bankalardaki parasının çok çok fazla olmadığı g"rülür.- Ankara hükümeti 2001 yılında, Bütçe Kanunu'na dayalı olarak 50 katrilyon lira harcayacak... Halkımızın bugüne kadar biriktirip, bankalara emanet ettiği para 87 katrilyon. Ankara'nın sadece bu yıl harcayacağı para 50 katrilyon.- Ankara hükümetinin iç borcu geçen haziran ayında 30 katrilyon lira idi. Bu haziranda 90 katrilyon lira oldu. Bir yılda Ankara hükümetinin borcu 60 katrilyon lira arttı. Halbuki Türk halkının yıllardır biriktirip bankalardaki hesaplarına yatırdığı para 87 katrilyon lira.Bu büyüklüklerden sonra bir de açıklama yapayım...- Bankalardaki para, bankaların değil halkın parasıdır. Bunu şunun için yazıyorum. Bazı sivri akıllılar "Bankalardaki paraya el koyun. Türkiye'nin para sorunu ç"zülür" derler ya... Bu yanlıştır. (1) Bankalardaki para bankaların değil, banka sahiplerinin değil halkın parasıdır.

Yazının Devamı

IMF - Ankara ikilisi "çömlek patlatma" arayışında

27 Temmuz 2001


<#comment>Önce birkaç büyüklük vereyim de, sonra neyin ne olduğunu ve ne olacağını anlatayım.
- Türkiye'de, yerli yabancı bankalarda Türk halkının Türk lirası ve yabancı para olarak toplam 87 katrilyon Türk lirası parası (mevduatı - reposu) var.
- Bu 87 katrilyon Türk lirası rakamının ne anlama geldiğini başka büyüklüklerle karşılaştırdığında, bankalardaki paranın çok çok büyük para olmadığı, Türk halkının bankalardaki parasının çok çok fazla olmadığı görülür.
- Ankara hükümeti 2001 yılında, Bütçe Kanunu'na dayalı olarak 50 katrilyon lira harcayacak... Halkımızın bugüne kadar biriktirip, bankalara emanet ettiği para 87 katrilyon. Ankara'nın sadece bu yıl harcayacağı para 50 katrilyon.
- Ankara hükümetinin iç borcu geçen haziran ayında 30 katrilyon lira idi. Bu haziranda 90 katrilyon lira oldu. Bir yılda Ankara hükümetinin borcu 60 katrilyon lira arttı. Halbuki Türk halkının yıllardır biriktirip bankalardaki hesaplarına yatırdığı para 87 katrilyon lira.
Bu büyüklüklerden sonra bir de açıklama yapayım...

Yazının Devamı

TL ile fazla oynanırsa "dolar"a kaçar

26 Temmuz 2001

D"nem sonunda 100 TL veya 100 dolar faiz hakkı doğdu. Banka bu 100 lira veya 100 dolar tutarındaki faizi "derken, peşin vergi keser. Buna "stopaj" adı verilir. Şimdilerde bu peşin verginin oranı yüzde 17.6'dır. Demek ki, 100 lira veya 100 dolar faizden, Ayşe Hanım Teyzem'in, Ali Rıza Bey Amca'ın elinde 82.40 lira veya bu kadar dolar geçer.Ayşe Hanım Teyzem, Ali Rıza Bey Amcam Türk lirası veya d"viz hesaplarını ister vadesiz açsınlar, ister bir yıl, ister beş yıl vadeli açsınlar, vergi kesintisi değişmez. Her 100 lira veya 100 dolarlık faizden yapılacak kesinti 17.6 lira veya dolardır.Bir ekonomide, banka sisteminin mali sistemin gücü, tasarrufların, fonların uzun vadeli olmasına bağlıdır. Açık anlatımıyla Ayşe Hanım Teyzem'in, Ali Rıza Bey Amcam'ın paralarını beş yıl, on yıl vadeli hesaplara yatırmasına bağlıdır.Ancaaakkkk... Türkiye'de güven bunalımı nedeniyle insanlar paralarını uzun vadeli olarak bir yere yatırmıyor. Yatırmaktan korkuyor. İşte onun için, paralar repo hesaplarında, günlük gecelik değerlendiriliyor.İşte onun için, (Bankalar Birliği Genel Sekreteri Dr. Ekrem Keskin'den "ğrendiğime g"re) bankalardaki Türk lirası mevduatın ortalama vadesi 2.1 ay, yabancı para

Yazının Devamı