Telekom güveni yok etti

1 Temmuz 2001


<#comment>Telekom yönetim kuruluna, şirketi en iyi yönetecek olanlar yerine, pazarlıkla "onun bunun adamının" getirilmesi, yönetim kurulu üyeliklerinin "dördü senden, ikisi ondan, biri benden" şeklinde paylaştırılması önümüzdeki günlerde Türkiye için ağır faturalar getirecektir.
Telekom krizi bitti diyerek sevinenlere kanmayınız. Telekom yeni krizler yaratacaktır. Telekom yönetim kuruluna atanacak isimler ile "IMF’nin ne ilgisi var?" "Türkiye’ye kredi verecekler, yatırım yapacaklar bununla neden ilgileniyor?" "Kemal Derviş bu konuda neden ısrarcı?" Sayın okuyucularıma anlatayım...
(1) Üretimin 4 faktörü vardır. Bu faktörler üretime katkıları oranında üretimden pay alır. Doğa üretime katılır, kira, rant alır. Emek üretime katılır, ücret alır. Sermaye üretime katılır, faiz alır. Müteşebbis üretime katılır, kar alır.
Müteşebbis, Nasrettin Hoca’nın hikayesindeki "helva yapan adamödır. Unu, yağı, şekeri bir araya getirip helva yapar.
(2) Eskiden müteşebbis bir kişi idi. Vehbi Koç idi. Her şeyi o yapardı. Günümüzde müteşebbis "Koç şirketlerinin yönetim kurulu." Şirketi batıran da, çıkaran da o yönetim kurulundaki 6 kişi ile onlarla birlikte çalışan genel müdür.

Yazının Devamı

Güher ve Süher Pekinel festival için çaldı

30 Haziran 2001

İstanbulda doğdular. İlk derslerini annelerinden aldılar. Paris, Frankfurt, Philadelphia ve New Yorkta müzik eğitimi gördüler. Solist ve ikili olarak Almanya, İtalya ve Amerikada uluslararası yarışmalarda birincilik ödülleri aldılar. Dünyanın en ünlü orkestralarıyla çaldılar. Çalıyorlar.Geçtiğimiz hafta pazar ve pazartesi akşamları İstanbulda 29uncu Uluslararası İstanbul Müzik Festivaline misafir olarak katılan "Capitole de Toulouse" Ulusal Orkestrası eşliğinde, iki konser verdiler.1973 yılından bu yana uluslararası İstanbul festivallerini gerçekleştiren İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, ekonomik krize, insanların moralinin bozukluğuna rağmen 29uncu İstanbul Müzik Festivalini başarı ile düzenledi. Başarı ile yürütüyor. Bu yıl festivale yurtdışından 480, içinden 120, toplam 600 sanatçı katılıyor. Programda üçü korolu olmak üzere 6 orkestra, 6 oda müziği, 2 çağdaş müzik, 1 vokal müzik, 3 geleneksel müzik konseri 2 resital yer alıyor. Genç Solistler Dizisinde 6 oda müziği topluluğu ile 3 şan resitaline yer verilmiş.İstanbul Müzik Festivalini 30 bin kişi izliyor. İzleyicilerin bilet ücreti karşılığı yaptığı ödemeler toplam faturanın dörtte birini ancak karşılıyor. Kalan bölüm fetivali

Yazının Devamı

Güher ve Süher Pekinel ‘festival’ için çaldı

30 Haziran 2001


<#comment>Güher ve Süher Pekinel, günümüzde dünyanın en iyi piyano ikililerinden biri olarak kabul ediliyor. Türk ve İspanyol soyundan gelen bu "ikizler", sanatları ve zarif kişilikleri ile Avrupa’da, Amerika’da alkış topluyor.
İstanbul’da doğdular. İlk derslerini annelerinden aldılar. Paris, Frankfurt, Philadelphia ve New York’ta müzik eğitimi gördüler. Solist ve ikili olarak Almanya, İtalya ve Amerika’da uluslararası yarışmalarda birincilik ödülleri aldılar. Dünyanın en ünlü orkestralarıyla çaldılar. Çalıyorlar.
Geçtiğimiz hafta pazar ve pazartesi akşamları İstanbul’da 29’uncu Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’ne misafir olarak katılan "Capitole de Toulouse" Ulusal Orkestrası eşliğinde, iki konser verdiler.
1973 yılından bu yana uluslararası İstanbul festivallerini gerçekleştiren İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, ekonomik krize, insanların moralinin bozukluğuna rağmen 29’uncu İstanbul Müzik Festivali’ni başarı ile düzenledi. Başarı ile yürütüyor. Bu yıl festivale yurtdışından 480, içinden 120, toplam 600 sanatçı katılıyor. Programda üçü korolu olmak üzere 6 orkestra, 6 oda müziği, 2 çağdaş müzik, 1 vokal müzik, 3 geleneksel müzik konseri 2 resital yer alıyor.

Yazının Devamı

Ankara kavimlerin hizmetinde

29 Haziran 2001

İnsanların "öncelikle" hizmet etmeleri gereken "dar bir çevresi" vardır. "Küme"si vardır. "Grub"u vardır. Bu çevreye, bu kümeye, bu gruba "sadakat yemini etmiştir". Ona karşı sorumludur.Bu grup, bu küçük "küme", "kavim"dir. "Tarikat"tır. "Kabile"dir. "Siyasi parti"dir.Ulus olmak zordur. Ulus olmak, insanların "dar çevrenin hizmeti" yerine "insanlığın" hizmetine girmesi demektir.Dostum Ege Cansen, Ankaradaki "manzara - i umumi"yi bana böyle anlatıyor.Dikkat buyurunuz sayın okuyucularım... Ankaradaki "kriz"lerin altında yatan hep, Ankaradaki kümelerin, kavimlerin, menfaat gruplarının savaşıdır.Milletin işsizlikten, fakirlikten anası ağlıyor. Ankara bankaları paylaşamıyor. KİTleri paylaşamıyor. Koltukları paylaşamıyor. Koskoca Ankarada Telekom denilen "kaymaklı" bir kamu kuruluşunun yönetim kuruluna getirilecek adamların "niteliği" değil, "kimin adamı olacağı", "hangi kümeye hizmet vereceği" tartışılıyor.Ankarada her gün benzer bir pazarlık var. Pazarlık dar çevrelere, dar gruplara, kavimlere, tarikatlara, partilere koltuk dağıtımı konusunda... Koltuklara öyle insanlar oturmalı ki, millete, insanlığa değil, kavimlere, kendi dar gruplarına hizmet eylesin... Menfaat dağıtsın.Ege

Yazının Devamı

Ankara kavimlerin hizmetinde

29 Haziran 2001


<#comment>Geri kalmış toplumlarda "küçük grup" bağları, "büyük grup" bağlarından güçlüdür. Kuvvetlidir.
İnsanların "öncelikle" hizmet etmeleri gereken "dar bir çevresi" vardır. "Küme"si vardır. "Grub"u vardır. Bu çevreye, bu kümeye, bu gruba "sadakat yemini etmiştir". Ona karşı sorumludur.
Bu grup, bu küçük "küme", "kavimödir. "Tarikatötır. "Kabile"dir. "Siyasi parti"dir.
Ulus olmak zordur. Ulus olmak, insanların "dar çevrenin hizmeti" yerine "insanlığın" hizmetine girmesi demektir.
Dostum Ege Cansen, Ankara’daki "manzara - i umumi"yi bana böyle anlatıyor.
Dikkat buyurunuz sayın okuyucularım... Ankara’daki "krizölerin altında yatan hep, Ankara’daki kümelerin, kavimlerin, menfaat gruplarının savaşıdır.

Yazının Devamı

Ya faiz yükselecek ya da d"viz

28 Haziran 2001

Derviş bonolarına para yatıranlar dün paralarını aldılar. Ama yüksek getiri beklerken ana paralarını dolar karşısında ancak koruyabildiklerini g"rdüler.- Bonoların satıldığı 21 Mart günü dolar 972 bin lira idi. Bonoların vadesi olan 98 gün sonunda "nce 1 milyon 300 bin liraya tırmandı, dün 1 milyon 255 bin liralara indi.Bononun 98 günlük faizi yüzde 33.65 iken, aynı sürede doların fiyatı da benzer oranda arttı. (972 bin lira dolar fiyatını çarpınız 33.75 rakamı ile... Bulacağınız dolar fiyatı 1 milyon 990 bin liradır.)- Ya Türk parasında kalarak, Derviş programına ve Türk lirasına güvenerek parasını mevduata, repoya, borsaya yatıranların durumu ne olacak? Derviş bonoları 21 Mart'ta satışa sunuldu. Bu bonoları yıllık bileşik (birikimli) faizi yüzde 193.7 gibi inanılamayacak yükseklikte idi. Bu bonolara 98 gün için para bağlayan üç ayda yüzde 33.65 d"nem faizi alacaktı. 100 lira, üç ay sonra 133.65 lira olacaktı. Parası olan, adamını bulan bonoları kapıştı. Dolara koşuyorlar Ama 972 milyon Türk lirası ile dolar almayıp, dolarını mevduat hesabına yatıranın 915 doları, repoda değerlendirenin 850 doları, borsaya yatırım yapanın en fazla 500 doları kalmış. Türk lirası birikimleri erimiş

Yazının Devamı

Ya faiz yükselecek ya da döviz

28 Haziran 2001


<#comment>Derviş bonoları 21 Mart'ta satışa sunuldu. Bu bonoları yıllık bileşik (birikimli) faizi yüzde 193.7 gibi inanılamayacak yükseklikte idi. Bu bonolara 98 gün için para bağlayan üç ayda yüzde 33.65 dönem faizi alacaktı. 100 lira, üç ay sonra 133.65 lira olacaktı. Parası olan, adamını bulan bonoları kapıştı.
Derviş bonolarına para yatıranlar dün paralarını aldılar. Ama yüksek getiri beklerken ana paralarını dolar karşısında ancak koruyabildiklerini gördüler.
- Bonoların satıldığı 21 Mart günü dolar 972 bin lira idi. Bonoların vadesi olan 98 gün sonunda önce 1 milyon 300 bin liraya tırmandı, dün 1 milyon 255 bin liralara indi.
Bononun 98 günlük faizi yüzde 33.65 iken, aynı sürede doların fiyatı da benzer oranda arttı. (972 bin lira dolar fiyatını çarpınız 33.75 rakamı ile... Bulacağınız dolar fiyatı 1 milyon 990 bin liradır.)
- Ya Türk parasında kalarak, Derviş programına ve Türk lirasına güvenerek parasını mevduata, repoya, borsaya yatıranların durumu ne olacak?

Yazının Devamı

Geçene 2 milyon, geçmeyene 4 milyon

27 Haziran 2001

Buraya kadar yazdıklarım şaka ama, işin şakaya gelir yanı kalmadı... Sayın halkım görecek... Vergiler gökten yağmur gibi gelecek... Başka çare yok. Bu faiz başka türlü ödenemez.(1) İç borç çığ gibi büyüdü. 1998 sonunda 11.6 katrilyon lira idi. 1999 sonunda 22.9, 2000 sonunda 32.5 katrilyon olmuştu. Mayıs sonunda 84.5 katrilyona çıktı. Yıl sonunda 115.0 katrilyon olacak.(2) Faiz yükü arttı. Hem borcun miktarı, hem faiz oranı arttı. Geçen yıl bütçeden 16.6 katrilyon lira faiz ödenmişti. Bu yıl 41.3 trilyon lira faiz ödemesi var. Faiz oranı arttıkça bu ödeme rakamı da büyüyor.(3) 41.3 katrilyon liralık faiz faturası mevcut vergilerle karşılanamıyor. Mevcut vergilerden 2001 yılında gelebilecek para sadece 37.2 katrilyon lira.(4) Unutmayınız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sadece vergi ödemekle günü geçiremez. Memur maaşı ödeyecek, cari harcamaları var, askeri harcamaları var, yolları onaracak, büyük Türk büyüklerine her yıl gıcır gıcır Mercedes otomobiller satın alacak, lojman yaptıracak... Bunlar için de para lazım.(İlgilenenler için yazının altında küçük bir özet tablo veriyorum. Devlet babanın gelir gider trafiği ve açığı tabloda görülüyor.)Sayın halkım, pamuk eller cebe... Sadece

Yazının Devamı