Derviş'in önerisi ciddiye alınmalı

1 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Geçenlerde CHP İstanbul milletvekili Kemal Derviş önemli bir öneride bulundu ve yurda giren sıcak paraya vergi konulmasını istedi. Bu öneri finans kesiminde hayli tepki toplasa da, Derviş'in çok iyi yetişmiş ve uluslararası deneyimi olan bir ekonomist olduğu unutulmamalı.
Güneydoğu Asya krizinden sonra sıcak para denilen ve ülkeye çok kısa süre için gelen sermaye hareketlerinin zarar verici etkileri anlaşılmaya başladı. IMF de bundan ciddi dersler aldı. Önceleri her türlü sermaye hareketlerinin serbestliğini savunan IMF, genel olarak sabit kur sistemlerine mesafeli hale geldi. Ayrıca bu tür hareketlerin kur üzerindeki olumsuz etkileri görüldüğünden, IMF'deki çoğu iktisatçı artık Tobin vergisi denilen ve girişte alınan vergilerden yana hale geldi.
Sıcak para çok kısa vade için faizi yüksek olan ülkeye giriyor. Ve girerken kur düşüyor, faizler gevşiyor. Bu da olumlu bir gelişme olarak algılanıyor. Çünkü genellikle bu ülkelerin ciddi boyutlarda kamu borçları oluyor. Borcun finansmanı da kolaylaşmış oluyor. Ama bu etkiler geçici oluyor. Çıkarken ise geride ciddi bir hasar bırakıyor. Aniden birdenbire, şu veya bu bahaneyle, karını aldıktan sonra sermaye

Yazının Devamı

IMF de kurdan endişeli

30 Eylül 2003

Toplantı iki saatten fazla sürdü. Başlarken IMFnin yeni Türkiye masası şefi Rıza Moghadam "Toplantıya kuru tartışarak başlayalım" dedi. Böylece herkes kurun bulunduğu yerden IMFnin rahatsız olduğu izlenimini almış oldu. Kaldı ki, bunda bilinmeyecek bir taraf da yoktu. Türk lirası hayli değerlenmiş durumda. Toplantıda yer alan akademisyenlerden Prof. Asaf Savaş Akat kurun bu düzeyinin beklenilen bir gelişme olduğunu ve bunu da aşırı düzeydeki sıkı para politikasına, yüksek Merkez Bankası faizine bağladı. Ancak Akat ilk defa "kur reel olarak değer kazanmamıştır" diyemedi. Sadece "bu değerlenme abartılmamalı" demekle yetindi.Toplantıda yer alan eski akademisyen, eski Merkez Bankacı, şimdi de banka yöneticisi olan Hasan Ersel kura bir yandan sıcak paranın, diğer yandan da finans - dışı kesimin ciddi açık pozisyon taşımaya başlamasının etkilediğini belirtti.Kurun bu düzeye gelmesindeki belki en temel neden tasarruf amacıyla döviz alımının çok sınırlı hale gelmesi. Satış yüksek reel faiz nedeniyle sürüyor, ama alış neredeyse durdu. Ayrıca, bir süredir Iraktan sınır ticareti nedeniyle veya doğrudan kaçırılan para geliyor. Miktarını belirlemek güç. Ama bankacılar bunu dile getiriyor.

Yazının Devamı

IMF de kurdan endişeli

30 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
IMF yetkilileri 25 Eylül Perşembe günü Çırağan Oteli'nde birkaç akademisyeni kahvaltıda buluşturdu. IMF bu tür toplantıları çeşitli kesimlerle sık sık yapıyor. Bazen işadamlarıyla, bazen bankacılarla, bazen de bilim adamlarıyla. İşadamlarıyla olan toplantılarda daha çok şikayetler dile getiriliyor. Bilim adamları ise makro - ekonomik kaygıları tartışıyor.
Toplantı iki saatten fazla sürdü. Başlarken IMF'nin yeni Türkiye masası şefi Rıza Moghadam "Toplantıya kuru tartışarak başlayalım" dedi. Böylece herkes kurun bulunduğu yerden IMF'nin rahatsız olduğu izlenimini almış oldu. Kaldı ki, bunda bilinmeyecek bir taraf da yoktu. Türk lirası hayli değerlenmiş durumda. Toplantıda yer alan akademisyenlerden Prof. Asaf Savaş Akat kurun bu düzeyinin beklenilen bir gelişme olduğunu ve bunu da aşırı düzeydeki sıkı para politikasına, yüksek Merkez Bankası faizine bağladı. Ancak Akat ilk defa "kur reel olarak değer kazanmamıştır" diyemedi. Sadece "bu değerlenme abartılmamalı" demekle yetindi.
Toplantıda yer alan eski akademisyen, eski Merkez Bankacı, şimdi de banka yöneticisi olan Hasan Ersel kura bir yandan sıcak paranın, diğer yandan da finans - dışı kesimin ciddi açık

Yazının Devamı

Sanatta doğru zaman, doğru mekan

26 Eylül 2003

Malum zengin olmakla kültürlü olmak ayrı şeylerdir. Ama zengin olmadan kültür sahibi olmak çok zordur. Batıda aristokrasi kültür sahibiydi, çünkü parası vardı. Burjuvazinin ise başında parası vardı, ama kültürü yoktu. Zamanla onlar da kültür sahibi oldular. Bizde de yaşayan bu süreci anımsatıyordu.Aradan otuz yılı aşkın süre geçti. Bu süreçte Türk aydınları parasız kaldılar, kültüre daha az yatırım yapabildiler. Tıpkı fakirleşen aristokrasi gibi. Aşındılar adeta. Bunun yerini bu yeni burjuvazinin doldurması gerekiyordu. Ama ne yazık ki, o da tam anlamıyla gerçekleşmedi. Burjuvazi popüler kültüre teslim oldu.3 Eylülden bu yana Akmerkezde bir sanat galerisi yer aldı. 80e yakın sanatçının 200 civarında yapıtı mağazaların vitrinlerinde sergilendi. Bu yöntemle sanatın topluma sunulması hem sevindirdi, hem de üzdü. Sanata yaklaşmayan toplumun adeta arkasından dolanmasıydı bu. Üzdü kısacası. Ancak doğru mekanın seçilmesi de çok önemliydi. Çünkü sanata yatırım yapabilecek kesim Akmerkezde dolaşıyor, orada alışveriş yapıyor. Bir başlangıç olur diye umutlandık.Galeride daha çok soyut ve post - modernist sanatçılar yer alıyordu. Dışavurumculuğun en gelişmiş örneklerini, en şöhretli

Yazının Devamı

Sanatta doğru zaman, doğru mekan

26 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
1970'li yılların başıydı. Rahmetli babamla Boğaziçi köprüsünden geçerken sohbet ediyorduk. Varlıklı bir ailenin çocuğuydu babam. Aynı zamanda gayet seçkin okullarda yetişmişti. Yolda Türk burjuvazisinin artık yalı almaya başladığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu anlatıyordu. Bu anekdotu hiç unutmam. Bizim zenginlerin paranın ötesindeki değerlere uzanabilmesi önemliydi.
Malum zengin olmakla kültürlü olmak ayrı şeylerdir. Ama zengin olmadan kültür sahibi olmak çok zordur. Batı'da aristokrasi kültür sahibiydi, çünkü parası vardı. Burjuvazinin ise başında parası vardı, ama kültürü yoktu. Zamanla onlar da kültür sahibi oldular. Bizde de yaşayan bu süreci anımsatıyordu.
Aradan otuz yılı aşkın süre geçti. Bu süreçte Türk aydınları parasız kaldılar, kültüre daha az yatırım yapabildiler. Tıpkı fakirleşen aristokrasi gibi. Aşındılar adeta. Bunun yerini bu yeni burjuvazinin doldurması gerekiyordu. Ama ne yazık ki, o da tam anlamıyla gerçekleşmedi. Burjuvazi popüler kültüre teslim oldu.
3 Eylül'den bu yana Akmerkez'de bir sanat galerisi yer aldı. 80'e yakın sanatçının 200 civarında yapıtı mağazaların vitrinlerinde sergilendi. Bu yöntemle sanatın

Yazının Devamı

Türk euro - tahvilleri nereye?

25 Eylül 2003

Borsada uzun süredir bir gevşeklik vardı. Bu nedenle borsadaki yükseliş aslında gecikmiş bir olguydu. Hatta döviz kuru daha yukarılarda olsaydı, borsada yükseliş çoktan başlardı. Şimdi borsa soluklanıyor. Olumlu ekonomik veriler geldikçe yükselmenin sürmesi beklenmeli.Euro - tahvillerdeki yükselme ise farklı. Bunun birçok nedeni var. Birincisi, TL aşırı değerli ve Türkiyeye yatırım yapmak isteyen kurdan ürküyor. Böylece euro - tahviller iyi bir seçenek haline geliyor. Türk ekonomisinde olumlu gelişmeler gözlendikçe, bu tür devlet borçlanma senetlerine talebin sürmesi beklenmeli. Üstelik bu tahvillerin üzerindeki faiz sabit. Mesela 2030 vadeli tahvilin faizi yüzde 11.875. Kısacası, dünyadaki faizler düşse bile, bu faiz garanti. Sadece alım fiyatı değişiyor.Mesela bu tahvil ilk çıktığında Amerikada faizler bugünkü düzeyinin 4 - 5 puan üzerindeydi. Dolayısıyla ABDnin eşit vadedeki bonolarıyla arasındaki fark daha azdı. Ancak ABDdeki durgunluğun önlenmesi amacıyla son yıllarda peş peşe faiz indirimleri gelince, fark büyüdü. Çünkü ABD bonolarındaki faizler düştü, ama Türk euro - tahvillerindeki faizler düşmedi. Kaldı ki, düşemezdi de. Çünkü Türkiyede ekonomik kriz olmuştu. Böylece Türk

Yazının Devamı

Türk euro - tahvilleri nereye?

25 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Son ABD kredisinin verilmesi sürecinde iki gelişme gözlendi. Bir yandan, belli ölçüde borsada hisse senetleri alım gördü. Diğer yandan da Türk euro - tahvillerinin fiyatı yükseldi. Daha doğrusu, euro - tahviller tek kelimeyle uçtu.
Borsada uzun süredir bir gevşeklik vardı. Bu nedenle borsadaki yükseliş aslında gecikmiş bir olguydu. Hatta döviz kuru daha yukarılarda olsaydı, borsada yükseliş çoktan başlardı. Şimdi borsa soluklanıyor. Olumlu ekonomik veriler geldikçe yükselmenin sürmesi beklenmeli.
Euro - tahvillerdeki yükselme ise farklı. Bunun birçok nedeni var. Birincisi, TL aşırı değerli ve Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen kurdan ürküyor. Böylece euro - tahviller iyi bir seçenek haline geliyor. Türk ekonomisinde olumlu gelişmeler gözlendikçe, bu tür devlet borçlanma senetlerine talebin sürmesi beklenmeli. Üstelik bu tahvillerin üzerindeki faiz sabit. Mesela 2030 vadeli tahvilin faizi yüzde 11.875. Kısacası, dünyadaki faizler düşse bile, bu faiz garanti. Sadece alım fiyatı değişiyor.
Mesela bu tahvil ilk çıktığında Amerika'da faizler bugünkü düzeyinin 4 - 5 puan üzerindeydi. Dolayısıyla ABD'nin eşit vadedeki bonolarıyla arasındaki fark daha azdı.

Yazının Devamı

Para karşılığı asker gönderilmemeli

24 Eylül 2003

Gerçi anlaşma mali piyasaları çok sevindirdi. Çünkü ucuz ve uzun vadeli bu kredi imkanıyla borç sorununda ferahlama sağlanıyor. Ama unutmayalım, mali piyasalar miyoptur. Öteyi görmezler. Birinci tezkere ile Mecliste Irakta ABD ile birlikte savaşma kararı alınamayınca piyasalar çökmüştü! Düşünün bir daha, savaşamayınca piyasalar çöküyor! Nihayet beklenen oldu. ABD Hazine Bakanı Snow ile Türkiyenin Devlet Bakanı Babacan bir anlaşma imzaladılar. Böylece Türkiye, ABDnin izlediği Irak politikasına uyduğu sürece, belli taksitlerle kredi kullanabilecek. Tabii ki, anlaşmada kullanılan terim "uzlaşma". Ama malum; parayı veren düdüğü çalar. Dolayısıyla olacak olan uzlaşma değil, uyum. ABD bu anlaşmanın Iraka asker göndermeyi gerektirmediğini açıkladı. Anlaşılan bu konuda bir duyarlılık var. Belki de Türk tarafı özellikle böyle bir açıklama istedi. Fakat ABD anlaşma açık; işbirliği şart! Bu da asker göndermeden öte bir yaptırım. Hatta öylesine sıkıya bağlanmış ki, her taksit öncesinde Pentagon, ABD Hazinesi ve Dışişleri Bakanlığı yakın izlemede bulunacakmış. Yani Türkiye tam anlamıyla ABDnin yedeğine alınmış. Ver krediyi, bağla ülkeyi.Demek ki, ABDnin isteği ve verdiği kredi üzerine Iraka

Yazının Devamı