Konsolidasyon olur mu?

25 Nisan 2003

Açıkçası, 2001 Şubat'ında devalüasyonu beklemiyorduk. Daha doğrusu devalüasyonu 2001 Mayıs'ında bekliyorduk. Gerçi bunu ortalıklarda pek ifade etmiyor, sorulunca da sakıncalarını anlatıp geçiştiriyorduk. Ama sonunda gelişen olaylar bizi tarih konusunda haksız çıkardı. Devalüasyon da bütün hasarıyla ortalığı yıktı geçti.Şimdi konsolidasyonun sakıncalarını anlatıyoruz. Önce konsolidasyonun neden istendiğini açıklayalım. İç borç 162.5 katrilyon lira, yani milli gelirin yarısından fazla. Bunun önemli bir kısmı kısa vadeli. Nakden yapılan iç borçlanmada ortalama vade bir yılı bulmuyor (11.5 ay). Ve çok yüksek faizle dönüyor. Vade kısa, faiz de yüksek olunca bütçede dengeyi tutturmak da olanaksızlaşıyor.2003 bütçesinde faizlere yapılacak ödemeler harcamaların yüzde 45'ini buluyor. Hele hele buna bir de anapara ödemeleri eklenirse, tüm borç servisi bütçeyle aynı boyuta ulaşıyor. Yani 146 katrilyona. Bu nedenle de, iki çözüm gündeme geliyor; ya vadeler uzayacak, ya da faiz ödemeleri kırpıntıya (hair - cut) uğrayacak. Ya da her ikisi.Basitçe bu yönteme "iç borcun konsolidasyonu" deniliyor. Devletten alacaklı olan, varsaydığı gelir hesabının değişmesiyle karşılaşıyor. Bu tek taraflı da

Yazının Devamı

Konsolidasyon olur mu?

25 Nisan 2003


<#comment>     Yıllardır Anadolu'nun çeşitli kentlerinde sık sık konferanslara gidiyoruz. Eskiden devalüasyon riski sorulurdu. Şimdi de konsolidasyon olasılığı soruluyor. Demek ki, toplum bu kez bu riskten ürküyor. Elbette her korktuğumuz başımıza gelmez. Ama daha önce korktuğumuz devalüasyon gerçekleşince, insan haliyle başka risklerden de çekiniyor.
     Açıkçası, 2001 Şubat'ında devalüasyonu beklemiyorduk. Daha doğrusu devalüasyonu 2001 Mayıs'ında bekliyorduk. Gerçi bunu ortalıklarda pek ifade etmiyor, sorulunca da sakıncalarını anlatıp geçiştiriyorduk. Ama sonunda gelişen olaylar bizi tarih konusunda haksız çıkardı. Devalüasyon da bütün hasarıyla ortalığı yıktı geçti.
     Şimdi konsolidasyonun sakıncalarını anlatıyoruz. Önce konsolidasyonun neden istendiğini açıklayalım. İç borç 162.5 katrilyon lira, yani milli gelirin yarısından fazla. Bunun önemli bir kısmı kısa vadeli. Nakden yapılan iç borçlanmada ortalama vade bir yılı bulmuyor (11.5 ay). Ve çok yüksek faizle dönüyor. Vade kısa, faiz de yüksek olunca bütçede dengeyi tutturmak da olanaksızlaşıyor.
     2003 bütçesinde faizlere

Yazının Devamı

Borç dinamiği için bir öneri

24 Nisan 2003

Krizden bu yana enflasyon sürekli düşüyor. Böylece uzun vadeli, sabit faizli bonolar için hep yüksek reel faiz ödeniyor. Öte yandan belirsizlikler de uzun vadeli faizleri yükseltiyor. Hazine de bir hayli zorlanıyor.Bu durumda daha sıkı bir kamu maliyesi disipliniyle faiz - dışı fazlanın artması isteniyor. Ancak bu da sürdürülebilir bir politika değil. Çünkü sosyal bakımdan harcama yapmayıp, aksine dar gelirliden vergi alıp, bunu borç faizine yatırmanın bir sınırı var.Programın hedefi kamu borcunu 2006 yılında milli gelirin yüzde 60'ının altına çekmek. Böylece AB, daha doğrusu Maastricht kriterleri sağlanmış olacak. Şu anda ise kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 80 civarında.Borcun azalması için öncelikle faizlerin düşmesi gerekiyor. Böylece borcun büyümesi duracak. İkincisi, borcun ödenerek küçülebilmesi için bütçede fazlalık olacak. Ve üçüncüsü, borcun milli gelir içinde küçülmesi için ekonomi, yani pasta, büyüyecek.Ekonominin büyümenin olmadığı yıllarda borcu ödemek üç bakımdan zorlaşıyor. Birincisi, pasta küçüldüğü için vergi toplamak zorlaşıyor. Yani hedeflenen bütçe fazlası tutmuyor. İkincisi, borç gelir içinde yükseliyor. Tasarruflar da daraldığından faizler büsbütün

Yazının Devamı

Borç dinamiği için bir öneri

24 Nisan 2003


<#comment>     Kamu borcu büyük sorun. 152 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. Bunun 46.4 milyar doları iç piyasaya, 29.8 milyar doları da dış piyasaya. Gerisi de ya kamuya, ya da uluslararası resmi kuruluşlara. Asıl sorun ise iç piyasaya olan kısımda. Çünkü reel faiz iç borçta çok yüksek. Bu borcun bir kısmı dövize endeksli, bir kısmı değişken faizli (yani üç ayda bir faiz ihalelerle belirleniyor), bir kısmı da sabit faizli. Yani enflasyon düşse de yüksek faiz ödeniyor.
     Krizden bu yana enflasyon sürekli düşüyor. Böylece uzun vadeli, sabit faizli bonolar için hep yüksek reel faiz ödeniyor. Öte yandan belirsizlikler de uzun vadeli faizleri yükseltiyor. Hazine de bir hayli zorlanıyor.
     Bu durumda daha sıkı bir kamu maliyesi disipliniyle faiz - dışı fazlanın artması isteniyor. Ancak bu da sürdürülebilir bir politika değil. Çünkü sosyal bakımdan harcama yapmayıp, aksine dar gelirliden vergi alıp, bunu borç faizine yatırmanın bir sınırı var.
     Programın hedefi kamu borcunu 2006 yılında milli gelirin yüzde 60'ının altına çekmek. Böylece AB, daha doğrusu Maastricht kriterleri sağlanmış

Yazının Devamı

Bugün 23 Nisan

23 Nisan 2003


<#comment>     Bugün 23 Nisan; Meclis'in açıldığı, daha sonra Atatürk'ün talimatıyla Çocuk Bayramı olan gün. Ama bugün adeta baharın başladığını onaylıyor. Kaldı ki, birkaç gündür tam bir bahar havası yaşıyoruz.
     Bugün 46 yaşını doldurduk. Galiba bu yaşa varanlar baharın ve sonbaharın tadını daha iyi alıyorlar. Yaşamda üzen ve sevindiren olaylar daha bir berraklaşıyor. Geçmişe ve olaylara bakışta hoşgörü artıyor. Öte yandan yaşamla ilgili radikal kararlar almak zorlaşıyor. İnsanın cesareti azalıyor herhalde.
     İnsanın zaman zaman muhasebe yapması gerekiyor. Bazen de muhasebe yapmaktan bilanço dökülemiyor. Oysa yaşama bir kez geliyoruz. Ve hiçbir şey bir daha tekrarlanmayacak. Yaşamımızdaki kurguyu değiştirmek ne zor. Çoğu kadere boyun eğiyor. Hele yıllar geçtikten sonra.
     Belki de gençliğin hay huyundan insanların ruhunu dinlemeye fırsatı olmuyor. Şöyle bir Boğaz'a çıkıp seyretmek. Derin bir nefes çekip yaşamı gözden geçirmek. Hemen arkanızdaki Aşiyan'ın mezar taşlarına bakıp ellerindeki küreklerle o günün mevtasını gömenleri görünce, heyhat neye kederleneyim ki" diyorsunuz.

Yazının Devamı

Bürokraside tırpan tedirgin edici

22 Nisan 2003

Bürokrasideki bu tırpanın IMF'yi rahatsız ettiği malum. Çünkü Öztrak kritik bir dönemde IMF'yle uyumlu bir ilişki sürdürdü. Üstelik herhangi bir siyasi tasarrufla da göreve gelmedi. Onu göreve getiren Kemal Derviş'in o tarihte partisi yoktu. Kısacası, partisiz olan birisinin yerine hükümete yakın bir ismin getirilmesi bürokrasinin büsbütün siyasallaşacağı anlamına geliyor.Bürokrasinin siyasallaşması hoş sayılmayabilir. Oysa ABD'de de üst düzey bürokrasi her iktidar değişikliğinde değiştirilir. Ancak hiçbir zaman alt düzey bürokrasi tarumar edilmez. Türkiye'de ise her iktidar değişikliğinde bürokrasi tepeden tırnağa tırpanlanır. İktidar partisinin mensupları ilk günlerde ilgili bakanların kapılarını aşındırıp şikayetlerini dile getirirken, başarılı bir iktidar için kendi yakınlarının göreve getirilmesini adeta zorlarlar.Hiç unutmuyorum, DYP - SHP koalisyonunda Erdal İnönü'nün başdanışmanı iken bir gün bir hemşerim telefon açmış feryat ediyordu. Şikayeti büyüktü. Devlet hastanesinde hastabakıcı olarak çalışan yeğeni sürgüne yollanmıştı. Ve bu bizim iktidarımızda olmuştu. Çok kızgındı. Durumu düzeltmemizi, başhekimi derhal görevden almamızı istiyordu. Kendisine sürgün yerini

Yazının Devamı

Bürokraside tırpan tedirgin edici

22 Nisan 2003


<#comment>     Hazine Müsteşarı Faik Öztrak görevden alınmadan istifa etti. Aslında öteden beri Öztrak'ın görevden alınacağı biliniyordu. Öztrak ise IMF ile bu son süreçte ilişkiler bozulmasın diye görevde kalmayı yeğledi. Ancak artık Öztrak'ın görevde kalmasına gerek yok. Çünkü IMF son kredi dilimine onay vermiş bulunuyor.
     Bürokrasideki bu tırpanın IMF'yi rahatsız ettiği malum. Çünkü Öztrak kritik bir dönemde IMF'yle uyumlu bir ilişki sürdürdü. Üstelik herhangi bir siyasi tasarrufla da göreve gelmedi. Onu göreve getiren Kemal Derviş'in o tarihte partisi yoktu. Kısacası, partisiz olan birisinin yerine hükümete yakın bir ismin getirilmesi bürokrasinin büsbütün siyasallaşacağı anlamına geliyor.
     Bürokrasinin siyasallaşması hoş sayılmayabilir. Oysa ABD'de de üst düzey bürokrasi her iktidar değişikliğinde değiştirilir. Ancak hiçbir zaman alt düzey bürokrasi tarumar edilmez. Türkiye'de ise her iktidar değişikliğinde bürokrasi tepeden tırnağa tırpanlanır. İktidar partisinin mensupları ilk günlerde ilgili bakanların kapılarını aşındırıp şikayetlerini dile getirirken, başarılı bir iktidar için kendi yakınlarının

Yazının Devamı

Yılın ilk 3 ayında bütçe performansı olumlu

18 Nisan 2003

Şu anda uyguladığımız istikrar programının en can alıcı noktası ise bütçede faiz - dışı fazla yaratılması. Diğer bir deyimle, harcamalar iyiden iyiye kısılacak, vergiler de olabildiğince tahsil edilecek. Böylece hem iç borç faizi ödenecek, hem de enflasyon düşecek. İzlenmesi gereken en önemli konu da bu.Önceki gün ilk üç aylık konsolide bütçe verileri açıklandı. Rakamlar ilk bakışta çok olumlu. İlk üç ayda yıllık harcama hedefinin yüzde 21.4'üne ulaşılmış. Yani sürenin dörtte biri geçse de harcamanın beşte biri gerçekleşmiş. Geçen yılın aynı dönemine göre ise harcamalar yüzde 13 artmış. Kısacası, bu açıdan kamu dengesinde ürkütücü bir gelişme yok.Personel harcamaları ilk üç ayda yılın aynı dönemine göre yüzde 36 artmış. Bu artış, bir miktar hedeflenen enflasyonla ve ücret artışıyla bağdaşmasa da, yatırım alanında çok ciddi düşüşler gerçekleşmiş. Yatırımlar geçen yıla göre neredeyse 2.5 kat azalmış.Veriler faiz harcamalarının son üç ayda geçen yıla göre yüzde 4.8 azaldığını gösteriyor. Ancak ödenen faizlerin şu andaki konjonktürle hiçbir ilgisi yok. Geçmişi yansıtıyor. Toplam transfer harcamaları ise geçen yıla göre yüzde 8 artmış.Bütçe gelirlerine gelince... İlk üç ayda geçen yıla

Yazının Devamı