Politika seçeneği kalmıyor

9 Eylül 2002

Ancak bu denklemin bir hassas noktası var; o da büyüme. Unutmayalım; uygulanan program büyüme değil, bir istikrar programı. Büyümenin ise zamanla, ekonomik istikrarla, faizlerin düşmesiyle gerçekleşmesi bekleniyor. Yani istikrara kadar daralma ve fedakarlık var. Ve bu fedakarlık yoksul kesimden bekleniyor. Seçim sonrasında uygulanacak politikaların büyük önemi var. Halen uygulanan istikrar programı temel olarak sıkı para ve maliye politikasına dayanıyor. Talebi frenliyor, enflasyon da düşüyor. Dalgalı kur sistemi de dış denge sorununu gideriyor. İstikrardan ödün olanaksız Enflasyon, bekleyişlerden kaynaklanıyorsa kesin politikalar daha az fedakarlık gerektiriyor. Ve enflasyonu yenmek kolaylaşıyor. Bizde durum aynen böyle. Yani uygulamaların gevşetilme olanağı yok.Şunu da belirtelim; temel olarak krizin en kötü noktası atlatılsa da iki noktada kırılganlık sürüyor. Birincisi, bu politikanın sosyal dengeleri çok zorlamaması için ihracat hızlanmalı. Sadece iç talebin dizginlenmesiyle program sürdürülemez. Sürgit bir daralma sosyal tepkiler yaratacaktır. İhracat performansı ise pek parlak gitmiyor. İkincisi, yüklü iç borç sorunu. Siyasal belirsizlikler nedeniyle reel faizlerin çok

Yazının Devamı

Politika seçeneği kalmıyor

9 Eylül 2002


<#comment>Seçim sonrasında uygulanacak politikaların büyük önemi var. Halen uygulanan istikrar programı temel olarak sıkı para ve maliye politikasına dayanıyor. Talebi frenliyor, enflasyon da düşüyor. Dalgalı kur sistemi de dış denge sorununu gideriyor.
Ancak bu denklemin bir hassas noktası var; o da büyüme. Unutmayalım; uygulanan program büyüme değil, bir istikrar programı. Büyümenin ise zamanla, ekonomik istikrarla, faizlerin düşmesiyle gerçekleşmesi bekleniyor. Yani istikrara kadar daralma ve fedakarlık var. Ve bu fedakarlık yoksul kesimden bekleniyor.

Hemen büyümeyi hedeflemeyen bu programın tek alternatifi enflasyonda daha yavaş mesafe alınması. Yani vidaların biraz gevşetilmesi. Böylece fedakarlığın azalması mümkün. Ancak enflasyonist ortamların sağladığı bu ferahlığın geçici olduğunu, daralmaların tekrarlandığını biliyoruz.
Enflasyon, bekleyişlerden kaynaklanıyorsa kesin politikalar daha az fedakarlık gerektiriyor. Ve enflasyonu yenmek kolaylaşıyor. Bizde durum aynen böyle. Yani uygulamaların gevşetilme olanağı yok.
Şunu da belirtelim; temel olarak krizin en kötü noktası atlatılsa da iki noktada kırılganlık sürüyor. Birincisi, bu politikanın

Yazının Devamı

Seçim arifesinde yatırım stratejileri

6 Eylül 2002

Döviz kuru şu anda ucuz değil. Ama böyle giderse yakında pahalı olmaktan çıkacaktır. Seçim öncesi ithalat talebi göreli olarak düşük kalırsa, ki kalabilir, kur gevşeyecektir. Merkez Bankası ise, seçim öncesinin kırılgan ortamında, döviz alım ihaleleriyle kura müdahale etmekten kaçınacaktır. Çünkü kur fazla sıçrayabilir. Bununla beraber, anketler can sıkmaya başlarsa, kurda bir miktar yukarı hareket gözlenebilir. Ama bu kalıcı olmayacaktır. Biz yine de riski hiç sevmeyen yatırımcıya öğütleyelim; dövizinizi alıp, keyfinize bakın. Getiriniz düşük kalsa da başınız ağrımayacaktır.Dövizde kalıp, doğru dürüst faiz almak da mümkün. Zaten Türkiye fırsatlar ülkesi değil mi? Eurobonolar yıllık verim olarak yüzde 9 ile 12 arasında faiz veriyor. Bu hiç de fena değil. Bu tür bonoların 4 - 5 yıl vadeli olanları, hatta 28 yıl vadeli olanları var. Emeklilik yatırımı gibi gerçekten. Tek sıkıntısı konjonktür bozulduğunda satış fiyatları çok değişiyor. Gerçekten seçim sonucunda olumsuz bir tablo çıkarsa eurobonoların fiyatları düşebilir. Ama bu tür bonolar zaten getiri için alınıyor, alıp - satmak için değil. Kaldı ki, bu ara fiyatı düşmüş durumda.Gelelim, TL opsiyonuna... Repo ile B - tipi fonlar

Yazının Devamı

Seçim arifesinde yatırım stratejileri

6 Eylül 2002


<#comment>Seçimler yaklaşıyor. Bu yatırımcı için son derece önemli. Çünkü seçim sonucunda olumsuz bir tablo çıkarsa program şaşabilir, eğreti duran dengeler büsbütün dağılabilir. Ancak biz şimdilik bunu olası görmüyoruz. İktidara talip iri partilerin hepsi istikrar programına uyacaklarını ifade ediyor. Başka bir çareleri de yok. Ayrıca şu andaki fiyatlar olası bazı riskleri de içeriyor.
Döviz kuru şu anda ucuz değil. Ama böyle giderse yakında pahalı olmaktan çıkacaktır. Seçim öncesi ithalat talebi göreli olarak düşük kalırsa, ki kalabilir, kur gevşeyecektir. Merkez Bankası ise, seçim öncesinin kırılgan ortamında, döviz alım ihaleleriyle kura müdahale etmekten kaçınacaktır. Çünkü kur fazla sıçrayabilir. Bununla beraber, anketler can sıkmaya başlarsa, kurda bir miktar yukarı hareket gözlenebilir. Ama bu kalıcı olmayacaktır. Biz yine de riski hiç sevmeyen yatırımcıya öğütleyelim; dövizinizi alıp, keyfinize bakın. Getiriniz düşük kalsa da başınız ağrımayacaktır.
Dövizde kalıp, doğru dürüst faiz almak da mümkün. Zaten Türkiye fırsatlar ülkesi değil mi? Eurobonolar yıllık verim olarak yüzde 9 ile 12 arasında faiz veriyor. Bu hiç de fena değil. Bu tür bonoların 4 - 5 yıl

Yazının Devamı

Veriler gecikirse kriz gözlenemez

5 Eylül 2002

Birincisi, mali sektörün önemi kavrandı. Kırılgan bir mali sektörle istikrar programlarının denenemeyeceği belli oldu. İkincisi, kamuda yönetişim kavramı öne çıktı. Her şeyin şeffaf olması gerektiği anlaşıldı. Ve tabii erken uyarı sistemleri ve ekonomik veri konusu ortaya çıktı.Bir programın en önemli tarafı uygulanma aşamasının izlenmesidir. Hangi program olursa olsun, kötü uygulanırsa sonuç vermez. Mesela 2000 yılında uygulanan kura dayalı program hasta bir bankacılık sistemi üzerine dayandırılmıştı. Ama zamanla başka olumsuz gelişmeler de oluşmaya başladı ve bunları geç fark ettik.2000 yılı programı uygulanırken bastırılan kurun enflasyonu düşürmesi bekleniyordu. Amaç döviz dengelerine aşırı hasar vermeden maliyetleri aşağıya çekmekti. Ancak cari denge çok çabuk bozuldu. Fiyatlardaki gevşeme belli ölçüde sağlansa da, cari denge hemen bilinemediğinden, krizin gelişi veya zamanlaması bizi şaşırttı.Mastır öğrencilerinden Özgür Altuğ çok önemli bir tezi tamamlamak üzere. Ekonomik gidişatının gözlenmesi için gösterge seçimi konusunu inceliyor. Bu göstergelerin bazısını oluşturan verilerin (data dissemination) derlenmesi ise çok önemli. İstatistiksel veriler hem doğru olmalı, hem de

Yazının Devamı

Veriler gecikirse kriz gözlenemez

5 Eylül 2002


<#comment>IMF uzun süredir karşılaşılan mali krizlere çözümler bulmaya çalışıyor. Malum, IMF’nin görevi krizler oluştuğunda yardım etmek, ama daha önemlisi oluşmadan önlemek. Ancak bırakın iyileşmeyi, IMF’nin önerdiği istikrar politikalarını uygulayan birçok ülke kötüleşebiliyor. Hatta krizle karşılaşabiliyor. Özellikle Asya krizleri IMF’ye ağır bir darbe vurdu. Ardından gelen Rusya krizi IMF’ye yönelik ciddi bir hayal kırıklığı yarattı. Buna rağmen, krizlerden önemli dersler de çıkarıldı.
Birincisi, mali sektörün önemi kavrandı. Kırılgan bir mali sektörle istikrar programlarının denenemeyeceği belli oldu. İkincisi, kamuda yönetişim kavramı öne çıktı. Her şeyin şeffaf olması gerektiği anlaşıldı. Ve tabii erken uyarı sistemleri ve ekonomik veri konusu ortaya çıktı.
Bir programın en önemli tarafı uygulanma aşamasının izlenmesidir. Hangi program olursa olsun, kötü uygulanırsa sonuç vermez. Mesela 2000 yılında uygulanan kura dayalı program hasta bir bankacılık sistemi üzerine dayandırılmıştı. Ama zamanla başka olumsuz gelişmeler de oluşmaya başladı ve bunları geç fark ettik.
2000 yılı programı uygulanırken bastırılan kurun enflasyonu düşürmesi bekleniyordu. Amaç döviz

Yazının Devamı

Kim ne kadar şaştı?

4 Eylül 2002

Uygulanan programa göre şu ana kadar çoktan enflasyon hedeflemesinin (EH) uygulanması gerekiyordu. Ancak Merkez Bankası (MB) bir türlü buna geçemiyor. Çünkü süregelen siyasal belirsizlikler MByi sınırlıyor. Piyasa riskleri çok yüksek olunca, MB kısa vadeli faizleri etkili biçimde kullanamıyor.EHnin temel araçları açıklama etkisi ve saygınlık. MB saygınlığa sahipse, piyasalar açıklanan rakama inanıyor, beklentiler de buna uyum gösteriyor. Böylece hedeflenen enflasyon rakamı tutturuluyor. Politika da başarılı oluyor. Ancak MB etkin değilse, hedefler şaşıyor, politika başarısız kalıyor.Şu anda yıllık hedef belli; tüketici fiyatlarının yıl sonunda yüzde 35 artması gerekiyor. Ancak layıkıyla enflasyon hedeflemesi uygulansa, kısa erimli rakamların da açıklanması gerekir. Açıklanamamasının nedeni ise siyasal istikrarsızlığın yol açtığı dalgalanmalar. Bunlar ortadan kalksa MB kısa vadeli hedefleri açıklayacak, belki de daha düşük oranlı faizlerle yola devam edilecek.Geçen programda, yani 2000 yılında, enflasyon hedeflemesi değil, kur hedeflemesi uygulanıyordu. Kur kontrol edilince, maliyetlerin (mesela çekirdek enflasyon dediğimiz özel imalat sanayii fiyat endeksinin) düşmesi

Yazının Devamı

Kim ne kadar şaştı?

4 Eylül 2002


<#comment>Dün akşam enflasyon verileri açıklandı. Rakamlar büyük ölçülerde beklentilerle örtüşüyor. Hem enflasyon düşüyor, hem de tahminler tutuyor. Şaşanlar bulunsa da, ortalama tahminler doğru çıktı.
Uygulanan programa göre şu ana kadar çoktan enflasyon hedeflemesinin (EH) uygulanması gerekiyordu. Ancak Merkez Bankası (MB) bir türlü buna geçemiyor. Çünkü süregelen siyasal belirsizlikler MB’yi sınırlıyor. Piyasa riskleri çok yüksek olunca, MB kısa vadeli faizleri etkili biçimde kullanamıyor.
EH’nin temel araçları açıklama etkisi ve saygınlık. MB saygınlığa sahipse, piyasalar açıklanan rakama inanıyor, beklentiler de buna uyum gösteriyor. Böylece hedeflenen enflasyon rakamı tutturuluyor. Politika da başarılı oluyor. Ancak MB etkin değilse, hedefler şaşıyor, politika başarısız kalıyor.
Şu anda yıllık hedef belli; tüketici fiyatlarının yıl sonunda yüzde 35 artması gerekiyor. Ancak layıkıyla enflasyon hedeflemesi uygulansa, kısa erimli rakamların da açıklanması gerekir. Açıklanamamasının nedeni ise siyasal istikrarsızlığın yol açtığı dalgalanmalar. Bunlar ortadan kalksa MB kısa vadeli hedefleri açıklayacak, belki de daha düşük oranlı faizlerle yola devam edilecek.

Yazının Devamı