Gerginlikler artıyor... ama bu geçici

15 Mayıs 2002

Ecevit nezle olsa piyasalar geriliyor. Demek ki, piyasalar Ecevit'in sağlık durumundan kaygılı. Bununla beraber, bu hafta Ecevit'in yeniden çalışmaya başladığı g"rüntüsü piyasaları geçici de olsa rahatlatacaktır. Dolayısıyla endişeler biraz abartılı. Hepsinden "te, ekonomide dengeler yerli yerine oturdukça, bu tür dalgalanmalar da azalacaktır.Şu ara piyasalarda egemen kaygılardan biri de erken seçim konusunda belirdi. Türkiye'nin erken seçime gitmesinin yaratabileceği sorunların çoğu belirtildi, tartışıldı. Kuşkusuz çok erken bir seçim programa zarar verecektir. Ama zaten 2002 yılında seçimi g"ze alan, yahut da "neren bulunmuyor. Bu işin 2004'e kadar gidebileceğine yürekten inanan sayısı da çok az. Belki hükümet o tarihlere uzanmak isteyebilir. Unutmayalım, "nümüzdeki seçimler siyasete adım atacakların barutu ve havası o tarihlere kadar yetmeyebilir. O tarihe kadar hükümet de hangi şekle girer, bilinmez. Bize kalırsa 2003 yılının sonbaharında yapılacak bir genel seçim ekonomiye pek zarar vermez. Dengeler yerine oturmuş olur. Hele hele yeni siyasal gelişmeler oluşur, seçim bir umut ışığı haline d"nüşürse, ekonomi için çok daha hayırlı olur.Piyasalarda gerginliğin "nde

Yazının Devamı

Gerginlikler artıyor... ama bu geçici

15 Mayıs 2002


<#comment>Piyasalarda bir gevşeklik başladı. Malum gerginlikler artıyor.. Gerginliklerin kimi ekonomik, kimi de siyasal kaygılardan kaynaklanıyor. Önce siyasete bakalım: Başbakan Ecevit'in sağlık durumu elbette birçok kimseyi ürkütüyor. Çok da doğal. İşadamları bu hükümeti alternatifsiz olarak niteledikçe ve erken seçimi yanlış gördükçe, hükümetin tek tutkalı olan Ecevit'in sağlığına da herkes kilitleniyor.
Ecevit nezle olsa piyasalar geriliyor. Demek ki, piyasalar Ecevit'in sağlık durumundan kaygılı. Bununla beraber, bu hafta Ecevit'in yeniden çalışmaya başladığı görüntüsü piyasaları geçici de olsa rahatlatacaktır. Dolayısıyla endişeler biraz abartılı. Hepsinden öte, ekonomide dengeler yerli yerine oturdukça, bu tür dalgalanmalar da azalacaktır.Şu ara piyasalarda egemen kaygılardan biri de erken seçim konusunda belirdi. Türkiye'nin erken seçime gitmesinin yaratabileceği sorunların çoğu belirtildi, tartışıldı. Kuşkusuz çok erken bir seçim programa zarar verecektir. Ama zaten 2002 yılında seçimi göze alan, yahut da öneren bulunmuyor. Bu işin 2004'e kadar gidebileceğine yürekten inanan sayısı da çok az. Belki hükümet o tarihlere uzanmak isteyebilir. Unutmayalım,

Yazının Devamı

Gurbetçi inşaatçı zorda

13 Mayıs 2002

Geçenlerde Devlet İstatistik Enstitüsü bir anket açıkladı. Pek dikkat çekmedi. Oysa sonuçlar çok çarpıcıydı. Rakamlar son yıllarda yurtdışında üstlenilen müteahhitlik projelerinin, sayısı ve proje değeri açısından gerilediğini gösteriyor.Aşağıdaki tabloda bu açıkça görülüyor.Her yıl alınan iş büyüklüğü düşmüş. 2000 yılında daha fazla proje alınsa da, boyutları öylesine düşmüş ki, toplam iş hacmindeki daralma sürmüş. Gelişmesi beklenen sektör aksine iş alamaz hale gelmiş. Daralmış, küçülmüş. Ülkeye daha az döviz kazandırır olmuş.Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri en önemli iş pazarı. 2000 yılında 83 projenin 59u 2001 yılında da 71 projenin 52si bu ülkelerden elde edilimiş. Elbette Türki cumhuriyetler önemli bir pazar. Ancak inşaatçılarımız daha çok Rusyada iş alıyorlar. Ruslarla ilişkilerimizin neden gelişmesi gerektiği de böylece ortaya çıkıyor. Oysa, biz ülkemiz içindeki teröristlerin Rusya tarafından desteklendiği kanısındayız. Ruslar da kendi içlerinde terörist nitelediği kesimlerin Türkiye tarafından desteklendiği iddiasında. Özetle aramızdaki ilişkilerde sıkıntılar, gerginlikler bulunuyor.Şöyle bir geleceğimize bakalım; tekstilde Pakistanla, Taylandla yarışırken,

Yazının Devamı

Gurbetçi inşaatçı zorda

13 Mayıs 2002


<#comment>80’li yıllarda ülkemizde önemli bir gelişme olmuştu. 1985 yılında eski siyasiler referandumda kıl payı da olsa beraat edince, Demirel meydanlara dökülmüştü. Bunun üzerine, çırak Özal’ı da bir tedirginlik sarmıştı. Başlamıştı ustasıyla yarışmaya. Yani popülist yatırımlara. Barajlar, yollar, o dönemde hoyratça bir borçlanmayla finanse edilmişti. (Bilmem farkındalar mı, ama şu anda IMF’nin ve Derviş’in çözmeye çalıştığı sorunların temeli onlar tarafından atılmıştı!) Öte yandan, o yıllarda inşaat sektörü öyle güçlendi ki, bazı etlenen butlanan müteahhitler yurtdışında iş alabilir hale geldi. Batılı rakipleriyle kıyasıya mücadele edip önemli eserleri ortaya çıkardılar... Gerçi kimisi de Arabistan çöllerinde parasını alamayıp, battı ya neyse!
Geçenlerde Devlet İstatistik Enstitüsü bir anket açıkladı. Pek dikkat çekmedi. Oysa sonuçlar çok çarpıcıydı. Rakamlar son yıllarda yurtdışında üstlenilen müteahhitlik projelerinin, sayısı ve proje değeri açısından gerilediğini gösteriyor.
Aşağıdaki tabloda bu açıkça görülüyor.
Her yıl alınan iş büyüklüğü düşmüş. 2000 yılında daha fazla proje alınsa da, boyutları öylesine düşmüş ki, toplam iş hacmindeki daralma sürmüş.

Yazının Devamı

Neden şıkır şıkır oynamıyorlar?

10 Mayıs 2002

Bu temkinli yaklaşımın arkasında dört olasılık bulunabilir: İlki, bu artışın bir kısmının stok yenilemesinden kaynaklanması olabilir. Yani tüketimin hemen artmadığı düşünülebilir. Kriz boyunca zararına mal satıp, stok boşaltan üreticiler şimdi bir miktar stok yapıyor olabilir. Gerçekten CNBC - Enin mart ayındaki Tüketici Güven Endeksi pek umut vermemişti. Ancak bu denli bir stoklama da düşünülemez. Üstelik ancak gelecekte talep artışı beklentisi varsa stoklama yapılır. İkincisi, dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, geçen yıl mart ayı, bayram nedeniyle (işgünü sayısı bakımından) daha kısaydı. Bu yıl daha fazla çalıştığımızdan üretim artmış olabilir. Ama bu da abartılmamalı. Çünkü geçen yıl işgünü sayısı 18di. Bu yıl ise 22. Aradaki fark kabaca yüzde 20. Yani 19 puanın olsa olsa 4ü buradan açıklanabilir. Bir başka olasılık da, dereyi görmeden paçayı sıvamamak olabilir. "Hele bir nisanı da görelim de" demiş olabilirler... Üstelik rehavet endişesi de olabilir. Önceki gün açıklanan sanayi kesimi üretim endeksi kimi meslektaşlarımızı sevindirse de, Ankarada bir temkinlilik gözleniyor. Acaba neden şıkır şıkır oynamıyorlar diye dün bayağı düşündük. Yüzde 18.7lik bir artış, neresinden

Yazının Devamı

Neden şıkır şıkır oynamıyorlar?

10 Mayıs 2002


<#comment>Önceki gün açıklanan sanayi kesimi üretim endeksi kimi meslektaşlarımızı sevindirse de, Ankara’da bir temkinlilik gözleniyor. Acaba neden şıkır şıkır oynamıyorlar diye dün bayağı düşündük. Yüzde 18.7’lik bir artış, neresinden bakılırsa bakılsın, hayli sevindirici değil mi? Elbette. Herhalde bir bildikleri vardır, dedik.
Bu temkinli yaklaşımın arkasında dört olasılık bulunabilir: İlki, bu artışın bir kısmının stok yenilemesinden kaynaklanması olabilir. Yani tüketimin hemen artmadığı düşünülebilir. Kriz boyunca zararına mal satıp, stok boşaltan üreticiler şimdi bir miktar stok yapıyor olabilir. Gerçekten CNBC - E’nin mart ayındaki Tüketici Güven Endeksi pek umut vermemişti. Ancak bu denli bir stoklama da düşünülemez. Üstelik ancak gelecekte talep artışı beklentisi varsa stoklama yapılır. İkincisi, dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, geçen yıl mart ayı, bayram nedeniyle (işgünü sayısı bakımından) daha kısaydı. Bu yıl daha fazla çalıştığımızdan üretim artmış olabilir. Ama bu da abartılmamalı. Çünkü geçen yıl işgünü sayısı 18’di. Bu yıl ise 22. Aradaki fark kabaca yüzde 20. Yani 19 puanın olsa olsa 4’ü buradan açıklanabilir. Bir başka olasılık da, dereyi görmeden

Yazının Devamı

Karamsarlar karardı!

9 Mayıs 2002

Geçen haftalarda birçok işadamı ve şirketle görüşme yaparken, birçoğunun hala karamsar olduğunu gözledik. Yanılıyorlardı. Bu yılki büyüme hedeflerini revize etmeleri gerekiyordu. Bunu tavsiye ettiğimizde, birçoğu dudak büktü. Dün açıklanan sanayi üretim endeksinden sonra ne diyeceklerini gerçekten merak ediyoruz... Ancak yanılmayalım; Ankaradaki ekonomi yönetimi de büyümeden çok umutlu değildi. Sürekli aşırı temkinli açıklamalarda bulunuyorlardı. Şimdi daha çok güven duyabilirler.Evet, dün açıklandı: Mart ayı sanayi üretim endeksi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18.7 arttı. Yani, ekonomi hızla toparlanıyor. Oysa mart ayında sanayi üretim endeksi artış tahminleri yüzde 4 - 5i geçmiyordu. Özetle, bizim delikanlı banka ekonomistlerimiz yine şaştılar!Bu rakam olağanüstü bir düzeye işaret ediyor. Ancak unutmayalım, geçen yıl mart ayında 18 iş günü vardı. Bu yıl ise 21. Yani 19un 2 - 3 puanı buradan kaynaklanıyor. İkincisi, geçen yıl krizin kendini göstermeye başladığı ay (Mart 2001) baz olarak alınıyor. Yükselmenin bir açıklanışı da matematiksel.Ancak bu performans yine de küçümsenmemeli. Birincisi, imalat sanayiinde artış yüzde 20.5. Yani daha da yüksek. Özellikle tekstildeki artış

Yazının Devamı

Karamsarlar karardı!

9 Mayıs 2002


<#comment>Bu yıl başında büyüme konusunda bizim bile kaygılandığımız oldu. Gerçekten rakamlar pek olumlu gelmiyordu. Aralık ayında çeşitli üretim ve satış rakamları umut verse de, ocak ayında büyük düşüşler gözleniyordu. Oysa bu bir yanlışın doğal sonucuydu. Uyarmıştık; KDV’nin iki ay için düşürülmesi pek doğru bir davranış değildi. Daha sonra, mart verilerinde bazı olumlu gelişme sinyalleri gözleyince, bunu okurlarımızla paylaştık. Tabii umutlarımız da artmıştı.
Geçen haftalarda birçok işadamı ve şirketle görüşme yaparken, birçoğunun hala karamsar olduğunu gözledik. Yanılıyorlardı. Bu yılki büyüme hedeflerini revize etmeleri gerekiyordu. Bunu tavsiye ettiğimizde, birçoğu dudak büktü. Dün açıklanan sanayi üretim endeksinden sonra ne diyeceklerini gerçekten merak ediyoruz... Ancak yanılmayalım; Ankara’daki ekonomi yönetimi de büyümeden çok umutlu değildi. Sürekli aşırı temkinli açıklamalarda bulunuyorlardı. Şimdi daha çok güven duyabilirler.
Evet, dün açıklandı: Mart ayı sanayi üretim endeksi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18.7 arttı. Yani, ekonomi hızla toparlanıyor. Oysa mart ayında sanayi üretim endeksi artış tahminleri yüzde 4 - 5’i geçmiyordu. Özetle, bizim

Yazının Devamı