TRT “Hakkımız yeniyor” diyerek artık katılmadığımız Eurovision’un ne anlama gelebileceğini, bazen sadece katılmanın bile önemli olduğunu bir Fin grubundan öğrenebilir...
Mağdur olmadığımız alan yoktur ya bizim. E, Eurovision’da hep mağduruz tabii ki. Hakkımız yeniyor, komşular birbirine oy veriyor, bir üst akıl birinciliğimizi engelliyor falan filan. Detayına girmeyeceğim; konu o kadar saçma ve sıkıcı ki bu saatten sonra konuşmaya değmez. Merak eden 15 Şubat tarihli “Eurovision ve Ahlak” başlıklı yazımı okuyabilir deyip geçeyim.
Biz Eurovision’a katılmıyoruz çünkü TRT illa birinci olmak istiyor. Onlar için katılmak önemli değil, kazanmak önemli. Orayı fethetmeliyiz, onlara günlerini göstermeliyiz vesaire vesaire. Böyle çocukluklar.
Senede bir gece yapılan, dünyada 1 milyar insanı aynı anda ekran başında toplayan
bu eğlenceli organizasyonu dahi sevimsizleştirmeyi, ekseninden ve kontekstinden çıkarıp bir “gıcıklık” mecrası olarak görmeyi başardılar.
Batı’ya ders verdik!
Hadi mizah duyguları yok onu anlıyoruz da bazen kazanmak değil, katılmak önemli. Bunu unuttuk mu biz artık acaba? Centilmenlik, sportmenlik, olgunluk bunlar bitti. 13 yılda 76 milyon ergen yarattık her
Atatürk’ün gençliğe hitabesinin tarihi 1927. O dönemin gençlerine hitap ediliyor. Kimdi bu gençler?
Neler hissediyorlardı? Kendilerini nasıl tanımlıyorlardı? Umutları, motivasyonları neydi?
Hiç düşündünüz mü?
Gençlik ve Spor Bayramı ya bugün. Ben merak ettim. Konuyu 2001’den bu yana kuşak araştırmaları üzerinde çalışan Evrim Kuran’a danıştım. Verdiği bilgileri özetliyorum:
- Gençliğe hitabenin yazıldığı yıl olan 1927 “sessiz kuşak”ın başladığı yıl. Yani Atatürk’ün hedef kitlesi doğal olarak hem 1927’den önceki kuşak hem de 1927’de başlayan sessiz kuşaktı.
- 1980-99 arası doğduğunu varsaydığımız Y kuşağı, Atatürk’ün gençliğe hitabeyi yazarken feyzaldığı dünyada “G.I. Generation” adını alıyordu. Bu “Hero/Kahraman” arketipinin ürünü bir kuşak. 7 Haziran’da ilk kez oy kullanacak gençlerin hepsi “Hero”dur. Y kuşağı Hero arketipidir.
- Bizde Gezi hareketiyle adları anılmaya başlayan Hero’lar devrimcidir, olmazı oldururlar, sorgularlar. Occupy hareketlerini tüm dünyada Hero’ların tetiklemesi şaşırtıcı değil.
Her yaz aynı şeyi dinlemekten sıkıldık. Bu yaz değişiklik olsun. Sevgili popçularımıza şöyle bir şeylerle bize gelmelerini öneriyorum...
Geçenlerde bir tanıdık Bollywood partisi yapacağını, bana bir playlist önerip öneremeyeceğimi sordu. Bollywood modası bize sonunda ulaştı. Televizyonu açıyorum, ha bire Bollywood filmlerinden esinlenme reklamlar, filmler, klipler.
Arap müziği merakı bitti. Üstü açık araba, Rus mankenli klip Allah’a şükür azaldı. Sıra Hindistan’a geldi. 60’lardan bu yana bu alanda ne varsa ortaya dökülmesi yakındır. Popçularımız yıllarca Balkanlar, Mısır, Fas, İran ve Orta Asya cumhuriyetlerinden şarkı uyarladılar (buna bazen beste de deniyor).
Ahmet Davutoğlu’nun selam yolladığı yerlerden gelen melodilerle yapılan özgün besteli şarkılarımızın bir tıkanıklık yaşadığı dönemdeyiz. Devşire devşire şarkı kalmadı. Ama Hindistan pek zengin, keşfedilmemiş topraklar vâdediyor.
Bollywood’a bak ve ne çıkarsa esinlen
Sevgili besteci ve şarkıcı popçularımız yaşadı. Aç interneti, Google’a gir, Bollywood yaz, ne çıkarsa esinlen. Ben bunu içtenlikle öneriyorum. Aynı sıkıcı şarkılar yüzünden millet yazdan soğudu. En azından halkımızın güzide beach club’larımızda,
Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin en çok dinlenenler listelerinde gezinmenin en iyi yanı global sistemin bize sunmadığı gizli saklı isimlerle karşılaşmak
Global müzik endüstrisi sayesinde (ya da yüzünden) artık nereye gitseniz aynı müzikleri duyuyorsunuz. Her yerde aynı şarkılar çalınıyor. Tıpkı her yerde aynı hamburgerciler, aynı arabalar, aynı mağazalar, aynı restoranlar, aynı içecekler, aynı dükkanlar ve aynı logolar olması gibi.
Bu belli bir konfor ve standart getiriyor orası kesin ama insan bazen farklı bir şeyler duymak, görmek, hissetmek peşinde oluyor. Müzikte yerel listelere bakmak
o yüzden hep hoşuma gitmiştir. Amerika çıkışlı hiphop / dans / pop müziklerinden arta kalan sıralarda hep enteresan güzellikler keşfedilmeyi bekler.
Mesela La Kinky Beat’in “Quero Sentirme Iluminada” isimli şarkısına Arjantin’in en çok dinlenenler listesinde rastladım. Barselonalı ekibin müziğinin Arjantin’de de ilgi görmesi normal. Merak ediyorsanız 2011 tarihli “Massive Underground” albümlerini dinlemekte fayda var.
Vianney’nin “Pas La” isimli şarkısı
şu ara Belçikalı hisli müzikseverlere hitap ediyor olmalı. Tarz olarak pop sevenlere, “Balad benim vazgeçilmezim” diyenlere
Birçok ünlü müzisyene esin kaynağı olan Blues müziğin usta ismi B. B. King 89 yaşında hayata veda etti. Arkeoloji için piramitler neyse modern blues için B. B. King oydu
20’nci yüzyılın en önemli blues insanlarından biriydi. Etkisi on yıllar boyunca far klı tarzlardaki müzisyenler üzerinde devam etti. Eric Clapton, David Gilmour dahil onlarca büyük isim ondan esinlendi
Bugün severek dinlediğiniz pek çok gitaristin müziklerinde kullandığı teknikleri, sesleri, tabiri caizse “gitar numaraları”nın bazılarını ilk kullanan, popülerleştiren, yayan kişi B.B. King’di.
Blues müziği 60’larda havalı İngiliz gençlerinin dikkatini çekmeye başlamıştı. The Rolling Stones, Led Zeppelin, The Who, Pink Floyd, Yardbirds, Black Sabbath, Deep Purple gibi öncü gruplar gözlerini bu müziği çalan gitaristlere çevirmişti. Amerika’da pamuk tarlalarında doğup büyüyüp Memphis’te filizlenen blues ve rock’n roll’un taşıyıcıları Chuck Berry’den B.B. King’e geniş bir yelpaze sunuyordu ve İngilizler bu müziği alıp uyarlama konusunda çok heyecanlıydılar. Günümüzün popüler müziğinin temelleri büyük ölçüde buraya uzanıyor. Onun temelinde de blues’un yeri ayrı.
O yıllarda ve daha sonra olarak adlandırılan
Spotify’ın ABD’deki kullanıcıları arasında yaptığı bir araştırmaya göre müzik zevkine yeni tarzlar ve isimler eklenmesi için son yaş 33.
-
Skynet & Ebert tarafından yapılan araştırma, ergenlikten itibaren yeni tarzlara açık olan beynin, yaş ilerledikçe yeniliklere kapandığını ve özellikle de çocuk sahibi olduktan sonra repertuara yeni şarkı eklemenin oldukça zorlaştığını söylüyor.
-
Çıkan sonuçlara göre kadınlar erkeklere göre ana akım müziklere ve yeniliklere daha açık. Erkeklerin müzik zevki popülerlikten daha uzak, ama onlar da beğendikleri tarz konusunda daha tutucular.
-
Araştırmada yer alan tabloyu inceleyince şu görülüyor: 15-25 arası insanın hayatındaki en önemli dönem. Bu yaşlar arasında insanların yeni müzikler keşfetme ve dinlemeye ilgisi üst düzeyde. Sürekli yeni şeyler dinleniyor ve beğeniliyor. 24 civarında duraklama başlıyor. 33’e kadar eğer şanslı ve ilgiliyseniz bir iki yeni şeyle daha tanışıp “Aaa güzelmiş” diyorsunuz. Ama asla eskisi gibi bağlanamı-yorsunuz.
MÜYAP’ın 15’inci yılı dolayısıyla bastırdığı faaliyet raporunda müzik sektörüyle ilgili pek çok bilgi yer alıyor. Bir tanesi dikkat çekici...
ÜYAP’ın 15’inci yıl faaliyet raporunun sayfalarını çevirdikçe rakamlar ilginçleşmeye başladı. Raporlar sıkıcıdır ama bu değil.
Mesela MÜYAP’ın telif amacıyla açtığı davaların yıllar içinde değişimine baktım. 2002’de 93 dava açılmış, 2014’te 863 dava açılmış.
2014 itibariyle süren dava sayısı 4.070. Bu iyi mi kötü mü kestiremedim. Ya hukuk sistemimiz ya telif sistemimiz sorunlu olmalı.
10 milyonluk Belçika üç katımız telif topluyor
Engellenen site sayısı 2005’te 107, 2014’te 33. Toplam engellenen site sayısı 2.517. Artık daha az site engelleniyor ve bunun sebebi sanırım telif anlaşmalarının yapılmış olması. MÜYAP; Youtube, Fizy, MySpace, last.fm gibi pek çok müzik platformuyla anlaşma yapmakta çok geç kalmıştı. Anlaşma yapmadığı için bu siteleri mahkeme kararıyla kapattırdı. Şimdi anlaşmalar tamam.
2004-2013 arasında fiziki satışlar 44 milyondan 8.5 milyona inmiş. Ciro 108 milyon dolardan 36 milyon dolara düşmüş. Aslına bakarsanız satılan CD, DVD’nin adedi azalmış, fiyatı artmış gibi bir manzara var.
Dijital satışlar 2005 ile
CHP’de ağırlıklı mesaj icraat. AKP ve MHP’nin şarkıları ve sembolleri çok benzer. İkisi de kahramanlık destanı görünümünde. En özenli şarkılar HDP’nin...
AKP’nin “Davutoğlu Ahmet Bey”li şarkısı akılda kalıcı. CHP’nin “Milletçe alkışlıyoruz”u şarkı değil, reklam cingılı gibi. MHP’nin şarkısındaki semboller AKP’ninkine benziyor..
Önümüzdeki yazın şarkısı ne olacak bilmiyorum. Ama şu ara seçim şarkıları her yerde çalınıyor onu biliyorum. Seçim şarkılarını dinleyip tarafsız bir gözle partiler ne anlatmak istiyor anlamaya çalıştım. Notlarım şöyle.
CHP’den başlayayım.En basiti onunki. Tek şarkı: Milletçe alkışlıyoruz. Şarkı değil, daha çok reklam cingılı ya da slogan gibi. Stomp misali vurmalılar ve tezahürat yapan koro tarzı vokaller aslında Gezi kültürüne gönderme yapsa da bana eski tip haber programı açılış müziklerini çağrıştırdı. “Teke Tek” ya da o tip eski moda programlar. Etkili mi? Bilemem. Ama basit, hemen ayırt edilen bir şey. Haydi eller havaya değil. Davul zurna terk edilmiş. Halka doğrudan anlaşılır icraat mesajlarıyla ulaşılmak istenmiş. “Gelin oylayın gitsinler diyoruz” kısmı bence karşı tarafı doğrudan muhatap almayan CHP kampanya anlayışının genel