Tarafsız gözle seçim manzaraları

5 Mayıs 2015

Hafta sonu birkaç dakikalığına televizyonu açtım. Haber kanallarını zapladım zapladım. Her yerde ya biri ya diğeri canlı yayında konuşuyor. Bir o, bir diğeri. Biri bitiyor, diğeri başlıyor. Canlı yayın hiç kesilmiyor. Durmadan karşılarındaki kalabalığa yüksek perdeden bağırıyorlar. Belli ki bir şey istiyorlar. Hem de çok istiyorlar. Manzara bu.
Dışarı çıktık. Vapura bindik. Televizyonlar her katta açık. Hep belli kanallar gösterimde. O belli kanallarda hep belli isimler, durmadan bağırıyorlar. Birilerini suçluyorlar. Birilerine gözdağı veriyorlar. Canlı yayındaki köpürme ve “isteme” seansı bitince yine canlı yayında az önceki canlı yayında neler belirtildiği bir daha açıklanıyor. Ta ki diğer canlı yayına kadar.
Elimizde gazeteler. Her yerde aynı iki sima, aynı açıklamalar. Yan yana koyuyoruz, fotokopi gibi bütün manşetlerde aynı laflar.
Vapurdan indik, taksiye bindik. Aynı ses, aynı tonda bağırıyor. Kişi değişse de ses aynı. Tek ses olmuşlar, aynı tonda istiyorlar. Öylesine fazla istiyorlar ki bu bir ölüm kalım meselesi sanki. Ya istenen olacak ya da Allah korusun, istenen verilmezse, kıyamet kopacak.
Seçimlere gidilen ülkemizde en tarafsız gözle

Yazının Devamı

Sahilime dokunma!

3 Mayıs 2015

Seçilmiş bir belediyenin kendi bölgesi için uygun bulmadığı merkezi bir uygulamaya karşı tek yapabileceği şey imza kampanyası açmaksa, orada durup sistemi sorgulamak lazım

erinden yönetim adı verilen ve iktidar partisinin programında geniş yer ayırdığı bir ilke vardı. Bu ilkenin çöktüğünün en son kanıtı Kadıköy Belediyesi’nin açtığı imza kampanyasıdır. Daha doğrusu işletilmesi keyfe keder bir-iki formalite niteliğinde hukuki süreç dışında, Kadıköy Belediyesi’nin imza kampanyası açmaktan başka çaresi olmamasıdır. “Sahilime Dokunma” isimli kampanya Kalamış-Fenerbahçe sahilindeki yat limanı çerçevesinde yeni inşaatlar yapılmasına karşı başlatıldı. Change.org üzerindeki metinde şöyle deniyor:

“Fenerbahçe-Kalamış sahil hattında yeni bir plan yapıldığını öğrendik. Bu plan, Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı’nda yapılaşmanın önünü açacak. Sahile yapılacak otel ve ticaret alanı, sahilin Kadıköylüler ve halkın kullanımına kapatılması anlamına geliyor. Biz
bu yanlıştan acilen dönülmesi için tüm yasal yollara başvuruyoruz. Ama biz bunu yaparken binlerce kişinin de bizim yanımızda olduğunu göstermemiz gerekiyor. Kalan sahillerimizi korumak, yapılaşmaya açılarak halkın elinden alınıp

Yazının Devamı

Biletler tükenmeden...

2 Mayıs 2015

Bu yaz yurt dışında bir festivale gitme imkanı olanlar için vakit daralıyor. Biletleri bitmemiş, enteresan olabilecek beş festivali geç olmadan hatırlatayım

-PrImavera Sound Barselona,28-30 Mayıs:Görebileceğiniz en medeni, en çamursuz mamursuz festival. Ayrıca Barselona’ya ulaşım kolay. Şehir turist ve öğrenci dostu. Kalacak yerler ve fiyatlar İstanbul’a göre gayet hesaplı. Üç-beş kişi birleşip ev tutun, biletler hâlâ satışta. Bu yılın şu ana kadar açıklanan en ünlü isimleri arasında The Strokes, Patti Smith, The Replacements, The Black Keys, Caribou var. Dahası da var elbette.

-RoskIlde-Danimarka, 27 Haziran-4 Temmuz:Tek festivale gideyim, herkesi göreyim diyenlere şık bir seçenek. Roskilde’de bu yıl Paul McCartney, Pharell Williams, Kendrick Lamar, Die Antwoord, Noel Gallagher’s High Flying Birds, Einstürzende Neubauten, Mastodon, Nicki Minaj,
ne ararsanız var. İskandinav dostlarımızla sıfır sorun yaşayarak kardeşçe müzik dinleyebileceğimiz güzel bir festivalimizdir.

-ATP (All Tomorrow’s PartIes)-İzlanda,2-4 Temmuz:Keflavik’te bulunan eski NATO üssünün 2006’da terk edilmesiyle çok amaçlı bir merkeze dönüşen Asbru Park’ta düzenleniyor. Bu yıl Iggy Pop,

Yazının Devamı

Nükleere karşıyım çünkü...

28 Nisan 2015

Çünkü biz kural falan tanımıyoruz. Kuralları kafamıza göre deliyoruz, yanından kıyısından geçiyoruz, işimize geldiği gibi değiştiriyoruz.
Çünkü bizim ne sisteme, ne kurumlara ne de uzmanlığa saygımız var. Varsa yoksa eş dost, toprağım, köylüm, kayınçom, bacanağım, yeğenim.
Çünkü biz insanlarla yakınlığımızı dinleri mezhepleri etnik kökenleri üzerinden tarif ediyoruz. Yetenek, bireysel beceri, eğitim, yetkinlik, adalet, hakkaniyet, eşitlik bunlar sonraki şeyler.
Çünkü bütün ülkede bir gün boyunca elektrik kesiliyor. Kimse tam olarak ne olduğunu anlatamıyor.
Çünkü hızlı tren hızlı hızlı açıldı, 41 kişi öldü. Tren çok hızlı gitmiş (!) diye açıklama yapıldı. Kimse ceza almadı.
Çünkü araba kullanmayı bilmiyoruz. Araba kullanmayı dünyaya karşı verilen kişisel bir savaş sanıyoruz. Milletçe kişilik sorunlarımız var.
Çünkü trafik kazalarında dünyada ilk sıralardayız.

Yazının Devamı

Mutlak sahte

26 Nisan 2015

Üsküdar Belediyesi’nin Kabe maketini görünce Umberto Eco’nun sanat üzerine denemelerinde analiz ettiği “mutlak sahte” kavramını hatırlamadan edemedim

Üsküdar Belediyesi, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nin bahçesine Kabe maketi koymuştu.

Umberto Eco “Günlük Yaşamdan Sanata” isimli kitabında Amerikan popüler kültürü ve gerçeklik algısı üzerine gözlemlerini yazar. Amerika’da gerçek olarak kabul edilen her şey aslında süper sahtedir. Ve sahtesi o kadar iyidir ki gerçeğinin yerini alır.

Amerika’da özgünlük önemsizdir. Daha doğrusu özgünlük bir şeyin kendisinde değil, sahtesinde aranmaktadır. Sahtesi görkemli olan bir şey anında arkeolojik değer muamelesi görür ve 20 yıl önce inşa edilmiş bir kulübe bile eğer kayda değer bir sahtesini ürettirecek ve sergilettirecek sağlam bir hikayeye sahipse anında tarihi sıfatını kazanır.

Amerika’da asıllar taklitlerini yaşatır

Örneğin Paris’te Louvre Müzesi’nde bulunan “La Joconde (Mona Lisa)” tablosu küçük, görkemsiz, eski bir resimdir. Bu tablonun dev boyutlarda yeniden üretilmişi yanında eskisinin ne önemi vardır ki? Piramitler çok güzeldir ama çok uzaklardadır. Oysa Las Vegas’takiler de çok

Yazının Devamı

Telefonunuzda bulunması gereken 10 yaz şarkısı

25 Nisan 2015

Havalar huzursuz ama kış bitti, tatil günleri kapıda. Bu yaz yanınızda olması gereken bazı kilit şarkılar şöyle. Tabiri caizse “at telefona bekle”

-“Alone” - Selah Sue:Belçikalı soul, blues, reggae, dub prensesi ablamız Selah Sue’nun yeni şarkısı. Hafiften 70’lerin club hit’lerine, bir yandan da 90’ların pop şarkılarına benziyor. 30 Mart’ta yayımlanan yeni albümü “Reason”ın ilk single’ıdır.

-“Hideaway” - Kiesza:Taşlanmış yüksek belli kotu (pardon jean) ve kırmızı spor ayakkabılarıyla (bkz. Reebok’ın geri dönüşü) Kiesza 90’ların süper estetize edilmiş bir versiyonu. Şarkı da, MC Hammer tarzı danslar da aynı şekilde fena halde erken 90’lar. Kiesza geçen hafta Coachella konserinde rüşdünü ispat etti.

-“Where The Sky Hangs” Passion Pit:Solist Michael Angelakos, dans rock havalarını pek seven yeni nesil popun “smart casual” isimlerinden. Passion Pit’in yeni albümü daha iki gün önce yayımlandı. Derhal kaydedilsin bu şarkı.

-“Make Some Room”The Suffers:Bir şeyi anlatırken bir şeyin yenisi, şöylesi böylesi diye anlatmaya pek düşkün biri olduğumdan The Suffers’ı yeni Sharon Jones and The Dap Kings olarak tanımlamakta bir sorun görmüyorum. Aynı adlı EP albümleri yeni

Yazının Devamı

TIR'CI MEHMET AMCA

21 Nisan 2015

Antalyalı Mehmet Amca TIR’ıyla Türkiye içinde oradan oraya geziyor. Bazen makine taşıyor, bazen dev gibi bir balıkçı teknesi çekiyor, bazen demir, bazen bir su parkının dev kaydıraklarını.
Bulunduğu camiada sevilen, iş yaptığı zevatın tekrar tekrar arayıp sorduğu, elini öptüğü makbul biri. Yarım saat sohbet ettim, neden sevildiğini anladım. İçtenlikle konuşuyor. Açık sözlü, gerçekçi, mert, dümdüz biri. İçini okuyamam elbette ama iyi kalpli biri Mehmet Amca.
İki oğlunu okutmuş, büyütmüş işe güce sokmuş. Küçük olanın geçenlerde yeni araba aldığını keyifle anlatıyor. Kendi de çalışmaya devam ediyor. 60’larına yakın ama kolumu tutsa koparır o cinsten kuvvetli, canlı, zinde. Dertsiz demiyorum. Ama mutlu ve kendiyle ve hayatla barışık görünüyor. Çoğu zaman TIR’ında yatıp kalkıyor,
nerede iş çıkarsa oraya gidiyor. Yeter ki boş kalmasın, gittiği yerden boş dönmesin.
Öyle keyifli çalışıyor, işini öyle güzel yapıyor ki insanın canı TIR olmak istiyor. Türkiye’de işini seven, iyi yapmaya çalışan, o işi ‘şimdilik para kazandıran geçici bir baş belası ya da angarya’ olarak görmeyen insan o kadar az ki, böyle birini bulunca
sohbet etmeden üç beş soru sormadan geçilemiyor.
*

Yazının Devamı

Geleceğe beton değil, iyi bir film kalır

19 Nisan 2015

Kültüre hakim olma, kültürü yönetme arzusu her gün yeni boyutlar kazanıyor. Devlet eliyle sanatı yönlendirme meselesi eskidir ama hiçbir zaman tutmamıştır

Kültür-sanatın üzerinde uzun süredir devam eden bir baskı var. Son örnek; PKK mensuplarının yaşamına odaklanan “Bakur/Kuzey” belgeselinin Kültür Bakanlığı tarafından sansürlenmesi.

Seksen darbesi döneminde arabeske savaş açan devletin zirvesi, “Bu çok acılı bir müzik, bunun acısızını yapalım” diye toplanmış, sonuçta ortaya Hakkı Bulut’un “Henüz üç yaşında bir kardeşim var, seni ondan bile kıskanıyorum” şeklindeki anlamlı sözleriyle “Kıskanıyorum” isimli şarkı çıkmış ve TRT’de yayımlanmaya hak kazanmıştı.

Bugünlerde olan biten bu durumu andırıyor. Sakıncalı filmsiz festival, sakıncasız yazı, sakıncasız tiyatro... Her şeyi kontrol etmeye yönelik üst kurullar. Tiyatroların başına eski güreşçileri atamalar...

Seçimlerde sadece partileri, milletvekillerini, belediye başkanlarını ve o ara gündeme getirilen vaatleri oyladığınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Türkiye’de seçimlerde artık nasıl bir ülkede yaşamak istediğimizi oyluyoruz biz.

Hani deniyor ya istikrarlı ve büyüyen ekonomi için demokratik hukuk devleti şart

Yazının Devamı