ABD’de başkanlık seçimlerinin hız kazandığı şu günlerde kendini sosyalist olarak tanımlayan Demokratik Parti adayı Bernie Sanders, müzisyenlerin ve entelektüellerin desteğini kazanan aday oldu
Obama’yı destekleyen ve seçilmesinde önemli bir rol sahibi olan entelektüel kesimin bu seçimlerde Bernie Sanders’ı desteklediğini görmemek imkansız. Karşımıza çok fazla Donald Trump haberi çıkıyor ama ABD’de seçim sonuçları geldikçe görülüyor ki seçimlerde medyatik Trump’ın değil, pek tanınmayan Bernie Sanders’ın yıldızı hızla yükseliyor.
Seçim uzun soluklu
Amerika’daki başkanlık seçimleri herkesin incelemesi, takip etmesi gereken önemli bir süreç. “Dolar ne olur abi?” perspektifinden bakmayı bir anlığına bırakırsanız göreceksiniz ki Amerika’daki başkanlık yarışı ve seçimi, uzlaşma, pazarlık ve destek arayışından ibaret iki yıla yayılan, uzun ve adayların bıçak sırtında olduğu hassas bir süreç.
Bizdeki gibi seçim bir günde yapılıp bitmiyor. Aşama aşama, eyalet eyalet yapılıyor ve kazanılıyor. Seçim uzun soluklu olduğundan, adayların bir-iki haftaya sıkışan uçuk vaat bombardımanıyla seçmenin aklını çelmeye çalışması söz konusu değil. Başarı daha uzun sürede, daha inandırıcı ve gerçekçi olmaya bağlı.
Adayların her cümlesini, her hareketini tartmak ve sınamak için seçmenin çok zamanı ve fırsatı oluyor. Adaylar da her şeylerini kamuoyu önünde tartışmaya açıyorlar. Olabildiğince şeffaf olmaya zorlanıyorlar.
Bunları anlatmamın nedeni aslında şu. Bizde sanatçıların seçim dönemi partilere verdiği destekle ABD’de sanatçıların verdikleri desteğin anlamı da etkisi de farklı. Burada kimsenin pek umurunda değil ama ABD’de sanat ve entelektüel camianın desteği dengeleri değiştirebiliyor. Uzun soluklu yarışta her kesimin desteğine, uzlaşmasına ihtiyaç var. Menfaatler, umutlar, talepler büyük bir koalisyon oluşturacak şekilde adayların arkasında saflanıyor. Obama’nın bu şekilde seçildiğini unutmamak lazım.
Muhafazakar, ırkçı, yabancı düşmanı söylemleriyle oy toplamaya çalışan Cumhuriyetçi adaylar karşısında müzisyenler ve entelektüellerin demokratlara destek vermesi yeni değil. Demokratik Parti’nin Hollywood ve müzik sektörüyle ilişkisi ayrı bir yazı olur.
Ancak şaşırtıcı olan bu desteğin giderek Hillary Clinton’a değil, diğer Demokrat aday Bernie Sanders’a kayması. Geçen aralıkta Rolling Stone’un kapağında Sanders vardı.
Iowa’da Clinton’ın yüzde 49.6’lık oy oranının ardından yüzde 49.3’lük bir oy alarak en büyük sürprizi yaptı Sanders. Yüzde 5 destekle başladığı yarışta Sanders artık herkesin ciddiye aldığı bir konumda.
Ben bu yazıyı yazarken New Hampshire’da oylama tamamlandı. Sanders, Clinton’ı geride bıraktı ve zafer elde etti. Karşı tarafta diğer Cumhuriyetçi adayı geride bırakan Trump’tan da daha fazla delegenin oyunu aldı.
Bu seçimler bizi de her bakımdan ilgilendirmeli
Sanders üniversite eğitimini ücretsiz yapmayı vâdediyor. Sermaye ile siyaset arasına ciddi çizgiler çekeceğini söylüyor. İnsancıl bir göçmen politikasını savunuyor. Kadın hakları, LGBT hakları, sağlık politikaları, sosyal güvenlik, tarım konularında önemli revizyonlar yapacağını söylüyor.
Sosyal devlet kavramını öne çıkarıyor. Amerikan halkının en hassas olduğu konulara dair devrim niteliğinde bir programı var.
Dış politikada diplomatik çözüme inanıyor. Askeri müdahale konusundaki fikirlerini özetlerken Vermont bağımsız Senatörü olduğu dönemde Irak’a müdahaleye karşı çıktığını ama Balkanlar’daki etnik temizliğin önlenmesi için yapılan müdahaleyi destekediğini anlatıyor. Konu, programının “Savaş ve Barış” başlığı altında incelenebilir.
En çok övündüğü şey ise kampanyasına yapılan bağışın kişi başına ortalama 5 dolar düzeyinde olması. Yani büyük sermaye gruplarından, milyarderlerden değil, halktan destek aldığının altını çiziyor.
Amerika’da yapılan başkanlık seçimleri bizi her bakımdan ilgilendirmeli çünkü demokratik bir ülkede başkan nasıl seçiliyor, buna adım adım tanık oluyoruz.
Sanders’ı destekleyenler
Roger Waters, Neil Young, Graham Nash, David Crosby, Lou Barlow (Dinosaur Jr.), Jello Biafra (Dead Kennedys), Matthew Caws (Nada Surf), Greg Dulli (Afghan Whigs), John Densmore (The Doors), Red Hot Chili Peppers, Billy Gould (Faith No More), Thurston Moore (Sonic Youth), Bonnie Raitt, Chris Shiflett (Foo Fighters), Serj Tankian (System of a Down), Jeff Tweedy (Wilco), Diplo, Big Boi, Best Coast, Tom Morello, Art Garfunkel, Cat Power, Ezra Koenig (Vampire Weekend), Ani DiFranco, Jackson Brown, Dave Matthews, Lil B, Julian Casablancas.
Clinton’ı destekleyenler?
Beyonce, Katy Perry, Jennifer Lopez, Ariana Grande, Ellie Goulding, John Legend, Demi Lavato, Snoop Dogg.
Trump’ı destekleyenler?
Ted Nugent. Bir de müzisyen olmayan şu isimler var: Hulk Hogan, Tila Tequila, Mike Tyson, Stephen Baldwin, Dennis Rodman.
albüm
MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR
BIG BLACK COAT - JUNIOR BOYS
Kanadalı ikili (Jeremy Greenspan, Matt Didemus) elektronik müzik maceralarını altıncı albümlerinde Detroit house, R&B ve electro popa yaslamış gibi duruyorlar. Daha önce hiç yapmadıklarından değil ama bu sefer iyi yapmışlar. Derinden gelen melodik basların üzerine döşenen, hiçbir zaman sıkılmayacağım, Kevin Sounderson’ın (Inner City) elinden çıkmış gibi duran ritim ve synthe loop’ları... Bu tip müzikal dokuları seviyorsanız mesela “M&P”, mesela “You Say That” yeryüzünde cennet vâdediyor. Albüme adını veren parça Detroit kazanında kaynamış alttan alta nefis bir off beat ritimle mutlu eden, biraz da karanlık bir dub girişimi. Yedi dakikalık parça çiçek gibi açılıp olgunlaşıyor sonlara doğru. “No Ones Business” ya da Bobby Caldwell cover’ı olan “What You Won’t Do For Love” ise bu sound’un R&B ile güzel bir karışımından ibaret. Yıldız verme huyum uzun zamandır yok ama her şekilde 4.5 yıldızı hak eder.