"Fratelli e sorelle, buona sera! / Kardeşlerim iyi akşamlar” diyor Papa Francis açılışta ve arkadaki mahşer kalabalığından Justin Bieber ile Beatles konseri arası bir çığlık dalgası yükseliyor.
Bir süredir haberlerini okuduğumuz ve sonunda geçenlerde (27 Kasım) yayımlanan albümün açılışı bu şekilde.
Rolling Stone, Pitchfork dahil müzik basını bu albümü hayli ciddiye alıp yorumlamış madem, buyrun biz de inceleyelim onlardan geri kalmayalım.
***
Papa geçen eylülde ABD’yi ziyaret ettiğinde tesadüfen New York’taydım ve sokaklardaki heyecanı görünce şaşırmıştım.
New York Times onun için rock yıldızı benzetmesi yapmıştı ve gördüğüm kadarıyla doğruluk payı da vardı. Papa’nın gittiği her salon tıka basa doluydu.
Central Park mahşer yeri gibiydi. Sokaklarda 20 dolara Papa tişörtü, beş dolara Papa anahtarlığı kapış kapış gidiyordu.
İşin ilginci bunları satanlar, Suriyeli, Afganistanlı, Pakistanlı, Lübnanlı garibanlardı.
Hepsi bir yana, internette bugün Papa hediyelikleri satan bir sürü site bulabilirsiniz.
İnsanlar 160 dolara kartondan bire bir boyutta Papa Francis satın alıp evlerine götürüyor, yanında fotoğraf çektiriyorlar.
Aslında bir sürü insan Papa’yı dindarlıktan değil, bir magazin figürünü, bir ünlüyü yakından görme ihtiyacıyla takip ediyor.
Halka hitap ettiği yerlerde elbette en öndeki “pit” alanında en büyük hayranları var ama genellikle bizdeki bedava belediye festivaline çoluğu çocuğu alıp çekirdek çitlemeye giden sade vatandaş gibi bir topluluktan söz edebiliriz.
İşte Papa’nın rock yıldızı olarak asıl kitlesi de bu.
Albümün müzikal beyni Don Giulio Neroni, daha önce Papa II. Jean Paul ve XVI. Benedict ile de çalışmış. Papalar daha önce de albüm yapmışlardı ama klasik müzik temelli ilahiler tercih ediliyordu. Pop müzik kullanımı bir ilk.
Bu tam da Francis’e göre bir tutum. Küresel ısınma, eşcinsel evlilik, mülteciler gibi konularda Vatikan’a göre “liberal” denebilecek fikirleri var Papa’nın. Halka da anlayacağı dilden hitap etmek için popu seçmesi doğal.
Kilit şarkılardan bazıları Tony Pagliuca’ya ait. Kendisi 70’lerde progresif müzik yapan rock gruplarında (Le Orme) yer almış biri.
Müzikal açıdan pop, latin, progresif rock, post rock, new age gibi farklı tarzlara savrulunmuş.
Format şöyle: Genellikle Papa bir yerlerde kalabalığa hitap ediyor ve müzik bu konuşmanın en coşkulu anında yükseliyor. “Best of Live” gibi bi şey. Konserden kayıtlar üzerine müzik verilmiş.
İtalyanca, İngilizce, İspanyolca, Portekizce dillerinde parçalar var.
İçerik elbette “dostluk kardeşlik, dünya barışı, kavga etmeyin, ayıptır günahtır, birbirinizi sevin” şeklinde.
Fazla klişe ve didaktik. Rock’ın ruhuna ters. Bana hitap etmedi.
Papa özellikle “Wake Up! Go! Go! Forward” isimli şarkıda (bazı bölümleri Latince)
neredeyse Explosions in
The Sky tadında.
Rolling Stone, Godspeed You! Black Emperor’ın müziğine benzetmişti bu şarkının bazı bölümlerini. Ben o kadar
ileri gitmem.
Papa, dindarlık, Vatikan, rock albümü, hediyelik eşya ekonomisi gibi şeyler bir arada kulağa garip gelebilir.
Ama bana saha içi VIP biletleri 235 lira olan Şebi Arus töreni, Alişan, Ertem Şener gibi şeyler bir arada daha garip geliyor.
Dinin modernleşmesi böyle bir şey herhalde.