Haziranda 110 ülkede hizmet vermeye başlayan müzik dinleme servisi Apple Music, perşembe akşamı 21.00 itibariyle Türkiye’den de kullanıma açıldı. Neden gecikildi? Müzikseveri neler bekliyor? Yetkili ağızdan öğrendim
Elbette Apple Music hakkında gerçekçi ve doyurucu bir yorum yapmak için önce bir süre kullanmak, tanışmak gerekiyor. Karşılıklı bir çay içmek, vapurda, metroda yanımıza oturtmak, bir Beyoğlu’na çıkıp sabahlamak, ne bileyim, ocakbaşına rakıya götürmek, sabah olunca “İki simit al gel de kahvaltı edelim Apple’cığım” falan demek lazım en azından ki performansını, muhabbetini görelim. Önerdiği listeleri, müzikleri değerlendirme şansımız olsun.
Apple Music zaten bunları düşünmüş olmalı ki üç aylık ücretsiz bir deneme süresi veriyor. Halkımızda çok yaygın olan, “yabancı bir ülkeden Apple hesabı”m olmadığından, önceden girip bunları sizin için yapabilmiş değilim. Ben de Apple Music’in yabancısıyım. Muhtemelen üç ayı beklemeden, bir-iki hafta içinde bu meseleyle ilgili doyurucu yorumlarla karşınızda olacağım.
Her ne kadar kullanımda sizin gibi işin başında olsam da, konuyla ilgili ilk ağızdan bilgi edinme konusunda fena sayılmam. Geçen hafta iTunes International Başkan Yardımcısı Oliver Schusser ile bir görüşme yaptım. Görüşmede Apple Türkiye’nin sonunda hizmete gireceğini öğrendikten sonra merak edilen bazı konuları sordum.
Yerli içeriğine güveniyor
Önce ücret konuşalım. Apple Music premium üyeliği ayda 9.99 lira olacak. Aile üyeliği alırsanız altı kişiye kadar toplamda aylık 14.99 lira veriyorsunuz. Son derece makul bir fiyat. Ancak yazının başında belirttiğim gibi öncesinde üç aylık ücretsiz deneme süresi var. Yani ücret ödemeye başlamadan önce denemek için hayli zamanınız olacak.
Apple Music yerli içeriğine güveniyor. Sadece popüler türlerle değil, halk müziği, sanat müziği gibi başlıklara da önem verdiklerini ve bu alanları canlı tutacaklarını söylediler. Bu bakış açısını değerli buldum. Bu alandaki arşivlerin uluslararası platformlarda bir arada derli toplu biçimde dünyaya sunulması, bizim gibi arşiv tutulmayan ülkeler için çok faydalı bir gelişme. Aynı şekilde indie, alternatif yerli müziklerin de bu anlamda kataloglarda yer alması çok önemli.
Müzik dinleme servislerinin can alıcı noktası elbette öneriler ve listeler. Önerilerde kişiselleştirme çok önemli ve bu sektörde rekabet halinde olan firmalar bu işi algoritmaya terk etmeme konusunda yarışıyorlar.
Shcusser bu konuyu şöyle açıkladı: “Elbette geri planda bir algoritma var ancak testlerimizi, önerilerimizi ve listelerimizi gerçek insanlar yapıyor. Bu bizim gurur duyduğumuz bir özelliğimiz. Müzikte de aynı prensibi koruyoruz. Hatta müziğe bu konuda diğer alanlardan daha da büyük bir önem atfediyoruz. Yaptığımız araştırmalar da zaten müşterilerimizin bu özelliğimizi önemsediğini ortaya koyuyor.”
Daha da ayrıntı sordum: “Önerileri yapan, listelerimizi hazırlayan bu insanlar kimdir, ne iş yapmaktalar, nerede oturmaktalar gibi konuları çok fazla konuşmayı tercih etmiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim, bu insanlar bizim global DNA’mızın temelini oluşturuyor. Dünyanın dört bir yanında ofislerimiz var ve bu ofislerde insanlar müzik, oyun, uygulama test ediyor ve önerilerde bulunuyorlar. Bu global ölçekte hiç durmadan devam eden bir uygulama. Dört bir koldan müşterilerimizin ne istediğini anlamaya ve ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz.”
Bütün bunlardan sonra elbette listeleri ve önerileri merak ediyorum. Apple Music’in nasıl kullanıcıya özel hale geldiğini ve bu konuda ne kadar isabetli olduğunu elbette göreceğiz. Schusser gün içinde paylaştıkları, farklı ruh hallerini yansıtan listeleri hararetle önerdi. İlk iş bunlara göz atmaya başlıyorum.
Bu arada üç şehirden 24 saat canlı yayın yapan Beatz 1 da artık erişime açık.
Neden geç geldi?
Elbette 100’den fazla ülkede birden lansmanı yapılan Apple Music’in neden Türkiye’ye geç girdiğini bir de Apple tarafından dinlemek istedim. Schusser şunu söyledi: “Son altı ayda Apple Music’i Türkiye’ye getirmek için çok çalıştık. IOS, Android, yeni Apple TV ve bunun gibi farklı işletim sistemi, platform ve cihazlara uyum için gerekli hazırlıkları yapmamız gerekti. Bunları hepsini Türkiye’ye tek seferde getirmek ve eksiksiz bir başlangıç yapmak istedik.
Elbette her ülkedeki lansmanımız öncesinde telif haklarıyla ilgili yerel müzik endüstrisi, uluslararası ve yerel firmalarla görüşmelerimiz oluyor. Bütün bunların sonucunda nihayet Türkiye’deyiz.”
Gecikmenin daha çok telif kuruluşlarından kaynaklandığını biliyoruz. Apple sanırım bu gecikmeyi, eksiklerini tamamlayarak lehine çevirmeye çalışmış.
Müzik dinleme servisleri bugün artık müzik dünyasının kalbinin attığı, dinleyiciyle müziğin buluştuğu, müzikseverin en fazla zaman geçirdiği alanlar. Yeri geldikçe değinmeye, bu alandaki gelişmeleri aktarmaya elimden geldiğince devam edeceğim.
Listelere dair
Apple Music çatısı altında listeleri bulunan müzik küratörlerlerinden bazıları şöyle: Burbery, DJ Mag, Domino Records, Matador Records, Mojo Magazine, NME, Pitchfork, Q Magazine, Resident Advisor, Rolling Stone, Rough Trade, Shazam, VICE, XL Recordings, Young Turks, Wired, Downbeat Magazine...
Avustralya müzik sahnesi indie sanatçı çok yetiştirir ama son yıllarda dünyaya attığı en ünlü isim Sia Furler oldu. 41 yaşındaki Sia yıllardır müzik yapıyor ama şöhreti, başarıyı geç yakaladı, kolay kolay elinden kaçırmaya ve köşesine çekilmeye de niyeti yok. Shakira’dan Christina Aguilera’ya Britney Spears’tan Rihanna’ya pop âleminin en büyüklerine beste vermesi bir yana, Sia remiksleri ve dans hitlerini de sayarsak dünyanın en büyük hit üreticilerinden biri. Yeni albüm, aşkın ardından hayatta kalabilen yaralı bir kadının cümleleriyle şekilleniyor.
Bir pop albümünü felsefesine girmektense sadece dinlemeyi, şarkıları da basitçe şarkı olarak görüp onlara kırık kalp manifestosu sorumluluğu yüklememeyi tercih ediyorum. Böyle bakınca güçlü vokallerin, insanlığın en popüler temasını ifade ettiği 12 güzel şarkıdan başka bir şey görmüyorum.