Mehmet Tezkan

Üç hafta süren Gezi Parkı eylemi sırasında iktidarın elinde devasa bir liste oluştu..
Ne listesi mi?
İktidarı eleştirerek haksızlık yapanlar listesi..
Saymaya başlayalım..
Başta Gezi eylemcileri tabii.. Oraya çadır kuran gençlerle haksız.. Onlara destek verenler haksız..
Tencere tava çalanlar da haksız..
Sokağa çıkıp yürüyüş yapanlar da haksız..

Gezi Parkı eylemcileriyle, sokaklara dökülen yürüyüş yapan insanlarla iktidarın aynı dili konuşmadığı aşikar..
Tartışma da, pazarlık da Topçu Kışlası üzerinden gitti ama asıl mesele bu değildi..
Eylemciler başka şeyler de söyledi..
İktidar organize işlerden bahsetti.. Ortak dil bulunamadı..
*
Eylemciler dedi ki; özgürlük alanımızı daraltma, bizi formatlamaya çalışma, baskı yapma.. Hayat tarzımıza karışma, daha da önemlisi hayat tarzımızı aşağılama, değiştirmeye çalışma..
*

Döndük mü başa.. 31 Mayıs gününe.. Taksim yine polis ablukası altında.. Taksim’e yine giriş çıkış yasak.. Taksim yine polis meydanı oldu..
Yine polisin orantısız güç kullanmasını konuşuyoruz.. Ekrana düşen görüntüleri dehşetle izliyoruz..
Döndük mü başa sorusu yanlış oldu galiba..
Döndük başa..
Dün İstanbul’da, Ankara’da yaşananlar meydanda.. Çatışma ortamı geri geldi..
*
Divan Otel’inin lobisine sıkılan biber gazı var ya.. Otel’de yaşanan dehşet.. Dışarıdan içeriye kaçanların bu kez içeriden dışarıya kaçmaları..

Şu cümleyi son zamanlarda çok sık duyar olduk..
Azınlığın çoğunluğa tahakkümüne izin vermeyeceğiz..
Yapılan her değişiklik, getirilen her yeni kural azınlıkla bağlantı kurularak açıklanıyor..
Eleştirilere hep aynı cevap veriliyor; azınlığın tahakkümünü kırıyoruz..
Eğitim yasası değiştiriliyor..
Azınlığın tahakkümünü kırmak oluyor..
Dağda bayırda, piknik alanlarında içki yasaklanıyor

Toplumsal olaylarda ‘kazanan’, ‘kaybeden’ ayrımı yapılmaz denir.. Doğrudur maç değil!..
Değil ama eylemin sonunda eylemciler birbirlerine sorar; kazandık mı, kaybettik mi? O lisanla ifade edersek..
Kazandılar.. Başarılı oldular diyelim.. Aslında, 31 Mayıs gecesi on binler sokağa döküldüğü an eylem başarıya ulaşmıştı.. 1 Haziran günü polis çekildikten sonra Taksim Meydanı hınca hınç dolduğu zaman amacına ulaşmıştı..
İktidar bu hali baştan kabul etmek istemedi.. Günler geçti baktı ki olmuyor; plebisit öneri yaptı..
Kabul etmiş oldu..
*
Gezi eyleminin iki yönü vardı, iki ayrı kulvarı.. Başarı ikisinde de sağlandı..

Gezi Parkı turnusol işlevi yaptı.. Defoları ortaya çıkardı.. Türkiye değişti sözünün, yeni Türkiye sözünün palavradan ibaret olduğunu gösterdi..
Gezi Parkı eyleminden önce ne nutuklar atılmıştı.. Büyük büyük laflar edilmişti.. Eski Türkiye tarihin çöplüğüne atılmıştı.. Değişim süreci her alanı kaplamıştı.. Değişimi anlayanlar, öncülük edenler alıp başını gitmişti..
Yepyeni ilişkiler ağı ortaya çıkmıştı.. Toplumdaki büyük değişimi anlamayanlar devre dışı kalmaya mahkumdu.. Değişime ayak uyduramayanların başında ‘merkez medyanın’ yazarları çizerleri gelmekteydi...
Yeni Türkiye’ye direniyorlardı..
Eski Türkiye sürsün istiyorlardı..
Bırakın öteki kurumları yargı bile değişimden nasibini almıştı.. Statükocu kişiler, statükocu yapılar, statükocu partiler yok olmaya mahkumdu..
*

Yok yok, göstericilere değil.. Bu söz Başbakan’a ait..
Dün söyledi..
Göstericilere kızarken söyledi.. Göstericilerin 15 gündür söylemeye çalıştığı buydu..
Kopan kıyametin özetiydi..
‘Adı Üstünde Gezi Parkı’ dedi..
Göstericilerle Başbakan oranın park olduğu konusunda, gezi alanı olduğu konusunda hemfikir..
Ayrıldıkları yer şu..

Faiz lobisi varsa, borsada spekülasyon yapıyorlarsa, Başbakan’ın ümüklerini sıkmasına itirazımız yok..
Yok da; bu devasa direnişe, bu barışçıl isyana, bu kükreyişe faiz lobisinin marifeti de denemez..
Dersek; o gençlere ayıp ederiz..
Dersek; Gezi’den yükselen mesajı okuyamamış oluruz..
Dersek; kolaycılığa kaçarız..
Bakan Çağlayan gibi.. Efendim on gün önce Türkiye’den çok ciddi sermaye çıkışları varmış, sonrasında neler olduğunu hep birlikte görmüşüz!..
Sabah beşte Gezi Parkı’nda uyuyan gençlerin kafasına gaz bombası atanlar sermaye çıkışı yapanlar mıydı?