Dönem hesap kitap dönemi.. Başbakan üç seçim dedi; memleket anında seçim havasına girdi..
Üç seçim olacak olmasına da hangi seçimde kaç sandık olacağı belli değil..
CHP kurmayları; yerel seçimle genel seçimin martta, cumhurbaşkanı seçiminin ağustosta olmasını istiyor..
İktidar partisi sözcüleri, şimdilik genel seçimi ağzına almıyor.. Onların üç seçimden kastı yerel seçim, cumhurbaşkanı seçimi ve anayasa referandumu..
Peki, genel seçim ne zaman?
Baskın olacak gibi..
Çünkü yasa değişikliği falan gerekmiyor.. Bir önerge yeterli.. Kabul edilirse 60-90 gün içinde sandık konulabilir.. Hele yerel seçimle çakıştırılırsa YSK’ya iki aylık süre bile yeter..
Adına; Kılıçdaroğlu Swoboda çekişmesi mi dersiniz..
Atışması mı, restleşmesi mi..
Ne derseniz deyin ama bi gariplik olduğu belliydi..
Saçma sapan bi durumdu..
Bir ülkenin ana muhalefet partisi lideri, kendi ülkesinin başbakanı hakkında birtakım sözler sarf ediyor..
Ağır diyelim..
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı lafını geri al diye tepki gösteriyor..
Başbakan 2014’te üç seçim olacağını ilan etti.. İkisinin yeri belli.. Oynatma imkânı yok..
Yerel seçim martta olacak, Cumhurbaşkanı seçimi haziran veya temmuzda..
Peki, genel seçim ne zaman?
Ona geliriz., bir de referandum meselesi var.. Uzlaşma komisyonunda anayasa değişikliği çıkmayacağı belli.. Temmuz başına kadar oyalanacaklar..
Sonra..
AKP kendi teklifini verecek.. 330’u bulmaya çalışacak.. Başbakan da bunu söylüyor.. 330’u bulacaklarını umut ediyor.. Riskli olduğu için Türk Usulü Başkanlık sistemini getirmeyecekler.. Cumhurbaşkanı seçilen partisinden istifa etmek zorundadır ibaresi kaldırılacak, o kadar..
Bu da adı konulmamış yarı başkanlık demektir.. Üzerine sürece yönelik, demokratikleşmeye yönelik birkaç madde ilan edilir..
Yazıyı kaleme aldım.. Bitirdim son noktayı koydum.. Döndüm, bir daha okudum..
Eskiden olsa kağıdı daktilonun silindirinden çeker buruşturup çöpe atardım..
O devir çoktan bitti.. Artık bilgisayarın derinliklerine atılıyor..
Niye derseniz..
Pazar gününe uymadı.. Çünkü; bu pazar sizle paylaşmak istediğim ama tam da adını koyamadığım başka bir konu var..
Türkiye garipleşiyor..
Siyaset bilimiyle ilgilendim, sosyolojiyle ilgilendim, biraz hukuk tahsili de aldım hepsini bir araya getirdim; çözemedim..
2009 yılından beri uğraşıyorlardı.. MİT de polis de ağır silah ithal etme yetkisi istiyordu..
Bu kez başaracaklar gibi duruyor..
Çünkü Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay bu kez itiraz etmemiş..
Niye acaba?
2009’dan bu yana ne değişti acaba?
Neyse bu ayrı bir konu.. Merakım şu, polis ağır silahları ne yapacak? Daha doğrusu nerede kime karşı kullanacak?
Mesela tank ithal ederse, mesela uçaksavar ithal ederse, mesela füze satın alırsa..
Reyhanlı, ‘El Muhaberat bizim vicdansızları satın aldı, bombaları patlattılar 51 vatandaşımız hayatını kaybetti. Amaçları Türkiye’yi yangının içine çekmekti’ diye özetlenecek bir olay değil..
‘Ölenleri şehit ilan edeceğiz, yaraları saracağız, yakınlarına maaş bağlayacağız’ sözleriyle de geçiştirilemez..
Meselenin iki boyutu var..
*
BİR: El Muhaberat içimize girmiş.. Adamları satın almış.. Bombaları getirmiş.. Araçlar tutulmuş, garajlarda tahrip gücü çok yüksek bombalar yüklenmiş.. İlçenin göbeğinde patlatılmış..
Ruhumuz duymamış..
Başlı başına skandal..
Doğru, Reyhanlı’da patlayan bomba Esad’ın işi..
Doğru, bu tür eylemler Suriye yönetiminin uzmanlık alanı.. Lübnan gerçeğinden biliyoruz..
Doğru, El Muhaberat kokuyor.. Türkiye’den beş, on vicdansız adamı satın almışlar, insanlık dışı eylemi yaptırmışlar..
Doğru, amaçları Türkiye’yi kan batağına çekmek.. Yangını Türkiye’ye sıçratmak..
Doğru, oyuna gelmemek lazım, sakin olmak lazım..
Ama durun..
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri de doğru.. Reyhanlı açık hedef haline nasıl geldi..
Büyükşehir Belediyesi yeni bir belediyecilik anlayışı başlattı.. İzi bile kalmayan eski binaların arazilerine aynılarını yapmak.. İlk bakışta tarihi canlandırmak, kenti güzelleştirmek gibi görülse de..
Böyle düşünülse de..
Kazın ayağı öyle değil.. Amaç başka..
Nerden biliyorsun derseniz; Taksim’den..
Gezi Parkı’nın olduğu yere eskiden vardı diye Topçu Kışlası yapılacak.. Ne gereği var, parkın eli yüzü düzeltilsin kentin göbeğinde nefes alacak alan olsun seslerini dinleyen olmadı..
Peki kışlanın ne faydası olacak?
Sergi salonları, konser salonları, kafeler olacak dendi.. Sosyal bir mekan yaratılacağını söylendi..