Süleyman Demirel, Amerikan üsleri için “Onlar üs değil tesis!” demiş, bu laf yıllarca unutulmamış, siyasi literatürümüze girmişti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in son zamlar için, “Zam değil güncelleme” lafı da sanırız ekonomi literatürümüze girecek. Okurumuz Gürkan Özdemir dün geçtiği notta diyor ki:
“Zam sözcüğü sevimsiz çağrışımlar yapar. Bir ara fiyat ayarlaması deyimini buldular ama pek tutmadı. Bakanımız Mehmet Şimşek’in ‘güncelleme’si tutarsa artık o sevimsiz kelimeyi duymayacağız demektir. Bizleri önemli bir sıkıntıdan kurtardığı için kendisine teşekkür ediyorum! Güncellemeyi duyunca, müritlerine ve eşlerine tecavüz eden ama bu eylemine ‘badeleme’ gibi hoş! bir ad koyan Bursalı şeyhi hatırlamamak mümkün mü?”
* * *
Yandaş basın vergi artışı ve zamları okuyucularına ince yöntemlerle, acı hissettirmeden duyurdu... Mesela...
Star: Haberi birinci sayfadan; “Cari açık önlemi: İçki, sigara, cep telefonu ve lüks otomobile ÖTV zammı” başlığıyla verdi. Tek satırlık bu haberin altına çok daha geniş şekilde şu “pembe haberi” koydu.
“Babacan, Orta Vadeli Programı açıkladı: 12 bin dolar milli gelir, 1.3 milyon kişiye iş.”
Sabah: Birinci sayfanın dibinde, “5.5 milyar TL’lik
Ödediğiniz her kuruş vergi size yol su elektrik olarak geri dönecektir...
Böyle bir şehir efsanesi vardı geçmişte...
Artık pek inanan kalmadı...
Hükümet halkın sırtına dün yine vergi bindirdi...
Türkiye vergi ile halkını soyan ülkelerin başında geliyor...
Avrupa’nın hiçbir ülkesinde böyle yüzde 67’ye varan “dolaylı vergi yükü” yok...
Dolaylı vergi malum, en adaletsiz vergi türü...
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Türkiye’nin AB’ye üyelik görüşmelerini 5 başlığa ambargo koyarak engelliyor. Amacının Türkiye’nin AB’ye üyeliğini engellemek olduğunu da açıkça söylüyor. Yetmedi, yılsonuna kadar Ermeni soykırımını kabul etmemizi istiyor, aksi takdirde soykırımın inkârını suç sayan yasayı zorlayacağını bildiriyor...
Başbakan Erdoğan, Sarko’ya karşılık olarak:
- Sen kendine çeki düzen ver, gibi mesajlar gönderiyor...
Bu sözlerin karşı tarafın kendine çeki düzen vermesi için ne kadar etkisi olabilir?
Peki ne yapmalı diyeceksiniz.. Bir büyük fırsat vardı, elden kaçtı...
O fırsatı dün Onur Öymen hatırlattı:
“Mevcut iktidar 2009 yılında Fransa’nın NATO’nun askeri kanadına dönüşünü, karşılığında hiçbir taahhüt istemeden kabul etti. Oysa onayımızı AB üyeliğimiz ve Ermenilerle ilgili talepler konusunda bazı koşullara bağlayabilirdik...”
Mustafa Sönmez Cumhuriyet’teki yazısında silah harcamalarından söz ederken bir de tablo veriyor... Türkiye 2010 yılında 15 milyar dolar silah harcaması yapmışken Suudi Arabistan’ın 42 milyar dolar harcama yaptığı görülüyor. Dünyada gayri safi harcamasına göre en yüksek silah harcamasını yapan ülke Suudi Arabistan.. GSYH’nin yüzde 11,2’sini silaha harcıyor. Türkiye için bu oran yüzde 2,7... Dünya ortalaması da o düzeyde.
Peki Suudi Arabistan satın aldığı silahları ne yapıyor?
Süs olarak saklıyor. Birinci ve ikinci Körfez Savaşı sırasında Saddam’ın saldırı ihtimaline karşı Suudi Arabistan topraklarını ABD’nin koruduğu biliniyor. Öyle ki, kutsal toprakların ABD tarafından korunması o dönemde Müslüman dünyada homurtulara da yol açmıştı.
Suudi halkının petrol gelirleri işe yaramayan silahlara giderken...
Bu şekilde ABD’ye rüşvet ödenmiş oluyor.
Karşılığında Suudi ailesinin koltuğu sağlam tutuluyor.
ABD ve müttefikleri, bu yüklü bahşişin hatırına, S. Arabistan’daki demokrasi ve insan haklarını hiç sorgulamıyor.
Geleceğimize ilişkin en tehlikeli gelişme yeni anayasa süreci...
Demokrasi ve insan haklarına ilişkin mevcut yasalar paspas gibi çiğnenirken... Yeni bir anayasa ile bütün sorunların çözüleceği havası estiriliyor... İktidar partisinin bugüne dek özgürlük ve demokrasi konusunda yaptıkları bilindiği halde yeni anayasa mucizeler getirecekmiş gibi bir hava yaratılıyor...
Bir dostumuz soruyor:
“Yeni bir anayasayla Türkiye’de demokrasinin özgürlüklerin ve insan haklarının geliştirileceğine hâlâ inananlar var. AKP iktidara geldiğinden bu yana demokraside, basın özgürlüğünde, yargı bağımsızlığında, kadın erkek eşitliğinde yaşanan geriye gidişin sorumlusu anayasa mıydı? İktidar hapisteki yazarların, profesörlerin, subayların, öğrencilerin tutukluluk halinin sona erdirilmesini, yargının hızlandırılmasını, basının ve yargının üzerindeki baskıların kaldırılmasını, kadın erkek eşitliğinin sağlanmasını istiyordu da anayasa mı buna engel oldu? Geçen yıl iktidarın zorlamasıyla yapılan anayasa değişikliğinden sonra şimdi Türkiye daha mı demokratik? Yargı daha mı bağımsız? Anayasanın eksikleri giderilebilir ama yeni bir anayasa projesinin iktidarın başkanlık rejimine geçilmesi arzusundan,
Duymamıştık... Bir gazeteci arkadaşımız haber verdi...
Hakkı Devrim’in Radikal gazetesi ile ilişiği kesilmiş...
Daha doğrusu kendisine mali durumun iyi olmadığı, isterse ücretsiz yazabileceği bildirilmiş.
Dolayısıyla ayrılık mecburiyet halini almış.
Mahfi Eğilmez de aynı teklif sonucu gazeteyle yolunu ayırmış.
Bizim meslekte işe son vermenin türlü çeşitli yolları vardır...
Kimisi işten atıldığını, sabah binaya giriş kartı çalışmadığında öğrenir.
“Alman vakıflarından hangi belediyemiz para aldı ispat edin...”
CHP dört gündür Başbakan’ı ispata davet ediyor...
Başbakan lafı evirip çeviriyor, cevap veremese de gündemi oyalıyor.
Başbakan yarın bir başka iddia ortaya atar, yine gündemi değiştirebilir.
Gazete ve televizyonların yarıdan çoğu Başbakan’a gözü kapalı hizmet verdiği için...
O her tartışmadan haklı ve kârlı çıkacaktır...
CHP’ye gelince... Genelde savunmada kalıyor. Haklı da olsa telaşlanıyor, gündemi yakalayamıyor.
Şu aralar en çok konuşulan konulardan biri elektrik ve doğalgaza yapılan yüzde 10 dolayındaki zamlar. Ancak yine şu aralar yapılan bir başka zam daha var ki, o hiç konuşulmuyor. Üstelik bu zam daha okkalı!
Nedir o zam derseniz hemen söyleyelim. Yeni yasama yılı başlarken TBMM’deki berberlerde tıraş fiyatları zamlandı. Saç kesimine yapılan zam yaklaşık yüzde 70, sadece sakal tıraşı yüzde 66, saç - sakal yüzde 87 oranında oldu.
Bu fahiş zamlardan sonra yeni fiyatlar ne mi oldu? Onu da söyleyelim. Saç kesimi 3 lira iken 5, sadece sakal 1.5 lira iken 2.5, saç - sakal 4 lira iken 7.5 lira oldu.
Görüldüğü üzere zamlardan vekiller de okkalı şekilde nasibini alıyor!
Koruma keyfi...
Rıfat Serdaroğlu gazetelerdeki iki küçük habere dikkatimizi çekiyor:
1. “Eski Devlet Bakanlarından Kürşat Tüzmen, gittiği ilde kendisine tahsis edilen arabasına binmedi. Kendisini karşılamaya gelen bir arkadaşının motosikletini kullanan Tüzmen’i, korumaları arkadaki arabadan takip ettiler.”