Uçağımız niye yok!

23 Ekim 2011

Vecihi Hürkuş ilk Türk tayyaresini yaptığında sene 1924’tür... İzinsiz deneme uçuşu yaptığı gerekçesiyle cezalandırılır, bunun üzerine Hava Kuvvetleri’nden istifa eder... Hürkuş, ilk sivil tayyareyi Kadıköy’de bir keresteci dükkânında imal eder... Sene 1930... Aynı yıllarda Kadıköy Kalamış’ta kurduğu atölyede seri üretime başlar. İmal ettiği uçaklar deneme uçuşları için bugün Fenerbahçe antrenman sahasının bulunduğu düzlüğe inip kalkmakta, Kalamış’a çekilerek götürülmekte ve getirilmektedir. İlk uçak fabrikasını Nuri Demirağ 1936 yılında kurar...
Yıl 2011... Aradan 70 yıl geçti. Hâlâ basit bir insansız hava aracı yapamadık. İsrail 6 heronu elimizden tamir bahanesiyle almış geri vermiyormuş. Neredeyse ağlayacağız!
Sınırlarımızda olup bitenden haberimiz yok. İstihbarat için Amerika’nın ağzına bakıyoruz... Anlaşılan istihbarat gelmiyor ya da yanıltıcı bilgi geliyor, o yüzden sık sık gece baskını yiyoruz.
Atatürk’ün ölümünden sonra 1939’dan itibaren ABD ile ikili anlaşmalar dönemi başladı. Ordumuz NATO standartlarına göre, ABD ve diğer Batılı ülkelerin stratejik çıkarlarına göre teşkilatlandırıldı... Batı’nın çıkarları için savaşa hazırız.
Ama kendi halkımızın güvenliği

Yazının Devamı

Herkes biliyorsa...

22 Ekim 2011

“Terör örgütü huzurumuza kastedenlerin taşeronudur. Terör örgütü nereden besleniyorsa hesap sorulacaktır.”
Başbakan Erdoğan, Hakkâri’deki son PKK saldırısının ardından böyle konuşmuş... Ama ne PKK’nın kimin taşeronu olduğuna... Ne de nereden beslendiğine ve besleyenlerle ilgili şimdiye kadar ne yapıldığına ilişkin en küçük bir ipucu vermemiş... Biz de önceki günkü yazımızda bu tutumunu eleştirerek ve peşin peşin “yanıt alamayacağımızı bile bile” diyerek kendisine 5 N 1 K türünden bazı sorular yöneltmiştik.
Beklediğimiz gibi sorularımıza yanıt gelmedi.
* * *
“Türkiye şunu çok iyi biliyor. Terör örgütü sadece bir örgüt değil. Bu örgütün arkasında uluslararası güçlerin olduğunu, isimlerini de, kimlerin ne yaptığını da hükümet de devlet de gayet iyi biliyor. Bunu, sadece biz değil, bunu herkes biliyor.”
Bunları da geçtiğimiz çarşamba günü Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ TBMM kürsüsünde söyledi.
Şimdi de Bekir Bozdağ’a soralım benzer soruları, yine yanıt gelmeyeceğini bile bile;

Yazının Devamı

Bu takımdan ne olur?

22 Ekim 2011

Kusura bakmasın Fatih Terim Hoca... Bu takımın usta bir antrenör tarafından çalıştırıldığına ilişkin hâlâ hiçbir belirti yok... Ne geçen haftalarda ne dün gece... Yönetim de kusura bakmasın... Transfere 30 milyon dolar harcamış bir kulübün farkı hiç mi hiç yansımıyor sahaya...
4 haftadır galibiyet alamayan Antalya sahaya baştan aşağı Türk futbolculardan kurulu takımla çıkıyor. Galatasaray pahalı transferlerle... İki takım tam uyum içinde seyirciyi uyutuyor. 90 dakikada sadece iki pozisyon var. Maçın özeti de bundan ibaret.
Galatasaray transfere tonla para harcadığı halde takımın bir lideri yok. Maçın kaderini değiştirecek futbolcusu da yok. Melo ve Ujfalusi dışındakiler vasatı aşamıyor. Culio’nun neden satılıp, Riera’nın alındığının izahı yok.
Başka izahı zor konular da var.
Mesela Fatih Terim’in her hafta transferden söz etmesi... 3 santrfor alındığı halde yeni bir santrfor aradığını söylüyor. Bursa maçında Serdar Aziz gol atınca hemen Serdar Aziz’in transferi gündeme geliyor. Son haftanın transfer mönüsünde ise Gaziantepli Olcan ile Eskişehirli Alper var. Fatih Hoca’nın bu iki futbolcuya kancayı taktığı konuşuluyor. Transfer sezonu kapandı. Yeni sezona daha çok var.

Yazının Devamı

Mahcup etme beni!

21 Ekim 2011

Eski bir Osmanlı hikâyesidir... Paşanın yanaşmalarından biri onu savunayım derken suç işlemiş. Hapse atılmış. Paşa’ya adamını kurtarması için ricacı olmuşlar. Çaresine bakarız demiş. Kararın verileceği gün mahkemeye gitmiş Paşa, kapının yanında durmuş. Yanaşma, paşayı ele vermemiş, bütün suçu üstlenmiş. Paşa beni kurtarır diye umut içinde. Ama Paşa’da hareket yok. Kadı efendi duruşma sonunda kara kaplı defteri şöyle bir karıştırmış... Hükmü vermiş: İdam... Zavallı yanaşma zaptiyelerin kolunda mahkemeden çıkarılırken Paşa ile gözgöze gelmiş.... Tam ağzını açıp birkaç laf söyleyecek... Paşa eğilip kulağına fısıldamış:
- Bir can için beni mahcup etme evladım...
Bir veya birkaç can için Amerika ile aramızı bozmayalım evladım şimdi...
9 ayda 11 kez aradı Washington, muhabbete limon sıkmayalım...
Saldırı Irak topraklarından geliyor diye Barzani’yle papaz olmayalım... Orada Türk şirketlerinin yatırımları var. İyi para geliyor. Geçenlerde bir işadamı orada kurduğu petrol şirketinin yarısını İngilizlere 2 milyar dolara sattı... İhya oldu.
Ortadoğu’da Filistinlilerin hamisi, Suriye halkının banisi, Libya halkının abisi rolünü oynuyoruz. Küresel güç olma yolunda hızlı adamlarla

Yazının Devamı

Çarşambanın gelişi

20 Ekim 2011

Açılım yaptınız... Taviz paketinin ucunu açık bıraktınız...
Karşı taraf kendi paketini hazırladı.. Adını ‘demokratik özerklik’ koydu...
İçine anadilde eğitim, öz savunma gücü, ayrı meclis, ayrı bayrak, Türk’süz Anayasa gibi maddeler doldurdu...
Önünüze sürdü...
Siz bu önerileri seçim öncesi kabul eder gibi yaptınız.. Böylece terörün seçimleri etkilemesini önlediniz... Nitekim Oslo görüşmelerinde MİT tarafı oldukça yumuşak ve tavizkar görünüyor.
Ama seçimden sonra müzakere sırasında verilen tavizlere sırt çevirdiniz.
Çünkü o fanatik paketi kabul etmek sizin sonunuzu getirebilirdi...

Yazının Devamı

Ah siluet vah siluet

19 Ekim 2011

İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş İstanbul siluetinin bozulmasına çok üzülüyormuş...
Timsahın gözyaşları diye işte buna derler...
Avını yedikten sonra ağlayan timsah gibi...
Gökdelenlere izin veren kendileri.. Oturup ağlayan yine kendileri...
Manzara ağlanmayacak gibi değil tabii. Sultanahmet Camii’nin bir yanından bakınca... Cami minareleri ile gökdelenler birbirine karışıyor.
Peki kim vermiş Zeytinburnu’nda Onaltı Dokuz adı verilen bu gökdelenlere aşırı boyutlardaki imar iznini?
Tabii Büyükşehir Belediyesi...

Yazının Devamı

Haşim bey zorda!

18 Ekim 2011

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, 2010 yılında Amerikan Büyükelçisi’ni ziyaret edip bilgi verdiği Wikileaks belgeleriyle ortaya çıkınca şöyle demişti:
“Bu iddiaları ahlaksızlık olarak niteliyorum. Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak, bir büyükelçiye ya da herhangi birine bilgi sunmak, rapor vermek, arz etmek gibi kavramlarla ifade edilebilecek bir konumum ve üslubum olamaz. Bunu onursuzluk sayarım...”
Haşim Kılıç, ABD Büyükelçisi’ne yaptığı ziyaretin sadece iade amacı taşıdığını da eklemişti.
Derken Kılıç’la ilgili ikinci bir telgraf çıktı Wikileaks belgeleri arasından.
Önceki ziyareti ortaya çıkaran Şahin Mengü, Aydınlık’ta bu defa da Haşim Kılıç’ın 2003 yılında Amerikalılara bilgi verdiğini yazdı.
Haşim Kılıç’la ilgili 1 Ağustos 2003 tarihinde Ankara’dan Washington’a geçilen elçilik telgrafını okuduk...
Haşim Bey bu defa bilgi ne kelime, resmen geniş bir brifing vermiş Amerikalılara...

Yazının Devamı

Ucuz hayat!

16 Ekim 2011

“Kardeşim sigarayı içmezsin, olur biter. Alkolü daha az tüketirsin olur biter. Kalkıp da Porche kullanacağına Fiat’a bin, biraz daha düşür harcamayı.”
Başbakan, zamanı kısıtlı olduğu için dünkü konuşmasında ancak bu kadarını söyleyebildi. Biraz daha vakti olsa harcamaları düşürmek hatta sıfıra indirmek için kim bilir daha ne yararlı tavsiyeler sıralardı. Dilerseniz Sayın Başbakan adına onu da biz yapalım...
“Fiat şart mı kardeşim? Bugün bir eşeğin fiyatı ne? Fiat’ın 50’de, 100’de biri... Üstelik ne benzin ister ne yağ ne antifiriz. Biraz kül, biraz duman... Pardon, biraz su biraz saman. Yetti de arttı bile. Ulaşım gideri minimuma indi mi? İndiiii.
Kalorifersiz evde otursan ya da kaloriferi iptal ettirsen ölür müsün? Atalarımız, dedelerimiz öldü mü? Al şöyle ucuzundan fırınlı bir soba. Hem yemek pişir hem su ısıt hem ısın. Sıcak su parasından da kurtul böylece. Kestane kebap keyfi de cabası.
Yok efendim bulaşık makinesi, yok efendim çamaşır makinesi, yok yoğurt makinesı... Evlerinizde makineden oturacak yer kalmadı yahu. Askerlik nasıl ki yan gelip yatma yeri değilse... Hanım kardeşlerim kusura bakmasın, ev hanımlığı da öyle. Gece zaten yatıyorsun. Gündüz de yatmayıver

Yazının Devamı