Patlamış Mısır

3 Şubat 2011

Son bayramda Mısır turuna katılan bir dostumuz Mısırlı esnafın ağzından duyduğu şu tekerlemeye pek gülmüş:
“Yavaş yavaş Hasan Şaş”
Şu sıralarda gelişmeler Hasan Şaş’ı da şaşırtacak kadar hızlı ilerliyor.
Amerika yeni bir yönetim şekillendirmek için vakit kazanma çabasında... Mübarek ABD’nin de telkiniyle Eylül’e kadar vakit istiyor.
Sokaklara dökülen Mısır halkı ise pek o sabrı gösterecek gibi değil... 30 yıldır bekledikleri gün gelmiş, onlar değişim fırsatını kaçırmak istemiyor.
Bu arada Başbakan Erdoğan’ın durumu dikkat çekici...
Hüsnü Mübarek’e:

Yazının Devamı

Hepimiz faniyiz...

2 Şubat 2011

Başbakan Tayyip Erdoğan dün Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e tarihi bir çağrı yaptı.. Dedi ki:
“Bizler insanız. Bizler faniyiz. Kalıcı değiliz..
Onun için halkın haykırışına kulak verin, kulak verelim.
Halktan gelen değişim arzusunu hiç tereddüt etmeden karşılayın...”
Bu mesajlar karşısında en güzel yorumu bir okur yapmış. Demiş ki:
- Sayın Erdoğan, yani siz şimdi meydanlara dökülen milyonlara “Bindirilmiş kıtalar” değil de talepleri dikkate alınması gereken ve direnme hakkını kullanan kitleler olarak mı görüyorsunuz? Gözlerim yaşardı...
* * *

Yazının Devamı

Şah ve mat!

1 Şubat 2011

Eskiden, İran Şahı Rıza Pehlevi Türkiye’yi ziyaret etmeye karar verdiğinde polis önceden önlem alır... Herhangi bir protesto eylemi yapmasınlar diye Türkiye’de okuyan rejim karşıtı İranlı öğrencileri bir gün önceden gözaltına alır... Şah, ziyaretini bitirip ülkesine dönünceye kadar emniyette misafir ederdi.
Artık İran Şahı yok. Ama onun yerini Tayyip Erdoğan alacak gibi görünüyor. Örneğini de geçtiğimiz pazar günü Denizli’de yaşadık. Denizli polisi, şehre gelen Başbakan Erdoğan’ı protesto edecekleri gerekçesiyle aralarında İl Başkanı Mustafa Güleç’in de bulunduğu 10 İşçi Partiliyi gözaltına aldı. 8 İşçi Partili bu protestoları protesto edince onlar da aynı akıbete uğradı. Erdoğan gitti, gözaltılar bitti.
Gençlik örgütlerinin de “Erdoğan’ı protesto edecekler” kuşkusuyla itilip kakıldıklarını, dövüldüklerini sık sık görüyoruz.
Hukukçu Noyan Özkan diyor ki:
“Polis müdür ve amirleri sürekli olarak TCK.115 ve 119’uncu maddelerini çiğniyor ancak cumhuriyet savcıları görmezden geliyor...”
MADDE 115 - Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan men

Yazının Devamı

Günümüzde yalaka türleri

30 Ocak 2011

Ülkemiz yalakaları tek tip değildir. Türlere ayrılır.
Müptezel yalakalar: Zenginlerin ve iktidarların ak dediğine ak, kara dediğine kara derler. Geceleri geç saatlere kadar televizyonlarda kan ter içinde “ağa”larını savunurlar. Yalakalıklarını açık etmekten çekinmez aksine afişe ederler. Zamanı gelince milletvekili adaylığı, yandaş medyada iş, uçakta yer, ihalede avanta isteyecekleri bellidir.
Müzmin yalakalar: Bunlar yalakalığı ille de menfaat sağlamak için yapmazlar. Doğuştan uşak ruhludurlar. Mesleği refleks olarak icra ederler.
Usta yalakalar: Ancak çok dikkatli gözle takip edilirlerse yalaka oldukları anlaşılır. Çünkü bu işi son derece ustaca yaparlar. Görüntüde başbakanı eleştirir, muhalefet ederler. Ama en kritik noktalarda öylesine ince, öylesine rafine kıyaklar çekerler ki, en baba yalakanın yalakalığı bu kadar etkili olmaz. Sayıları az, etkileri çoktur.
Liberal yalakalar: Dış dünya (ABD, AB) ile sürekli dirsek teması halindedirler. Yalakalığı çağdaş, demokrat ve özgürlükçü söylemleri bol bol kullanarak yaparlar. Kime, ne zaman, ne ölçüde yalakalık yapacaklarına dışarıdaki efendileri karar verir. O efendileri ile yalakalık yaptıkları kişi arasında anlaşmazlık

Yazının Devamı

Kamera -sa!

29 Ocak 2011

Manisa’da jandarma bir süredir belde ve köylerdeki kahvehaneleri dolaşıp sahipleri veya işletmecilerine bir “Tebliğ Tebellüğ Belgesi” imzalatıyor. Manisa Valiliği’nin 18 Temmuz 2006 gün ve 2006’ya 2 sayılı kararına dayanılan, “İmzalamıyorum” demenin söz konusu olmadığı belgede kahvehanecilerden en geç bir ay içinde şunları yerine getirmeleri isteniyor.
- Kahvehanenin içini tamamen gösterecek şekilde en az 2 adet güvenlik kamerası takılacak.
- Kahvehanenin girişi ve dış bölümünü gösterecek en az 1 güvenlik kamerası bulundurulacak.
- Kameralar en az 1 haftalık kayıt yapabilecek bir donanıma sahip olup sürekli faal durumda bulundurulacak.
- Dışarıdan kahvehanenin içinin görülmesini engelleyecek perde, film, buzlu cam, boya vs. kullanılmayacak.
- Kahvehanenin dışına takılacak kameraların görüş istikametinin ve kahvehane içerisinin yeterince görülmesi için uygun aydınlatma sistemi oluşturulacak.
Kahveciler bu malzemenin 3 - 5 bin liralık masrafa yol açacağı gerekçesiyle bunalıma girmiş durumdalar. Devlet kamerayı alıp taksın, diyorlar... Üstelik kameraların müşterileri huzursuz edeceği görüşündeler... Nereden çıktı bu âdet?

Tayyip Erdoğan, “Halkım başkanlık sistemini tartışmal

Yazının Devamı

Osmanlı’nın izinde!

28 Ocak 2011

Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas geçenlerde Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ı ağırlarken tarihte hiçbir Yunanistan cumhurbaşkanının sarf etmediği sözler sarf etti... Türkiye’yi kastederek Sarkisyan’a:
“Geçmişte aynı barbarlar tarafından kesildik” deyiverdi.
Başbakan Papandreu da Erzurum’da “İşgalci Türk ordusu Kıbrıs’tan çıksın” diye konuşmuştu. Her iki hakarete iktidardan yanıt gelmedi. Muhalefetten de güçlü bir protesto sesi çıkmadı.
Bu arada İsrail, Mavi Marmara raporunu açıkladı... 9 kişinin ölümüyle biten baskının hukuka uygun olduğunu bildirdi... ABD rapora onay verdi.
Geçen ay da İsrail ile Güney Kıbrıs arasında “münhasır bölge anlaşması” yapıldı... Türkiye’nin İsrail’e yönelik uyarıları fayda etmedi. El konulan ekonomik bölgede 90 milyar dolar değerinde petrol ve gaz yatağından söz ediliyor... Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile Alman Başbakanı’nın Kıbrıs’a koşması, Merkel’in Türkiye hakkında atıp tutması, Fransa Devlet Başkanı Sarkozy’nin de Kıbrıs gezisine hazırlanması ekonomik bölgenin gözleri kamaştırmasına bağlanıyor.
AB’ye tam üyelik macerası çoktan bitti.
AB Rumlardan yana ağırlığını koyarak limanları açmamızı, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımamızı

Yazının Devamı

Sehven skandal!

27 Ocak 2011

İkinci Ergenekon davasından sanık olarak 28 aydır tutuklu olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonunda Hizb-ut Tahrir üyesi Mahmut Oğuz Kazancı’nın rehberindeki numaralar bulunuyor. Teğmen Çelebi bu numaraları kendisinin kaydetmediğini belirtiyor. Telefonun Emniyet’te 1 dakika 23 saniye süreyle açık tutulduğu saptanıyor. Yabancı numaraların muhtemelen bu sürede eklendiği avukatlar tarafından mahkemeye bildiriliyor. Bundan bir ay sonra, Aralık 2010 tarihinde İstanbul Organize Suçlar Şubesi, savcılığa gönderdiği yazıda Kazancı’ya ait telefon numaralarının Çelebi’nin rehberine “sehven” eklendiğini bildiriyor.
Yasalara göre yapılması gereken işlem belli; telefon kapatılacak, sonra da ağzı mühürlenmiş bir torbaya konulup saklanacak. Sadece yargı karar verdiğinde açılabilecek.
Olması gereken bu iken olanlar ne? Telefon ağzı mühürlenmiş torbaya konmadan önce sehven! açılıyor, içine Hizb-ut Tahrir üyesinin rehberindeki telefon numaraları ekleniyor.
Emniyet bu “yanlışlığı” 2.5 yıl sonra fark ediyor!
Hükümet eğer bu yanlışlığı yapanlardan yana değil de hukuktan yana olsaydı İçişleri Bakanı dün acele basın toplantısı yapar, Emniyet adına özür diler, o yanlışlığı yapanlar hakkında

Yazının Devamı

Çuvaldızlama...

26 Ocak 2011

Liderler birbirini iğnelemeyi (hatta çuvaldızlamayı) seviyor... Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında polemik yeniden sertleşti. Hakaretler havada uçuşuyor.
Ancak bu kişisel polemiklerin halka bir faydası var mı? Yok...
Eğer bir çatışma olacaksa ülke sorunları üzerinde olmalı...
İzlenen politikalar eleştirilmeli, çözüm formülleri tartışılmalı...
Tartışmaya uzmanlar, fikir adamları, bilim adamları vs de katılmalı...
Halka yarayacak sonuçlar ancak böyle tartışmalardan çıkar.
* * *

Yazının Devamı