Derin sessizluk...

15 Ocak 2011

Selçuk Kınıklı mektubunda soruyor: “CHP’nin sessizliğini anlayabilmiş değilim.
Meydana gelen 10 olayın 9’unda sessiz kalıyorlar.
Merak ettigim şu: Olup bitenden haberleri mi olmuyor, durumun vahametini mi algılayamıyorlar, söyleyecek söz mü bulamıyorlar?
Gerçekten de CHP’nin sessizliği hayli dikkat çekici...
Yorgo Papandreu’nun Erzurum’da yönelttiği “işgalci” suçlaması...
Alman Başbakan’ın Merkel’in Kıbrıs’ta Türk tarafını suçlayan vahim açıklaması Ermenistan’ın “Geri adım atmayız” mesajı...
İsrail ile Güney Kıbrıs’ın Akdeniz’i paylaşan anlaşması...

Yazının Devamı

Mahremiyet...

14 Ocak 2011

RTÜK Muhteşem Yüzyıl dizisinden dolayı Show TV’nin dikkatini çekti... Gerekçe: “Kanuni Sultan Süleyman’ın mahremiyetinin ihlal edilmesi...”
Engin Balım dostumuz diyor ki:
- Baykal’ın mahremiyetini günlerce dillerine dolayanlar, referandum kampanyasında bile kullananlar, iş bir dizide Kanuni’nin mahremiyetine gelince ne kadar da duyarlı olabildiler!
* * *
Dizinin her iki bölümünü izlemeye çalıştık... İkinci bölümün başlarında sıkılıp izlemeyi bıraktık.
Dizinin başında ekranda ilan ediliyor:
“Bu dizi tarihten esinlenmiş bir kurgulama...”

Yazının Devamı

Şu garip zamanlar

13 Ocak 2011

Bir yandan heykel yıkıcılığı... Bir yandan alkol yasakları... Hizbullah’a özgürlük... Laiklere Silivri... Başbakan’a TV kapatma yetkisi... Muhalif medyaya imha operasyonu... Yargıya kuşatma... Muhalefete kaset komplosu...
Ne var ne oluyor?
İyimserlere göre ileri demokrasiye geçiliyor...
Kötümserlere göre Türkiye İran oluyor...
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (TAPDK) yeni yönetmeliği bir harika... Buna göre... Artık yılbaşı hediye sepetlerinde içki olmayacak... Karayolları üzerinde içkili lokanta bulunmayacak... Hiçbir catering şirketi davet ve organizasyonlarda içki servisi yapamayacak. Gençlerin katılma “ihtimali” olan etkinliklerde alkollü içki satış ve sunumu yok.. vs...
Yeni yönetmelikte ağır reklam yasakları da var ki bizce uygundur.
İçkinin ve sigaranın reklamı olmamalı...

Yazının Devamı

Yola devam!

12 Ocak 2011

Üç gündür AKP’li Elazığ Belediyesi’nde Mülkiye başmüfettişleri tarafından rapora bağlanan yolsuzlukları okuyoruz Cumhuriyet gazetesinde. Aykut Küçükkaya’nın tüm ayrıntılarıyla aktardığı raporlarda neler yok ki? Suiistimal, ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma, sahte evrak düzenleme, vb.
Ve neler yapılmamış ki? Örneğin, dizel araçlara benzin faturası alınmış... 290 kişinin çalıştığı birimde 680 kişi çalışıyor gösterilmiş... Satış bedelinden pahalı araç kiralamaları yapılmış... Anıtkabir’e hayali geziler düzenlenip faturalar kesilmiş. Bu yolsuzluklara direnen belediye bürokratları adlarına sahte imza atıldığını görünce çözümü imzalarını değiştirmekte bulmuş... Birçoğu görevlerinden alınıp başka yerlere sürülmüş.
Bütün bu raporlar karşısında İçişleri Bakanlığı ne mi yapmış? AKP’li belediyeler söz konusu olduğunda her zaman neyi yaptıysa onu yapmış; Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu ile diğer belediye görevlileri hakkında son derece ciddi suçlamalar içeren rapor için “işleme koymama” kararı vermiş. Neyse ki Danıştay devreye girmiş de bakanlığın bu kararı iptal edilmiş. Müfettişlerin suç duyurusunda bulunduğu raporlar şimdi Elazığ Cumhuriyet Savcılığı’na

Yazının Devamı

Kültür devrimi!

11 Ocak 2011

Başbakan Kars’ta talimatı verdi: “Şehit Ebu-l Hasan Harakani hazretlerinin yanına bir ucube koymuşlar. Sanatkârane vakıf eserlerinin olduğu yerde böyle bir şeyin olması düşünülemez. Konuyla ilgili belediye başkanımız görevini süratle yerine getirecektir. İlk gelişimizde bunu göreceğiz.”
Yani... Ben bir dahaki gelişimde bu heykeli burada görmeyeyim dedi Başbakan...
O yüzden heykelin Saddam heykelleri gibi kementle indirileceği söyleniyor.
Heykeltıraş Mehmet Aksoy “Heykel öyle kepçeyle dozerle yıkılacak cinsten değil. Normal betondan üç misli daha dayanıklı. İçinde çelik borular ve güçlü bir demir konstrüksiyon var. Ancak dinamitle patlatılabilir” diyor. Sanat dünyası şaşkın...
Sürdürülen karşı devrime paralel bir karşı kültür devrimi yaşanıyor...
Bir yandan Kanuni’nin hayatını anlatan dizinin yasaklanması gündemde.
Bir yandan sinemalarda Atatürk ve Cumhuriyet’i aşağılayan “Hür Adam” filmi gösteriliyor.

Yazının Devamı

Aydın Doğan

9 Ocak 2011

Adeta moda oldu.. Aydın Doğan’a gelen vuruyor giden vuruyor... Ekranlarda her gece adı geçiyor. Adeta yaşanan dönemin günah keçisi.. Tayyip Erdoğan’dan da büyük sorumlusu!
Aydın Doğan ve Doğan grubunun hataları elbette olmuştur. Bunları bir sepete koyup eleştirebiliriz. En başta okurun buna hakkı vardır.
Ne var ki, grubun bugün iktidardan yediği darbeler hataları değil sevapları yüzündendir. Doğan grubunu batırma, Aydın Doğan’ı medya piyasasından uzaklaştırma girişimi gazetecilik yapılmadığı için değil yapıldığı için başlatıldı. Düğmeye Deniz Feneri davasında, bizim grubun gazeteleri bu olayı görmezden gelmediği için basıldı... Gelinen nokta belli. Aydın Doğan basın ve yayın organlarını satıyor. Piyasadan çekiliyor. Yarın medya daha mı özgür olacak?
Doğan grubu gazetelerini ortadan kaldırırsanız geriye ne kalır?
* * *
Bekir Coşkun dostumuz çok güzel bir kitap yazdı; “Başın Öne Eğilmesin...” Hürriyet’ten ayrılışını, Habertürk macerasını ve Cumhuriyet’e geçişini anlatıyor.
Bir gün Aydın Bey’le konuşurken iktidardan gelen tasfiye listesi söz konusu ediliyor. Bekir:

Yazının Devamı

Yargıtay yavaş mı?

8 Ocak 2011

“Hizbullah dosyasını Yargıtay 10 yıl boyunca karara bağlayamadı...
Yandaş medya bu yalanı işlerken AKP Sözcüsü Bekir Bozdağ cevher üretiyor:
- Yargıtay isterse dosyaları bir saatte karara bağlar.
Bu dinamizmi neden Deniz Feneri davasında göstermiyorsunuz diye sormak abes... Amaç belli...
Amaç Yargıtay’ı hırpalayıp orada iktidara bağlı yeni daireler oluşturmanın zeminini hazırlamak...
Hizbullah sanıklarının salıverilmesinin suçlusu gerçekten Yargıtay mı?
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Hürriyet’te Sedat Ergin’e anlatıyor:

Yazının Devamı

Sistem felç...

7 Ocak 2011

Parası ve fiyakası çok olanın haksız da olsa haklı çıkması gerekiyorsa... Para adaletsizlikten kazanılıyorsa... Halk küreselleşme ya da piyasa adı altında soyulacaksa... Adalet karambolden para kazananların işine gelmiyorsa... Elbet böyle olacaktı... Elbet Adalet Bakanlığı’na bütçenin yüzde 1’inden az para ayrılacak, elbet yargının adalet dağıtması için değil, dağıtmaması için düzen kurulacak, elbet sistem bugünkü gibi felç olacaktı...
Hükümete bakarsanız son skandalda suçlu Yargıtay... Hukukçular diyor ki, iktidar partisi bir kanun yapmayı beceremezse Yargıtay ne yapsın? Tutukluluk sürelerine ilişkin yasa üç kez 2’şer yıl ertelendikten sonra nihayet geçen hafta yürürlüğe sokuldu. Skandal patladı. Kanlı katiller sokakları doldurdu. İktidar partisi bu sahneyi bir türlü öngöremedi.
Batı ülkelerinde ceza davaları birkaç celsede biter... Bizde 10 yılda bitmiyor.
Avukat Hüseyin Ersöz:
- Beşiktaş mahkemeleri en erken 4 ay sonrasına gün veriyor, diye konuşuyor.
Mahkeme TÜBİTAK veya Adli Tıp’tan bir rapor istemeye kalksa o raporun gelmesi 1 yılı buluyor.
Bu dertler ve sorunlar yıllardır dile getiriliyor. İktidar oralı değil. Binlerle ölçülen yargıç açığı var. Son yıllarda yargıç

Yazının Devamı