Açık Pencere Peki 22 Temmuz seçimlerinde açıklanan seçmen sayısı kaçtı?42 milyon 700 bin...Böylece ortaya çıkıyor ki...22 Temmuz seçimlerinde yaklaşık 5 milyon kişi seçmen listelerine yazılmamıştır.DİE'nin verdiği seçmen rakamı esas alınırsa, AKP'nin aldığı oy tüm seçmenlerin yüzde 34.4'üdür.AKP'nin kendi seçmenlerini sandığa götürmek için gösterdiği çabalar bilindiğinden... Sandığa gitmeyen seçmenlerin çoğunluğunu AKP'ye oy vermeyenler olduğunu söylemek yanlış olmaz...5 milyon, iktidarın gücünü etkileyecek kadar büyük bir rakam... Bu seçmenler oy kullansa birçok milletvekili bugün Meclis'te olmayacak, yerlerinde başkaları oturuyor olacaktı...Bu kadar seçmen neden listelere giremedi.. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen:- Yüksek Seçim Kurulu bunun izahını yapmalıdır... 5 milyon seçmeni neden listelere kaydetmediklerini açıklamalıdır, diyor...YSK bu olayı sessizce geçiştiremez... Üstelik önümüzde bir de çok kritik yerel seçimler varken... Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK, Türkiye'nin nüfusunu 70 milyon olarak açıkladı... Türkiye'nin yarısını 28 yaşından aşağı gençlerin oluşturduğu ortaya çıktı. Bu arada çok önemli olmasına rağmen 18 yaşın üzerindeki nüfus henüz açıklanmadı... Bu
Açık Pencere - Bir rektöre YÖK'ün izni olmadan dava açılamaz...Ne var ki, Savcı Ferhat Sarıkaya bu uyarılara kulak vermediği gibi Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi de oralı olmadı. Yücel Aşkın tutuklandı, 3 ay hapis yattı. Tarihi eser koleksiyonuna el konulduğu gibi adı "tarihi eser kaçakçısı"na çıkarıldı. Üniversitenin Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı, haksız yere hapis yatmaya dayanamadı, koğuşunda çamaşır ipiyle intihar etti...Aradan 2 yıl 9 ay yani 33 ay geçti... Aynı mahkeme, aradan geçen sürede bir yasa değişikliği falan olmadığı halde yetkisizlik kararı verdi. Ve sonunda şu görüşe gelindi:- YÖK'ten izin alınmadan dava açılamaz...Bu hukuk hatası bir rektör ile yakınlarının aylarca acı çekmesine ve bir intihara yolaçtı...İlginçtir... Şemdinli davasından sonra görevine son verilen Ferhat Sarıkaya'ya ağıtlar yakan sözümona demokratlar bu hukuk cinayetine hiç değinmiyorlar. Dönemin yargıçları da sessiz! Arpalı ailesinin avukatı Turgut Kazan diyor ki:- Van'da yaşananlar, siyasi iktidarın ezmek istediği kesimleri yargı marifetiyle bertaraf etme denemesiydi. Ferhat da bunun silahşorüydü... Van'da denedikleri modeli şimdi yeni anayasa taslağı ile bütün Türkiye için gerçeleştirmeye
Açık Pencere - Bakıyorsunuz birçok şey harabe... İstiyoruz ki 'biz bu harabeleri verelim ve buraları güzel oteller haline getirelim'. 'Otel olmaz' diyorlar hemen. Diyorlar ki 'istemezük, olmaz'.Sanırız bu satırları okuyunca Güngör Uras dostumuz da acı acı gülümsemiştir. Sultanahmet'te Bizans kalıntılarının üzerine otel yapılmasını ancak Başbakan'ın durduracağını yazmıştı geçenlerde...Sadece o değil... İstanbul'a ve tarihine saygılı birçok yurttaş Sultanahmet'te antik yapılar üzerine yapılan Four Seasons otelini ancak Başbakan'ın direktifinin kurtaracağını umuyor ve sanıyordu. Ve Başbakan son sözünü söyledi:- Harabeleri verelim, otel yapalım...Ülkenin tarih ve kültür mirasını Başbakan'ın "harabe" diye nitelemesi doğrusu tarihe geçecek bir ifade... Turistlerin ülkemize otellerde yatmaya değil o harabelere görmeye geldiğini anlatmak da sanırız bu saatten sonra gereksiz... Milliyet'in dün birinci sayfasında yer alan haberi görünce kahkahalarla gülmemek mümkün müydü? Hani "Cumhuriyet Bizans'ı sistematik olarak tahrip ediyor"du... Hani Başbakan Erdoğan ise kendisinden önceki liderlere göre Bizans eserlerinin korunması konusunda çok titiz idi.. Ve hani Tanrı onu adeta Bizans
Açık Pencere İki yıl Takvim iki yıl da Sabah gazetesinde köşe yazan Aydın Ayaydın'ın görevine, geçen yılın sonlarında TMSF'nin müdahalesiyle son verildi.Nedenini Ayaydın şöyle anlatıyor:- Bakan Kürşad Tüzmen, kara kutusu Şevket Ilgaç'ı Dış Ticaret Müsteşarlığı'na getirmek istiyordu. Ben bu olayın şifrelerini yazınca planı altüst oldu. Bunun üzerine TMSF'ye telefon açtı: "Aydın Ayaydın'ın yazılarına ya bugün son vereceksin, ya da altı aydan beri masamda bekleyen izin belgesini onaylamayacağım" dedi.Bağımsız! TMSF'nin Başkanı Ahmet Ertürk bu tehdide boyun eğer. Karşılığında da Tüzmen istenen izni onaylar. Bu izin Sakarya'da bir arazinin serbest bölge yapılmasıyla ilgilidir...Aydın Ayaydın kitapta Sabah Genel Yayın Müdürü Ergun Babahan'ın kulaklarını sık sık çınlatıyor, şöyle diyor:- Yadırgadığım en önemli konu ise Sabah gazetesinin en tepe noktalarında oturan kişilerin "Aman sakın telefonla görüşmeyelim. Telefonlarımız TMSF tarafından dinleniyor" şeklindeki komplo teorisiydi... Düşünün ki gazetenin genel yayın müdürü telefonlarının dinlendiğini seslendirmesine rağmen o koltukta oturmayı içine sindirebiliyordu...* * *Entel çevrelere göre askerler basına müdahale ederse bu
Açık Pencere Malatya katliamının önceki günkü duruşmasında tutuklu sanıklardan Hamit Çeker, olayın bir numaralı sanığı Emre Günaydın'ın Malatya Emniyet Müdürü ile oturup kalktığını duyduğunu anlatıyor...Bütün bu olaylarda polisin kâh büyük bir zaaf... Kâh soruşturmayı saptırmak, delilleri bozmak, karartmak gibi bir tutum içine girdiği görülüyor.İlginçtir... İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Hrant Dink'in öldürülmesinde ihmali bulundukları gerekçesiyle bazı polis şefleri hakkında soruşturma yürütülmesini talep etti. Trabzon Valiliği buna izin vermedi.Polis isterse en karmaşık olayları şıp diye çözerken, Trabzon ve Malatya soruşturmaları neden çıkmazdan çıkmaza giriyor? Belli ki polisin içinde diğer devlet kuruluşlarına da uzanan güçlü bir illegal örgütlenme var. Hükümet bu örgütlenmeye karşı seyirciliğin ötesinde ne yapıyor? Olaylarda iki savcı ve iki TSK mensubunun adları geçiyor. Adalet Bakanlığı ve TSK ayrıca soruşturma yapıyor mu? Yoksa bu ülkede hukuk tamamen sıfırlandı mı? Trabzon'da rahip Santoro'nun İstanbul'da Hırant Dink'in... Son olarak da Malatya'da üç kişinin katlinin öncesi ve sonrasında yaşananlara bakıyoruz. Cinayetler aralarına adeta karbon kâğıdı konmuşçasına
Açık Pencere "Amerika Türkiye'ye sadece hava operasyonu için izin verdi. Kapsamlı bir kara operasyonu için engel olmaya devam ediyor..."Haber hükümetce tekzip edilmedi... Hiçbir yetkili:- Biz istersek kara operasyonu yaparız, demedi...CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen gelişimi şöyle yorumluyor:"Eğer bize 'Kardeşim siz kapsamlı kara operasyonu yapamazsınız' diyorlarsa bu çok ciddi bir durum yaratır. Çünkü dünya tarihinde sadece hava operasyonuyla terörü bitirmiş bir devlet yok. Amerika işte Afganistan'ı havadan bombardıman etti. Yetmedi sonra da kara birlikleriyle yere indi, hala teröristlerle mücadele ediyor. Bizim tarafın açıklamalarında deniyor ki 200 PKK'lıyı tasfiye ettik. Peki, kaçtı toplamı? 3500... Geri kalanı nerede? Yani 3300 terörist köylere, kasabalara, şehirlere sığındıysa bunların orada yakalanıp Türkiye'ye iade edilmesi lazım. Bu yapıldı mı? Yapılmadı. Ayrıca sadece güç kullanarak terör önlenir mi?"Sonuç... Hava operasyonları Türk kamuoyunun öfkesini yatıştırmaya yaradı. PKK birkaç hava saldırısında bir miktar telefat verdiyse de yine ayakta... Amerika ötesine pek izin vermiyor. Peki ne diyor? Siyasal çözüm sağlayın... Hatta kimi kaynaklara göre "Oturup PKK
Açık Pencere - Yahu aldığım duyumlara göre bu insanlar arkadaşlarımızı teker teker kuytu yerlere götürüp keseceklermiş... Derimizden ayakkabı, yünümüzden kazak, boynuzumuzdan tarak, sütümüzden peynir, ayaklarımızdan paça, işkembemizden çorba yapacaklarmış. Etlerimizi de döve döve biftek, bonfile, pirzolaya dönüştürecekler, kalanını kıyma makinelerinden geçireceklermiş. Anlatılanlar bana pek mantık dışı gelmedi... Bilmem siz ne dersiniz?Koyunlar arasında aydın geçinen biri şöyle bir güllük güneşlik havaya bakmış:- Yok yaa inanma, demiş, şu etraftaki güzel insanlardan bu kadar kötülük gelir mi? Üstelik de hayvanseverliğin kadar geliştiği bir çağda...- Bunu kötü olduklarından değil inançları gereği yapıyorlarmış... Bir de bayram ediyorlarmış...- Yok canım yapmazlar... Bütün bunlar ulusalcıların ürettiği komplo teorisi... Hayvanlarla insanların arasını bozmak için üretiyorlar... Biz böyle ömür boyu bir arada yaşarız. Bak görmedin mi demin geçen adamı.. Nasıl da sevgiyle başımızı okşadı... İnanma bunlara allasen...- Öyle mi dersin?- Öyle öyle bırak vesveseyi... Kötü şeyler düşünme... Her şey iyi olacak hiç merak etme...- Meeeeee... Meouüeiee...- Hah işte böyle... Biraz neşeli ol be
Açık Pencere "Cumhuriyet değerleri erozyona uğramakta, vatanın bölünmez bütünlüğü münakaşa edilmekte, toplum, "bizden olanlar, olmayanlar"şeklinde cephelere ayrılmakta, kardeş kavgasını körükleyen iç ve dış faaliyetler yayılmakta, terörizm belası şehirlere inmekte, milli servet yabancılara peşkeş çekilmektedir...Bu gidişin cumhuriyetimizi nereye götürdüğünü gören tecrübe sahibi kimselerin oluşturduğu fikir grupları, sivil kuruluşlar, birbirinden kopuk ve dağınık bir şekilde çalıştıklarından yeterince etkili olamamaktadırlar. Bu grupları bir araya getirecek, yukarıda belirtilen tehlikelere karşı Türkiye genelinde demokratik mücadele verecek yeni bir oluşuma, kesin şekilde ihtiyaç vardır. Cumhuriyet değerlerini korumak uğruna, görüş ayrılıklarını aşmak bu oluşumda yer ve görev almak milli bir vazife olmaktadır. Hep birlikte Milli İktidar Hareketi'ni başlatmamız gerekiyor..." Ülkenin gidişinin hayırlı bir yönde olmadığını gören sorumlu insanlar bir araya gelmek, birşeyler yapmak telaşı içindeler... Diyalog Grubu da bu amaçla Ankara'da bir toplantı düzenlendi. Önümüzdeki pazartesi günü yapılacak toplantıya cumhuriyet değerlerini, Atatürk milliyetçiliğini, üniter yapıyı savunan,