Ezbere demokrasi

16 Haziran 2007

Açık Pencere Ali Sirmen dostumuz geçenlerde yazdı:"24 Nisan 1983 tarihinde yürürlüğe giren Siyasi Partiler Kanunu, siyasi partilerin milletvekili adaylarının belirlenmesinde önseçim yöntemini açıkça zorunlu kılmıştır... Ne var ki, Özal iktidarı döneminde Özal'ın dayandığı çoğunluğun oylarıyla bu yasa değiştirilmiş ve yeni getirilen 3270 sayılı yasa ile önseçim zorunluluğu kaldırılmıştır..."O oturumda söz alan milletvekillerinin sözlerinin zabıtlardan okuyalım:"SHP grubu adına Turan Beyazit - Sayın milletvekilleri, teklif, parti liderinin ve liderin etrafındaki dar kadronun etkinliğini artırmayı hedeflemektedir... Siyasette tek seçicilik haline dönüşen bu etkinliğin, lider ve dar bir kadro diktası yaratacağı bir gerçektir (...)"Ferit Melen (Van) - (...) Eğer bir partinin bütün milletvekili adaylarını sadece genel başkana yahut sadece merkez organına seçtirirseniz o vakit sizin yerinize bu Meclis kapıkullarıyla dolar. Kapıkullarıyla da demokrasi olmaz arkadaşlar." * * *O günkü kehanet doğrulandı. Meclis kapıkullarıyla doldu. Siyasi liderler bu manzaradan mutlu. Hiçbiri önseçim yapmıyor artık... Demokrasinin bu şekilde katli

Yazının Devamı

Cevabı aldık!

15 Haziran 2007

Açık Pencere Sorularımızın yanıtı çok geçmeden geldi. Dünkü Posta gazetesinin "Çok ayıp" başlığıyla manşetten verdiği haber şöyle idi:"Ankara Ulus'taki Anafartalar Çarşı'sına düzenlenen canlı bomba saldırısında yaralanan Selahattin Deniz, 15 gün sonra hastanede ölmüştü. Aileye hastane masrafları için 1200 YTL'lik senet imzalatıldığı ortaya çıktı. Beş parasız aileye haciz gelmek üzere."* * *Ne demişti Tayyip Erdoğan üç gün önce?"Türkiye'de 5 bin teröristle mücadele bitti mi ki Kuzey Irak'taki 500 kişiyle uğraşma safahatine gelinecek?"Peki, aradan 24 saat bile geçmeden aynı Tayyip Erdoğan aynı konuda ne dedi?"İçeride 1500, dışarıda 3 bin 500 gibi rakamlar söz konusu... İçeride de dışarıda da bir ayrıma gitmek gibi bir anlayış söz konusu olamaz."Terör gibi ülkenin en önemli sorununa bu tür çelişkilerle yaklaşmak başlı başına handikap değil midir? Devlet adamlarının ağzından söz bir kere çıkar, aski taktirde ne sözün ne de devlet adamının önemi kalır...Attilla İlhan'ın aşağıdaki dizeleri bir şey ifade eder mi bilemeyiz ama yine de aktaralım:"O sözler ki kalbimizin üstünde/ Dolu bir tabanca gibi/ Ölüp ölesiye taşırız/ O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan/ Uğrunda asılırız..."

Yazının Devamı

Zirvedeki çatlak

14 Haziran 2007

Açık Pencere Dün Almanya'nın ünlü Suddeutsche Zeitung gazetesinde yayımlanan, Türkiye'de kimi gazetecilerin görüşlerinin de aktarıldığı yorumda, TSK'nın sınır ötesi operasyonu halkın gözünde iktidarı korkak göstermek için istediği iddia ediliyordu. Türkiye'de çok sayıda gazete yazarı da buna benzer düşünceler içinde. Geçenlerde bir sağcı gazete yazarı Güneydoğu'da hiç rütbeli askerin ölmemesini tuhaf bulduğunu yazdı. Bir iki gün sonra patlayan mayın bir yarbay ile bir binbaşıyı şehit etti. Kimi AKP yanlısı yazarlar Ulus'taki patlamayı derin devletin düzenlediğini iddiaya kadar götürdü işi...AKP ve yandaşı gazeteciler bir yandan askerin Erdoğan'ı köşeye sıkıştırmak istediğini yazarken bir yandan da halk arasında TSK'ya karşı güvensizlik yayıyor.Tayyip Erdoğan ne diyor:"Türkiye'deki 5 bin terörist halledildi mi ki Kuzey Irak'taki 500 taneyle uğraşalım."Buyurun size hem sınır ötesi operasyon isteğine karşı ayak sürüyen hem de askeri küçük düşürmeyi amaçlayan bir cevap.Askerler yurtdışı operasyon kararlılığında olabilir veya olmayabilir. Bu izni öncelikle karşı tarafta caydırıcılık yaratmak için istiyorlar. Ama zirvedeki çatlak yüzünden Türkiye bu caydırıcı gücünü kaybediyor.

Yazının Devamı

Sağ, sol, ulusal...

13 Haziran 2007

Açık Pencere - Siyasetteki geleneksel "sağ - sol karşıtlarının ve rekabetinin yerine" siyasiler arasında Batı ile işbirliği yapanlar ve işbirliğine karşı çıkanlar ayrışması keskinleşmeye başladı.Tespit yerindedir...Sağ, sol, merkez ayrımları yerine artık Amerikancı - ulusalcı saflaşması dikkati çekiyor...Prof. Manisalı bir parantez açma ihtiyacı hissediyor:- Bir işçi sendikası ABD'ci ve AB'ci olabilir. Ancak bu sendikanın sadece üst yönetimi bu kimliğe sahiptir. Geri kalan büyük çoğunluk yani taban ulusalcıdır. Türkiye'de yüzde 90 Amerikan karşıtlığının olması, bunun en önemli kanıtıdır.* * *Türkiye 1950'den beri ABD'ye bağımlı iktidarlar tarafından yönetiliyor. Her iktidar belli ölçüde Amerikancıdır. Ancak hiçbir iktidar AKP kadar bağımlı olmadı. Ulusal onurdan uzaklaşmadı. O kadar ki... Müslümanlığı kimselere bırakmayan bu kadro hukuksuz savaşta ABD'nin Irak'taki Müslümanları katletmesine tam destek veriyor. Bu kadar uydulaşan bir partiye ABD eşit ortak gözüyle bakmaz. O yüzden "ittifak" denilen şey tam bir "sömüren - sömürülen" ilişkisine, tek taraflı hizmet sözleşmesine dönüştü... O yüzden Türkiye şamar oğlanı muamelesine layık görülüyor. Bu kafalarla bugünkü çıkmazlardan

Yazının Devamı

Mayın tuzağında

12 Haziran 2007

Açık Pencere Ne yapmalı? CHP'li Onur Öymen, "11 Eylül saldırılarından sonra hemen hemen her NATO konseyinde terör konuşulmuştur. Biz de konuyu NATO'ya götürelim" diyor. Sanırız AKP, ABD'yi zora sokmamak için konuyu NATO'ya da götürmüyor.Top ara sıra ayağımıza da geliyor. Örneğin şu sırada İncirlik'in süresinin uzatılması söz konusu. AKP Milletvekili Turhan Çömez:- Irak'taki ABD güçlerinin ihtiyacı olan hava kargosunun yüzde 60'ı İncirlik'ten ulaştırılıyor. Dolayısıyla süreyi uzatıp uzatmama elimizdeki en güçlü kozdur, diyor...- Karşılığında ne isteyebiliriz ABD'den?- PKK'nın lider kadrosunun bize teslim edilmesini... Kuzey Irak'ta karakollar kurmamıza izin verilmesini... PKK'yı hâlâ terörist örgüt olarak görmeyen Irak hükümetine yaptırım uygulamasını...vb...İyi de... ABD tarafından deliğe süpürülme korkusu çekenler bunu yapabilir mi? PKK, 2004 yılında terörü neden yeniden başlattı? PKK bugün ne istiyor? Destekçisi ABD, terörün sürmesinden nasıl bir yarar umuyor? Bunları bile tam bilmiyoruz... Türkiye şehit veriyor, ama ne karşılık verebiliyor ne caydırıcı olabiliyor. Genelkurmay sınır dışı operasyon öneriyor. Hükümet işi yokuşa sürüyor. Çünkü ABD'nin görüş ve emirleri dışına

Yazının Devamı

Gençlere öğütler!

10 Haziran 2007

Açık Pencere - Kapıdan girerken şahsi fikirlerinizi portmantoya asın, onları yayına sokmayın...Çok gülmüştük o zaman. Şimdi biz de gençlere benzer bir tavsiyede bulunalım:- Klavyenin tuşlarına dokunmadan önce ulusal duygularınızı çekmecenize koyun, yazıya karıştırmayın... Yazınızı günümüzde mevcut "yazısız anayasa"ya uygun yazın. Mesela: Laiklik tehlikede diyenleri "laikçi" diye alaya alın... Laikleri "statükocu","Kemalist" vs. diye suçlayın. İrtica tehlikesinin zinhar olmadığını vurgulayın. AB süreci tıkanmış olsa da devam ediyormuş gibi davranın, AB karşıtlarını anti demokrat olarak damgalayın. Kıbrıs'ın gözden çıkarılmasında sakınca olmadığını fısıldayın.AB'nin duyarlık gösterdiği Kürtler, azınlıklar, Kıbrıs, Rumlar, Ermenistan vb. konularında aynı duyarlığı gösterin. Demokrasi ve insan hakları adına onlardan yana tavır alın. Kendi devletinizi sürekli eleştirin.Güneydoğu'da akan kanların sorumlusu olarak TSK'yı gösterin, sık sık çözüm için Türkiye'ye çağrı yapın. PKK ve Apo yokmuş gibi davranın.AKP'ye hareket alanı sağlamak için ikide bir askerleri "darbeci" diye suçlayın... AKP'nin demokrasinin yolunu açtığını üzerine basa basa söyleyin.PKK'ya, ülkenin pazarlanmasına,

Yazının Devamı

Cumhuriyet sıkıntılı

9 Haziran 2007

Açık Pencere İşgalcilerin içerideki ortağı AKP o yüzden Batı tarafından el üstünde taşınıyor. Milli ekonomiyle birlikte milli devlet de sarsılıyor. Üniter devletin Osmanlı modeline dönüştürülmesi için dört bir yandan çalışma yürütülüyor. Değerli iktisatçı Selim Somçağ, "Kanuni'den Vahdettin'e" adlı son kitabında olup biteni şöyle özetliyor:"ABD önderliğindeki Batı bloku Türkiye'yi yeniden nüfuz alanına aldıktan sonra Türkiye'de İslamcı, gerici, cumhuriyet düşmanı akımları ve etnik bölücülüğü de teşvik ve tahrik etmeyi ihmal etmedi; çünkü Türkiye'nin yeniden Osmanlı'nın son dönemindeki gibi sömürgeleştirilebilmesi için milli devletin yıkılması, milli bilincin ortadan kaldırılması, Türkiye halkının millet olmaktan çıkarılıp dini cemaatlere, etnik gruplara bölünmesi gerekiyordu..." NOT: Genelkurmay'ın dünkü bildirisinde de bu tehlikelere dikkat çekiliyor, halk uyanık olmaya çağrılıyordu. Halk demokratik alanda ve düşünce platformunda ülkesini savunmalıdır. Ancak... Sakın ola ki bu hak kaba kuvvete, toplumsal çatışmaya dönüştürülmemelidir... Aman dikkat! Türkiye 1922'de emperyalist düşmanı topraklarından attı... Ancak Batı döndü dolaştı, 1940'lardan itibaren Türkiye'yi yeniden işgale

Yazının Devamı

Güncel bir yazı...

8 Haziran 2007

Açık Pencere "...Türkiye'de demokrasi var mı? Olabilir mi? Bir kere dostlar, demokrasinin ilk şartı bağımsızlıktır... Bağımsız olmayan ülkede demokrasi olamaz, çünkü halkın temsilcileri halk için çalışamaz. Halkın seçtiği Meclis ancak (bizdeki gibi) AB, ABD, IMF ve uluslararası tekellerin yararına çalışır.Bağımlı ülkede iktidarları ve başbakanları ABD ve para babaları tayin eder. Ne iktidar ne muhalefet halk yanlısı politikalar oluşturabilir...O yüzden Atatürk demokrasiden önce tam bağımsızlık, ulusal egemenlik gibi ilkeleri oturtmaya çalışmıştır... Çünkü demokrasi ancak o temeller üzerinde yaşayabilirdi.Ama o temeller yıkıldı. Demokrasi adına sadece bir tahta sandık kaldı orta yerde.Seçim ve siyasi partiler yasalarının çarpıklığı tesadüf değildir. Bu yasalar ülkenin dışarıdan kolay yönetilebilmesi için yıllar içinde bilinçli olarak antidemokrat biçime sokulmuştur. Parti liderleri bilinçli olarak padişah yetkileriyle donatılmış, böylece dışarının Türkiye'yi onlar eliyle yönetmesi kolaylaştırılmıştır. Halkın iktidarı denetlemesi zorlaştırılmıştır. Yönetim halktan koptukça ve tek elde toplandıkça dışarının ülkemizi yönetmesi kolaylaşır... Bağımsızlık yoksa demokrasi hayaldir."

Yazının Devamı