Bağımsızlık reformu

16 Mayıs 2007

Açık Pencere Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, meydanlardaki taleplere uygun olarak bir "bağımsızlık ve eşitlik" reformu öneriyor. Ve diyor ki:- Bağımsızlık ve eşitlik iki temel ilkedir. Bağımsızlık yoksa demokrasi de yoktur. Eşitlik yoksa özgürlük de yoktur...Peki ne yapmalı? Sayın Profesör özetle şunları kaydediyor: "Bağımsız Türkiye, günümüzde iki büyük dünya gücü olan AB ve ABD ile ilişkilerin Türkiye lehine yeniden düzenlenmesiyle yaratılacaktır. Bağımsız Türkiye, şu anda mahkemeye düşmüş olan IMF ile ilişkilerimizin Türkiye lehine yeniden düzenlenmesiyle yaratılacaktır. Bağımsız Türkiye, 'piyasalar' adı verilen sistemin ülke çıkarları doğrultusunda yönlendirilmesini gerektirir. Türkiye'nin geleceği, bu güçlerle ilişkilerin ülke çıkarları doğrultusunda "yönetilebilmesi"ne bağlıdır. Laiklik de ancak bu yapılırsa, dış baskı ortadan kaldırılabilirse korunabilir..."Özetle... Bağımsızlık dünyadan koparak değil, dünya ailesi içinde onurlu ve eşit bir noktaya ulaşarak gerçekleştirilir. 'Ne ABD ne AB... Tam Bağımsız Türkiye...' Mitinglerde en çok seslendirilen sloganlardan biri de buydu... İyi de... Birleşip öncü olması istenen CHP-DSP ortaklığı bu tam bağımsızlığı nasıl

Yazının Devamı

İzmir'in intikamı!

15 Mayıs 2007

Açık Pencere Orta yaşlı birinin elinde bir başka pankart:"Gâvur İzmir yobaz hükümet istemiyor." Ve ayakkabı boyacısı küçük bir çocuğun boya sandığındaki şu yazı: "Gâvur İzmir'in Türk boyacısı."Sonra başkaları; "Amerikalı değil İzmirliyiz. Onu kullanmayıp süpüreceğiz.", "Solmuş Gül'ünü, sönmüş ampulünü al da git.", "Tek yumurta üçüzleri: Tayyip - Gül - Arınç."Karşıyaka çıkarmayı denizden yapmış. Bir motor, üzerinde Zübeyde Hanım'ın fotoğrafı... Yanında şu sözler; "Anamızı da aldık geldik"Biraz sert ama aynı ölçüde esprili bir başka pankart: "Cumhuriyet düşmanları yüzme biliyor musunuz - Gâvur İzmir."Alandan ayrılırken gözlere ilişen son pankart belki: "Kalbim Ege'de kaldı."* * *Bu mitingler 4.5 yıllık birikimin patlaması... Tek adamın cumhurbaşkanı seçmeye kalkışmasının sonucu... Meclis Başkanı'nın şeriatçı dayatmalarına tepki... Bu kitleler sokağa cumhuriyet, demokrasi ve laiklik için çıktı... TC Anayasası'nda ne yazıyorsa onu talep ediyorlar. AKP kadrosu eğer ettiği yemine ve demokrasiye sadık kalacaksa sorun yok... Ama değilse bu kitleler yeniden meydanları dolduracaktır... Önce Tandoğan, ardından Çağlayan... Yanardağ üçüncü patlamayı pazar günü İzmir'de yaptı. Tarihin en büyük

Yazının Devamı

Tanıyalım adayı!

13 Mayıs 2007

Açık Pencere Tabii ki onları henüz tanımıyorsunuz. Ama tanımak için de can atıyorsunuz! O zaman buyurun diyoruz "Tanınmış Gazeteci" Fahrettin Fidan'ın tanımanızı özellikle istediği aday adaylardan ikisine:Mahmut Akyarma: Kasabadaki adayların en fiyakalısı, en uzunu. Eğitimi; dışarıdan ilkokul mezunu. 1.90 boyunda, söylediğine bakarsanız onlarca evliya var soyunda. Mesleği müteahhit, çevresinde kime sorarsanız o tam bir "it." Biri resmi 2'si imam işi, 3 eşten 12 çocuk babası, aday olur olmaz birden değişti yürüyüşü, havası. Bütün gün kasabada lacilerle dolaşmakta, o artık bir "devlet büyüğü!", bu yüzden kimseyle dalaşmamakta. Armutu sapıyla, üzümü çöpüyle yer, gerekli - gereksiz "Tayyip Bey çok israr etti, kıramadım" der. Ahdı var, milletvekili olursa ilk iş olarak kendisine ihale vermeyen belediye başkanını dövecek, ardından kaymakamın defterini dürecek. O henüz evrimini tamamlayamamış bir garip yaratık, hâlâ tam bir mamut, "Angara" yolun açık olsun Mamut, pardon Mahmut...Ümmet Kümbet: Milliyetçi, muhafazakâr, mukaddesatçı. Mesleği; yap - sat'çı. Para için yapmayacağı yok. Adamı anında satar, tek ayak üstünde kırk yalan atar. Şimdiye kadar yaptığı binaların yarısı yıkıldı, bütün

Yazının Devamı

Okurla sohbet...

12 Mayıs 2007

Açık Pencere Efendim, medyamız genel olarak iktidarın iyi yanlarını yazmaktadır... Bir övgü değil eleştiri eksikliği söz konusu... Biz de bu eksikliği gidermeye çalışıyoruz. Kaldı ki köşe yazarının işi iktidarı övmek değildir... Seçmen adına, ulus adına iktidarı izlemek, sorgulamak, eleştirmektir... Doğruları yazmaktır. Sevgili okurlar bize bu soruyu sormak yerine eğer eleştirilerde yanlışımız varsa, hata yapıyorsak, onlara işaret etmelidir.Bir başka konu.. Zaman zaman gazeteleri protesto eden, ben okuduğum gazeteyi bırakacağım diyen okurlara rastlıyoruz... Elbet bir gazeteyi okumaya devam etmek ya da bırakmak okurun kendi tasarrufudur... Ancak bir gazeteyi, sevdiği yazarları da kaybetmek pahasına bırakmak doğru ceza mıdır? Yoksa sayın okurun kendisini gazetenin sahibi olarak görmesi, her gördüğü yanlışlığı eleştirmesi, gazetesine (kendi çocuğu gibi bakarak) onu sabırla doğru çizgiye çekmesi midir çözüm?Basın piyasası çeşitlendi... TMSF basını var, iktidara yamanmış basın var, eleştiriyi unutmuş basın var... Okurun her şeye rağmen biz yazarların özgürce yazdığı gazeteleri ayrı tutması gerektiğini düşünüyoruz... Tabii eleştirilerini asla eksik etmeyerek... Sevgili okurlarla hayli

Yazının Devamı

Teslimiyet bayrağı

11 Mayıs 2007

Açık Pencere Uğur Ergan'ın dün Hürriyet internetteki haberi bu sözlerle başlıyordu... Neymiş o ilk? Okuyoruz:"Dışişleri Bakanlığı tarafından işletilen Devlet Konukevi'nde '9 Mayıs Avrupa Günü' nedeniyle AB Komisyonu'nun Türkiye Temsilcisi Marc Pierini tarafından verilen resepsiyonda, AB üyesi tüm ülkelerin bayrağı ile birlikte Kıbrıs Rum Kesimi'nin bayrağı da yer aldı... Daha önce birçok kez Türkiye - AB Ortak Komisyonu toplantısına ev sahipliği yapan Devlet Konukevi'ne sadece Türkiye ve AB'nin 12 yıldızlı bayrağı konuluyordu..."* * *Şu haber de dünkü Cumhuriyet'ten:"Irak Kürt asıllı Cumhurbaşkanı Celal Talabani'den sonra... AKP'ye bir destek de Kıbrıslı Rumlardan geldi. Rum Meclis Başkanı ve AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas, AKP'yi desteklemek zorunda olduklarını söyledi..."Bu yaşananlar tesadüf mü?Olabilir mi? AKP Kıbrıs'ı getirdi topun ağzına koydu... Bundan sonra Türkiye ya Kıbrıs'ı verecek ya da AB ile ilişkiler askıda kalacak... Muhtemeldir ki seçim sonrasında AKP iktidar olursa AB yolunu açmak bahanesiyle Kıbrıs'ı tanıyacak, teslimat yolunu açacak...Ankara Palas olayı o yolda bir işaret değil mi? Hatta vaat denebilir! Rumlar çok emin olmasalar AKP'yi bu kadar

Yazının Devamı

Zehir girişimci

10 Mayıs 2007

Açık Pencere Sümerbank Mensucat fabrikası özelleştiriliyor... Tesisi AKP'li Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar'ın başkanlığını yaptığı Manisalı işadamlarından oluşan Ortak Girişim Grubu (OGG) 2005'te 3.7 milyon dolara (yaklaşık 5 trilyon lira) satın alıyor... Tesisin 90 dönüm arazisi var. OGG, satın alma işleminden 4 ay sonra arazinin 55 dönümünü KİPA'ya satıyor... Kaça mı? Tam 13.7 milyon dolara... Yani tamamını aldığı fiyatın 4 katına... Olay yargıya intikal ediyor... Danıştay yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Ancak davayı açan kişi 2 trilyon komisyon alarak davadan vazgeçiyor... Dava düşüyor...Manisa CHP Milletvekili Hasan Ören konunun peşini bırakmıyor. Hazırladığı dosyaları dört bir yana dağıtıyor. Birini de Başbakan'a iletiyor... Başbakan dosyayı Başbakanlık Teftiş Kurulu'na havale ediyor... Yapılan incelemede satılan tesisin gerçek fiyatının 47 trilyon olduğu ortaya çıkıyor... Özelleştirmenin iptali, tesisin geri alınması talimatı veriliyor...Tesis geri alınıyor mu? Ne gezer... Tam geri alma işlemine geçilecek... Manisa OGG, 90 dönümlük araziyi, yaklaşık 46 trilyona apar topar Hollandalı bir firmaya satıveriyor... Manisa OGG hem devletle hem hukukla kedi fare gibi

Yazının Devamı

Ver gazı, al kazı

9 Mayıs 2007

Açık Pencere Dünkü Hürriyet'te bir başka haber okuyoruz:"Filistin Kültür Haftası kapsamında düzenlenen defilede mini etekli mankenler podyuma çıkınca 50'ye yakın AKP'li milletvekili topluca ayağa kalkarak salonu terk etti. Bunun üzerine modacı Abdullah Öztoprak defilesini yarıda kesti..."Gördünüz mü gelmiş geçmiş en liberal iktidarın mensuplarını... Mini eteğe tahammülleri olmadığı gibi davet sahibine de saygıları yok. Mini etekli mankenlerin fotoğrafları da vardı gazetede... Doğrusu sokakta gördüğümüz olağan mini eteklilerden bir farkı yoktu... Peki o 50 milletvekilinin İranlılardan farkı nedir? Herhalde İranlı vekiller ya defileye gelmez ya da gelmişse davet sahibine saygı gösterir, bu kabalığı yapmazlardı... * * *Şu günlerde AB ve ABD'den AKP'ye bol gaz veriliyor... Schröder'den Barroso'ya, Solana'dan Olli Rehn'e kadar AB'nin tüm askerleri yağ tenekesiyle sırada... Batı kendileri için altın yumurtlayan bu tavuğu çok sevdi. Yine iktidar yapmak istiyor... Newsweek'in ünlü yazarı Fareed Zakaria'nın molla zihniyetini liberal gösterme çabası da o yüzden... Yerseniz... Dünkü gazetelerde haber... ABD'de yayımlanan Newsweek dergisinde Fareed Zakaria imzalı

Yazının Devamı

Kutuplaştırmak mı?

8 Mayıs 2007

Açık Pencere Böyle bir tehlike olabilir... Ama halk bu tuzağa düşer mi?Bizce düşmeyecektir... Düşmemelidir...Aslında bu ülkenin kimliğini "Müslüman" diye açıklayan dindarlarıyla, kimliğini "cumhuriyetçi laik" diye tanımlayan yurttaşları arasında özde büyük ayrılık yoktur... Her iki kesim kendini hayatın zorluklarından, haksızlıktan, adaletsizlikten, ahlaksızlıktan, eşitsizlikten kurtarma derdindedir. Her iki kesim de onuruyla yaşama çabasındadır. Bu çabayla kimi dine sığınmış, kimi de çareyi çağdaş demokratik düzende görmüştür... Kutuplaşmayı yaratanlar, bu insanların inançlarını tehlikedeymiş gibi gösterip kurtarıcı rolüne giren "oy tüccarları"dır. Ayrılık derinleştikçe bunlar gücüne güç katar.Kutuplaşmayı körükleyen bir de dış unsur vardır... Onlar da Türkiye'yi dışarıdan kolay yönetebilmek için toplumda yıllardır Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Atatürkçü-Osmanlıcı, laik-şeriatçı gibi ayrımları körüklerler. Dış güçlerin son projesi Türkiye'yi "Ilımlı İslam" modeline sokmaktır. Bununla amaç, kimilerinin sandığı gibi halkı daha dindar yapmak değil, laik cumhuriyet ve Atatürk'ü eritecek, sömürü düzenini yerleştirecek bir yapıyı ülkeye yerleştirmektir...Türk halkı birbirini tanır, sever,

Yazının Devamı