Tanyeli kıvırmadı

19 Ekim 2006

- 1 milyon dolar da teklif etseler gitmem. Çünkü Amerika orada kadın ve çocukları katlediyor...Yalnızca Tanyeli Hanım değil... Vicdan sahibi her vatandaşımız ABD'nin Irak cinayetine tepkili...Derken gözümüz Nuray Mert'in Radikal'deki yazısının son satırlarına kayıyor... Okuyoruz:"...Ben, Orhan Pamuk'u, siyasi açıdan, söylediklerinden dolayı değil, söylemediklerinden dolayı eleştiren biriyim. Uluslararası şöhret ve saygınlığını, Irak işgali konusunda muhalefet etmeye kullanmasını arzu ederdim, hâlâ ediyorum. Dört yıldır, bu konuda uluslararası medyada hiçbir çıkış yapmadı. Bir işgal karşıtı olarak, birçok arkadaşımla birlikte, Nobel'li bir yazardan bu yönde bir çaba bekliyorum..."Evet... Dansöz Tanyeli öyle... Nobel'li edebiyatçımız böyle...Bizde bazı yazarlar 90 yıl önceki olayların travmaları içinde kıvranır(!) ve bu konuda Ermeni diasporasının acısını derinliğine paylaşırken nedense önlerinde cereyan eden, önlenebilir bir trajediyle ilgili olarak tek sözcük sarf etmiyorlar. Kendi ülkelerini 90 yıl önceki olaydan dolayı suçlarken ABD'yi tek sözcükle bile eleştirmiyorlar? Saf saf soralım: Acaba neden? Haber Bugün gazetesinden... Başlığı "Zulüm ve katliam yapanları eğlendirmem..."

Yazının Devamı

Saygın Meclis...

18 Ekim 2006

Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın bu sözleri dünkü gazetelerde yer aldı. Peki, dünkü gazetelerde başka ne gibi haberler mi yer aldı? Örneğin bizim gazetede... Buyurun:Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile 6 bakan hakkında dokunulmazlık dosyaları TBMM gündeminde bekliyor. Hükümet üyeleri hakkında fezlekeler şöyle: Erdoğan (2 dosya): Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturma, görevi ihmal...Kemal Unakıtan (Al Baraka Türk olayından iki dosya): Vergi Usul Kanunu'na muhalefet.Abdülkadir Aksu: Özel evrakta sahtecilik ve Siyasi Partiler Kanunu'na muhalefet...Abdullah Gül: Özel evrakta sahtecilik ve Siyasi Partiler Kanunu'na muhalefet...Vecdi Gönül ve Osman Pepe: Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Yasa'ya Muhalefet.Mehdi Eker: Hukuka aykırı işlemler... Bir başka gazetede; "218 milletvekili hakkında dokunulmazlık dosyası bulunuyor" haberi...Bir Meclis düşünün ki, bakanlarının ve milletvekillerinin neredeyse yüzde 40'ı hakkında suç isnadı var. Ama dokunulmazlık nedeniyle yargılanamıyorlar. Yargılansalar belki de bir bölümü şu an Meclis'te değil, hapishanede olacaklar. Yine dünkü gazetelerde yer alan bir başka haber...

Yazının Devamı

Temiz sorular!

17 Ekim 2006

CHP Milletvekili Nail Kamacı, Tayyip Erdoğan'ın, Uğur Dündar'la yaptığı röportajda söylediği bu sözlerle ilgili olarak dün kendisine bazı sorular yöneltti. Temiz olmayan belediyeler hangileridir?Temiz olmadığını söylediğiniz belediyelerle ilgili herhangi bir işlem yapıldı mı? Yapılmadıysa nedenini açıklar mısınız?Çorum Belediyesi'nde adı yolsuzluğa karışan AKP'li belediye yöneticilerinin tekrar göreve iade edilmelerinin gerekçesi nedir? Bilvesile biz de Sayın Başbakan'a iki soru yöneltelim: Köşemizde ve birinci sayfamızda haberleştirilen ve neredeyse tamamını AKP'lilerin aldığı Beypazarı'ndaki ihalelerle ilgili herhangi bir soruşturma açtırdınız mı? Devlet memurlarını tayin ettiğini iftiharla kaydeden İlçe Başkanı'nızla ilgili ne yaptınız? Soruşturduk... Bu konuda soruşturma açıldığına ilişkin bir belirti yok... Demokrasilerde eşi ve benzeri bulunmayan bu icraata göz yummanızın sebebi nedir?CHP Milletvekili Muharrem İnce, Meclis'te doğrudan size hitap ederek, "MEB'nin bedava kitap dağıtımında çok büyük yolsuzluklar yapıldı. Lüten bana istediğiniz gün ve saatte bir randevu verin, bu yolsuzlukları belgeleriyle anlatayım" demişti. İnce'ye randevuyu neden hâlâ vermediniz? "3 bin 200

Yazının Devamı

Soykırım kıyağı!

15 Ekim 2006

"Efendim, varoş sinemalarında titiz bir inceleme sonucu ortaya çıkardığım bu soykırımın adı Bizans Soykırımı'dır! Yapan da Malkoçoğlu namındaki Cüneyt Arkın'dır! Halen yaşamakta olan bu şahıs hemen her filminde 'Kahpe' diyerek zavallı Bizanslıların üzerine saldırmış... Her defasında onlarcasını acımasızca ve de marazi bir zevk alırcasına... Bu anam için... Bu babam için... Bu bacım için, vs. diyerek kılıçtan geçirmiş... Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamıştır. Kendisinin filmleri tek tek ve kare kare incelenirse soyunu kırdığı Bizanslı sayısı kesin olarak ortaya çıkar ki, sanırım buna hiçbir Türk itiraz edemez. Durumu bilgilerinize arz ediyor... Ödül vermek isteyenler için adres ve telefonumu aşağıya ekliyorum." Ermeni, Süryani, Pontus... Tarihleri aynı zamanda sömürgeciliğin de tarihi olan Batılı dostlarımız sorumlu olduğumuz soykırım sayısını 3'e çıkardılar. Tabii bizden kimse "Yahu nereden çıktı bunlar, hadi Ermenileri anladık da Pontuslarla Süryanileri ne zaman kestik?" gibi bir soru sormadığı için Batılı dostlar şimdi hızla yeni soykırım senaryoları hazırlamakla meşguller. Arkadaşımız Fahrettin Pamuk (!), "Bu kıyağımı unutmasınlar" diyor, gözden kaçan bir başka Türk

Yazının Devamı

Ödül kimlere?

14 Ekim 2006

Ne var ki ulusal duyarlığı ön planda tutan kesimler aynı mutluluğu paylaşmıyor... Onlarda "Ne pahasına olduğuna bakmayalım, alınan ödülün tadını çıkaralım" gibi bir rahatlık yok. Buruk duygular ağır basıyor... Ödülün Türkiye'yi yücelten değil cezalandıran nitelik taşıdığına inanılıyor. Ödül Türkiye'ye mi verildi, Türkiye karşıtlığına mı? Pamuk'un romanına mı verildi, Türkiye'yi kuşatanları memnun eden sözlerine mi? Kuşku okyanus ötesine dek uzanıyor: Washington Times gazetesinde şu yorum:''Nobel bile siyasetten kaçamadı''Bu ödüle içten sevinenler mi? Var tabii... Ermenistan Yazarlar Birliği Başkanı David Muradyan, sevincini, "Bu ödül Türkiye'ye verilen güçlü bir mesajdır. Bu hem bir edebiyat ödülüdür hem de ahlaki bir durumdur" sözleriyle dile getirmiş. Ülkenin ünlü yazarlarından Perch Zeitunsiyan'ın yorumu, "Bu, Pamuk'u yargılamak isteyen Türklere bir derstir" olmuş... Bir başka Ermeni yazar Aleksandır Topçiyan, "Bu gelişmeye çok çok sevindim" diyor...Orhan Pamuk, "Bu ödül Türkiye'ye verilmiştir" diyerek yüreklere su serpiyor... İyi de... O zaman Ermenistan'daki Ermeni yazarların bu sevinci niye? Gazetelerde Türk kazandı, Türkiye kazandı, Türk edebiyatı kazandı gibisinden

Yazının Devamı

Ödüle giden yol

13 Ekim 2006

Bir okurumuz yukarıdaki cümleyle başlamış mektubuna...Aslında dün Orhan Pamuk Nobel'i kazandı haberi gelince hiçbir şey hissetmemenin çok ötesinde kimi soru işaretleri uyanmadı mı zihinlerde?Bir Türk Nobel'i kazandı... Ne mutluluk? Ama Türk yazarı olduğu ve edebi gücü sayesinde mi yoksa Türkiye'yi dış odakları memnun edecek şekilde eleştirdiği ve bunu iyi pazarladığı için mi?Nobel Edebiyat Komitesi tamaman edebi ölçülere ve Nobel ilkelerine göre mi davrandı yoksa politik bir karar mı verdi?Buna benzer sorular önümüzdeki günlerin tartışmasıdır...Nobel ödülünün politikaya kurban edilip edilmediği de sıkça tartışılacak elbet...Türkiye'de demokrasi işlemiyor. Türkiye'deki faşizan yasa ve uygulamaları eleştirmek her aydın ve demokratın görevidir. Ama bu eleştiriyi hiçbir çıkar gözetmeden demokrasi ve hukuk adına yapmak başkadır... Kitap satmak ve dünyada ünlü olmak hevesiyle kendi ülke ve halkınızı satarak yapmak başka...Pamuk'un Nobel ödülü almasıyla Fransız Parlamentosu'nun Türkiye'yi mahkûm eden yeni bir karar almasının aynı güne rastlaması da kaderin ayrı cilvesi tabii ki...Bakalım, kader bize daha ne gibi cilveler hazırlıyor? Yıllar önce bir Türk Nobel kazanacak ve sen hiçbir şey

Yazının Devamı

Karar gününde...

12 Ekim 2006

Elbet o ayıp öncelikle Fransa'nın boynuna asılacak... Voltaire'in ülkesindeki düşünce özgürlüğünün günümüzdeki düzeyi hakkında bir fikir verilmiş olacaktır dünyaya...Mithat Bereket, dün akşam CNN'deki Manşet programında çok ilginç bir belgeyi anımsattı... İsmail Soysal'ın "Türkiye'nin Siyasal Antlaşmaları" adlı kitabından bir sayfa...13 Ekim 1921'de yapılan, "Türkiye ile Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan arasındaki dostluk antlaşması"...Antlaşmanın 15. maddesi aynen şöyle diyor:"Bağıtlı taraflardan her biri işbu Andlaşmanın imzalanmasından hemen sonra, Kafkas cephesindeki savaş nedeniyle işlenen cinayet ve cürümler için öteki Taraf uyrukları yararına tam bir genel af ilan etmeği yükümlenir."Görüldüğü gibi... 1915 olaylarından 6 yıl sonra.. Taraflar aynı masaya oturuyor... Kafkas cephesindeki cinayetler için karşı taraf hakkında af ilan ediyorlar. Böylece karşılıklı cinayet ve cürümleri kabul ediyorlar...Biz 1915 tehcir olayının bir trajedi olmadığını iddia ediyor değiliz... Ama olay karşılıklı çatışmaların sürdüğü bir ortamda, savaş koşullarında olmuştur. Soykırım çok ağır ve asılsız bir iddiadır... Bir yargı kararı olmaksızın Türkiye bu suçla suçlanamaz. Umarız, fırsat olursa

Yazının Devamı

Af çözüm mü?

11 Ekim 2006

Sonuç ortada! Çıkarılan aflarla serbest kalan PKK'lılar, elde silah yeniden dağlarda. Yaşanan buyken şimdi yeni bir af önerisiyle karşı karşıyayız. Önerinin bu defaki sahibi ise akla en son gelecek isimlerden biri; Mehmet Ağar!Deniz Baykal dünkü grup konuşmasında bu konuya da değindi:"Af çıkaracağız! Peki, karşı taraf, sen af çıkarırsan ben de silahı bırakacağım, diyor mu? Hayır. Ya ne diyor? Ateşkes ilan ettim, gelin benimle pazarlık masasına oturun, diyor. Yani, silah bırakmayacak. Gerektiğinde yeniden kullanmak üzere elinin altında bulundurmaya devam edecek. Ülkeyi bölmekten, ayrı bir devlet kurmaktan vazgeçeceğim... Üniter devleti kabul edeceğim, diyor mu? Hayır, bunları da demiyor. Sen af çıkarırsan arkasından ne gelecek? Türkçenin yanında Kürtçenin de resmi dil olması talebi gelecek. Kürtçe eğitim, eğitim kurumları istekleri gelecek. Af isteyenler kendilerine yandaş arayabilirler. Bunu bulabilirler de. Ama CHP'yi asla bulamazlar."PKK için af önerenler (en başta ABD) acaba bunları hesaba katıyor mu? Türkiye son 20 yılda PKK için doğrudan ya da dolaylı tam 7 kez af çıkardı. Bu aflardan beklenen şey hep aynıydı; terör örgütü militanları silahı bırakacak, ülke huzura kavuşacak!

Yazının Devamı