Tohum ve toprak

23 Eylül 2006

"...Yapılan incelemelerde; tarafımıza gönderilen ile AB Uyum Paketi içinde görüşmeye açılan kanun tasarıları arasında ileri derecede değişimler ve ayrıcalıklar olduğu gözlenmektedir. Yeni tasarıda özetle kamu kurumlarını, biyolojik çeşitliliği ve ülke ekolojisini olumsuz yönde etkileyebilecek maddeler bulunurken; özel sektörü, GDO'lu üretim materyalini ve bazı şahısları ya da şirketleri kayırabilen nitelikte konular da yer almaktadır..."Tohumculuk tasarısı dün TBMM'de görüşülecekti. İktidar eleştirileri göğüslemeye cesaret edemedi. Görüşmeleri salı gününe erteledi... Bu arada merak; ziraat fakülteleri ve ziraatçıların onayından geçen tasarı kimlerin etkisiyle Türk halkının aleyhine değiştirildi? AKP kimin ve kimlerin talimatıyla hareket ediyor? AB'nin isteği üzerine TBMM'ye sevk edilen bir tohumculuk yasa tasarısı var... Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Semih Erkan, Ankara'da uzmanlarca bir tasarı hazırlandığını, bu tasarının daha sonra kendilerine gönderildiğini ve gözden geçirildikten sonra iade edildiğini bildiriyor ve diyor ki: Nüfus artışında dünya üçüncüsü olmuşuz. Üremedeki bu başarıyı üretimde de görsek keşke... Kıbrıs'ta koalisyon bozuluyor. Serdar

Yazının Devamı

Hellim operasyonu

22 Eylül 2006

AKP milletvekili Şaban Dişli, Tayyip Erdoğan adına Kıbrıs'ta operasyonlara girişti. Kıbrıs Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer'in de desteğiyle Kıbrıs'ta milletvekili pazarı kuruldu. UBP'den 3, DP'den 1 milletvekili koparıldı. Bunlara Özgürlük Partisi adlı bir parti kurduruldu. Serdar Denktaş saf dışı bırakıldı. Nedir hedef? Eski KKTC Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç'a kulak verelim:- AKP, Kıbrıs'ta taviz verecekti. Ama bu tavizin altına imza atabilecek konumda değildi. Bu tavizi doğrudan kendisi vermek yerine, 'Bakın Kıbrıslılar bunu istedi, KKTC halkı böyle bir siyasi irade ortaya koydu, biz ne yapalım?' diyebilecek bir operasyonu başarıyla gerçekleştirdi...Kıbrıs'ın teslimini Kıbrıslılara yaptırmak belki dâhiyane bir fikirdi. Ancak "oyun" ortaya çıktı. Kıbrıs için şehit vermiş, "Kıbrıs bizim canımız" diye sokaklara dökülmüş millet bu basit oyuna teslim olur mu? Hiç sanmıyoruz... Olli Rehn başta olmak üzere, AB sözcüleri düne kadar her ağızlarını açtıklarında "Limanları açın, Kıbrıs'ı tanıyın" diye bastırıyorlardı. Geçen baharda bu ısrardan vazgeçtiler. Neden? Çünkü AKP'nin seçime bir yıl kala Kıbrıs'ta taviz veremeyeceği, verirse iktidarda kalamayacağı görülmüştü. AB altın

Yazının Devamı

Ver vatandaş, ver!

21 Eylül 2006

- Tavuk, horoz, hindi gibi kümes hayvanlarının kesimi, tasarıyla artık harca tabi tutuluyor. Rakam hayvan başına, kümes hayvanlarında bir kuruş. Küçükbaşlarda bir, büyükbaşlarda beş lira. Bunu hayvanın ya da satışa arz edilecek etin sahibi ödeyecek ama fatura tabii ki sonuçta tüketiciye çıkacak. - Başka?- Diyelim ki belediye evinizin yakınına park yaptı. Rant artışı gerekçesiyle ilave emlak vergisi ödeyeceksiniz. Evinizin civarından raylı sistem, metro geçirilirse yandınız! Çünkü onun vergisi çok daha fazla olacak. Mevcut durumda kahvehaneler, kıraathaneler, internet kafeler eğlence yeri sayılmıyor. Tasarı bunları eğlence yeri kapsamına alarak vergilendiriyor. Örneğin kahvehaneler için günlük dört lira vergi geliyor. Evinizde kullandığınız suya da metreküp başına büyükşehirlerde 20, diğer belediyelerde 10 kuruş vergi geliyor. Ha, unutmadan söyleyeyim, bir de emlak vergileri yüzde 50 zamlanıyor... Tavuk kesme vergisi, metro vergisi, park vergisi, çer - çöp vergisi... Ne mi bunlar? Efendim bunlar halkımızın hâlâ büyük teveccüh gösterdiği, fakir fukaranın oyu ile iktidara gelen AKP'nin halka sunmaya hazırlandığı... Büyük olasılıkla çok yakında "hizmete girecek" yeni vergileri. Vergi

Yazının Devamı

Sincan'da bir olay

20 Eylül 2006

Milli Eğitim bu militan öğretmene sözde ceza veriyor, onu (bu değerli çalışmalarını sürdürmesi amacıyla olacak!) Çubuk Lisesi'ne atıyor... Öğrencilerin şikâyetini Milli Eğitim'e rapor eden lisenin müdürü Emin Gökdere ise affedilmiyor. Müdür Gökdere'nin başka bir okulda görevlendirilmesi gündeme geliyor. Gökdere rapor alıyor... Ne var ki Milli Eğitim'in sinsi hesapları bu defa tutmuyor... Öğrenciler bu haksızlığa razı olmuyor...Hürriyet'te Deniz Güler'in haberine göre... Müdürün okuldan alınmasına tepki gösteren 300 kadar öğrenci okul bahçesinde toplanıyor... Üzerinde, "Okul irtica yeri değil eğitim yeridir", "Valimiz müdürümüzün irticaya kurban gitmesini istemiyoruz" yazılı pankartlarla okuldan yürüyüşe geçen öğrenciler doğru Müdür Gökdere'nin evine gidiyor... Atatürk'ün gençliğe hitabesini okuyorlar... Meydan Milli Eğitimi yönetenlerin sandığı kadar boş değil. Sonuç onu gösteriyor... Ankara'nın Sincan ilçesinde görevli edebiyat öğretmeni Sezai Karatepe öğrencilerine telefon mesajı çekerek dinci siyaset yapıyor. Öğrencileri mezuniyet yemeğine ve konsere gitmemeleri yönünde iknaya çalışıyor... Hızını alamayıp bu yüzden müdür yardımcısını dövüyor... Erdoğan, "Türkçe Konuşan

Yazının Devamı

Elif Şafak ve Çığ

19 Eylül 2006

Bu arada... 93 yaşında dünya çapında bir bilim kadını olan Prof. Muazzez İlmiye Çığ da, "Vatandaşlık Tepkilerim" adlı kitaptaki kimi satırları yüzünden yargılanıyor. Muazzez Hanım'ın, dincilerin yaptığı şikâyet nedeniyle 1.5 yıl hapsi isteniyor. Ne var ki ülke aleyhine yazıp çizenlerin özgürlüğü konusunda pek hassas olan "aydın"lardan bu konuda ne bir ses çıkıyor ne bir nefes... Çünkü Muazzez Hanım cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü... Satıcı değil... Orhan Pamuk, Hrant Dink, Perihan Mağden'in duruşmalarında mahkeme önüne toplanarak taciz ve saldırıda bulunan, başlarını bir avukatın çektiği grup aynı eylemi Elif Şafak'a da yapmaya hazırlanıyor. Elif Şafak, Baba ve Piç isimli kitabında, bir roman kahramanının ağzından "Türklüğü aşağıladığı" gerekçesiyle üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Tacizci grup duruşmanın yapılacağı 21 Eylül günü taraftarlarını mahkeme önüne çağırıyor. Amaç belli... Yazarı taciz etmek, saldırıyla gözdağı vermek... Elif Şafak'ın Baba ve Piç romanını olsun, Washington Post gibi gazetelerde yazdığı, Ermeni diasporasını memnun eden gazete yazılarını olsun hüzünle izliyoruz... Beğenmiyoruz... Ama ne olursa olsun... Bir yazara ancak yazıyla yanıt

Yazının Devamı

İncirin güzeli...

17 Eylül 2006

Kızımız daha 30'una bile gelmemiş. Ama yaşlanıyorum diye endişeler içindeymiş. Donatella o tatlı şivesiyle demiş ki:- A kızım 80 yaşına gelince ne yapacaksın?Yaşlanmayı bir de yüzyıllar öncesinde yaşamış Aurelius'un kaleminden "Düşünceler" adlı kitaptan okuyalım:"... Ekmek pişerken yer yer çatlama eğilimindedir ama bir bakıma fırıncılık sanatına karşı oluşan bu çatlaklar nedense hoşumuza gider, tuhaf bir biçimde iştahımızı kabartır... İncirler de olgunlaşınca böyle yarılırlar. Tam anlamıyla olgunlaşmış zeytinlere, yaklaşan çürüme olgusu özel bir güzellik verir. Toprağa eğilen başaklar, aslanın çatık kaşları, daha başka birçok şey, tek başlarına alındıklarında güzel görünmekten çok uzaktırlar ama gene de doğal bir sürecin parçası olduklarından onu daha güzel, daha çekici kılmaya katkıda bulunurlar. Öyle ki, duyarlı, evrendeki olguları derinden kavrayacak zekâsı olan bir insan, ikincil sorunlar olarak ortaya çıkan şeyler arasında bile kendine özgü bir çekiciliği olmayan neredeyse hiçbir şey bulamaz..." Yaşlanmak özellikle hanımların ortak ve klasik korkusudur. Ancak bizde bu korku çok erken başlıyor... Geçenlerde bir televizyon programında sevgili yazar dostumuz Donatella Piatti

Yazının Devamı

Samsun'dan mesaj

16 Eylül 2006

"Döner sermayeden temin ettiğimiz parayla 24 yataklı yoğun bakım ünitesi oluşturduk. Yine aynı kaynaktan her türlü cihazı aldık. Hekim sorunumuz da yok. Ama 3 yıldır sadece 8 yatağımızı kullanabiliyoruz, 16 yatak atıl durumda. Sebep, hemşire yetersizliği. Devletin bu konudaki talebimize 3 yıldır yanıt vermemesi.Sinop'tan Hopa'ya tek referans hastanesi olan hastanemizin genelindeki durum da yoğun bakım ünitesinden farklı değil. 900 hemşireye ihtiyacımız var, devlet kadro vermediği için 300 - 320 hemşireyle idare etmeye çalışıyoruz." İyi de döner sermaye parasıyla milyon dolarlık üniteler kurabilen, cihazlar satın alabilen bir hastane aynı kaynaktan hemşireyi de kendisi temin edemez mi? Prof. Türen'in bu soruya yanıtı gerçekten inanılır gibi değil:"En azından bir bölümü tabii ki temin edilebilir. Bunun için Maliye'den vize almanız lazım. Ama onu bile vermiyorlar. Yani, açığı ne kendileri kapatıyor ne de bize kapattırıyorlar. Üniversite düşmanlığı maalesef bu boyutlarda." Hastanelerde hemşire açığımızın hangi vahim boyutlarda olduğunu dün birkaç rakamla aktarmıştık. Dilerseniz bugün aynı konuda biraz daha somuta inelim... Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Barış

Yazının Devamı

Rötar öyküsü...

15 Eylül 2006

Rötar bir buçuk saat oluyor... 2 saat oluyor... Uçak saat 19.05'te kalkıyor... Rötarın sebebi nedir? İsyanlar içindeki yolcuların bulduğu yetkili:- Efendim bomba ihbarı yapıldı, diyor, o yüzden uçağı meydanın ucuna götürdük, arama yapıldıktan sonra tekrar getirdik...Yolcular inanmıyor:- Yalan söylüyorsunuz, yeterli yolcu olmadığı için 17.00 uçağının yolcusuyla 19.00 uçağının yolcusunu birleştirdiniz... Bizi bunun için 2 saat beklettiniz...Tabii orada 2 saat bekleyen yalnızca yolcular değil... Onları İzmir'de havaalanında bekleyen yakınları da...Bütün bu hengâmede bir başka çıldırtıcı olay yaşanıyor... Rötar bildiriliyor... 10 dakika sonra bir anons... 332 sefer sayılı uçağın yolcuları lütfen 105 numaralı çıkış kapısına gidiniz... Yolcuların kimi bardan, kimi kafeteryadan kalkıp kapıya gidiyor... Değişen bir şey yok... Hadii tekrar kafelere dönülüyor... 20 dakika sonra bir anons daha... En az 5 kez yolcular kafelerden kapıya boşuna çağrılıyor...THY ve meydan kötü yönetiliyor... Bu kafayla belediye otobüsü bile işletilmez... THY'nin çarşamba akşamı 332 sefer sayılı 17.00 uçağı ile İstanbul'dan İzmir'e gideceğiz. 16.30'da yarım saat rötar bildiriliyor... Daha sonra rötar 50 dakikaya

Yazının Devamı