Bedel ödüyormuş!

28 Mart 2006

- 80 yıllık bedeli bu iktidar ödüyor. Bunun ciddi ekseriyetinde de CHP var. O yılların getirdiği bedeli ödüyoruz...Nedir o 80 yıl? Cumhuriyet dönemi... Tayyip Erdoğan'a göre Cumhuriyet dönemi adeta sefalet dönemidir. Bundan 13 yıl önce yayımlanan "İkinci Cumhuriyet Tartışmaları" adlı kitapta bu düşüncelerini daha açık anlatır:"Ne yazık ki Türkiye'nin 70 yıllık tarihi boşa harcanmış bir zamandır. Bu süre içinde halkın refah seviyesi, diğer dünya devletleriyle eşit oranda artmamıştır. Temel hak ve özgürlükler konusunda Türkiye hâlâ bir Üçüncü Dünya ülkesidir... Türkiye Cumhuriyeti 1923'ten bu yana sürekli olarak bir gerileyişin içindedir.."Değişti ve gelişti denen Erdoğan'da görüldüğü gibi yıllar öncesine göre hiçbir değişme yoktur... Erdoğan değişmiyor. Ama Türkiye'yi değiştiriyor. Eğitimde gerici kadrolaşma ve müfredat değişikliği ile Cumhuriyet'e ve ülkesine duyarsız bir nesil yetiştiriliyor. Yetişkin laik kesimin de Cumhuriyet'i korumakta pek gayretli olduğu söylenemez... Peki ne olacak? İki ihtimal var. Ya Türk toplumu bugünkü pasif tavrını sürdürecek ve gericiliğe teslim olacak? Ya da çok geç kalmadan silkinip Cumhuriyet'e sahip çıkacak. Karar vermek için fazla vakit kalmadı.

Yazının Devamı

Küçük itiraflar...

26 Mart 2006

Evine ziyaretine gittiğim arkadaşımın İran kedisini kucağıma almış seviyordum. Fark ettim ki kedinin bıyıkları kısa. Meğer arkadaşımın babası, "Dişi kedinin bıyıkları mı olur?" diye bıyıkları kesmiş!Günahlarımdan kurtulmak için otobüsün önündeki koltuklardan birine oturup yaşlılara yer vererek sevap kazanıyorum. Belki faydası olur.İnternette sohbet ederken asıldığım 44 yaşındaki bayanın tepkisi şu oldu:- Git başımdan ufaklık. Benim senden yaşlı iç çamaşırım var.İlkokuldayken andımızı dua sanırdım. Bir gün öğretmen andımızı tüm okulun önünde okutmak için beni seçti. Andımızı bir güzel okuduktan sonra "Amin" dedim ve bu yüzden öğretmenimden dayak yedim.Nişanlımın annesi, kızı ile sadece 15 günde bir görüşmemize izin veriyor. Onu da burnumuzdan getirmek için elinden geleni yapıyor. Fakat şunu unutuyor. Bugün benimle görüşmek için ondan izin almak zorunda olan biricik aşkım, evlendikten sonra annesiyle görüşmek için benden izin almak zorunda kalacak. İşte o günü heyecanla bekliyorum.Zıpkınla avladığımı söylediğim mezgitleri Migros'tan almıştım. Gerçekçi olsun diye her birini zıpkınla birer kez ateş edip deldim, herkese yalan söyledim. Annemin yüzündeki gurur ifadesi görülmeye değerdi.

Yazının Devamı

Uranyumlu hurda

25 Mart 2006

Geçenlerde CHP'li Onur Öymen bir soru önergesiyle Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'a radyasyonlu hurdaların durumunu sordu. Bakan Ali Coşkun'un açıklaması aynı zamanda bir itiraftı:"Radyasyonlu hurdaların ülkemize girişine engel olamadık ve sonunda çareyi ithalatı tamamen yasaklamakta bulduk..."Yasaklama kararı 2005 yılının haziran ayında alındı. Peki bu karar alınana kadar ülkeye ne miktarda radyasyonlu hurda girdi? Bu hurdalar hangi sanayilerde kullanıldı? Radyasyonlu hurdalar tüketim malları üretiminde de kullanıldı mı?Anavatan Partisi Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Türkiye'ye satılan hurdaların çatal, kaşık ve bıçak imalatında kullanıldığını ileri sürüyor... Bu hurdalardan imal edilen araç gereç şu anda kimleri ne şekilde zehirliyor? Bilmiyoruz... Ama birilerimiz mutlaka radyasyon zehirlenmesine uğruyor... Belki siz, belki biz... Herkes tehlikede... Gündemde olması gerekirken es geçilen önemli konulardan biri de radyasyonlu hurdalar... Birinci Körfez Savaşı sonrasından başlayarak ülkemize Irak'tan yıllarca savaş kalıntısı hurda metal ithal edildi. Sonradan bu hurdaların savaşta kullanılan fakirleştirilmiş uranyumdan etkilendiği ve radyasyon yaydığı ortaya çıktı. Maliye

Yazının Devamı

Mayınlı konumuz

24 Mart 2006

"...Sınırlarımızdaki mayınlı arazinin 49 yıllık işletme karşılığı yabancı firmalara temizlettirilmesi kabul edilemez. Mayınlı araziyi Silahlı Kuvvetlerimiz temizlemeli ve hakkaniyetli olarak bölge insanına bırakılmalıdır. İşin yabancılara kullanma hakkıyla devri milli sınırlarımızın yok edilmesi anlamına gelir..."CHP Milletvekili Onur Öymen, dünkü basın toplantısında mayın konusuna değindi:"Yaptığımız araştırmaya göre, 55 ülke kendi topraklarındaki mayınları kendi silahlı kuvvetleri aracılığıyla temizlemiş. Bizim silahlı kuvvetlerimiz bilgi, birikim, donanım bakımından bu ülkelerden daha mı geri ki aynı işi yapamıyor? Edindiğimiz bir başka bilgiye göre başta İsveç, Avustralya ve Fransa'nın hiçbir bedel talep etmeden mayın temizleyen ekipleri var. Ayrıca NATO'nun NAMSA adlı kuruluşu yıllardır sadece maliyetine mayın temizleme işi yapıyor."Emekli Astsubay Müslüm Uğur, Silahlı Kuvvetler'den emekli olmuş yüzlerce bomba uzmanının, örneğin OYAK tarafından örgütlenerek mayınları temizleyebileceğini yazıyor mektubunda. Peki hükümet neden bu işi yabancı taşerona vermekte ısrar ediyor? Onur Öymen'in tahmini:- Muhtemelen birilerine söz vermişlerdir... Konu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği

Yazının Devamı

Kayıp tabanca...

23 Mart 2006

- Sayın İçişleri Bakanı bu sorunlarla da ilgilenmeli dedi telefonda, bunlar çözülürse kişiye özel telefonlar açmasına da gerek kalmaz... Tekirdağ'da fabrika işleten Doğulu işadamı, Çorlu'da Mert Petrol'den benzin alırken tuvalete gidiyor. Dönüşte bakıyor ki arabada bıraktığı çantası ve ruhsatlı tabancası yerinde yok. Derhal İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün yolunu tutuyor. Durumu anlatıyor. O arada cep telefonuyla birisini arayıp telefonu İlçe Emniyet Müdürü Muhittin Sert'e uzatıyor... Olayı izleyen gazeteciler konuşmalardan karşı uçta kimin olduğunu şıp diye anlıyor; İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu... Aksu'nun "Derhal bulun" talimatıyla yalnız Çorlu değil, Tekirdağ polisi de harekete geçiriliyor. Her yer didik didik aranıyor. Ama tabanca bulunamıyor. İçişleri Bakanı bu özel uyarıyı neden yapıyor? Emniyette vatandaşa ilgi gösterilmediği gibi bir kaygısı mı var? Gelelim madalyonun bir başka yüzüne... Çorlu nüfus olarak Tekirdağ'ı geride bıraktı. Ama Tekirdağ'daki yaklaşık 500 kişilik polis kadrosuna karşılık Çorlu'da 200 polis memuru görev yapıyor. 300 bin nüfuslu ilin polis kadrosu Başbakan'ın 287 kişilik koruma kadrosundan daha küçük! Araç yok... Vatandaşlar ÇATOY adlı bir dernek

Yazının Devamı

GAP ve İsrail...

22 Mart 2006

İlginç mesajı ise GAP'ın başkenti durumundaki Şanlıurfa Ticaret Odası Başkanı İsmail Demirkol veriyor. Dediği:- Önemli olan bu projenin bitirilmesi; kimin bitirdiğinin ne önemi var. Bütçe imkânlarıyla projenin bitmesi mümkün görünmüyor. Körfez ya da Yahudi sermayesi fark etmez.Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kudbettin Arzu da bugünkü ödeneklerle bu projenin 2050'de bile bitmeyeceğini söyledikten sonra ekliyor:- Biz hiçbir sermayeye karşı değiliz. Bölgemize yatırım yapılsın da kim olursa olsun gelsin...Güneydoğu sınırında 500 bin dönüm arazinin mayın temizleme karşılığı 49 yıllığına kiraya verileceği... Devletler mayınları kendi imkânlarıyla temizlerken sadece Türkiye'nin bu işi ihaleye çıkardığı... Arkasında İsrail desteği olan firmaların konuyla çok yakından ilgilendiği vs. konuşulurken... Aynı anda GAP'a İsrail sermayesinin girmesi için bölgedeki "oda başkanları"nın ağzından çağrı yapılması ve kamuoyunun buna hazırlanması ilginç geldi bize. Size? Gazetede önce şu haberi okuyoruz: "Türkiye'nin en büyük kalkınma projesi GAP'ın tamamlanması için 15 milyar dolar kaynak gerekiyor. Başbakan Erdoğan yabancı sermaye arayışına girdi... Yakında Körfez sermayesini GAP

Yazının Devamı

Kıbrıs'ta kavga

21 Mart 2006

Karar aşağılayıcıydı. Nitekim Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, yaptığı ilk açıklamada, "Bu karar kabul edilemez, bu para alınmamalı, Türkiye, KKTC'ye her yıl bu paranın çok üzerinde katkı yapıyor" demişti.Onurlu davranış buydu. Ayrıca bu kredinin kabulü, "Tüm adada tek meşru yönetimin Rum idaresi olduğunu" kabul etmek anlamına gelecekti.Ne var ki, birkaç gün önce KKTC Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Raşit Pertev, "KKTC Mali Yardım Tüzüğü'nü onaylamadı ama reddetmedi de... Kullanılmasını engellemeyeceğiz" gibi lastikli sözlerle yardımı alacaklarının sinyalini vermez mi?Kavga buradan çıktı. Peki M. Ali Talat'ın Müsteşarı Raşit Pertev bu açıklamayı neye dayanarak yapmıştı? KKTC Cumhurbaşkanlığı açıkladı:"Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Sn. Raşit Pertev, Cumhurbaşkanı'mız Sn. Mehmet Ali Talat'tan aldığı talimat üzerine, bu süreçte yoğun çaba ortaya koymuş, Başbakanı'mız Sn. Ferdi Sabit Soyer ve TC Dışişleri Bakanlığı ile sürekli olarak görüşmüş, gelişmeleri değerlendirmiştir...Yani... Onursuz yardımın alınmasına bizim Dışişleri de yeşil ışık yakmış... Olacak iş mi? Kıbrıs'ta büyük tartışma yaşanıyor... AB malumunuz KKTC'ye vereceği 259 milyon euro ticari ve mali yardımın 120 milyon dolarlık

Yazının Devamı

Kıbrıs'ta aşk - 2

19 Mart 2006

Blackley bizler adına umutsuzlanmış, bir dostuna yazdığı mektupta şöyle demişti:"Türk düşmanı grupların bu kadar kolay zafer kazanmasına şaşırmamak lazım. Bu ilgisizlik var oldukça kim, ne yapabilir?"Bu satırları yazmamızdan sonra güzel gelişmeler oldu...Yapı Endüstri Merkezi Başkanı Mimar Doğan Hasol konuyla ilgilendi... Blackley ile temasa geçti. Doğan Bey'in posta masraflarını yüklenmesi üzerine Blackley, 2 bin kitabı gemiyle yola çıkardı. Kitapların nisan sonunda Türkiye'ye ulaşması bekleniyor. Doğan Hasol kitapların bin tanesini, turistlere dağıtılmak üzere, Kıbrıs'a gönderecek. Bin tanesi Türkiye'de dağıtılacak. Geçmişte Avustralya'da konsolos olarak bulunan Hasan Aşan da kolları sıvadı. Aşan'ın temasları sonucu April Yayınları kitabı Türkçe basmayı kabul etti... Uluslar kendi davalarını anlatmak için milyonlarca doları seferber ediyor. Bizim cephede ise işler ancak böyle, duyarlı insanların soylu çabalarıyla yürüyor... Bu sütunda sözünü etmiştik... Avustralya'da yaşayan İngiliz yazar Harry Blackley, "Love And Death in Cyprus", yani "Kıbrıs'ta Aşk ve Ölüm" adlı bir kitap yazmış, içinde bir aşk öyküsüyle birlikte Ada'nın gerçeklerini anlatmıştı. Kıbrıs Türklerinin haklılığını

Yazının Devamı