Dünyada Amerikan tehdidine tepki var

20 Ocak 2003


<#comment> Bizim yeminli Amerika hayranlarıyla dünyayı yirmi yıl geriden izleyen "monşerler", bugün dünyanın nasıl bir "Amerikan tehdidi" ile karşı karşıya bulunduğunun pek farkında değiller. Onlar için Amerika hâlâ eski Amerika; Türkiye de eski Türkiye olmalı ve ABD’nin Irak’ta savaş çıkarma hevesini doğal karşılayıp derhal ABD’nin yanında yer almalı, ne istiyorsa yapmalı. Savaş ganimetinden pay almak için de bunu yapması gerekiyor Türkiye’nin.
Dünyayı izlemeye çalışıyorum, Başkan Bush ve çevresindeki "şahinler" dışında Irak savaşının haklılığını ve gerekliliğini savunan yok gibi. Dünyanın dört bir yanında savaşa ve ABD’nin hegemonyacı tavrına karşı tepkiler yükseliyor. Önceki gün 32 ülkede düzenlenen savaş karşıtı gösterilere yüz binlerce kişinin katıldığı anlaşılıyor. ABD’de yayımlanan Time dergisi Avrupa’nın Amerika’ya duyduğu nefreti kapak konusu yaptı. ABD içinde de savaşa karşı tepkiler yoğunlaşırken Bush’un popülaritesinin 11 Eylül’den bu yana en düşük düzeye indiği belirtiliyor.
Bush yönetimi altındaki Amerika’nın dünya için böylesine büyük bir tehdit haline gelmesi, askeri bakımdan ABD’ye rakip olabilecek bir gücün kalmadığı bir dünyada, ABD yönetiminin hiçbir

Yazının Devamı

2003te de köpek mi adamı ısıracak?

19 Ocak 2003

Acaba 2003 yılı "adamın köpeği ısırdığı", daha doğrusu hükümetin ekonomiyi kusursuz yönettiği ve olumlu sonuçlar elde ettiği bir yıl olamaz mıydı? Adım "kara gözlüklü"ye çıktı ama aslında yıllar içinde dinmeyen özlemim, ekonomideki durumu gerçek boyutlarıyla kavrayacak bir hükümete kavuşmak oldu. Ekonomide hedeflerin tuttuğunu, açıklanan programın tutarlı biçimde uygulandığını, hükümetin slogan değil çözüm ürettiğini yazmak özlemiyle yanıp tutuştum. Bu yönde en küçük bir ışık gördüğümde onu yansıtmaya çalıştım, Kemal Dervişe ve 57. hükümetin bazı uygulamalarına da bu nedenle destek verdim. Derin bir krizi izleyen 2002 yılında, yılın ikinci yarısına damgasını vuran seçimlere karşın, ekonomideki hedeflerin önemli bir bölümünün tutturulması, hatta olumlu yönde aşılması, bu desteğin anlamsız olmadığını gösterdi sanırım. Bu yazının başlığını düşünürken "2003 de bir kriz yılı mı olacak?" ya da "Kendimizi yine kandırmayalım, durum kritik" türünden başlıklar geldi aklıma. Hemen ardından da o tarifsiz bıkkınlık duygusu kapladı içimi. Bugüne dek kimbilir kaç kez buna benzer başlıklar kullanmıştım yazılarımda. Bu tür bir başlığın "köpeğin adamı ısırması" kadar sıradanlaştığını düşünüp

Yazının Devamı

2003’te de köpek mi adamı ısıracak?

19 Ocak 2003


<#comment> Bu yazının başlığını düşünürken "2003 de bir kriz yılı mı olacak?" ya da "Kendimizi yine kandırmayalım, durum kritik" türünden başlıklar geldi aklıma. Hemen ardından da o tarifsiz bıkkınlık duygusu kapladı içimi. Bugüne dek kimbilir kaç kez buna benzer başlıklar kullanmıştım yazılarımda. Bu tür bir başlığın "köpeğin adamı ısırması" kadar sıradanlaştığını düşünüp farklı bir başlık kullanmak istedim bu kez.
Acaba 2003 yılı "adamın köpeği ısırdığı", daha doğrusu hükümetin ekonomiyi kusursuz yönettiği ve olumlu sonuçlar elde ettiği bir yıl olamaz mıydı? Adım "kara gözlüklü"ye çıktı ama aslında yıllar içinde dinmeyen özlemim, ekonomideki durumu gerçek boyutlarıyla kavrayacak bir hükümete kavuşmak oldu. Ekonomide hedeflerin tuttuğunu, açıklanan programın tutarlı biçimde uygulandığını, hükümetin slogan değil çözüm ürettiğini yazmak özlemiyle yanıp tutuştum. Bu yönde en küçük bir ışık gördüğümde onu yansıtmaya çalıştım, Kemal Derviş’e ve 57. hükümetin bazı uygulamalarına da bu nedenle destek verdim. Derin bir krizi izleyen 2002 yılında, yılın ikinci yarısına damgasını vuran seçimlere karşın, ekonomideki hedeflerin önemli bir bölümünün tutturulması, hatta olumlu yönde

Yazının Devamı

Komşumuz Sam Amca’nın Türkiye’den talepleri

13 Ocak 2003


<#comment> Irak’ta Saddam rejimini devirmeye kararlı görünen ABD’nin, Saddam’ın işini bitirdikten sonra Irak’ı nasıl yöneteceği tartışılıyor. New York Times gibi ciddi gazetelere yansıyan haberlere göre, Irak’ı uzunca bir süre yönetmeye kararlı olan Amerika, askeri bir vali mi atasam, sivil mi diye düşünüyor. Yani her halükârda eski dostumuz Sam Amca ile komşu da olacağız bu gidişle.
Eh bunca zahmete girip Irak’ı yönetme fedakârlığına katlanan ABD’nin, komşusu Türkiye’den bazı talepleri de olacak doğal olarak. "Taleplerim karşılanmazsa telefonunuza çıkmam" tehditleri gelmeye başladı bile Sam Amca’dan.
Karanlık çevrelerden duyduğuma göre ABD’nin talepleri arasında bugüne dek basına yansımayanlar da varmış. Türkiye’de bu işlere yatkın insan sermayesi bulunduğunu keşfeden ABD, Irak eyaletinde görevlendirilmek üzere öncelikle şu personeli istiyormuş Türkiye’den:
• Irak’ta yeni rejime destek verecek gazete çıkartmak üzere iki adet gazete patronu
• ABD yanlısı ve savaş çığırtkanı altı adet köşe yazarı
• Saddam yandaşlarını sessizce bertaraf edecek on sekiz adet eski güvenlik görevlisi

Yazının Devamı

Piyasalar nasıl bir hükümet istiyor?

12 Ocak 2003


<#comment> Seçimlerin hemen sonrasında, kasım ayı başında piyasalarda oluşan aşırı iyimserlikle geçen hafta iyice açığa çıkan kötümserliğin iki ay arayla aynı ülkede yaşanmış olması ilk bakışta şaşırtıcı görünüyor ama pek de şaşırtıcı değil aslında. Hafta içinde İstanbul’da dinlediğimiz Nobel Ödülü sahibi Daniel Kahneman’ın da vurguladığı gibi, son yirmi yıl içinde adeta tanrılaştırılan "piyasalar", aslında çoğu kez rasyonel olmayan ve yeterli dayanağı bulunmayan tepkilerle beklenti oluşturuyor; çok kısa vadeli bir bakış açısıyla oluşturulan bu beklentilerin çok kısa süre içinde değişmesine, örneğin piyasalardaki aşırı iyimserliğin kısa sürede aşırı kötümserliğe dönüşmesine de fazla şaşmamak gerekiyor galiba.
Seçimler sonrasında bunun yeni bir örneğini yaşadık Türkiye’de. AKP’nin 3 Kasım’da tartışmasız bir seçim zaferi kazanarak tek başına iktidar olması, esasen iyimserlik özlemi içindeki piyasaları bir anda, amiyane deyimle, "gaza getirmeye" yetti. Seçim öncesinde yaptığı açıklamalarda, ekonomide devraldığı programı sürdürmeye niyetli olduğunu beyan eden AKP artık tek başına iktidardaydı ve önünde hiçbir engel yoktu. AKP yönetiminin IMF ile tanışma temasları da iyi geçmişti.

Yazının Devamı

Borsalardaki düşüşler 2003’te de sürecek mi?

6 Ocak 2003


<#comment>Dünyanın önde gelen borsaları 2002 yılını da ciddi kayıplarla kapattı. ABD’de ülkenin yıldız şirketlerinin hisselerini içeren Dow Jones endeksi % 17.4, daha geniş tabanlı S&P 500 endeksi % 23.4 değer yitirirken "Büyük Depresyon"un yaşandığı 1930’lardan bu yana ilk kez üç yıl art arda değer kaybetmiş oldular. 2000 yılı başında tırmandığı inanılmaz zirveden benzeri görülmemiş bir düşüşe geçen, ileri teknoloji hisselerini içeren Nasdaq endeksi 2002 yılında % 22 daha değer yitirdi. Avrupa’nın, Asya’nın ve Latin Amerika’nın önde gelen borsaları da düşüşten payını aldı.
Irak ve Kuzey Kore ile ilgili savaş risklerinin yanı sıra: (1) ABD ekonomisinin inişli çıkışlı grafiği, (2) ABD şirketleri üzerindeki kuşku bulutlarının dağılmamış olması, (3) Avrupa’da özellikle Almanya’nın ekonomik ve siyasal sorunlarla boğuşması, (4) FİAT gibi öndegelen şirketlerin geleceğine ilişkin kuşkular ve (5) Japonya’dan dünyaya yayılan deflasyon tehdidi, hisse senedi borsalarının 2003 yılındaki performansına da şimdiden gölge düşürüyor. Bu arada hisse senedi borsalarının düşüş kaydettiği son üç yılda yatırımcılar için bir sığınak oluşturan sabit getirili tahvil ve bono gibi enstrümanlar

Yazının Devamı

Ekonomide zorlu sınav asıl şimdi başlıyor

5 Ocak 2003


<#comment>DİE’nin önceki gün açıkladığı aralık ayı verileri, 2002 yılında 12 aylık (yılbaşı - yılsonu) fiyat artışlarının TÜFE’de (tüketici fiyatları endeksinde) % 29.7, TEFE’de (toptan eşya fiyatları endeksinde) % 30.8 olarak gerçekleştiğini ortaya koydu. Sevabı tamamen Ecevit hükümetine ait olan, gerçekten kayda değer bir başarı bu. Daha onbir ay önce, 2002 yılının Ocak ayı sonunda 12 aylık artışların TÜFE’de % 73.2, TEFE’de % 92.0 olduğu anımsandığında bu başarının boyutları daha da çarpıcı biçimde ortaya çıkıyor. 2002 yılındaki fiyat artışları hedeflenenin de altında kalırken enflasyondaki bu çarpıcı düşüşün, ekonominin yeniden büyümeye geçtiği bir ortamda gerçekleşmiş olması da bu başarının değerini daha da artırıyor.

Bu başarının altında yatan faktörlere baktığımızda öncelikle dikkati çeken noktalar şunlar:
• Geçen hükümetin Hazine’den sorumlu bakanı Kemal Derviş ile Maliye ve Merkez Bankası arasında tutarlı bir işbirliğinin sağlanabilmesi ve enflasyonda gerçekçi hedefler belirlenip bu hedeflere odaklanılması.
• Bu tutarlı tavrın enflasyon beklentilerinin kırılmasında belirleyici olması.
• Mali disiplinin seçimlere kadar korunabilmesi.

Yazının Devamı

Büyük borsalar 2002’de de toparlanamadı

30 Aralık 2002


<#comment>ABD’nin önde gelen borsa endeksleri olan Dow Jones ve S&P 500 endeksleri, 2000 ve 2001’den sonra 2002 yılını da hatırı sayılır kayıplarla kapatıyor. Söz konusu endekslerin üç yıl art arda düşüş kaydetmesi 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez gerçekleşiyor. ABD’de borsada kote şirketler, 2000 Mart’ında eriştikleri 17 trilyon dolarlık toplam kapitalizasyon değerinin yaklaşık yarısını yitirmiş bulunuyor. Parlak bir yıl geçirmeyen Japonya borsasıyla Avrupa’nın büyük borsaları da 2002’yi kayıplarla kapatıyor.
Öte yandan küreselleşmenin önde gelen göstergelerinden biri sayılan şirket birleşme ve evliliklerinde (M&A) de düşüş sürdü. 2000 yılında borsalarla birlikte tırmanan ve 3.5 trilyon dolara yaklaşan M&A hacmi 2001’de yarı yarıya azaldıktan sonra 2002’de yeniden azalarak 1.2 trilyon dolara kadar düştü. ABD şirketlerinin halka açılma yöntemiyle yarattıkları toplam kaynak da 1999 ve 2000 yıllarında 60 milyar dolar mertebesine tırmandıktan sonra 2002’de 25 milyar dolara kadar indi.
ABD’nin sürekli olarak büyüyerek 500 milyar doları bulan cari işlemler hesabı açığının yanı sıra hisse senedi borsalarının eski günlerini araması ve şirket evliliklerinin azalması da

Yazının Devamı