IMF ile ilişkilerde sürprizler olabilir mi?

8 Aralık 2002


<#comment>IMF Avrupa 1. Bölge Direktörü Michael Deppler’in, AKP hükümetiyle tanışma turları sonrasında düzenlediği basın toplantısını dikkatle izledim. Yeni hükümetin birkaç bakanıyla görüşen Deppler’in ilk izlenimleri, beklenenin ötesinde açıklayıcıydı bence ve IMF ile ilişkilerin nasıl sürebileceği konusunda iyi bir fikir veriyordu. Deppler’in açıklamaları kısmen basında da yer aldı ama ben önemli olduğununu düşündüğüm bu açıklamalardan kendi edindiğim izlenimleri ortaya koyarak IMF - Türkiye ilişkilerinin geleceği konusunda bir öngörü yapmaya çalışacağım.
İlk izlenimim şu: Bu tanışma ziyaretinde AKP hükümetiyle IMF arasında yakın bir işbirliğinin ilk adımları atıldı. Artık AKP de, her Allahın günü IMF’ye söverek mastürbasyon ihtiyacını giderenlerin gözünde "vatanı ve milleti IMF’ye peşkeş çekenler" arasında sayılabilirdi.
Deppler’in umduğundan çok daha uyumlu ve IMF ile işbirliğine hazır bir hükümet bulduğu her halinden belli oluyordu. AKP hükümetiyle IMF’nin temel yaklaşımlardaki görüşleri gayet iyi örtüşmüş, hemen her konuda gözgöze bakabilecekleri anlaşılmıştı.

Deppler, birbuçuk yıldır uygulanmakta olan programın enflasyon, büyüme, kur ve faiz

Yazının Devamı

AKPye "Lopez kontratı" gerekliydi

2 Aralık 2002

Haftada dört kez birlikte olunacak Çocuk sayısına Lopez karar verecek Aldatan eş 5 milyon dolar ödeyecek Bağıran eşe 10 bin dolar ceza Sık sık küçük hediyeler alınacak Bayram ve evlilik yıldönümleri birlikte kutlanacak. Amerikanın gözde pop yıldızı Jennifer Lopez, evlenmeden önce nişanlısı Ben Affleckin aşağıdaki kurallara uyacağını kontrata bağlamak istemiş. Haftada en az dört kez laiklik andı içilecek Faiz dışı fazlaya IMF karar verecek Eşi türbanlı bakanlar 1 milyon dolar ödeyecek MGKda konuşana 10 bin dolar ceza verilecek Savunma bütçesi sık sık artırılacak Bayramlarda topluca Anıtkabir ziyareti yapılacak Bu ilginç kuralları okurken bizim AKP hükümetinin durumu geldi aklıma. Bence biz bir hata yaptık, kamuoyu yoklamalarını dikkate alıp AKPnin iktidara gelmekte olduğuna son dakikaya kadar inanmadık ve seçimler öncesinde uyulması gereken şartları AKPye kabul ettirmedik, şimdi bunun sıkıntısını çekiyoruz. Örneğin şu kurallara uyulmasını şart koşabilirdik AKP hükümetine: Şimdi böyle bir kontrat yapmamış olmanın acısını çekiyoruz ve kolaylıkla aşılacak sorunları tartışıp duruyoruz. Her neyse bizimkisi deneme evliliği zaten. AKPyi beğenmezsek yapacağımızı biliriz biz. Savaşa

Yazının Devamı

AKP’ye "Lopez kontratı" gerekliydi

2 Aralık 2002


<#comment>Amerika’nın gözde pop yıldızı Jennifer Lopez, evlenmeden önce nişanlısı Ben Affleck’in aşağıdaki kurallara uyacağını kontrata bağlamak istemiş.
• Haftada dört kez birlikte olunacak
• Çocuk sayısına Lopez karar verecek
• Aldatan eş 5 milyon dolar ödeyecek
• Bağıran eşe 10 bin dolar ceza
• Sık sık küçük hediyeler alınacak

Yazının Devamı

IMF gelince hayallerden gerçeklere döneceğiz

1 Aralık 2002

Uluslararası Para Fonu (IMF) Avrupa Direktörü Michael Deppler ile Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonenin Türkiyeye gelmesiyle birlikte ekonomide hayallerden gerçeklere dönme süreci de başlamış olacak. IMFnin son kredi dilimini askıya alarak Türkiyeye seçim molası için süre tanıdığı dönemde hayal tacirleri iyi iş yaptı gerçekten. AKPnin tek başına iktidar olması, ekonomide saçmalamayacağı izlenimini vermesi, Tayyip Erdoğanın ilk iş olarak Avrupa başkentlerini turlamaya başlaması ve "acil eylem planı"yla hemen herkese umut vermesi bu iyimserliğe ortam hazırladı ve hayalleri yeşertti. Kimileri kısa sürede iş bulmanın ve yoksulluktan kurtulmanın, kimileri batırdığı bankaya yeniden kavuşmanın, kimileri duble yollardan pay kapmanın, kimileri de parayı bollaştırıp "accık enflasyon"la gününü gün etmenin hayallerini kurmaya başladı. Bu arada Türkiyenin son 1.5 yılda iflasın eşiğinden nasıl döndüğü, IMFnin hangi koşullarla Türkiyeye destek sağladığı, yeni hükümetin manevra alanının sınırları falan unutuldu. Ekonomi nasıl olsa düzlüğe çıktı havasına girildi ve eski hastalıklı bünyenin morfinle yaşama tutkusu kendini gösterdi. Enflasyonlu mu olsun? AKP hükümetinin, destek aldığı çevrelerden

Yazının Devamı

IMF gelince hayallerden gerçeklere döneceğiz

1 Aralık 2002


<#comment>Uluslararası Para Fonu (IMF) Avrupa Direktörü Michael Deppler ile Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonen’in Türkiye’ye gelmesiyle birlikte ekonomide hayallerden gerçeklere dönme süreci de başlamış olacak. IMF’nin son kredi dilimini askıya alarak Türkiye’ye seçim molası için süre tanıdığı dönemde hayal tacirleri iyi iş yaptı gerçekten. AKP’nin tek başına iktidar olması, ekonomide saçmalamayacağı izlenimini vermesi, Tayyip Erdoğan’ın ilk iş olarak Avrupa başkentlerini turlamaya başlaması ve "acil eylem planı"yla hemen herkese umut vermesi bu iyimserliğe ortam hazırladı ve hayalleri yeşertti. Kimileri kısa sürede iş bulmanın ve yoksulluktan kurtulmanın, kimileri batırdığı bankaya yeniden kavuşmanın, kimileri duble yollardan pay kapmanın, kimileri de parayı bollaştırıp "accık enflasyonöla gününü gün etmenin hayallerini kurmaya başladı. Bu arada Türkiye’nin son 1.5 yılda iflasın eşiğinden nasıl döndüğü, IMF’nin hangi koşullarla Türkiye’ye destek sağladığı, yeni hükümetin manevra alanının sınırları falan unutuldu. Ekonomi nasıl olsa düzlüğe çıktı havasına girildi ve eski hastalıklı bünyenin morfinle yaşama tutkusu kendini gösterdi.

Enflasyonlu mu olsun?
Gelinen

Yazının Devamı

AKPyi yarattığı beklenti vurabilir

25 Kasım 2002

Bütün bunlar müthiş bir beklenti yarattı toplumda. Buna göre Avrupa Birliği ile ilişkilerde tam üyelik hedefine doğru yol alınacak; IMF ile görüşmelerde hiçbir sorun çıkmayacak ve programa sosyal boyut kazandırılacak; yoksullara yardım eli uzatılacak; ekonomideki canlanma hızlanacak ve işsizlik azalacak, duble yol ve konut seferberliği başlayacak; türban sorunu gerilimsiz çözülecek ve Tayyip Erdoğan başbakan olacaktı.Gerçekte ise bu konuların her birinde ya da bazılarında düş kırıklıkları yaşanabilir ve yaratılmış olan yüksek beklentilerin gerçekleşmemesi AKPyi ve liderini ciddi sıkıntılara sokabilir. Uluslararası finans çevrelerinin nabzını da tutabilen bir dostum ilginç bir noktaya dikkat çekti, "AKP seçimler öncesinde yaptığı vaatlerde oldukça ölçülü davrandı, fındık dışında aşırı vaatlerde bulunmadı; seçim sonrasında ise süre de belirleyerek bir sürü vaatte bulundu, kendini bağladı" dedi. Gerçekten de AKP neredeyse Anayasayı değiştirebilecek bir çoğunlukla tek başına iktidar olunca ve piyasalarla medyadan da umduğunun ötesinde bir destek görünce "Acil Eylem Planı"yla vaatleri sıralamaya başladı. ANAPın ilk iktidar dönemindeki hızını model alan AKPnin lideri Erdoğanın gezi

Yazının Devamı

AKP’yi yarattığı beklenti vurabilir

25 Kasım 2002


<#comment>Uluslararası finans çevrelerinin nabzını da tutabilen bir dostum ilginç bir noktaya dikkat çekti, "AKP seçimler öncesinde yaptığı vaatlerde oldukça ölçülü davrandı, fındık dışında aşırı vaatlerde bulunmadı; seçim sonrasında ise süre de belirleyerek bir sürü vaatte bulundu, kendini bağladı" dedi. Gerçekten de AKP neredeyse Anayasa’yı değiştirebilecek bir çoğunlukla tek başına iktidar olunca ve piyasalarla medyadan da umduğunun ötesinde bir destek görünce "Acil Eylem Planı"yla vaatleri sıralamaya başladı. ANAP’ın ilk iktidar dönemindeki hızını model alan AKP’nin lideri Erdoğan’ın gezi programı da bir tür yıldırım harekatı biçiminde sürüyor. Bu arada hükümet yetkililerinin iyimser ve iddialı açıklamaları da birbirini izliyor.
Bütün bunlar müthiş bir beklenti yarattı toplumda. Buna göre Avrupa Birliği ile ilişkilerde tam üyelik hedefine doğru yol alınacak; IMF ile görüşmelerde hiçbir sorun çıkmayacak ve programa sosyal boyut kazandırılacak; yoksullara yardım eli uzatılacak; ekonomideki canlanma hızlanacak ve işsizlik azalacak, duble yol ve konut seferberliği başlayacak; türban sorunu gerilimsiz çözülecek ve Tayyip Erdoğan başbakan olacaktı.
Gerçekte ise bu

Yazının Devamı

Siyasi irade ekonomide başarının garantisi mi?

24 Kasım 2002

"Türkiyenin en çok ihtiyaç duyduğu şeyin siyasi irade olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor. Tek parti iktidarına bağlı bir siyasi iradenin ortaya çıkmasıyla beraber, ekonomik göstergeler kendiliğinden toparlanmaya başladı. Çünkü siyasi irade tüm dinamiklerin üzerinde akacağı zemindir; eğer siyasi irade ortada yoksa dinamiklerin üzerinde akacağı zemin olmadığı için tüm sistem kriz alarmı vermeye başlar. Şimdi ise dinamiklerin üzerinde akacağı zemin, tek parti kurgusu içinde sağlam bir zemin olarak göründüğü için, tüm dinamikler olumlu sinyal vermeye başlamıştır." AKP lideri Tayyip Erdoğanın dış gezilerinde de yanından ayırmadığı siyasi danışmanı Ömer Çelikin Star gazetesine yazdığı yazılarda, partisinin siyasi felsefesini ve olaylara yaklaşımını anlamamıza yardımcı olacak ilginç ipuçları bulmak mümkün. Ömer Çelik, 20 Kasım tarihli yazısında, siyasi iradeyle ekonomideki gelişmeler arasındaki bağı irdelerken şöyle diyor: Piyasalar aldatmasın Önce mali piyasalardan başlayalım. Gerek Türkiyede gerekse dünyada son yılların deneyimleri, mali piyasaların çoğu kez olaylara anlık ve yüzeysel tepki verdiğini ve yanılma payının çok yüksek olduğunu gösteriyor. Böyle olmasaydı 2000 yılında

Yazının Devamı