Dünya Bankası'ndan uyarı: Reform tavsarsa enflasyon patlar

19 Eylül 2000


       Ekimin ikinci yarısında tekrar Türkiye'ye gelmesi beklenen Carlo Cottarelli'yi herhalde çok özleyeceğiz. Kimileri ucuz "show"lar yapmak için, kimileri kuru sıkı atıp tutmak için, kimileri kebap yedirmek, kimileri de haber yaratmak için "bizim Carlo"nun dönüşünü dört gözle bekleyecek. Olaya biraz daha ciddiyetle yaklaşanlar için ise IMF Türkiye Masası Şefi'nin 2001 yılı bütçesini gördükten sonra neler söyleyeceği merak konusu olacak.
       2001 yılı bütçesi, hükümetin enflasyonla mücadele programını sürdürme konusunda ne kadar ciddi olduğunu gösterme açısından önemli bir belge niteliği taşıyacak. Hükümet 2001 yılını 2000 yılı bütçesi büyüklüğünde bir bütçeyle geçirme kararlılığını gösterirse bu davranış, piyasalara ve uluslararası kuruluşlara olumlu bir sinyal verecek. Ancak bu sinyal bile uygulanan programın geleceği konusundaki kuşkuları gidermeye yetmeyecek. Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber'in geçenlerde Antalya'da yapılan "Ekonomi Zirvesi" sırasında dağıttığı rapor özetlerini dikkatle okuyunca bunu daha iyi anladım.
       Dünya Bankası'nın

Yazının Devamı

Küçük iş sahipleri Avrupa'yı titretti

17 Eylül 2000


       Fransa'dan İngiltere'ye sıçrayan ve geçen hafta Almanya'dan İspanya'ya kadar Avrupa'nın dört bir yanına yayılan protesto eylemleri, petrol ürünlerinin ucuzlatılması talebinin ötesinde önemli mesajlar verdi. Hemen her ülkede kamyoncuların başını çektiği ve çiftçilerle balıkçıların ve genel olarak küçük iş sahiplerinin katıldığı protesto eylemlerinin görünürdeki hedefi akaryakıttan alınan vergilerinin düşürülmesi ve ürün fiyatlarının ucuzlatılmasıydı ama protestocuların sınıfsal yapısına ve eylemler sırasında dile getirdikleri şikayetlere bakınca olayın bundan ibaret olmadığı görülebiliyordu. Çeşitli iş alanlarında faaliyet gösteren küçük iş sahiplerinin, giderek daha şiddetli esmekte olan küreselleşme rüzgarlarından duydukları rahatsızlığın da bu eylemlerin ateşlenmesinde önemli rol oynadığı anlaşılıyordu.
       Örneğin, İşçi Partisi'nin iktidardan uzaklaşmasına yol açan 1979'daki işçi eylemlerinden bu yana hayatı bu ölçüde felce uğratan bir toplumsal eylemle karşılaşmamış olan İngiltere'de Blair hükümetini şaşkına çeviren eylemcilerin şikayet konuları arasında bakın neler vardı: yabancı kamyoncuların

Yazının Devamı

IMF dalaşımı mı, 'yeni ekonomi' mi?

16 Eylül 2000


       Başbakan Ecevit'in IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'ye karşı yaptığı çıkışın medyadaki yansımaları, bu tür ucuz kahramanlıkların artık prim yapmadığını gösterdi. Hükümetin IMF ile ayrıntılı bir anlaşma yaparak uygulamaya başladığı enflasyonla mücadele programı başarısızlığa uğrarsa bunun sorumlusunun IMF değil hükümet olacağını da aklı başında herkes biliyor.
       Bu gereksiz ve anlamsız "IMF dalaşı"nın kaygı verici yanı, bazı meslek odası başkanlarının da çabasıyla, Türkiye'nin gündemini işgal etmesi ve enflasyonla mücadele programının geleceğiyle ilgili kuşkular yaratması. Türkiye'yi 20. yüzyılda çakılı bırakmayı hedef edinmiş olan güçler, ülkeyi çoktan aşmış olması gereken bir gündeme kilitleyerek hedeflerine varmaya çalışıyor.
       Bugün tartışma konusu olan enflasyonla mücadele programı, aslında ev ödevini yıllardır ihmal etmiş olan haylaz öğrencinin yoğun bir çaba göstererek, dışarıdan okulu bitirme çabasına benziyor. Asıl "iş" bu sınav verildikten sonra başlayacak. Türkiye'nin bu aşamayı hızla geride bırakıp, enflasyon sorununu çözmüş bir ülke olarak

Yazının Devamı

Vur Cottarelli'ye rahatla aslanım!

14 Eylül 2000


       Bizim Carlo Cottarelli'nin (kim olduğunu mahalledeki mini marketin sahibi Osman bile bildiği için artık yazmıyorum) başarısı muazzam. İbrahim Tatlıses ve Hülya Avşar gibi hemen her Allah'ın günü "manşetlik" bir cevher yumurtlayan ya da olay yaratan süper starları bir kenara bırakırsak son haftaların en çok sözü edilen kişileri arasında bizim Carlo da yer aldı.
       Önce Ankara Ticaret Odası Başkanı'nın bizim Carlo'ya yaptığı dolarlı gösteriyi izledik. Ardından Türk - İş Başkanı "dört Cottarelli daha gelsin", diye celallendi. Bizim Carlo'ya öldürücü darbeyi ise titrek ve dokunaklı sesiyle yüreklerimizi parçalayan şair Başbakanımız vurdu, "IMF bizim işimize karışamaz, devletimiz ne yapacağına kendi karar verir" demeye getirdi. Carlo'ya vuran kendini rahatlatıyordu sanki.
       Bu çıkışları hak etmek için ne yapmıştı bizim Carlo? Ekonomideki aşırı ısınma tehlikesine dikkat çekmiş, 2001 yılı bütçesinin enflasyonla mücadele programıyla uyumlu olmasını istemiş ve Antalya'da yapılan "Ekonomi Zirvesi"nde "Bu program bizim değil, sizin" demek gafletinde bulunmuştu.
  

Yazının Devamı

12 Eylül'den yirmi yıl sonra ekonomi

12 Eylül 2000


       Türkiyemizde palavra ve böbürlenme genelde iyi prim yapar; rakamlara dayalı analizlere ise ancak meraklıları ilgi gösterir. Bu ortamda kendilerini "böyyük Türkiye'nin babası" olarak yutturanlar hala kahraman gibi ortalarda dolaşır, "Özal mucizesi" özlemlerde yaşamaya devam eder.
       Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yayımlanan 2000 İnsani Kalkınma Raporu (Human Development Report 2000)nda yer alan veriler Türkiye'nin son 25 yıldaki ekonomik performansını, karşılaştırmalı olarak görmemize olanak veriyor. Raporda yer alan verilere göre Türkiye'nin fert başına milli gelir rakamlarının 1975 - 98 döneminde kaydettiği gelişmeyi bazı ülkelerle ve ülke gruplarıyla karşılaştırdığımızda şöyle bir tablo çıkıyor karşımıza:
       Fert Başına GSMH'nın gelişimi (ABD doları)

       Bu tablonun açıkça ortaya koyduğu gibi 1975 yılında fert başına milli geliri dünya ortalamasının azıcık üstünde olan Türkiye'nin son 1975 - 98 dönemindeki ekonomik performansı dünyadaki gelişmeye ayak uyduramamış, fert başına gelirde dünya

Yazının Devamı

Küresel refaha yöneliş çağrısı

10 Eylül 2000


       New York'ta tamamlanan Birleşmiş Milletler Milenyum Zirvesi küreselleşmeyi ve sorunlarını bir kez daha dünyanın gündemine getirdi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, zirve öncesinde yaptığı bir açıklamada, "küreselleşmeye karşı olmanın yerçekimine karşı olmaktan farkı yok ama yalnızca ağır sıkletlerin yaşamasına olanak veren kanunları da kabul edemeyiz; tam tersine küreselleşmeyi, yokluk ve sefalet içindeki insanları bu durumdan kurtaracak bir süreç haline getirmeliyiz", diyordu.
       Avrupa'nın sosyal demokratlarını temsil eden İngiltere Başbakanı Tony Blair, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile Hollanda Başbakanı Wim Kok ve İsveç Başbakanı Goran Persson da zirve vesilesiyle yaptıkları ortak açıklamada, küreselleşmenin potansiyelini en iyi biçimde değerlendirip yarattığı sorunları aşmak için bir "ilerici program" önerdiler. Dört başbakan International Herald Tribune gazetesinde yayınlanan açıklamalarında "küresel gelişme" gündeminin üç temel ayağı olduğunu belirtiyor ve özetle şöyle bir gündem öneriyorlar:
       * Birincisi, yeni ekonomiden kazançlı

Yazının Devamı

Kahramanlar

9 Eylül 2000


       Bilişim Vakfı'nın araştırmasına göre ülkemizde şu anda 5 bin bilgisayar mühendisi bulunmaktaymış. Oysa Türkiye'nin bilişim toplumu olabilmesi için 70 bin bilgisayar mühendisine ihtiyacı varmış. Ülkemizde her yıl bin dolayında yeni bilgisayar mühendisi yetişiyor ancak bunların bir bölümü (herhalde en yetenekli olanları) yurtdışında iş bulup gidiyormuş. Ülkemizdeki 5 bin bilgisayar mühendisinin bir bölümü yönetici, bir bölümü pazarlamacı, küçük bir bölümü de bilgisayar mühendisi olarak çalışıyormuş. (Aydın Candabak, "Bilişim Toplumu", Hürriyet, 28 Ağustos 2000).
       Bilişim 2000 etkinliklerinin sürdüğü bir haftada bu tabloyla ne kadar övünebiliriz (ya da bu tabloya bakarak ne kadar dövünebiliriz) doğrusu bilmiyorum ama farklı alanlardaki "kahramanlarımız"la dilediğimiz kadar övünebiliriz. Onlar vatanı ve milleti her türlü kökü dışarıda cereyana ve tehlikeye karşı büyük bir azimle savunarak kendine özgü (yoksa hafif şizofrenik mi desem) bir ülke olarak kalmamızı sağlıyorlar.
       Tanrıya şükürler olsun, bu "kahramanlar"ı hemen her alanda görebiliyoruz. Örneğin elin

Yazının Devamı

Okuyan'ın feryadı, enflasyonun nedeni

7 Eylül 2000


       Önümüzdeki dönemde yaşanacak olanları şimdiden görür gibiyim. Enflasyonda 2000 yılı hedefleri tutmayacak ve her kafadan değişik sesler çıkmaya başlayacak, herkes birbirini suçlayacak ve enflasyonla mücadelenin geleceği gene tehlikeye düşecek. Bu kargaşada asıl neden gene karanlıkta kalacak, soygun düzeni işlemeye devam edecek.
       Bunun ilk belirtilerini şimdiden görmeye başladık. Başbakan Ecevit, pazartesi günü Ankara'da yaptığı açıklamada özel sektörü enflasyonla mücadelede üzerine düşeni yapmamakla suçladı. Aynı gün Maliye Bakanı Sümer Oral ile görüşen IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin, ekonomide ince ayar yapılmasını ve 2001 bütçesinde kamu harcamalarının reel olarak dondurulmasını istediği belirtildi.
       Başbakan Ecevit'in suçlaması, ekonomiden pek anlamayan bir siyasetçinin topu başkalarına atmak için yaptığı beylik çıkışlardan biriydi. Cottarelli'nin istekleri de IMF'nin alışılagelmiş taleplerinden birinin yinelenmesinden başka bir şey değildi. Onların bu açıklamaları yaptıkları gün Milliyet'i ziyaret eden Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın

Yazının Devamı