Kadınların barış çağrısı ve Babacan'ın ikilemi

8 Mart 2006

Bu dramın baş sorumlusu olan iki erkek, yani George W. Bush ve Tony Blair ise insanlık adına, devlet adamlığı adına, erkeklik adına, yüz kızartıcı bir tavır içinde. Bu iki zat, savaşı başlatma gerekçelerinin hepsi çürütüldüğü için, bu büyük trajediyi neden sahneye koyduklarını akılla, mantıkla, bilgiyle açıklayamadıkları için Tanrı'ya sığınıyor şimdi. Uygarlık adına yapılan akıl almaz işkencelere ortam hazırlayan bu iki zat şimdi hiç utanmadan, sıkılmadan "bizi Tanrı yargılayacak" diyor. Bugün 8 mart, Dünya Kadınlar Günü. Bugün, dünyanın pek çok başkentinde binlerce kadın ABD büyükelçiliklerine giderek "barış dilekçesi" verecek. Bu çağrının dikkate alınacağını hiç sanmadığını belirten Observer gazetesi yazarı Mary Riddell, İngiltere'den Irak'a, milyonlarca kadının ve erkeğin, savaşı önleme çabası sonuç vermediği için bugün Irak'ta büyük bir insanlık dramı yaşandığını vurguluyor. Kadınlar Günü beni ekonominin dışına çıkmaya ve Bush ile Blair'e duyduğum derin tepkiyi bir kez daha ifade etmeye zorladı ama ekonomide de gündemin hayli kızıştığı ve kafaların hayli karıştığı bir dönemdeyiz. Bizim kendi aramızda sürdürdüğümüz tartışmaya bir de Kemal Derviş gelip katkıda bulununca bu

Yazının Devamı

Revizyon gerekli ama çok riskli

5 Mart 2006

Krizden 5 yıl sonra (3) Türkiye ekonomisinde "her şeyin yolunda" olduğunu ve yaşanmakta olan dönüşümün ekonominin önünü açacağını ileri sürenlere göre böyle bir revizyona gerek yok. Hükümetin, "öldük - yandık" feryatlarına kulak tıkayıp, mevcut politikasını sürdürmesi gerekli onlara göre.Ben farklı düşünenlerin kampındayım. Bana öyle geliyor ki YTL'nin değerlenmesine yol açan bu politikada bir revizyona gidilmezse sanayideki sorunlar daha da ağırlaşacak ve bu sorunların yarattığı baskılar hükümeti bir politika revizyonuna zorlayacak. Bu mini dizinin ilk iki yazısında, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin, 2002 sonunda devraldığı "güçlü ekonomiye geçiş programı"na sadık kalarak Türkiye ekonomisini 5 yıl öncekinden çok daha olumlu bir noktaya getirdiğini kaydetmiş, ancak bugün gelinen noktada hükümetin, ekonomi politikasında bir revizyona zorlanabileceğini belirtmiştim. Bu lafı eden birinin, "revizyon gerekliyse nasıl olmalı" sorusuna da bir cevap bulması gerekiyor ve işte bu noktada işler karışıyor, çünkü bu sorunun hazır ve kolay bir cevabı yok. Var diyenlerin ortaya attığı çözümler de beni tatmin etmiyor. Hep, birileri bir şeyi düzeltmeye çalışırken başka bir şeyleri de

Yazının Devamı

AKP için kritik yıl 2006 mı?

1 Mart 2006

Krizden 5 yıl sonra (2) Ekonominin bu noktaya gelmesinde önemli katkısı olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının sözcüleri, "ekonomide her şey yolunda" görüşünü savunurken şu beş varsayıma dayanıyor: (1) Türkiye'ye ve AKP iktidarına duyulan güven içerde ve dışarıda sürecektir; (2) Türkiye'ye para akmaya devam edecek ve ekonomiyi büyütecektir; (3) Hükümet kendine düşeni yapmıştır, yapısal dönüşümü özel sektör tamamlayacaktır; (4) Dönüşüm sürecinde elenen ve işini kaybedenler ciddi bir sorun yaratmayacaktır; (5) Değerli YTL ekonomi için sorun oluşturmayacaktır.Şimdi bu varsayımları teker teker ele alıp sorgulayalım. Pazartesi günkü yazımda, 2001 krizinden bu yana Türkiye ekonomisinde olumlu gelişmeler yaşandığını ancak bugünkü tabloya bakarak 'ekonomide her şey yolunda' sonucuna varmanın kolay olmadığını belirtmiştim. (1) Finans piyasalarında AKP iktidarına duyulan güvenin halen sürmekte olduğu görülüyor. Türkiye'ye para girişinin sürmesi ve borsanın tırmanışı da bunun göstergeleri olarak algılanabilir. Ancak gözümüzü, farklı bir algılama ve tepki verme frekansı olan finans piyasalarından Türkiye genelindeki tabloya çevirdiğimizde, AKP hükümetine duyulan güvende ciddiye

Yazının Devamı

Chelsea - Barcelona ve İzlanda dersleri

26 Şubat 2006

Chelsea - Barcelona maçında beni en çok etkileyen şey, sahadaki futbolcuların sıra dışı hüner ve becerilerini sınırsız bir mücadele gücüyle kusursuz şekilde birleştirerek ortaya koymaları oldu. Ronaldinho ve Messi gibi süper yıldızlara sahip olan Barcelona'nın gol pozisyonu yaratma kapasitesi Chelsea'nin çok üstündeydi ama Chelsea savunmasının son anda yaptığı golü önleme müdahaleleri de tek kelimeyle müthişti. Elli yıldır maç izlerim, savunmada böyle bir zamanlama mükemmeliyeti görmedim. Hemen her erkeğin ve giderek daha fazla kadının futbol yorumu yaptığı bir ülkede benim gibi uzmanlık iddiası taşımayan bir izleyicinin kalkıp da futboldan söz etmesi kolay değil. Biraz da bu zorluğu düşünerek futbola bulaşmıyordum bir süredir. Ancak geçen Çarşamba gecesi oynanan Chelsea - Barcelona karşılaşmasını televizyondan izledikten sonra bu maçın bende yaptığı çağrışımları mutlaka yazmam gerektiğini düşündüm. Barcelona'nın büyüleyici ahengiyle oyunun üçte ikisini 10 kişiyle oynamak zorunda kalan Chelsea'nin sergilediği mücadele gücü, yalnızca futbol adına değil, daha genel anlamda umutlandırdı beni. Bazen paranın futbolu teslim aldığını ve pahalı yıldız futbolcuların fazla

Yazının Devamı

Doları ve YTL'yi uçuran sermaye

22 Şubat 2006

Önceki yıllarda da dev cari işlem açıkları veren ABD'nin dış açığındaki bu patlamanın eninde sonunda ABD dolarının değerini düşüreceği yolundaki tahminler de geçen yıldan beri yapılıyor. Ancak son bir yıl içinde bu tahminler gerçekleşmedi, tersine dolar euro ve yen gibi rakip paralar karşısında değer kazandı. Paul Krugman gibi tanınmış iktisatçılar, doların % 30 dolayında değer kaybetmesinin söz konusu olabileceğini iddia etmeye devam ediyorlar. ABD'nin dış ticaret açığının geçen yıl 725.8 milyar dolara tırmanarak yeni bir rekora eriştiğini geçen çarşamba bu köşede yer alan yazımda belirtmiştim. ABD'nin 2005 yılındaki dış ödemeler dengesi cari işlemler açığının da 800 milyar doları aşarak yeni bir rekor kırması ve bu açığın ABD'nin GSYİH'sına oranının % 6.2 dolayında gerçekleşmesi bekleniyor. ABD'nin dev boyutlarda cari işlemler açığı vermesine karşılık doların değer kaybetmemesinin başlıca nedeni, ABD'ye yönelik sermaye hareketlerinin çok güçlü olması ve cari işlemler açığını rahatlıkla finanse etmesi. I. Herald Tribune gazetesinin deneyimli yazarı Floyd Norris'in resmi verilerden yararlanarak derlediği rakamlara göre, ABD'ye giren uzun vadeli sermayenin net tutarı (grafikte de

Yazının Devamı

Ford ve GM için sonun başlangıcı mı?

20 Şubat 2006

Otomotivin geleceği (2) Otomotiv sektörü, küresel ekonomide büyük bir dönüşümün yaşanmakta olduğu sektörlerden biri ve bu süreçte ayakta kalmanın ne kadar zor olduğunu anlamak için ABD'nin ünlü otomotiv firmalarının yaşamakta olduğu sorunlara bakmak yeterli.Otomobil aslında "Amerikan rüyası"nın ayrılmaz bir parçası. General Motors (GM) ve Ford da yalnızca oto sanayinin değil, Amerikan kapitalizminin sembolü haline gelmiş olan firmalar. Ücretle çalışanların soysal güvencelerinin Avrupa'ya göre sınırlı olduğu Amerika'da, çalışanlarının geleceğe yönelik güvencelerini şirket bünyesinde sağlayan ve diğer firmalara örnek gösterilen sanayi devleri bunlar. Türkiye'de son yılların flaş sektörü olarak dikkatleri üzerine çeken otomotiv sektörünün, atılımını sürdürmek için yeni bir vizyona ihtiyaç duyduğunu dünkü yazımda belirtmiştim. Ancak küresel rekabetin otomotiv sektöründe de kızıştığı günümüzün dünyasında "dev" olmanın ve başa güreşmenin koşulları da değişti ve bu ortamda GM ile Ford'un devliği tartışılmaya başlandı. İnanılır gibi değil ama GM ve Ford'un 1999 yılında 137 milyar dolar olan toplam piyasa değeri şimdi 28 milyar dolar düzeyinde.Dünya oto pazarının % 43'ünü kontrol eden

Yazının Devamı

Türkiye'de atılımın sonu mu?

19 Şubat 2006

Otomotivin geleceği (1) Birincisi, Türkiye'de imalat sanayi reel ekonominin çok önemli bir bölümünü oluşturuyor ve Türkiye'nin, söz gelimi İngiltere gibi, imalat sanayini gözden çıkartarak ekonomik gelişmesini sürdürmesi şimdilik olanaksız görünüyor.İkincisi, küresel ekonomide imalat sanayinin ağırlığı Çin ve diğer bazı Asya ülkelerine doğru kayarken oluşan amansız rekabet ortamında, Türkiye gibi ülkelerin imalat sanayilerini yaşatmaları ve geliştirmeleri fevkalade zorlaşmış durumda. Türkiye, imalat sanayini yaşatmak ve geliştirmek istiyorsa mutlaka bir strateji belirlemek ve bu çerçevede geleceği olan sektörleri ve firmaları desteklemek zorunda. Türkiye ekonomisinin geleceğini düşünürken, kur ve faiz gibi göstergelerin yanı sıra, reel ekonominin geleceğini düşünmenin de mutlaka gerekli olduğunu sık sık vurgulamaya çalışıyorum bu köşede. Bu bağlamda iki önemli noktayı hiç hatırdan çıkarmamamız gerekiyor: Türkiye'de otomotiv sanayi, son yıllarda atılım yapan, üretimini ve ihracatını çarpıcı biçimde artıran bir sektör. Türkiye'nin adet olarak otomobil ihracatı son dört yılda % 125, ticari araç ihracatı % 316 artmış. Aynı dönemde otomotiv yan sanayinin ihracatı da değer olarak %

Yazının Devamı

Amerikalı tüketti, dünya ekonomisi yararlandı

15 Şubat 2006

Geçen hafta açıklanan verilere göre, ABD'nin mal ve hizmet ticaretini kapsayan toplam dış ticaret açığı 2005 yılında, bir önceki yıla oranla % 17.5 artarak 725.8 milyar dolara tırmandı ve yeni bir rekora erişti. Grafikte görüldüğü gibi, özelikle 1999 sonrasında ABD'nin ithalatı ihracatından çok daha hızlı artıyor ve dış ticaret açığı rekorlar kırıyor. 2005 yılında hizmet ticaretinde 56.3 milyar dolarlık bir fazla veren ABD'nin yalnızca mal ticaretindeki açığı 782 milyar doları aşıyor. ABD geçen yıl 1 trilyon 675 milyar dolarlık mal ithal etmiş, buna karşılık mal ihracatı 893 milyar dolarda kalmış. ABD Kongresi önündeki ilk sınavını bugün verecek olan Federal Rezerv Bankası'nın (ABD Merkez Bankası) yeni başkanı Ben Bernanke, kendinden önceki başkan Alan Greenspan'den büyük dengesizliklerle dolu bir ekonomi devraldı. Bu dengesizliklerin başında ABD'nin hızla büyümeye devam eden dış ticaret açığı geliyor. Hizmet ithalatıyla birlikte geçen yıl 2 trilyon dolara yaklaşan (1 trilyon 997 milyar dolar) bir ithalatı gerçekleştiren ABD dünyanın belli başlı ülkeleriyle ve bölgeleriyle yaptığı ticarette giderek büyüyen açıklar verirken ABD pazarına mal satan ülkelerdeki ekonomik canlılığa

Yazının Devamı