Türk halkı AKP'yi muhafaza etmeyebilir

27 Mart 2006

Geçen hafta Londra'da bindiğim taksi Oxford Caddesi'nde ilerlerken birden bir polis arabası belirdi ve gidiş yolumuzu trafiğe kapatıp bizi yan sokaklara doğru yönlendirdi polisler. Bunun üzerine şoförümüz müthiş sinirlendi ve Londra Belediye Başkanı Ken Livingston'a veryansın etmeye başladı. Ona göre, gece vakti trafiğin yönünün aniden değiştirilmesinde de Londra'yı yaşanmaz bir yer haline getiren "Kızıl Ken"in parmağı vardı mutlaka. Kendi işini doğru dürüst yapmazken hemen her şeyden şikâyetçi olmak ve bir suçlu aramak yalnızca bizim İstanbul'un taksi şoförlerine özgü bir şey değildi galiba. Birkaç gün sonra İstanbul'a döndüğümde, Türkiye'de Muhafazakârlık başlığını taşıyan kamuoyu araştırmasının sonuçlarını buldum masamda. Açık Toplum Enstitüsü ile Boğaziçi Üniversitesi'nin (BÜ) desteğiyle, BÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz'ın yönetiminde gerçekleştirilen bu araştırmada, 2005'ten 2006'ya geçilirken Türkiye'nin 15 ilinde 1644 kişiyle görüşülerek Türkiye'de muhafazakârlığın bir fotoğrafı çekilmişti. Muhafazakârlığın fotoğrafı Araştırmaya bir göz attığımda edindiğim ilk izlenim hiç de iç açıcı değildi. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ile bütünleşmiş bir Türkiye'nin hayalini

Yazının Devamı

Atama komedisi drama dönüşmese

26 Mart 2006

Benim daha fazla önemsediğim uyarı ise 22 martta, Morgan Stanley'in Türkiye ile yakından ilgilenen ekonomisti Serhan Çevik'ten geldi. Bu uyarıyı önemsememin nedeni, Serhan Çevik'in Türkiye ekonomisiyle ilgili en olumlu ve iyimser değerlendirmeleri yapan analistlerden biri olması. Yaptığı değerlendirmeleri bana da göndermek nezaketini gösteren Serhan Çevik'in yazdıklarını sürekli izlediğim için 22 mart tarihli değerlendirmesini önemsedim. Daha önce Türkiye ekonomisinin kapsamlı bir dönüşüm geçirmekte olduğunu ve geleceğe umutla baktığını sık sık vurgulayan Çevik, bu kez farklı bir şey söylüyordu. IMF Başkanı Rodrigo Rato'nun Türkiye'ye yaptığı kredibilite uyarısı dün bizim gazetelere yansıdı. Sabah gazetesinde yer alan bir habere göre Citibank da bizim borsayı olumsuz etkileyen bir rapor yayınlamış ve Türk şirketlerinin hisse senetlerinin portföylerdeki payının düşürülmesini önermişti. Serhan Çevik, Türkiye'de Merkez Bankası başkanlığına atama yapma sürecinin esrarengiz bir siyasi oyuna dönüşmüş olmasının, bankanın kurumsal itibarına darbe indirdiğini ve hükümetin Merkez Bankası'nın özerkliğini tanıma taahhüdü konusunda kuşkular yarattığını belirterek özetle şöyle diyor:"Küresel

Yazının Devamı

Merkez Bankası'na gizli başkan

22 Mart 2006

Ben bu konuyla ilgili olarak yazdığım yazılarda hükümetin hatalı bir yöntem izlediğini vurgulamaya çalışıyorum. Yaşanan gelişmeler de ne yazık ki beni haklı çıkartıyor. Dün Cumhurbaşkanlığı adına yapılan açıklama ve Sayın Başbakan'ın karşı açıklaması, ismi gizli tutulan Merkez Bankası Başkanı adayını gündeme getirmekle kalmadı. 'Bu işi komediye çevirmek için başka ne yapılabilir?' sorusunu da gündeme getirdi.Bu sürecin sonunda TC Merkez Bankası'nın başına kim gelirse gelsin zorlanacak bence. İsmi son dakikaya kadar gizli tutulan ve günlerdir Cumhurbaşkanı'nın onayını bekleyen bir adayın daha göreve başlamadan yıpranmaması olanaksız. TC Merkez Bankası başkanlığı atamasıyla ilgili olarak yazdığım son yazıya gelen tepkiler ve dün, bu yazının yazıldığı saate kadar, yaşanan ilginç gelişmeler beni bir kez daha bu konuya dönmeye zorladı. Merkez Bankası ataması nedeniyle Sayın Başbakan'ı ve hükümeti eleştirmemi yadırgadığını belirten bir okurum şöyle yazmış: "Merkez Bankası ile ilgili yazıları size yakıştıramıyorum. Tarafsız yazılarınızla parlamıştınız ama hemen kronik hükümet karşıtlarıyla aynı çizgiye geldiniz Merkez Bankası konusunda.."Bir diğer okurum ise Başbakan'ın Merkez Bankası

Yazının Devamı

Büyük kopuş: Ekonomi ve toplum

20 Mart 2006

İngiltere'de hisse senedi borsasının nabzını ölçen FTSE 100 endeksi 5 yıldan beri ilk kez 6000 puan sınırını aştı. Avrupa şirketlerini kapsayan FTSE Eurofirst 300 endeksi 2001 yılından beri en yüksek düzeye çıktı. ABD hisse senedi borsasının geniş bazlı endeksi S&P 500, mayıs 2001'den bu yana ilk kez 1,300 puan sınırını aştı. ABD'de KOBİ niteliğindeki şirketlerin hisselerini içeren Russel 2000 endeksi tarihsel rekora erişti. Tokyo borsasında hisse fiyatları yeniden yükselişe geçti. Dünya ekonomisinin büyüklerinden gelen iyi haberler borsalardaki yükselişleri yansıtan göstergelerden ibaret değil. ABD'de ekonomik büyümenin bu yılın ilk çeyreğinde yeniden hızlandığı, Japonya'nın yıllar sonra kalıcı bir büyüme trendini yakaladığı, Avrupa'da bile bir kıpırdanmanın hissedildiği belirtiliyor. IMF'nin son öngörüsü, dünya ekonomisinin 2006'daki büyümesinin tahminleri aşabileceğini gösteriyor. Dünyanın önde gelen hisse senedi borsalarında yükseliş haberleri birbirini izledi geçen hafta. 'Yeni ekonomi' balonunun 2001'in martında patlamasından bu yana erişilmemiş zirvelere erişildi. Bu parlak tablonun ardında, küreselleşmenin yarattığı olanaklardan en iyi biçimde yararlanan şirketlerin ve

Yazının Devamı

Merkez Bankası atamaları neden önemli?

19 Mart 2006

Bana öyle geliyor ki AKP bir fırsat kaçırdı. Merkez Bankası'nın eski başkanı Süreyya Serdengeçti bir süre daha görevde kalmak ister miydi bilmiyorum ama onun görevde kalmasının ortamı hazırlanmış olsaydı, Sayın Başbakan ve AKP yönetimi, kritik bir döneme girilirken, en azından bir cephede kendisini güvenceye almış olacaktı. İçerde ve dışarıda, mali piyasalara önemli bir güvence verilmiş olacak, AKP yönetiminin Merkez Bankası'nın özerkliğini içine sindirdiği izlenimi pekişecekti. Dünyada ve Türkiye'de bunca olay olurken, bozuk plak gibi TC Merkez Bankası'na yapılan atamalara mı takılıp kaldım acaba? Belki de öyle ama bu konu, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) farklı noktalara varabilecek bir yola girdiğini düşündürdüğü için önemli göründü bana. Başbakan Erdoğan bu atamalarla, önümüzdeki dönemde izlemeyi düşündüğü çizginin ilk sinyalini verdi sanki. En az bunlar kadar önemli olan diğer sonuç ise, AKP'nin devletin tüm kilit noktalarını mutlaka kendi atadığı, kendi dünya görüşüne yakın bulduğu kişilere teslim etmeye kararlı olduğu yolundaki iddianın havada kalması olacaktı. Bu olasılık gerçekleşseydi AKP'nin belli bir olgunluğa eriştiğini ve özgüvene sahip olduğunu

Yazının Devamı

Serdengeçti giderken nereden nereye?

15 Mart 2006

Türkiye'de yaşanan badireler de dahil her şey çabuk unutuluyor ama Serdengeçti'nin TC Merkez Bankası olarak görev üstlendiği ve Kemal Derviş'in bir kurtarıcı olarak apar topar Türkiye'ye çağrıldığı günlerin ortamını hatırlamakta yarar var. Ekonominin çok hassas dengelerde durduğu bir dönemde, siyasi krize yol açarak 19 şubat çöküşünü tetikleyen ve panik içinde dalgalı kura geçmek zorunda kalan Ecevit hükümetinin Derviş'i göreve çağırdığı noktada, Türkiye ekonomisinin durumu hayli acıklıydı. Herkes panik içinde varını yoğunu dövize çevirmeye ve yurtdışına aktarmaya çalışıyordu. Görev süresini dün tamamlayarak TC Merkez Bankası başkanlığından ayrılan Süreyya Serdengeçti, Türkiye ekonomisinin dramatik gelişmelere sahne olduğu bir dönemde, zor bir görev üstlendi. Türkiye ekonomisinin 1980'lerden 1990'lara taşınan temel sorunlarını açığa çıkaran 2001 krizinin gündeme geldiği noktada: Banka sistemi, kamu bankaları dahil, büyük bir çöküşün eşiğindeydi. Kamu açıkları dev boyutlara tırmanmıştı. Devletin borcunu çeviremez duruma düşmesi an meselesiydi. Türk lirası değişim aracı olmanın dışında para niteliğini tamamen kaybetmişti. Korkunç devalüasyonun, üç haneli enflasyona yol açması

Yazının Devamı

Küresel likidite ve çift fitilli bomba

13 Mart 2006

Dünyadaki likidite bolluğunun sonlarına gelindiği izleniminin, bizdeki çalkantıyı da etkilediği hatta tetiklediği söylenebilir ama Türkiye'deki risklerin bundan ibaret olduğunu düşünmek fazlaca basit görünüyor bana.Son 10 yıl içinde dünya ekonomisinde ve finans sisteminde benzeri görülmemiş bir likidite bolluğu yaratıldığı bir gerçek. Japonya, ABD ve Avrupa bu sürece farklı ölçülerde katkıda bulundu; Japonya "sıfır faiz"le yaşarken, ABD ve Avrupa'da da faizler alışılmadık ölçüde düşük düzeyde tutuldu. Geçen hafta bizim borsada ve finansal piyasalarda yaşanan çalkantıyı dış dünyadaki gelişmelere ve Türkiye'de inanılmaz bir tepki cephesi yaratma gücü olan Kemal Derviş'in sözlerine bağlamak, kolayına geldi çoğu kimsenin. Faiz indirimleri ve muazzam boyutlardaki para bolluğu, küreselleşmenin şoklarıyla sarsılan dünya ekonomisinde çok boyutlu sonuçlar yarattı; artan dengesizlikler dünya ekonomisindeki büyümenin sürmesini sağladı. Bu likidite bolluğu sayesinde: Japonya finans piyasalarında olası çöküşler önlendi, deflasyonun etkileri sınırlandı. 1998'deki Rusya krizi sonrasında, uluslararası finans sisteminde bir çöküş yaşanması, likidite silahını kullanan ABD Merkez Bankası Başkanı

Yazının Devamı

YTL'yi düşürmenin kolay yolu

12 Mart 2006

Ben bu ikinci seçeneği bir tavsiye olarak gündeme getirmedim, sadece Türkiye'nin yakından bildiği bir olguyu unutmuş olanlara hatırlatmak istedim. Güven bunalımı yaratmak ve sermaye kaçışına yol açmak için ille de 2001'deki yöntemi kullanmak ve Çankaya sırtlarında Anayasa kitapçığı teatisinde bulunmak gerekmiyor, bir sürü yöntemi var bu işin. Son gelişmeler, yaratıcı yeni yöntemler geliştirmeye hevesi olanların da aramızda bulunduğunu gösteriyor. Geçen Pazar bu köşede yer alan yazıda, Türkiye'ye ve Türkiye ekonomisine duyulan güveni ciddi biçimde sarsmadan YTL'deki aşırı değerlenmeyi önlemenin hayli zor olduğunu ileri sürmüş, ardından da diğer seçeneğe değinerek şöyle demiştim: "Siz şu ya da bu nedenle güveni erozyona uğratıp sermayenin Türkiye'den kaçması için gerekli ortamı yaratırsanız, YTL'nin değerlenmesini de tersine çevirebilirsiniz." Türkiye'ye ve ekonomimize duyulan güveni sarsmak için öncelikle atılması gereken adımlar şunlar: Türkiye'nin kendisine güven sağlayan ekonomik programı uygulamaktan vazgeçeceği yolunda güçlü sinyaller verilmeli. Programın temel direği olan enflasyonla mücadelede kararlı bir tutum sergileyen Merkez Bankası'nın bu konudaki inadı mutlaka

Yazının Devamı