Sanayicinin uyum süreci çok sancılı geçecek

30 Kasım 2005

Oğuz Satıcı'nın kur ve faiz politikası konusunda Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'ye yönelttiği eleştirileri biraz insafsız buluyorum doğrusu ama dile getirmeye çalıştığı sıkıntının da önemli olduğunu düşünüyorum. "Üretici satış noktasında, güçlerini kullanarak fiyat kıran dev perakendecilerle; üretim noktasında ise sürekli yükselen maliyetlerle karşı karşıya, arada sıkışmış durumda" diyor TİM Başkanı. Dışbank'ın Fortis'e dönüşmesi nedeniyle düzenlenen konserli resepsiyonda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı ile karşılaştık. Hal hatır sorarken yarasını deşmiş olduk Oğuz Bey'in. Adeta boynunu bükerek "Türkiye'de üretenin kıymeti yok, bıçak boğazımıza dayandı" diyen TİM Başkanı, işaret parmağını çenesinin altına dayayıp görsel olarak da anlattı meramını. Satıcı'ya göre, üretenin ve ihracat yapanın yakınmalarına kulak tıkayanların, yaşanmakta olan sürecin istenmeyen sonuçlarını görmesine çok az zaman kalmış durumda. Geniş bir yelpazede finansal hizmetler sunacağı için adının Fortis Bank olarak değil yalnızca Fortis olarak anılmasını isteyen Fortis'in iddialı hedefleri var Türkiye'de. Şube ağını ve müşteri tabanını hızla genişletmek, gerektiğinde yeni

Yazının Devamı

234 bin firma AB'ye nasıl uyum sağlar?

28 Kasım 2005

Eczacıbaşı Topluluğu Genel Koordinatörü Erdal Karamercan'ın kapanış oturumunda vurguladığı gibi, AB'ye uyum sürecinde bizim için kritik hedef ille de AB tam üyeliği değil, Türkiye'nin bu süreci kullanarak gerçekleştireceği dönüşümle küreselleşen dünyayla bütünleşmesiydi. Borusan Holding Genel Müdürü Agah Uğur da "AB yolunda bu yolculuğu yapmanın, hedefe varmaktan daha önemli olduğunu" söyledi. İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen 4. Sanayi Kongresi'nde Avrupa Birliği'ne (AB) uyum sürecinde Türk sanayiinin geleceği tartışıldı. Gerek kongrenin açılış oturumunda konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve İSO Başkanı Tanıl Küçük, gerek kapanış oturumunda söz alan dört büyük grubumuzun tepe yöneticileri, Türk iş âleminin AB sürecini Türkiye'nin vazgeçilmez yol haritası olarak benimsediğini bir kez daha ortaya koydu. İSO Başkanı Tanıl Küçük, "Büyük bir toplumsal dönüşüm projesi olan AB'ye tam üyeliğin hayatın her alanında köklü değişikliklere yol açacağını" hatırlattı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da değişimin önemini vurgulayarak, AB üyeliğinin nihai hedef olmadığını ve değişim sürecinde bir aşama olduğunu belirtti.AB sürecinin,

Yazının Devamı

Tehlikeli hesaplar 2006'yı karartır mı?

27 Kasım 2005

Sık sık karşılaştığım, "Türkiye ekonomisi için 2006'da bir risk görüyor musun?" sorusuna da bu vesileyle cevap vermiş olayım. 2006'da hemen kendini gösterecek, ekonomiden kaynaklanan ciddi bir risk var gibi görünmüyor. Ama eğer 2006 yılında Türkiye bir hesaplaşma alanı haline gelirse ekonomi büyük bir risk altına girer. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bugün Türkiye'ye, dış kaynak girişi sürüyor ve ekonomi bunun yarattığı iyimserlikle büyümeye devam ediyor. Dış kaynak girişi ise öncelikle politik istikrarın ve ona bağlı olarak ekonomik istikrarın süreceği varsayımına dayanıyor. Bu varsayımın doğru olmadığı anlaşıldığı anda bütün senaryo çöker ve iyimserlik bir anda karamsarlığa döner. Son haftalarda Türkiye'de yaşanan kimi gelişmelerle, yapılan kimi değerlendirmeleri ve üretilen söylentileri ciddiye alacak olursanız kolaylıkla uykunuz kaçabilir. Türkiye'nin, farklı amaçlarla tehlikeli hesaplar içine girmiş olan kişi ve grupların hesaplaşma alanı haline gelmek üzere olduğunu düşünüp, 2006 yılı için karamsarlığa kapılabilirsiniz. Güneydoğu Anadolu'daki gelişmeler ve Kürtler üzerinden siyaset yapma hesabı içinde olanlar konusunda fikir yürütecek konumda görmüyorum kendimi ama bu konumda

Yazının Devamı

Serdengeçti ve Trichet'nin günahı (!)

23 Kasım 2005

2001 yılında yaşanan derin kriz sırasında T.C. Merkez Bankası Başkanı olan ve Türkiye'nin 30 küsur yıllık 'yüksek enflasyon, istikrarsız gelişme' kısır döngüsünü kırmayı başardığı normalleşme sürecinde bu zor görevi sürdüren Serdengeçti'nin görevden uzaklaştırılmasını isteyenlerin bulunduğu bir sır değil. Onlara göre, "faizlerin hâlâ yüksek seyretmesinin", "TL.nin aşırı değerlenmesinin", bu yüzden birçok firmanın rekabet gücünü kaybetmesinin ve dış açığın büyümesinin başlıca sorumlusu Serdengeçti. Serdengeçti gider ve yerine, faizleri hızla düşürerek piyasayı rahatlatacak ve TL.nin değer kaybetmesine ortam hazırlayacak birisi gelirse, zil takıp oynamaya hazır kimileri. Önümüzdeki yıl Türkiye'de gündeme damgasını vuracak olan konulardan biri, 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tartışmalar olacak. Görev süresi 2006 yılının mart ayında sona erecek olan T.C. Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin görevinde kalıp kalmayacağı ve kalmazsa yerine kimin atanacağı da, şimdiden gündemdeki yerini garantileyen tartışma konularından biri olmaya aday görünüyor. Bu tür tartışmalarda kişisel motifler de devreye giriyor kuşkusuz. Serdengeçti'nin belli bir anlayışı savunmak için

Yazının Devamı

Oxford'dan İstanbul'daki Picasso'ya

21 Kasım 2005

Soğuk bir kış gününde Oxford'da dolaşırken, İbrahim Tatlıses'in "Urfa'da Oxford vardı da biz mi gitmedik" lafı geldi aklıma. Oxford gibi bir kente sahip olmadığımız için hayıflanmalı mıyız acaba diye düşündüm. İlk anda "evet" demek geçti içimden ama biraz daha düşününce kafam karıştı, doyurucu bir cevap bulamadım bu soruya. Üniversite denince ilk akla gelen yerlerden biri her halde Oxford. Geçen haftanın bir gününü dünyanın en eski üniversite kentlerinden biri olan Oxford'da geçirmek olanağını buldum. Adı çoğu kez Oxford'la birlikte anılan Cambridge'e birkaç kez gitmiştim ama Londra'ya trenle bir saat mesafedeki Oxford'u ilk kez gördüm ve ister istemez etkilendim. Birkaç yıldır Oxford'da bulunan ve bu tarihi kentin içini dışını iyi bilen iki Türk öğrenci, Mehmet ve Gökhan sayesinde görmek olanağını bulduğum tarihsel mekanlarda yüzlerce yıllık geleneklerin her tarafa sinmiş olan etkisini hissettim. Bilim, kültür, uygarlık gibi kavramlar burada farklı bir anlam kazanıyordu sanki. Bu kez Londra'da bir kafede, Financial Times gazetesinin cumartesi günleri verdiği kültür ve sanat ekinin sayfalarını çevirirken "İstanbul yoluyla Avignon" başlıklı yazıyı görüp okuyunca farklı bir noktaya

Yazının Devamı

Yıldızın kuşku yaratan yükselişi

20 Kasım 2005

Söz konusu yazıda, "Türkiye'de 1997'de yaşanan postmodern askeri darbenin, İslamcı hareketin modern çağa uygun bir siyasi partiye dönüşmesini tetiklediği" ileri sürülüyor ve Türkiye'nin "Batı uygarlığının küresel bir uygarlığa dönüşme sürecinde rol almak istediği" belirtiliyor. Türkiye kendisini dünyaya "yükselen yıldız" olarak tanıtmak için yoğun bir çaba içinde. ABD'de yayınlanan Foreign Policy dergisinin son sayısında, Türkiye'nin katkısıyla yer alan özel tanıtıcı bölümde de, Türkiye'den "yükselen yıldız" olarak söz ediliyor ve "bir var oluş krizi yaşamakta olan Avrupa'nın kendi ruhunu ararken bakması gereken aynanın Türkiye olduğu" ileri sürülüyor. Türkiye'de "çoğu Avrupalının henüz farkına varmadığı sessiz bir devrimin yaşanmakta olduğu" belirtilerek, "Batılı olma çabalarında inişli çıkışlı bir süreç yaşayan Türkiye'nin, şimdi bir kez daha çağının ruhuyla ve değerleriyle uyumlu bir yola girdiği" vurgulanıyor. The Economist dergisinin "The World in 2006" (2006'da Dünya) adıyla yayınlanan yıllığının Avrupa ile ilgili bölümünde de, Başbakan Erdoğan'ın bir yazısı yer alıyor. Erdoğan'ın yazısında, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) içinde yer almasının, farklı bölgeler ve kültürler

Yazının Devamı

Doların yükselişi: Nereye kadar?

16 Kasım 2005

Geçen hafta açıklanan rekor dış ticaret açığı rakamının ABD dolarının değerini olumsuz etkilemesi akla yakın gelirken tam tersi oldu; doların, Avrupa Birliği'nin (AB) yaralı parası euro ve Japon yeni karşısında daha da güçlendiği görüldü. ABD doları euro karşısında son 24 ayın, yen karşısında son 26 ayın en yüksek değerlerine erişti. Dolar bu yıl her iki para karşısında % 15 dolayında değer kazanmış durumda. Geçen hafta açıklanan veriler ABD'nin Eylül ayı dış ticaret açığının 66 milyar doları aşarak yeni bir rekor kırdığını ortaya koydu. ABD'nin dış ödemeler dengesi cari işlemler hesabında büyük açıklar vermesinin başlıca nedeni dış ticaret açığının büyümesi. IMF'nin tahminine göre ABD'nin cari işlemler açığı 2005 yılı sonunda 750 milyar doları aşarak yeni bir rekora tırmanacak, cari açığın GSYİH'ya oranı da % 6'yı geçecek. Doların euro ve yen gibi diğer önemli paralar karşısındaki tırmanışı, aslında geçen yılın sonundan beri birçok tahminciyi yanıltan bir gelişme. Bu gelişmeyi açıklayabilecek faktörlerin başlıcaları ise şunlar: ABD ekonomisi oldukça hızlı bir tempoda büyümeye devam ederken Avrupa henüz kendini toparlayamadı. Japonya'daki ciddi kıpırdamanın sürüp sürmeyeceği de

Yazının Devamı

Liderlik krizi ve Atatürk örneği

14 Kasım 2005

Blair'e darbeyi kendi partisinin milletvekilleri indirdi. Güvenlik güçlerinin yetkilerini yeniden düzenleyen yasa tasarısının Parlamento'daki oylamasında İşçi Partisi milletvekillerinin 49'u tasarı aleyhinde oy kullanınca sekiz yıldan beri iktidarda olan Blair, Parlamento'daki ilk yenilgisini aldı. İngiltere'de Muhafazakar Parti yeni başkanını belirleme çabasında ve kısa sürede iktidar alternatifi olacak gibi görünmüyor ama kendi partisi içinde ciddi bir güven bunalımı yaşayan Blair'in 2010'a kadar koltuğunu korumasının hayli zor olduğunu hemen herkes kabul ediyor. Geçen hafta bu köşede yer alan iki yazıda, küreselleşmenin damgasını vurduğu bir dünyada ülke yönetmenin çok zorlaştığını ve başta ABD olmak üzere, küresel düzende söz sahibi olma iddiasındaki hemen tüm ülkelerde bir liderlik krizi yaşandığını anlatmaya çalışmıştım. Üçüncü kez seçim kazanan ilk İşçi Partisi lideri olarak koltuğu diğer liderlere göre sağlam görünen İngiltere Başbakanı Tony Blair de geçen hafta bir ayağı çukurda görünen liderler arasına katıldı. Blair'in sorunu, ABD Başkanı George W. Bush'un peşine takılarak İngiltere'yi Irak savaşına sokmuş olmanın hesabını verememiş olması. Kendi partisi içinde bu

Yazının Devamı