10 numara

18 Ocak 2003


<#comment> Futbolda bu "10 numara"ya nedense herkes çok meraklı... Genelde de babalar giyiyor ve çoğu solak. Hatta yıllardır, bunun kavgası da oluyor. Maalesef yönetici ve antrenörler bile, daha önceki sezon "10 numara" giyen oyunculardan rica ediyorlar, "Falanca geliyor. Ona verelim, yanlış anlamasın" diye. Giydikleri formanın büyüklüğü ve asilliğinden çok, "10 numara" önemli.
Bu oyuncuların şartları da var;
1- En fazla transfer ücretini alırım.
2- Öyle her antrenmana çıkmam.
3- İdmana çıkarsam diğerleri kadar çalışmam.
4- Gittiğim kulüpte kesin salon olmalı. Çok sıcak ve soğuk havalarda orada çalışırım.

Yazının Devamı

Golcü şart

11 Ocak 2003


<#comment> Fatih Terim aylardır devre arası bir an önce gelsin diye dua ediyordu. Bunu her fırsatta söyledi. Adeta abondone durumundaki bir boksörün gong sesini beklemesi gibi. Hatta kulüplerin isteği doğrultusunda milli takımın kampı bile iptal oldu.
Galatasaray ilk hazırlık maçında çok önemli bir takımla oynadı. Ergün hariç ideale yakın bir kadroyla mücadele etti. 4-2-3-1 düzeni ile sahaya çıktı. Arkada dörtlü savunma önlerinde iki canlı ön libero; Ayhan ve Cihan, bu ikilinin önünde de; solda Hasan, ortada Berkant, sağda Pinto, forvette Arif. Fatih hoca oyunun büyük bölümünde değişiklik yapmayarak maç kondisyonlarını artırmak istedi. Hoş, zaten çok ara verilmediği için futbolcu fizik olarak düşmez. Düşmediği de gözüktü. Oyunun ilk 20 dakikalık bölümünde Bayern Münih de, Galatasaray da defansif anlayışta konsantrasyon eksikliği çektiği için kalelerinde pozisyon gördüler. Özellikle Bayern ilk 20 dakikada üç dört net pozisyon buldu. Ama oyunun tamamında iki takım da birbirlerine net bir üstünlük sağlayamadı. Galatasaray ligin ilk yarısında olduğu gibi defans oyuncularının hücuma çıkarken kaptırdığı toplar yüzünden sıkıntı çekti. Ancak takımın iyi bir hazırlık dönemi geçirdiği

Yazının Devamı

Cennet Türkiye

4 Ocak 2003


<#comment>Türkiye artık özellikle televizyon gelirlerinden sonra, yabancılar için dolar cenneti oldu. Özellikle üç büyükler, yaklaşık 7 - 8 yıldır, büyük paralarla transferler yapıyor. Tabii ki, buna olumsuz bakmıyorum. Çünkü, iyi yabancı oyuncuların, Türk Futbolu’na katkıda bulunacağını düşünüyorum. 10 yıl önceye döndüğümüzde, üç büyükler, maliyetleri en fazla 1 milyon mark olan futbolcular transfer ediyordu. Şimdi ise milyon dolarlar harcanıyor. Galatasaray, UEFA Şampiyonu olduktan sonra, ezeli rakipleri Fenerbahçe ile Beşiktaş da, bu başarıyı elde etmek için büyük paralar harcadı. Hatta, üç büyükler, iç ve dış transferde, Avrupa standartlarının üstüne çıkarak, ciddi rakamlar ödemeye başladı. Sakın yanlış anlaşılmasın. Futbolcuya Allah daha çok kazandırsın... Ancak kulüplerimizin ve taraftarlarımızın yabancılara karşı gösterdiği sıcak ilgi, verilen maddi ve manevi emeklerin karşılığını alamadığımızı görüyoruz. Tabii istisnaları var.
Örneklerle açmak istiyorum; ORTEGA...
Fenerbahçe taraftarının sevgilisi. Gerçekten de Dünya starı. Fenerbahçe taraftarı, yıllardır bir oyuncuya, bu kadar bağlı kalmamıştı. Aynı düşünceler, Revivo ve Rapajc için de geçerli. Ancak bu

Yazının Devamı

İlk yarının ardından

28 Aralık 2002


<#comment>Göz açıp, kapayıncaya kadar ilk yarıyı bitirdik. Belki de bize öyle geliyor. İşin faal olarak içinde olsak bu zaman asır gibi de gelebilirdi.
Ligin ilk yarısı bittiğinde kulüplerin ekonomik yapıları tabelayı belirledi. Puan cetveline baktığımızda yukarıdakiler aşağıdakiler diye iki grup oluştu. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Gençlerbirliği, Trabzon ve Gaziantep üstte, Bursa, Kocaeli, İstanbulspor, Adana, Göztepe, Altay, Elazığ, Samsun, Diyarbakır düşme potasında. Hatta maç eksikleri bulunan Ankaragücü ile Denizli’yi de buraya koyabiliriz. Arada sıkışan bir tek Malatya var, o da şimdilik marsı kesmiş durumda.
Şampiyonluk şansı tabii ki öncelikle Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’de gözüküyor. Ama Gençlerbirliği bende iz bırakan en önemli takım ilk yarıda. Ekonomik yapısı güçlü, tesisleri, iyi antrenörleri ve iyi kadrosu var. İlk dört hemen hemen bu sıralamadan oluşacak. Diğer on takıma baktığımız zaman düşmemeye oynuyorlar ve ciddi ekonomik problemleri var. Ya antrenörler ve yöneticiler istedikleri oyuncuları alamıyorlar, ya da oynayan oyuncuların paralarını ödeyemiyorlar. Bu da uzun vadede sıkıntı yaratıyor. Şampiyon adaylarına baktığımızda fikstür

Yazının Devamı

Tuncay: 3 Trabzon: 2

23 Aralık 2002


<#comment>Lig sonuna kadar rakiplerinin 16, Fenerbahçe’nin ise bir maçı vardı bence. Kadıköy’de dün gece kaybedeceği puan Fenerbahçe’yi şampiyonluktan koparacaktı. Ancak yıllardır Fenerbahçe bu atmosferdeki maçların hepsine iyi konsantre oldu. Galatasaray derbisindeki gibi.
Trabzonspor da kazanıp, şampiyonluk yarışında "Ben de varım" demek istiyordu. Ve çok açık futbol oynayarak bunu gösterdi. Bu açıklık biraz abartılı oldu. Maça 4 - 3 - 1 - 2 ile başladılar. Fenerbahçe ise 3 - 4 - 1 - 2 ile. Yani orta saha kalabalıklığı, Trabzon’un lehineydi, ancak Fenerbahçeli futbolcular mücadele ederek, çok koşarak bu orta saha fazlalığını dengelemeye çalıştılar. İlk on dakika oyun tamamen Trabzonspor’un kontrolünde gidiyordu. Ve golü de çabuk buldular. Yalnız golden sonra tempoyu hiç düşürmediler, bu hata pahalıya mal oldu. Ümit Özat orta sahaya çıkarak şahane bir orta yaptı, Tuncay’ın nefis kafa golünü hazırladı. Hemen akabinde Fenerbahçe ikinci golü de buldu Tuncay’la. İlk yarının sonlarına doğru yardımcı hakemin vermediği nizami gol Fenerbahçe’nin rahatlamasını engelledi. Engellediği gibi Trabzonspor’un da maça ortak olmasını sağladı.
İkinci yarıda Trabzonspor takımı

Yazının Devamı

Haydi Oğuz hoca

21 Aralık 2002


<#comment>Fenerbahçe hareketli günler yaşıyor. Her yere de malzeme oldu. İnanılmaz olaylar konuşuluyor. Lorant’ın şoförü, Lorant’ın tercümanı, kulüp içerisinden, dışarısından... Maalesef bütün Fenerbahçeliler de, böyle çok büyük bir kulübün bu kadar olumsuz yönde gündemde olmasından çok rahatsız.
Oğuz Çetin devre arasını iple çekiyor. Aziz Yıldırım yönetimi ilk kez istifaya davet edildi. Aslında şu arada gelişen olaylar, Oğuz hocanın lehine... Yönetim muhtemelen önemli transferler yapacak. En azından kendi kredileri için... (İnşallah kapalı kutu, Ahmet’in, Mehmet’in, Hasan’ın, Hüseyin’in tavsiyesiyle değil; bilinen, "Evet iyi transfer" denilebilecek oyuncular alınır.) Antrenman disiplinsizliği de kalkabilir. Zaten 5-6 tane oyuncu salon sporunu seviyorlar! Bunlardan bir tanesi kesin yok: Revivo. Ortega’nın durumu da belirsizliğini koruyor. Bu Oğuz Çetin için şanstır. Fenerbahçe takımında antrenman yapmak ve bütün işinin futbol takımının başarısı olması, bazı oyuncular için fedakarlık haline gelmiş. Bu diğer oyuncuları da sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da olumsuz etkiliyor. Ortega’nın menajeri naklen yayına bağlanıyor, "Kimse merak etmesin, Ortega geliyor"

Yazının Devamı

Vasat maç

19 Aralık 2002


<#comment>İki kupa takımı diyebileceğimiz Galatasaray ile Ankaragücü, Ali Sami Yen’deki sınava ideal kadrolarıyla çıktı. Galatasaray sadece Mondragon’u dinlendirdi.
Bu tür kupa maçları genelde angarya olarak görülür ve yedek oyuncular oynatılırdı. Ama iki teknik adam da sahaya elemek için çıkmıştı. Hatta Ankaragücü, 3 - 4 - 3 oynayarak, Hakan Keleş - Hüseyin - Augustine üçlüsüyle riskli bir düzen kurmuştu. Bu da yetmiyormuş gibi, 65 dakika boyunca, savunmasını çizgi halinde tuttu. Başkent ekibi, Galatasaray hazırlık pasları yaparken çıkmaya amaçlıyordu. Galatasaray ise orta alanda yaşadığı pas yüzdesi düşüklüğü nedeniyle, bu çizgi halindeki savunmanın arkasına bitirici topları indiremedi. Ankaragücü liberosu İsmet’i de sürekli oyuna sokmaya çalıştı. Buna rağmen Galatasaray’ın dörtlü savunması çok konsantre oynadı ve özellikle hiç hücumu düşünmeyerek, hata yapma riskini göze almadı. Hakan Ünsal maç boyunca belki de yarı sahayı hiç geçmedi.
Maçın ilk yarısında üç - dört pozisyon bulan Galatasaray, birini değerlendirdi ve maç sonuna kadar bunu korumayı başardı. Fazla riske girmedi, ‘1 - 0 bana yeter’ düşüncesiyle, savunma güvenliğini maçın tamamında korudu.
Santrfor

Yazının Devamı

Kötü futbol

15 Aralık 2002


<#comment>Alışıldığı üzere Fenerbahçe’de antrenör değişikliği oldu, camianın içinden Oğuz Çetin birinci adam olarak göreve getirildi. Zaten, bu tür kan değişiklikleri özellikle ilk maçlarda olumlu cevaplar verir. Bu, her takımda geçerlidir. Fenerbahçeli oyuncular için de aslında Göztepe maçı bir fırsattı. Şahsen ben, daha iyi mücadele edeceklerini düşündüm. Ama oyun düzeni olarak rakibe üstünlük sağlamaları da mümkün değildi. Fenerbahçe takımı, ilk 15 dakika dışında rakibine oyunun hiçbir bölümünde bariz üstünlük sağlayamadı. Hem liberolu oynayıp, hem de orta sahadaki üç oyuncudan ikisi Rapajc ve Ceyhun olursa, belli bir dakikadan sonra fizik olarak maçı bitiremezsiniz.
Göztepe takımı 15. dakikadan sonra bu maça kadar hiç bu kadar pas yapmamıştı. Hatta Alsancak’ta bile. Kaleci Bora genelde yüzde 80 oyunu eliyle başlattı. Hem Kadıköy’de şampiyonluğu hedefleyen bir takımın sahasında oynayacaksın ve kalecin de topu genelde elle başlatacak. Defans oyuncuları bile "dan dun" hiç vurmadılar. Libero kaptan Tayfun dahil, stoperleri dahi hiç telaş yapmadan, pas yapa yapa Fenerbahçe kalesine hücum ettiler. Fenerbahçe’den daha fazla net pozisyon buldular.
Fenerbahçe dünkü oyunuyla

Yazının Devamı