Yorgo veya Kostas, ne fark edecek?

6 Mart 2004

Yarın yapılacak seçimlerde durum nasıl olacak? Bir Yunan meslektaşın deyişi ile "bu kez seçimler, derbi maçına benziyor. İki ana parti at başı gidiyor. Kimin kazanacağı hiç belli değil"... Ama şunu da ekliyor: "PASOKun kazanması sürpriz olacak"...Son nabız yoklamalarına göre, YDP PASOKtan yüzde 3 oranında ileride. Ancak "kararsız"ların oranı da bir hayli yüksek (yüzde 9). Sonucu belirleyecek olan bu kitlenin ne tarafa meyledeceği hala belli değil...Bu durumda seçimleri "Yorgo (Papandreu) mu, yoksa Kostas (Karamanlis) mi kazanacak" sorusunun yanıtını ancak yarın gece öğrenmek mümkün olacak...***PAPANDREU veya Karamanlis... Yunan siyasi yaşamına 40 küsur yıldır hakim olan iki isim veya iki hanedan... Biri üçüncü kuşaktan bir Papandreu (dedesi Yorgo, babası Andreastan sonra)... Diğeri ise, ikinci kuşak bir Karamanlis (amcası Konstantin Karamanlisten sonra)...Atinadaki bir yabancı gözlemcinin deyişi ile, "ikisi rakip olmakla beraber, ortak tarafları çok: İkisi de ünlü politikacı ailelerine mensup. İkisi de, rakip partilerin liderleri olmakla beraber, birbirine oldukça yakın siyasal çizgide"...Baba Papandreu ve amca Karamanlis zamanında öyle değildi. Biri solda, diğeri sağda, iki lider

Yazının Devamı

Yorgo veya Kostas, ne fark edecek?

6 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
YUNANİSTAN'da 1981'de yapılan seçimleri, Sosyalist PASOK ilk kez ezici bir çoğunlukla kazanıp iktidara gelmişti. Daha sonraki seçimlerden (1989'daki dışında) galip çıkan PASOK, 2000 yılında ise rakibi Yeni Demokrasi Partisi'nden (YDP) ancak 70 bin oy farkla iktidarda kalabilmişti.
Yarın yapılacak seçimlerde durum nasıl olacak? Bir Yunan meslektaşın deyişi ile "bu kez seçimler, derbi maçına benziyor. İki ana parti at başı gidiyor. Kimin kazanacağı hiç belli değil"... Ama şunu da ekliyor: "PASOK'un kazanması sürpriz olacak"...
Son nabız yoklamalarına göre, YDP PASOK'tan yüzde 3 oranında ileride. Ancak "kararsız"ların oranı da bir hayli yüksek (yüzde 9). Sonucu belirleyecek olan bu kitlenin ne tarafa meyledeceği hala belli değil...
Bu durumda seçimleri "Yorgo (Papandreu) mu, yoksa Kostas (Karamanlis) mi kazanacak" sorusunun yanıtını ancak yarın gece öğrenmek mümkün olacak...
***

Yazının Devamı

Denktaşın "ikinci cephesi"

5 Mart 2004

Denktaşın dün bir konferans vermek üzere Ankaraya gelişinin büyük ve coşkulu bir destek gösterisine dönüşmesi, o zamanki sözlerini anımsatıyor.Son günlerde masaya kerhen oturduğunu, Annan planını tehlikeli bulduğunu ve talep ettiği değişiklikler yapılmadığı takdirde bu planın referandumda reddedilmesi gerektiğini açıkça söyleyen Denktaş, Ankaradaki bu hareketli destek gösterisinden kuşkusuz cesaret almış bulunuyor.Denktaş Ankara "çıkarması" ile, aslında "ikinci cephe"yi de açmış oluyor. KKTC lideri, "birinci cephe"deki mücadelesini, Lefkoşadaki müzakerelerde veriyor, Kıbrıs Rum muhatabı Papadopulos ile cenkleşiyor, Alvaro de Sotodan Thomas Westona kadar, "müdahil" yabancılara karşı direniyor...Denktaşın "ikinci cephe"si ise, Türkiye platformundadır. Türkiyede kendisine destek olan kesimlerin seslerini duyurmasını sağlamak isteyen Denktaş bu şekilde Erdoğan hükümetini baskı altında tutmayı ve kendi çizgisine getirmeyi amaçlıyor...***DENKTAŞ şu sırada buna neden ihtiyaç duyuyor?Nedeni basit: KKTC lideri 22 Şubata kadar devam edecek olan müzakere sürecinin birinci aşamasından hiç umutlu değil. Bunu da açıkça söylüyor.22 Şubattan itibaren sürecin ikinci aşamasına girilecek, yani

Yazının Devamı

Denktaş'ın "ikinci cephesi"

5 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
KIBRIS müzakereleri başlamadan önce, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Annan planı çerçevesinde masaya oturması için uygulanan baskılara karşı direnirken, gerekirse anavatana gidip "Anadolu'nun desteğini" isteyeceğini söylemişti.
Denktaş'ın dün bir konferans vermek üzere Ankara'ya gelişinin büyük ve coşkulu bir destek gösterisine dönüşmesi, o zamanki sözlerini anımsatıyor.
Son günlerde masaya kerhen oturduğunu, Annan planını tehlikeli bulduğunu ve talep ettiği değişiklikler yapılmadığı takdirde bu planın referandumda reddedilmesi gerektiğini açıkça söyleyen Denktaş, Ankara'daki bu hareketli destek gösterisinden kuşkusuz cesaret almış bulunuyor.
Denktaş Ankara "çıkarması" ile, aslında "ikinci cephe"yi de açmış oluyor. KKTC lideri, "birinci cephe"deki mücadelesini, Lefkoşa'daki müzakerelerde veriyor, Kıbrıs Rum muhatabı Papadopulos ile cenkleşiyor, Alvaro de Soto'dan Thomas Weston'a kadar, "müdahil" yabancılara karşı direniyor...
Denktaş'ın "ikinci cephe"si ise, Türkiye platformundadır. Türkiye'de kendisine destek olan kesimlerin seslerini duyurmasını sağlamak isteyen Denktaş bu şekilde Erdoğan hükümetini baskı altında tutmayı ve kendi çizgisine

Yazının Devamı

Projenin başarı şansı ne?

4 Mart 2004

Bugün Ankarada beklenen ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Marc Grossmanın bu proje ile ilgili olarak çıktığı "tanıtım turnesi"nin pek elverişli koşullar içinde gerçekleştiği söylenemez. Önceki gün Irakın Şiilere karşı girişilen saldırılarla bir kan gölüne dönüşmesi şu sırada bölgedeki dengelerin altüst olmaya ne kadar müsait olduğunu gösterdi. Grossmanın ziyaret ettiği ülkelerin BOPa gösterdiği ilk tepkiler (özellikle Mısır lideri Mübarekin sözleri) Arap dünyasının bu "Amerikan inisiyatifi"ne hiç de sıcak bakmadığını ortaya koydu. ABDli diplomatı Ankaradan sonra gideceği Brükselde de nasıl bir hava beklediğini, son günlerde Avrupalı yetkililerin (Schröder, Villepin gibi) beyanlarından sezmek mümkün...***ANKARAda yetkililer Grossmanın BOP hakkında merak ettikleri birçok soruyu yanıtlayacak bilgiler vermesini bekliyor.Bu aşamada Türkiye bu girişime karşı tavır almıyor, ama açıkçası onun üstüne atlamak ihtiyacını da duymuyor. Doğrusu da, taslak halindeki BOPun olgunlaşmasını beklemek, ilgili ülkelerin tavrını dikkate almak ve Türkiyenin bu yeni girişimde nasıl bir yer ve rol alabileceğini iyice düşünmektir...Aslında projenin makul ve cazip görünen yanları var: Kim geniş Ortadoğu

Yazının Devamı

Projenin başarı şansı ne?

4 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
ABD'nin ortaya attığı Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) yaşama geçirilmesi şansı nedir? Geniş bölgedeki ülkeler ve ayrıca ABD'nin bu kez danışmak ihtiyacını duyduğu diğer Batılı müttefikler bu girişimi destekleyecek mi? Böyle bir destek gelemezse, Bush yönetimi (Irak'ta yaptığı gibi) bu konuda da tek başına hareket eder mi?
Bugün Ankara'da beklenen ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Marc Grossman'ın bu proje ile ilgili olarak çıktığı "tanıtım turnesi"nin pek elverişli koşullar içinde gerçekleştiği söylenemez. Önceki gün Irak'ın Şiilere karşı girişilen saldırılarla bir kan gölüne dönüşmesi şu sırada bölgedeki dengelerin altüst olmaya ne kadar müsait olduğunu gösterdi. Grossman'ın ziyaret ettiği ülkelerin BOP'a gösterdiği ilk tepkiler (özellikle Mısır lideri Mübarek'in sözleri) Arap dünyasının bu "Amerikan inisiyatifi"ne hiç de sıcak bakmadığını ortaya koydu. ABD'li diplomatı Ankara'dan sonra gideceği Brüksel'de de nasıl bir hava beklediğini, son günlerde Avrupalı yetkililerin (Schröder, Villepin gibi) beyanlarından sezmek mümkün...
***
ANKARA'da yetkililer Grossman'ın BOP hakkında merak ettikleri birçok soruyu yanıtlayacak bilgiler vermesini bekliyor.

Yazının Devamı

ABnin ev ödevi...

3 Mart 2004

ABnin bu yılın sonunda Türkiyeye müzakere tarihi vermesi şansını yüksek tutan bu beyanların sahiplerine her gün yenileri ekleniyor. Schröder, Fischer derken, Verheugenden Coxa kadar, pek çok AB yetkilisi şimdi Türkiye konusunda hep aynı dili konuşuyor.Bunun nedeni bizde bazı şüpheci zihinleri çalıştırmaya başladı bile. Örneğin ABnin bu tavır değişikliğini, Türkiyeyi Kıbrısta ödün vermeye zorlamak için bir manevra olarak görenler var. Bazılarına göre de Avrupalı liderler, kendi siyasal çıkarları için bu tür beyanlarla Türklere hoş görünmeye çalışıyorlar...***ÖYLE görünüyor ki, ABde müzakere tarihini belirleyecek olan merciler böyle bir karar vermenin "kaçınılmazlığını" giderek kavrıyorlar. Gerçi bu konuda hala karşı olan veya kuşku duyan, ya da oyalama taktiğine başvurmak isteyen kimseler var. Ama Türkiyenin lehinde gelişen trend karşısında bunların son sözü söylemeleri artık pek olası görülmüyor.Bu iyimserliği taşıyanlardan biri de, ünlü Fransız aydın ve yazar Alexandre Adlerdir. Dün Galatasaray Üniversitesinde verdiği konferansta Adler, ABnin kendi genişleme süreci içinde, Türkiyeye kapılarını açmasının - her iki taraf için de - yaratacağı "imkanları ve zorlukları" anlattı.

Yazının Devamı

AB'nin ev ödevi...

3 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
SON günlerde AB'den Türkiye hakkında devamlı "hayırlı haberler" geliyor. Bu haberler üst düzey yetkililerin resmi beyanlarına dayanmasa, nerede ise tahmin veya spekülasyon deyip geçeceğiz.
AB'nin bu yılın sonunda Türkiye'ye müzakere tarihi vermesi şansını yüksek tutan bu beyanların sahiplerine her gün yenileri ekleniyor. Schröder, Fischer derken, Verheugen'den Cox'a kadar, pek çok AB yetkilisi şimdi Türkiye konusunda hep aynı dili konuşuyor.
Bunun nedeni bizde bazı şüpheci zihinleri çalıştırmaya başladı bile. Örneğin AB'nin bu tavır değişikliğini, Türkiye'yi Kıbrıs'ta ödün vermeye zorlamak için bir manevra olarak görenler var. Bazılarına göre de Avrupalı liderler, kendi siyasal çıkarları için bu tür beyanlarla Türklere hoş görünmeye çalışıyorlar...
***
ÖYLE görünüyor ki, AB'de müzakere tarihini belirleyecek olan merciler böyle bir karar vermenin "kaçınılmazlığını" giderek kavrıyorlar. Gerçi bu konuda hala karşı olan veya kuşku duyan, ya da oyalama taktiğine başvurmak isteyen kimseler var. Ama Türkiye'nin lehinde gelişen trend karşısında bunların son sözü söylemeleri artık pek olası görülmüyor.

Yazının Devamı