Pakistan'ın şansı

23 Ocak 2004

Böyle bir cesarete ve vizyona sahip olan yeryüzündeki az liderlerden biri de Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'tir.Pakistan ne yazık ki son yıllarda, iç ve dış etkenler yüzünden radikal İslam hareketlerinin, bağnazlığın ve terörizmin bir sahnesi olmuştur.Bundan dört buçuk yıl önce ülkedeki bozuk düzeni düzeltmek amacı ile askeri bir komplo sonunda iktidara getirilen General Müşerref, Pakistan tarihinin bu kritik döneminde, siyasi istikrarı ve huzuru sağlamak için büyük çaba harcıyor. Kendisinin bir ay içinde iki kez suikast girişimine hedef olması, işinin ne kadar zor olduğunu göstermeye yetiyor.Ancak Pervez Müşerref'in halen işbaşında bulunması, Pakistan için bir şans. Bunun önemli bir nedeni de, 60 yaşındaki Müşerref'in, ülkesini çağdaşlaştırmayı amaçlayan bir vizyona ve karanlık güçlere karşı mücadele etme cesaretine sahip olmasıdır...***PAKİSTAN lideri bu vizyonunu, son zamanlarda geliştirmeye çalıştığı bir "strateji" olarak, "aydınlatılmış ılımlılık" adı altında sunuyor.İlk bakışta oldukça soyut bir kavram. Ama içeriği somut bir program niteliğinde.Cumhurbaşkanı Müşerref, Ankara ziyaretinde bu stratejisini Türk yetkililerle etraflıca görüşmek fırsatını buldu. Önceki

Yazının Devamı

Pakistan'ın şansı

23 Ocak 2004

<#comment>
<#comment>
Fanatizmin, aşırılığın ve şiddetin yaygın olduğu karanlık bir ortamda, fikir aydınlığını, hoşgörüyü ve ılımlılığı savunmak, herhangi bir lider için büyük bir cesaret işidir.
Böyle bir cesarete ve vizyona sahip olan yeryüzündeki az liderlerden biri de Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'tir.
Pakistan ne yazık ki son yıllarda, iç ve dış etkenler yüzünden radikal İslam hareketlerinin, bağnazlığın ve terörizmin bir sahnesi olmuştur.
Bundan dört buçuk yıl önce ülkedeki bozuk düzeni düzeltmek amacı ile askeri bir komplo sonunda iktidara getirilen General Müşerref, Pakistan tarihinin bu kritik döneminde, siyasi istikrarı ve huzuru sağlamak için büyük çaba harcıyor. Kendisinin bir ay içinde iki kez suikast girişimine hedef olması, işinin ne kadar zor olduğunu göstermeye yetiyor.
Ancak Pervez Müşerref'in halen işbaşında bulunması, Pakistan için bir şans. Bunun önemli bir nedeni de, 60 yaşındaki Müşerref'in, ülkesini çağdaşlaştırmayı amaçlayan bir vizyona ve karanlık güçlere karşı mücadele etme cesaretine sahip olmasıdır...

Yazının Devamı

Irak politikası netleşiyor

22 Ocak 2004

Örneğin Türkiyenin öteden beri savunduğu esaslar, Irakın toprak bütünlüğünün, ulusal birliğinin ve siyasal istikrarının korunmasıdır. Saddam sonrası dönemde, Irakın yeniden yapılanması için öngörülen temel prensipler bunlar. ABD ve BM başta olmak üzere, Irakın komşuları da dahil, herkes bu konuda mutabık.Bu açıdan Türkiyenin izlediği politika tutarlı ve geçerli. Ama, Irakta olup bitenler karşısında, bu genel ilkeler pratikte yeterli olmuyor. Mesela Irakta halen her biri ayrı telden çalan çeşitli grupları birleştirecek bir siyasal yapı nasıl kurulacak? Gündeme getirilen federal sistem nasıl olacak? Kürtler, Araplar, Türkmenler, Sünniler, Şiiler arasında denge ve uyum nasıl sağlanacak? Seçimler yapıldığında bu dengeler ve istikrar nasıl korunacak?..İşte esas mesele budur ve halen bu konuda gerek Iraktaki çeşitli güçler, gerekse ilgili ülkeler arasında tam bir görüş birliği yoktur.* * *BU çerçevede Türkiyenin Irak politikasının temel unsurları son günlerde biraz daha netlik kazanmıştır.Ankara öteden beri Irakın bölünmesine yol açacak bir Kürt oluşuma karşı olduğunu ilan etmiş, hatta bunu bir "savaş nedeni" sayacağını dahi belirtmiştir. Peki, Türkiye federal bir yapılanmaya karşı

Yazının Devamı

Irak politikası netleşiyor

22 Ocak 2004

<#comment>
<#comment>
IRAK politikasına ilişkin genel ilkeler ortaya konduğunda, herkes kolaylıkla onların üzerinde mutabık kalabiliyor. Ancak ayrıntılara inilince, farklılıklar beliriyor...
Örneğin Türkiye'nin öteden beri savunduğu esaslar, Irak'ın toprak bütünlüğünün, ulusal birliğinin ve siyasal istikrarının korunmasıdır. Saddam sonrası dönemde, Irak'ın yeniden yapılanması için öngörülen temel prensipler bunlar. ABD ve BM başta olmak üzere, Irak'ın komşuları da dahil, herkes bu konuda mutabık.
Bu açıdan Türkiye'nin izlediği politika tutarlı ve geçerli. Ama, Irak'ta olup bitenler karşısında, bu genel ilkeler pratikte yeterli olmuyor. Mesela Irak'ta halen her biri ayrı telden çalan çeşitli grupları birleştirecek bir siyasal yapı nasıl kurulacak? Gündeme getirilen federal sistem nasıl olacak? Kürtler, Araplar, Türkmenler, Sünniler, Şiiler arasında denge ve uyum nasıl sağlanacak? Seçimler yapıldığında bu dengeler ve istikrar nasıl korunacak?..
İşte esas mesele budur ve halen bu konuda gerek Irak'taki çeşitli güçler, gerekse ilgili ülkeler arasında tam bir görüş birliği yoktur.
* * *

Yazının Devamı

Olacağı bu idi...

21 Ocak 2004

Oysa ki, ABD Irakı işgal ettiği zaman, Şiilerden destek geleceğini ümit etmişti. Washingtonun beklentisi, Saddam döneminde yönetimden uzak tutulan çoğunluktaki Şiilerin, Amerikalılara kurtarıcı olarak bakacağı idi.Başta öyle oldu, ama sonradan - ve özellikle son günlerde - Şiiler de Amerikalıları işgalci olarak görmeye ve bir an önce seçimleri düzenleyip ülkeyi terk etmelerini istemeye başladılar.Şiilerin sokaklara dökülmesi, Şii lider Ayetullah Ali Sistaninin seçimlerin hemen yapılması talebini sert uyarılarla seslendirmesi, Bush yönetimini ciddi şekilde kaygılandırdı. O kadar ki, sonunda BM Genel Sekreteri Kofi Annandan, duruma müdahale etmesini istemek zorunda kaldı...* * *ABDnin Iraktaki sıkıntısı sadece Sünniler ve şimdi de Şiiler ile değil. Bir de Kürtler var... Onlar da, fırsattan istifade edip, maksimalist taleplerini ortaya koyuyorlar. Hayal ettikleri şey, etnik temelde bir konfederal sistemdir. Yani Kuzey Irakta belirli bir bölgeyi, Kürt kenti ilan ettikleri Kerkük ile birlikte, tamamen kendi hakimiyetleri altına almaktır...Başta Kürt peşmergelerinin katkılarına ve Kürt liderlerinin desteğine ihtiyacı olan ve onlara güvenen Amerikalılar, şimdi bu talepler karşısında

Yazının Devamı

Olacağı bu idi...

21 Ocak 2004

<#comment>
<#comment>
ABD'nin Irak'taki bataktan kurtulmak için, başta devre dışı bıraktığı BM'den medet isteyeceği belli idi... Hele Sünni üçgenindeki sürekli saldırıların ardından, şimdi Şiilerden gelen sert tepkilerden ve tehditlerden sonra...
Oysa ki, ABD Irak'ı işgal ettiği zaman, Şiilerden destek geleceğini ümit etmişti. Washington'un beklentisi, Saddam döneminde yönetimden uzak tutulan çoğunluktaki Şiilerin, Amerikalılara kurtarıcı olarak bakacağı idi.
Başta öyle oldu, ama sonradan - ve özellikle son günlerde - Şiiler de Amerikalıları işgalci olarak görmeye ve bir an önce seçimleri düzenleyip ülkeyi terk etmelerini istemeye başladılar.
Şiilerin sokaklara dökülmesi, Şii lider Ayetullah Ali Sistani'nin seçimlerin hemen yapılması talebini sert uyarılarla seslendirmesi, Bush yönetimini ciddi şekilde kaygılandırdı. O kadar ki, sonunda BM Genel Sekreteri Kofi Annan'dan, duruma müdahale etmesini istemek zorunda kaldı...
* * *

Yazının Devamı

Değişim mesajları...

20 Ocak 2004

İslam dünyasının modernleşmesinden ekonomik ve sosyal kalkınmasına kadar, çeşitli güncel konulara değinen Başbakanın ortaya koyduğu görüşler, aslında bir vizyonu yansıtıyor.Bu vizyonun temel öğelerini Dışişleri Bakanı Abdullah Gül geçen mayısta İslam Konferansı Örgütünün Tahrandaki toplantısında ve İKÖye bağlı İş Konseyinin Malezyadaki zirvesinde açıklamıştı.Gülün her iki toplantıda İslam dünyasının siyasal reformlar, şeffaflaşma ve modernleşme yönünde harekete geçmesi için yaptığı çağrı, büyük ilgi görmüştü.Şimdi Başbakanın Ciddedeki sözleri, aynı doğrultuda daha ayrıntılı mesajlar kapsıyor.* * *BAŞBAKAN Erdoğanın forumdaki konuşmasında verdiği ilk ve en önemli mesaj, İslam dünyasının "değişime katılması"dır. Onun deyişi ile halen dünya, değişimi "seyredenler" ile değişime "katılanlar" arasında bölünmüştür. Teknolojiyi iyi kullanan, üretimi artıran, dünyaya açılan ülkeler kazanıyor. Türkiye, "değişimi kucaklayan ve kazananlar arasında" yer alma çabasında.Bir başka mesaj da, siyasal ve sosyal reformlarla ilgili. Soruları yanıtlarken Erdoğan, kadınların toplumdaki - ve de siyasetteki - yerine değiniyor ve bu arada AKPnin kadınlara giderek verdiği yeri örnek gösteriyor. Konferansa

Yazının Devamı

Değişim mesajları...

20 Ocak 2004

<#comment>
<#comment>
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan'ın Cidde Ekonomik Forumu'nda söyledikleri, anlamlı mesajlar içeriyor.
İslam dünyasının modernleşmesinden ekonomik ve sosyal kalkınmasına kadar, çeşitli güncel konulara değinen Başbakan'ın ortaya koyduğu görüşler, aslında bir vizyonu yansıtıyor.
Bu vizyonun temel öğelerini Dışişleri Bakanı Abdullah Gül geçen mayısta İslam Konferansı Örgütü'nün Tahran'daki toplantısında ve İKÖ'ye bağlı İş Konseyi'nin Malezya'daki zirvesinde açıklamıştı.
Gül'ün her iki toplantıda İslam dünyasının siyasal reformlar, şeffaflaşma ve modernleşme yönünde harekete geçmesi için yaptığı çağrı, büyük ilgi görmüştü.
Şimdi Başbakan'ın Cidde'deki sözleri, aynı doğrultuda daha ayrıntılı mesajlar kapsıyor.

Yazının Devamı