AB sahiden "ç"zümsüz Kıbrıs'ı" alır mı?..

8 Mayıs 2002

AB y"neticilerinin son zamanlarda sık sık sergilediği bu kesin tutumda henüz bir yumuşama veya esneklik yok. Nitekim bu tavır, konferansa da yansıdı...* * *AB, Kıbrıs Rum y"netimi üyelik müzakerelerine oturduğu günden beri, hep şu g"rüşü savunmuştur: Adanın bir bütün olarak üye olması, "zellikle Türk tarafının yararına olacak, Türkler ekonomik ve sosyal olarak çok hızlı biçimde kalkınıp Güney'deki düzeye ulaşabilecek. Tabii bunun için iki tarafın bir ç"züm üzerinde anlaşması gerek. Bu ç"zümün, sağlanmasında Ankara'nın da faal bir rol oynaması, Türkiye'nin çıkarına olacak, bu onun AB üyeliğini de kolaylaştıracak...Konferansta AB Komisyon üyesi Martin Harvey, aynı mesajı vermeye çalıştı. Harvey, Türklerle Rumların varacağı mutabakat ne olursa olsun (federasyon, konfederasyon, ortaklık, vs) AB için geçerli sayılacağını belirtti. Yeter ki, anlaşsınlar, dedi.Ama Harvey de, diğer AB yetkilileri gibi, anlaşma sağlanamadığı takdirde AB'nin "genişleme" politikası çerçevesinde Kıbrıs'ı var olan şekli ile kabul edeceğini de s"ylemekten çekinmedi. Avrupa Parlamentosu üyesi Clement Dodd da, "bir yandan havucu, diğer yandan sopayı" g"steren bir üslup içinde, eğer Türk tarafı uzlaşmaya

Yazının Devamı

AB sahiden "çözümsüz Kıbrıs'ı" alır mı?..

8 Mayıs 2002


<#comment>Boğaziçi Üniversitesi'nin düzenlediği "Kıbrıs'ın Avrupa Birliği Üyeliği" başlıklı uluslararası konferansta, AB yetkililerinden malum görüşü bir kez daha dinledik: Yıl içinde çözüm olsun veya olmasın, aralık ayında zirvede Kıbrıs'ın (gerçekte Güney Kıbrıs'ın) üyeliği karara bağlanacak.
AB yöneticilerinin son zamanlarda sık sık sergilediği bu kesin tutumda henüz bir yumuşama veya esneklik yok. Nitekim bu tavır, konferansa da yansıdı...
* * *
AB, Kıbrıs Rum yönetimi üyelik müzakerelerine oturduğu günden beri, hep şu görüşü savunmuştur: Adanın bir bütün olarak üye olması, özellikle Türk tarafının yararına olacak, Türkler ekonomik ve sosyal olarak çok hızlı biçimde kalkınıp Güney'deki düzeye ulaşabilecek. Tabii bunun için iki tarafın bir çözüm üzerinde anlaşması gerek. Bu çözümün, sağlanmasında Ankara'nın da faal bir rol oynaması, Türkiye'nin çıkarına olacak, bu onun AB üyeliğini de kolaylaştıracak...
Konferansta AB Komisyon üyesi Martin Harvey, aynı mesajı vermeye çalıştı. Harvey, Türklerle Rumların varacağı mutabakat ne olursa olsun (federasyon, konfederasyon, ortaklık, vs) AB için geçerli sayılacağını belirtti. Yeter ki, anlaşsınlar, dedi.
Ama

Yazının Devamı

Denktaş'ın "yeni açılımı"

7 Mayıs 2002

Haziran ayına kadar kayda değer bir ilerleme bekleyen BM Genel Sekreteri Kofi Annan tıkanan yolu açmak umudu ile, şimdi bizzat devreye giriyor. BM'nin başı, haftaya adaya gelip Denktaş ve Glafkos Klerides ile g"rüşüp Türk ve Rum pozisyonlarını uzlaştırmaya çalışacak.* * *BU aşamada, Denktaş'ın sunduğu belgenin ne gibi temel g"rüşler - ve "neriler - içerdiğini bilmekte yarar var.Hafta sonu İstanbul'da Boğaziçi šniversitesi'nde düzenlenen "Kıbrıs'ın Avrupa Birliği šyeliği" başlıklı uluslararası konferansa katılanlar, bu belgenin ana hatlarını "ğrenmek olanağını buldular.KKTC Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Ergun Olgun'un konferansta yaptığı konuşmanın ışığında, kendi deyimi ile "KKTC'nin açılımı"nın temel "ğelerini ş"yle "zetleyebiliriz: * ™neri bir "Kıbrıs Ortaklık Devleti"nin (Partnership State of Cyprus) kurulmasını "ng"rüyor. Bu bağlamda "ortaklık" kavramı KKTC'nin pozisyonunun temelini oluşturuyor. * Bu kavram, tek bir Kıbrıs devletinin varlığına ters düşmüyor. Ergun Olgun'un açıkladığına g"re, müzakereler sırasında Rum tarafı Denktaş'a Kıbrıs devletinin "tek kişiliğini" kabul edip etmediğini sormuş, Başkan da buna "evet, bir Kıbrıs devleti olacaktır" yanıtını vermiştir. Nitekim

Yazının Devamı

Denktaş'ın "yeni açılımı"

7 Mayıs 2002


<#comment>Kıbrıs görüşmelerinin beşinci ayının ve dördüncü turunun başında, taraflar hala yerinde sayıyor. KKTC lideri Rauf Denktaş'ın yazılı olarak sunduğu kapsamlı öneri belgesine Rum tarafının gösterdiği olumsuz tepki ile müzakerelerin iyice kilitlendiği görülüyor.
Haziran ayına kadar kayda değer bir ilerleme bekleyen BM Genel Sekreteri Kofi Annan tıkanan yolu açmak umudu ile, şimdi bizzat devreye giriyor. BM'nin başı, haftaya adaya gelip Denktaş ve Glafkos Klerides ile görüşüp Türk ve Rum pozisyonlarını uzlaştırmaya çalışacak.
* * *
BU aşamada, Denktaş'ın sunduğu belgenin ne gibi temel görüşler - ve öneriler - içerdiğini bilmekte yarar var.
Hafta sonu İstanbul'da Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen "Kıbrıs'ın Avrupa Birliği Üyeliği" başlıklı uluslararası konferansa katılanlar, bu belgenin ana hatlarını öğrenmek olanağını buldular.
KKTC Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Ergun Olgun'un konferansta yaptığı konuşmanın ışığında, kendi deyimi ile "KKTC'nin açılımı"nın temel öğelerini şöyle özetleyebiliriz:

Yazının Devamı

Kim korkar Le Pen'den?..

4 Mayıs 2002

"Le Pen korkusu"... Bu korku, Fransızları iki hafta "nce Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin "ilk tur şoku" sonucunda kendilerine gelmeye ve "nemsedikleri değerler ve idealler etrafında sımsıkı birleşmeye itti...Bu korku, birinci turda sandık başına gitmeyen yüz binlerce kişiyi ikinci tur için seferber olmaya, ağır yenilgiye uğrayan Lionel Jospin'in Sosyalist Partisini kendi mensuplarına bu kez sağcı Jacques Chirac'a çağrısını yapmaya sevk etti...Bu durumda yarınki ikinci turdan nasıl bir sonuç çıkacağını kestirmek hiç de zor değil. Sondajlar Chirac için yüzde 75 ile 80 arasında bir çoğunluk tahmin ediyor.Kimse bunun aksini beklemiyor.* * * FRANSIZLARI ayağa kaldıran "Le Pen korkusu" neden kaynaklanıyor? 1 Mayıs günü 800 bini Paris'te olmak üzere 2 milyon Fransızın ülkenin çeşitli yerlerinde sokağa d"külmesine yol açan ne?Açıkçası Fransa'da (diğer bazı Avrupa ülkelerinde de olduğu gibi) "sessiz çoğunluk", aşırı sağ ideolojisinin ve akımının oluşturduğu tehdidi, ancak bu "şok" ile anladı. Fransız halkı bu ideolojinin temelindeki ırkçılığın, faşizmin, demagojinin bu çağda büyük bir "ayıp" olduğunu, ayrıca toplumu huzursuzluğa sevk edeceğini ve geriye g"türeceğini nihayet - veya "tam

Yazının Devamı

Kim korkar Le Pen'den?..

4 Mayıs 2002


<#comment>Fransa'da 5. Cumhuriyeti, demokrasiyi kurtaracak olan nedir, bilir misiniz?
"Le Pen korkusu"...Bu korku, Fransızları iki hafta önce Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin "ilk tur şoku" sonucunda kendilerine gelmeye ve önemsedikleri değerler ve idealler etrafında sımsıkı birleşmeye itti...
Bu korku, birinci turda sandık başına gitmeyen yüz binlerce kişiyi ikinci tur için seferber olmaya, ağır yenilgiye uğrayan Lionel Jospin'in Sosyalist Partisini kendi mensuplarına bu kez sağcı Jacques Chirac'a çağrısını yapmaya sevk etti...
Bu durumda yarınki ikinci turdan nasıl bir sonuç çıkacağını kestirmek hiç de zor değil. Sondajlar Chirac için yüzde 75 ile 80 arasında bir çoğunluk tahmin ediyor.
Kimse bunun aksini beklemiyor.
* * *

Yazının Devamı

Kilit adam

3 Mayıs 2002

B"ylece 73 yaşındaki Filistin lideri, bir badireyi daha atlatmış ve dizginleri tekrar ele almış oldu. Tıpkı daha "nce de olduğu gibi, içte ve dışta daha da güçlenerek... Batı'da Arafat için boşuna beladan hep kurtulabilen adam ("survivor") dememişler!..* * *İSRAİL Başbakanı Ariel Şaron Filistin militanlarının sivillere karşı peş peşe giriştiği kanlı intihar saldırılarına karşılık olarak tanklarını Batı Şeria'ya sevk ettiği ve Ramallah'ta Arafat'ın karargahını kuşattığı zaman, amacının Filistin liderini tamamen saf dışı etmek, Filistin y"netimini de ç"kertmek olduğunu açıkça s"ylemişti. Ne var ki, Arafat'ın "tecrit" edilmesi, kendisini ne halkından, ne dünyadan kopardı. Aksine dünya TV ekranlarına da yansıyan g"rüntülerle, Arafat eskisinden daha fazla sempati ve destek kazandı.İçeride Filistin toplumunun çeşitli kesimleri onun etrafında kenetlendi. Ondan hoşlanmayanlar dahi ona arka çıktı... Dışarıda ise ABD dahil, uluslararası camia onunla, Filistinlilerin meşru lideri olarak, temaslarını sürdürdü. Yani Arafat, Ramallah'taki karargahının bodrumunda "fiziki" bakımdan tutsak kaldı, ama siyasal ve diplomatik bakımdan "izole" olmadı... Nihayet Suudi Arabistan'ın da "nayak olduğu

Yazının Devamı

Kilit adam

3 Mayıs 2002


<#comment>Ve 5 aylık bir kuşatmadan, 33 günlük bir tutsaklıktan sonra Yaser Arafat özgürlüğüne kavuştu ve dün Ramallah'ta halkın sevgi gösterileri arasında dolaştı, duygusal konuşmalar yaptı, zaferini eli ile sürekli V işareti yaparak sergiledi...
Böylece 73 yaşındaki Filistin lideri, bir badireyi daha atlatmış ve dizginleri tekrar ele almış oldu. Tıpkı daha önce de olduğu gibi, içte ve dışta daha da güçlenerek...Batı'da Arafat için boşuna beladan hep kurtulabilen adam ("survivor") dememişler!..
* * *
İSRAİL Başbakanı Ariel Şaron Filistin militanlarının sivillere karşı peş peşe giriştiği kanlı intihar saldırılarına karşılık olarak tanklarını Batı Şeria'ya sevk ettiği ve Ramallah'ta Arafat'ın karargahını kuşattığı zaman, amacının Filistin liderini tamamen saf dışı etmek, Filistin yönetimini de çökertmek olduğunu açıkça söylemişti.
Ne var ki, Arafat'ın "tecrit" edilmesi, kendisini ne halkından, ne dünyadan kopardı. Aksine dünya TV ekranlarına da yansıyan görüntülerle, Arafat eskisinden daha fazla sempati ve destek kazandı.İçeride Filistin toplumunun çeşitli kesimleri onun etrafında kenetlendi. Ondan hoşlanmayanlar dahi ona arka çıktı... Dışarıda i

Yazının Devamı