Generalin "oy sandığı" zaferi...

2 Mayıs 2002

Nedeni basit: Tüm muhalefet partileri bu halkoyuna karşı boykot ilan ettiler. Dolayısı ile, sandıktan çıkan "evet" oylarının yüzde 98 olarak g"sterilmesi, sadece referanduma katılanların desteğini yansıtıyor.Peki, katılanların oranı ne? Bu henüz açıklık kazanmadı; ama resmi ağızlara g"re katılım oranı yüzde 50'ye yakın. Muhalefete g"re ise bu rakam, "şişirilmiş". šstelik halkoylamasında bir sürü dalavere yapılmış, pek çok seçmen "evet" oyu kullanmaya zorlanmış... Yani, muhalefete g"re, bu referandumun kendisi gibi sonucu da yasal ve geçerli değil. Her ne kadar yüksek mahkeme bunun aksini beyan ediyorsa da...* * *SONUCU belki bir süre daha tartışılacak olan bu referanduma neden gerek g"rüldü?Bunun da nedeni basit: İki buçuk yıl "nce bir askeri darbe ile y"netime gelen General Müşerref, "sivil" bir cumhurbaşkanı olarak pozisyonunu yasallaştırmak ve halkın desteğini tazelemek istiyor. 58 yaşındaki dünkü General, şimdiki Başkan, bir "misyon" üstlenmiş durumda: Pakistan'ı bir dizi siyasal ekonomik ve sosyal reformlarla modernleştirmek, istikrara ve de demokrasiye kavuşturmak... Genelde darbe ile iktidarı ele geçiren generaller, hep b"yle misyonlar yüklenirler. Ve işin başında

Yazının Devamı

Generalin "oy sandığı" zaferi...

2 Mayıs 2002


<#comment>Oy sandığından General Pervez Müşerref için büyük destek çıkacağı belli idi. Pakistan liderinin Cumhurbaşkanı olarak 5 yıl daha işbaşında kalmasını sağlayan referandum sonucu, bu bakımdan kimseyi şaşırtmadı.
Nedeni basit: Tüm muhalefet partileri bu halkoyuna karşı boykot ilan ettiler. Dolayısı ile, sandıktan çıkan "evet" oylarının yüzde 98 olarak gösterilmesi, sadece referanduma katılanların desteğini yansıtıyor.
Peki, katılanların oranı ne? Bu henüz açıklık kazanmadı; ama resmi ağızlara göre katılım oranı yüzde 50'ye yakın. Muhalefete göre ise bu rakam, "şişirilmiş". Üstelik halkoylamasında bir sürü dalavere yapılmış, pek çok seçmen "evet" oyu kullanmaya zorlanmış... Yani, muhalefete göre, bu referandumun kendisi gibi sonucu da yasal ve geçerli değil. Her ne kadar yüksek mahkeme bunun aksini beyan ediyorsa da...
* * *
SONUCU belki bir süre daha tartışılacak olan bu referanduma neden gerek görüldü?
Bunun da nedeni basit: İki buçuk yıl önce bir askeri darbe ile yönetime gelen General Müşerref, "sivil" bir cumhurbaşkanı olarak pozisyonunu yasallaştırmak ve halkın desteğini tazelemek istiyor. 58 yaşındaki dünkü General, şimdiki Başkan, bir

Yazının Devamı

Kafkas ekseni

1 Mayıs 2002

šç ülke, b"lgede güvenlikten ekonomiye kadar, çeşitli alanlarda yeni bir "işbirliği ekseni" kurdu.Bu da Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı iken "Kafkasya İstikrar Girişimi" adı altında ortaya attığı "neriye dayanıyor. Bir nevi "Balkan İstikrar Girişimi" gibi...™nceki gün Trabzon'daki zirvenin açılışında, Cumhurbaşkanı Sezer'in Kafkasya ile ilgili yeni projeyi 1997'den beri Türkiye, Bulgaristan ve Romanya'nın dahil olduğu üçlü Balkan işbirliği sistemine benzetmesi de anlamlıdır. Trabzon'da atılan temel, Kafkasya'daki bu yeni "eksen"i - Balkanlar'daki gibi - artık kurumlaştırıyor. * * *TRABZON doruğunda üçlü işbirliği ile ilgili somut adımlar atıldı: Güvenlik alanında; ter"rizme, organize suça ve kaçakçılığa karşı savaş konusunda bir anlaşma imzalandı. Enerji alanında; Azerbaycan'dan Gürcistan yolu ile Türkiye'ye bağlanacak petrol ve doğalgaz boru hatları konusunda tam bir kararlılık beyan edildi. Siyasal alanda; ikili veya çok yanlı olarak b"lgeyi yakından ilgilendiren konularda mutabakat ve dayanışma sağlandı...šç lider de konuşmalarında bu işbirliğinin b"lgenin istikrarına katkıda bulunacağını vurguladı.Kafkasya dünyanın en sorunlu b"lgelerinden biri. Bu bakımdan da Balkanlar'ı

Yazının Devamı

Kafkas ekseni

1 Mayıs 2002


<#comment>Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan cumhurbaşkanlarının katılımı ile Trabzon'da gerçekleşen "üçlü Kafkas doruğu", Türk diplomasisinin aylardan beri üzerinde çalıştığı bir projeyi yaşama geçirdi.
Üç ülke, bölgede güvenlikten ekonomiye kadar, çeşitli alanlarda yeni bir "işbirliği ekseni" kurdu.
Bu da Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı iken "Kafkasya İstikrar Girişimi" adı altında ortaya attığı öneriye dayanıyor. Bir nevi "Balkan İstikrar Girişimi" gibi...
Önceki gün Trabzon'daki zirvenin açılışında, Cumhurbaşkanı Sezer'in Kafkasya ile ilgili yeni projeyi 1997'den beri Türkiye, Bulgaristan ve Romanya'nın dahil olduğu üçlü Balkan işbirliği sistemine benzetmesi de anlamlıdır.
Trabzon'da atılan temel, Kafkasya'daki bu yeni "eksen"i - Balkanlar'daki gibi - artık kurumlaştırıyor.
* * *

Yazının Devamı

Arafat'ın (yeniden) d"nüşü

30 Nisan 2002

Arafat'ın serbest bırakılması ve Ramallah'taki kuşatmanın kalkması, d"rt haftadır süren İsrail işgalinin ve kanlı olayların son bulması ve b"ylece "çatışmadan diplomasi aşaması"na geçilmesi umudunu veriyor. Kuşkusuz bu yolda daha kat edilecek çok mesafe var: Beytüllahim'de Milad (Nativity) Kilisesi'nin tahliyesi, Ramallah'taki 6 Filistinli mahkumun Amerikan ve İngiliz gardiyanlarının g"zetimi altına girmesi, BM komisyonunun Cenin'e gelmesi, İsrail kuvvetlerinin Batı Şeria'dan tamamen çekilmesi, Filistinli militanların şiddet eylemlerine son vermesi gibi... Ancak, Başkan Bush'un çabası sonunda, İsrail hükümetinin, Arafat'ın serbest bırakılmasına razı olması, bu çetin yolda atılan "nemli bir adımdır.* * * BAŞBAKAN Ariel Şaron'un Arafat'ı "tecrit" politikasından vazgeçmek için koştuğu "n şart, geçen yıl İsrail Turizm Bakanı'nı "ldüren ve Ramallah'ta Filistin makamlarının elinde bulunan 4 Filistinli militanın kendilerine teslim edilmesi idi. Oysa buna karşı çıkan Arafat, Filistin'in egemenliğini de kanıtlamak amacı ile, alelacele oluşturulan bir mahkemeye bu militanları yargılattı ve mahkum ettirdi.Şaron bu mahkumiyeti tanımıyor ve 4 mahkumun (ve ayrıca silah kaçıran iki militanın)

Yazının Devamı

Arafat'ın (yeniden) dönüşü

30 Nisan 2002


<#comment>Son dakikada bir terslik olmazsa, Filistin lideri Yaser Arafat, bir iki güne kadar bir aydan beri Ramallah'taki karargahında yaşadığı "tecrit hayatı"ndan kurtularak özgürlüğüne kavuşacak. Yani Filistin yönetiminin başkenti durumundaki Gazze'ye dönüp başkan sıfatı ile görevine devam edebilecek.
Arafat'ın serbest bırakılması ve Ramallah'taki kuşatmanın kalkması, dört haftadır süren İsrail işgalinin ve kanlı olayların son bulması ve böylece "çatışmadan diplomasi aşaması"na geçilmesi umudunu veriyor.Kuşkusuz bu yolda daha kat edilecek çok mesafe var: Beytüllahim'de Milad (Nativity) Kilisesi'nin tahliyesi, Ramallah'taki 6 Filistinli mahkumun Amerikan ve İngiliz gardiyanlarının gözetimi altına girmesi, BM komisyonunun Cenin'e gelmesi, İsrail kuvvetlerinin Batı Şeria'dan tamamen çekilmesi, Filistinli militanların şiddet eylemlerine son vermesi gibi...
Ancak, Başkan Bush'un çabası sonunda, İsrail hükümetinin, Arafat'ın serbest bırakılmasına razı olması, bu çetin yolda atılan önemli bir adımdır.* * *BAŞBAKAN Ariel Şaron'un Arafat'ı "tecrit" politikasından vazgeçmek için koştuğu ön şart, geçen yıl İsrail Turizm Bakanı'nı öldüren ve Ramallah'ta

Yazının Devamı

Ufak adımlar politikası

27 Nisan 2002

Bu "ufak - tefek" gelişmelerin yer alması, resmi politikaları değiştirmiyor. Aslında Ermenistan, Türkiye ile diplomatik ilişkilerin kurulmasını çok istiyor. Ancak Ankara iki "n şart üzerindeki ısrarını sürdürüyor: Birincisi, Ermenistan'ın "soykırım" iddiasının Türkiye tarafından kabul edilmesi talebinden vazgeçmesi. İkincisi de, Ermenistan'ın Azeri toprakları üzerindeki işgaline son vermesi...Bu engellerin aşılması aşamasına bir türlü girilemediği için, Ankara ile Erivan arasında başta diplomatik olmak üzere "normal ilişkiler"in kurulması olasılığı henüz yakın g"rünmüyor. Ancak buna rağmen, iki komşu ülke arasında "zellikle sivil toplum düzeyinde bazı temaslar gerçekleşiyor. Bazı "gayri resmi" toplantılarda, "resmi ağızlar"dan anlamlı mesajlar duyuluyor. Güven ortamı yaratabilecek bazı somut adımlar da atılıyor...* * * STOCKHOLM'de, İsveç hükümetinin ev sahipliği yaptığı uluslararası bir konferansta, Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Ruben Şugaryan' ın yaptığı konuşma, bu bağlamda "nem taşıyor. Şugaryan'ın verdiği mesaj şu: Türkiye - Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesinde, pragmatik davranmak zamanı geldi. Bunun için soykırımın tanınması gibi bir "n şart koşmak s"z

Yazının Devamı

Ufak adımlar politikası

27 Nisan 2002


<#comment>Basına sadece ufak - tefek haberler olarak yansıyor, ama son bazı gelişmelerin topluca değerlendirmesi, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde normalleşme yönünde bir gidiş olduğunu gösteriyor.
Bu "ufak - tefek" gelişmelerin yer alması, resmi politikaları değiştirmiyor. Aslında Ermenistan, Türkiye ile diplomatik ilişkilerin kurulmasını çok istiyor. Ancak Ankara iki ön şart üzerindeki ısrarını sürdürüyor: Birincisi, Ermenistan'ın "soykırım" iddiasının Türkiye tarafından kabul edilmesi talebinden vazgeçmesi. İkincisi de, Ermenistan'ın Azeri toprakları üzerindeki işgaline son vermesi...
Bu engellerin aşılması aşamasına bir türlü girilemediği için, Ankara ile Erivan arasında başta diplomatik olmak üzere "normal ilişkiler"in kurulması olasılığı henüz yakın görünmüyor.
Ancak buna rağmen, iki komşu ülke arasında özellikle sivil toplum düzeyinde bazı temaslar gerçekleşiyor. Bazı "gayri resmi" toplantılarda, "resmi ağızlar"dan anlamlı mesajlar duyuluyor. Güven ortamı yaratabilecek bazı somut adımlar da atılıyor...* * *STOCKHOLM'de, İsveç hükümetinin ev sahipliği yaptığı uluslararası bir konferansta, Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Ruben

Yazının Devamı