ABD Başkanı, "şer ekseni"ne Irak'la (ve Kuzey Kore ile) birlikte İran'ı da dahil ettiğine g"re, demek ki Washington Tahran'a karşı da bir şeyler yapmayı tasarlıyor.Bush'un - ve son olarak Savunma Bakanı Rumsfeld'in - İran'ı birdenbire "k"tüler" listesine alması ve onu hedef olarak g"stermesi, Batı'da bile çok kimseyi şaşırttı. Çünkü son zamanlarda, ABD ile İran arasındaki buzların erimeye yüz tuttuğuna dair işaretler geliyordu. Washington, Cumhurbaşkanı Hatemi'nin ılımlı kanadı ile dirsek teması kuruyor, Tahran ile ilişkileri normalleştirmeye çalışıyordu.11 Eylül saldırısından sonra, ABD ile İran arasında daha aktif bir yakınlaşma oldu. Tahran'ın bu saldırıyı kınaması, Bin Ladin'e ve ayrıca Taliban'a karşı açık bir tavır alması, ABD - İran ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmakta olduğu yorumlarına yol açtı. Hal b"yle iken, Bush neden İran'ı - Irak'la aynı safta - bir boy hedefi haline getirdi?* * * ABD y"netiminin bu konudaki argümanları "zetle ş"yle: 1) İran kimyasal, biyolojik, hatta nükleer silahlar geliştirmek için büyük çaba harcıyor. İran bugün güçlü bir füze sistemine sahip... 2) Tahran'da ordu, güvenlik güçleri, istihbarat teşkilatı, hala devrimi "ihraç etmek"
<#comment>#comment>Bush yönetiminin kafayı Irak'a takmış olması doğal da, şimdi yumruklarını İran'a karşı neden sıkıyor?
ABD Başkanı, "şer ekseni"ne Irak'la (ve Kuzey Kore ile) birlikte İran'ı da dahil ettiğine göre, demek ki Washington Tahran'a karşı da bir şeyler yapmayı tasarlıyor.
Bush'un - ve son olarak Savunma Bakanı Rumsfeld'in - İran'ı birdenbire "kötüler" listesine alması ve onu hedef olarak göstermesi, Batı'da bile çok kimseyi şaşırttı. Çünkü son zamanlarda, ABD ile İran arasındaki buzların erimeye yüz tuttuğuna dair işaretler geliyordu. Washington, Cumhurbaşkanı Hatemi'nin ılımlı kanadı ile dirsek teması kuruyor, Tahran ile ilişkileri normalleştirmeye çalışıyordu.
11 Eylül saldırısından sonra, ABD ile İran arasında daha aktif bir yakınlaşma oldu. Tahran'ın bu saldırıyı kınaması, Bin Ladin'e ve ayrıca Taliban'a karşı açık bir tavır alması, ABD - İran ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmakta olduğu yorumlarına yol açtı.
Hal böyle iken, Bush neden İran'ı - Irak'la aynı safta - bir boy hedefi haline getirdi?* * *ABD yönetiminin bu konudaki argümanları özetle şöyle: 1) İran kimyasal, biyolojik, hatta nükleer silahlar geliştirmek için büyük çaba
Artık Türk - Yunan g"rüşmelerinde, Ege anlaşmazlıkları da ele alınacak. Bu g"rüşmeleri, iki Dışişleri Bakanlığı'nın siyasi direkt"rleri (yani müsteşar yardımcıları) bazı uzmanların da katılımı ile yürütecekler. Tabii bu arada Cem ile Papandreu da müzakerelere y"n verecekler, bir araya geldiklerinde (nitekim haftaya İstanbul'da düzenlenecek AB - İK™ toplantısında tekrar buluşuyorlar) bu konuyu tartışacaklar.Cem'in New York'ta açıklamayı yaparken "amacı çok yüksek tutmuyoruz. Büyük şeyler çıkacak diye bir iddiamız yok" ifadesini kullanması, dikkat çekici. Onun deyişi ile, Ege üzerinde yapılacak "ortak çalışmalarda iki taraf kaygı ve düşüncelerini birlikte araştıracak, anlaşmazlık konularından ziyade uyum noktalarını ortaya çıkarmaya çalışacak"...* * * CEM'in (Papandreu gibi) ihtiyatlı bir üslup kullanmasına şaşmamalı. Bir kere bu yeni açılımın daha başında beklentileri abartmamak lazım. Ayrıca, şu anda iki tarafın tutumları belli. İki ülkede de şimdiye kadar savunulan pozisyonlar üzerinde büyük bir hassasiyet var. Bu aşamada yanlış anlamalara yol açacak beyan ve davranışlardan sakınmak gerekiyor. Yunan basınında geçen hafta çıkan yazılar, Atina'da diyalog ile ilgili
<#comment>#comment>Günlerden beri sözü edilen "Ege üzerinde diyalog" konusu, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in New York'ta Yunan meslektaşı Yorgo Papandreu ile görüşmesi ve açıklaması ile, kesinlik kazandı.
Artık Türk - Yunan görüşmelerinde, Ege anlaşmazlıkları da ele alınacak. Bu görüşmeleri, iki Dışişleri Bakanlığı'nın siyasi direktörleri (yani müsteşar yardımcıları) bazı uzmanların da katılımı ile yürütecekler. Tabii bu arada Cem ile Papandreu da müzakerelere yön verecekler, bir araya geldiklerinde (nitekim haftaya İstanbul'da düzenlenecek AB - İKÖ toplantısında tekrar buluşuyorlar) bu konuyu tartışacaklar.
Cem'in New York'ta açıklamayı yaparken "amacı çok yüksek tutmuyoruz. Büyük şeyler çıkacak diye bir iddiamız yok" ifadesini kullanması, dikkat çekici. Onun deyişi ile, Ege üzerinde yapılacak "ortak çalışmalarda iki taraf kaygı ve düşüncelerini birlikte araştıracak, anlaşmazlık konularından ziyade uyum noktalarını ortaya çıkarmaya çalışacak"...
* * *
CEM'in (Papandreu gibi) ihtiyatlı bir üslup kullanmasına şaşmamalı. Bir kere bu yeni açılımın daha başında beklentileri abartmamak lazım. Ayrıca, şu anda iki tarafın tutumları belli. İki ülkede de şimdiye kadar
Başkan'a g"re bu üç ülke de, geliştirdikleri dehşet silahları ile ABD ve bütün dünya için büyük bir tehdit oluşturuyor. Dolayısı ile ABD tüm olanakları ile bu tehlikeyi bertaraf etmeye çalışacak.Dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, bu yeni Bush doktrini Washington'un politikasını sertleştiriyor, onun hareket alanını - ter"rizm ile mücadelenin de "tesinde - genişletiyor. Bush'un ve diğer üst düzey Amerikan yetkililerinin dün de bu konuda s"yledikleri, ABD'nin bu işin peşini bırakmayacağını ve "zellikle "şer ekseni"ne karşı mutlaka harekete geçeceğini g"steriyor. Kuşkusuz Bush y"netiminin bu politikası, Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Dün Amerikan basınında da belirtildiği gibi, Washington'da Irak'la ilgili tartışmalar ve tereddütler aşaması artık geride kalıyor. Bush hedefi açıkça g"sterdi ve hatta sinyali de verdi... Türkiye'nin son zamanlarda ilişkileri geliştirmeye çalıştığı Irak ve İran'ın Bush'un bu kara listesinde yer alması, Ankara'yı zorlayacak gibi g"rünüyor. Washington, yeni stratejisini uygulama aşamasına geldiğinde, kuşkusuz Türkiye'yi yanında g"rmek isteyecek ve bu bağlamda herhalde bazı isteklerde de bulunacaktır. Bush'un ve yardımcılarının son s"zleri
<#comment>#comment>Başkan George W. Bush'un önceki günkü konuşmasında hedef olarak gösterdiği üç ülkeden (Irak, İran ve Kuzey Kore) ikisi, Türkiye'nin yakın komşuları.
Başkan'a göre bu üç ülke de, geliştirdikleri dehşet silahları ile ABD ve bütün dünya için büyük bir tehdit oluşturuyor. Dolayısı ile ABD tüm olanakları ile bu tehlikeyi bertaraf etmeye çalışacak.
Dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, bu yeni Bush doktrini Washington'un politikasını sertleştiriyor, onun hareket alanını - terörizm ile mücadelenin de ötesinde - genişletiyor.
Bush'un ve diğer üst düzey Amerikan yetkililerinin dün de bu konuda söyledikleri, ABD'nin bu işin peşini bırakmayacağını ve özellikle "şer ekseni"ne karşı mutlaka harekete geçeceğini gösteriyor.Kuşkusuz Bush yönetiminin bu politikası, Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Dün Amerikan basınında da belirtildiği gibi, Washington'da Irak'la ilgili tartışmalar ve tereddütler aşaması artık geride kalıyor. Bush hedefi açıkça gösterdi ve hatta sinyali de verdi...
Türkiye'nin son zamanlarda ilişkileri geliştirmeye çalıştığı Irak ve İran'ın Bush'un bu kara listesinde yer alması, Ankara'yı zorlayacak gibi görünüyor. Washington, yeni
Başkan Bush'un Kongre'deki konuşmasını yorumlayan ünlü "şahin" yazar, bakın ne yazıyor: "Eğer Bush s"zlerini uygulamaya koyarsa, (Irak'la ilgili) bir felaketi "nlemiş olacaktır. ABD Kuzey Irak'taki 70 bin Kürt savaşçısına ve güneydeki Şii güçlere silah ve para, ayrıca hava desteği sağlayacaktır. Eminim ki, Washington'da son olarak varılan anlaşmaya g"re, Türk tank birlikleri ve Amerikan "zel güçleri, Bağdat'a doğru harekete geçecektir. Saddam, Bin Ladin ve Molla ™mer gibi kaçacaktır. Iraklılar kurtarıcılarını alkışlayacak ve Arap dünyasını demokrasiye g"türecektir... Bu bir hayal değil. Bu, "nceki gün ilan edilen bush doktrininin içerdiği aksiyondur"...* * * GERÇEKTEN Bush doktrini b"yle bir aksiyonu mu "ng"rüyor? ™nce Başkan'ın Kongre'de dakikalarca alkışlanan uzun konuşmasının Irak - ve ona eklediği İran ve Kuzey Kore - hakkında neler s"ylediğini anımsatalım.Bush "nce ter"rizmden, bunun ABD ve diğer ülkeler için yarattığı tehlikeden ve buna karşı ABD'nin savaşma kararlılığından s"z etti. Bu b"lüm, aslında Başkan'ın 11 Eylül'den sonra çizdiği stratejiye uygun. Ancak Kongre'deki konuşma, "Bush doktrini"ni daha genişletiyor. Hedef artık sadece uluslararası ter"rizm ve ona destek
<#comment>#comment>Eğer yeni Bush doktrininin Irak'la ilgili bölümü, "New York Times" yazarı William Safire'in dün belirttiği hedefi içeriyorsa, yandık!
Başkan Bush'un Kongre'deki konuşmasını yorumlayan ünlü "şahin" yazar, bakın ne yazıyor: "Eğer Bush sözlerini uygulamaya koyarsa, (Irak'la ilgili) bir felaketi önlemiş olacaktır. ABD Kuzey Irak'taki 70 bin Kürt savaşçısına ve güneydeki Şii güçlere silah ve para, ayrıca hava desteği sağlayacaktır. Eminim ki, Washington'da son olarak varılan anlaşmaya göre, Türk tank birlikleri ve Amerikan özel güçleri, Bağdat'a doğru harekete geçecektir. Saddam, Bin Ladin ve Molla Ömer gibi kaçacaktır. Iraklılar kurtarıcılarını alkışlayacak ve Arap dünyasını demokrasiye götürecektir... Bu bir hayal değil. Bu, önceki gün ilan edilen bush doktrininin içerdiği aksiyondur"...
* * *
GERÇEKTEN Bush doktrini böyle bir aksiyonu mu öngörüyor?Önce Başkan'ın Kongre'de dakikalarca alkışlanan uzun konuşmasının Irak - ve ona eklediği İran ve Kuzey Kore - hakkında neler söylediğini anımsatalım.
Bush önce terörizmden, bunun ABD ve diğer ülkeler için yarattığı tehlikeden ve buna karşı ABD'nin savaşma kararlılığından söz etti. Bu bölüm, aslında