Alakart adalet!

25 Ocak 2002

Bu tutsakların ya Afganistan'da kurulacak mahkemelerin veya en azılı olanların Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nın "nüne çıkarılması, başta daha mantıklı g"rünüyordu. Yahut en azından Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in "kanunsuz savaşçılar" diye tanımladığı bu esirlerin - "Amerikalı Taliban" John Walker Lindh gibi - ABD'ye nakledilip oradaki bir askeri mahkemede yargılanması da mümkündü.Ama Washington, kendi düşüncesine g"re, başka bir opsiyonu yeğledi ve Afganistan'da yakalanan savaşçıların, şu anda dünyanın en sıkı korunan üssü olan Guantanamo'ya sevkine ve orada "zel koşullarda yargılanmasına karar verdi.* * *BU karar günlerden beri "zellikle Batı ülkelerinde ve hatta ABD'de tartışılıyor ve sert tepkilere yol açıyor.Kimse Amerikalıların ele geçirdiği El Kaide ve Taliban militanlarının "azami güvenlik" içinde enterne edilmesine ve işledikleri ağır suçlar nedeni ile yargılanmasına karşı değil.Washington'a karşı g"sterilen tepkilerin nedenleri başka: * Birincisi, tutsakların Guantanamo'ya nakledilme ve "Camp X - Ray"de enterne edilme şekli, hem uluslararası s"zleşmelere ("zellikle savaş esirlerine ilişkin Cenevre andlaşmasına) aykırı, hem de insanlık dışı sayılıyor.

Yazının Devamı

Alakart adalet!

25 Ocak 2002


<#comment>ABD'nin, Afganistan'ndaki çarpışmalar sırasında yakaladığı birkaç yüz Taliban ve El Kaide mensubunu enterne etmek ve yargılamak üzere, ta Küba'ya - düşman saydığı bu ülkedeki egemen Guantanamo Üssü'ne - nakledeceği kimin aklına gelirdi?
Bu tutsakların ya Afganistan'da kurulacak mahkemelerin veya en azılı olanların Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nın önüne çıkarılması, başta daha mantıklı görünüyordu. Yahut en azından Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in "kanunsuz savaşçılar" diye tanımladığı bu esirlerin - "Amerikalı Taliban" John Walker Lindh gibi - ABD'ye nakledilip oradaki bir askeri mahkemede yargılanması da mümkündü.
Ama Washington, kendi düşüncesine göre, başka bir opsiyonu yeğledi ve Afganistan'da yakalanan savaşçıların, şu anda dünyanın en sıkı korunan üssü olan Guantanamo'ya sevkine ve orada özel koşullarda yargılanmasına karar verdi.
* * *
BU karar günlerden beri özellikle Batı ülkelerinde ve hatta ABD'de tartışılıyor ve sert tepkilere yol açıyor.
Kimse Amerikalıların ele geçirdiği El Kaide ve Taliban militanlarının "azami güvenlik" içinde enterne edilmesine ve işledikleri ağır suçlar nedeni ile yargılanmasına karşı değil.

Yazının Devamı

Felaket oyunu

24 Ocak 2002

Son bir hafta içinde b"lgede olup bitenler, bu kısır d"ngünün aşılamadığını, şiddet tırmandıkça da, kalıcı barış bir yana, gerçek bir ateşkesin sağlanması umutlarının dahi kaybolduğunu g"steriyor. Şiddet zincirine her gün eklenen bir halka, iki tarafta da "fkeyi, nefreti ve intikam duygularını daha da k"rüklüyor.Artık "yle bir noktaya gelindi ki, dış güçlerin (BM'nin, ABD'nin ve AB'nin) girişimleri de fayda etmiyor. İki tarafta da liderler sanki bu "felaket oyunu"nu sürdürmeye kararlı.* * * GEREKÇELER belli: İki taraf da, her kanlı olayın ardından aynı argümanlarını tekrarlayıp duruyor. Şaron y"netiminin tezi şu: İsrail masaya oturmaya hazır; ama "nce ter"r eylemlerinin tamamen durması lazım. Şaron bu "tamamen" terimi üzerinde ısrarla duruyor. Yani İsrail ancak "sıfır şiddet" noktasına ulaşıldığı zaman, barış sürecine d"necek... İsrail, Filistin "rgütlerinin - çoğu zaman sivil hedeflere karşı - giriştiği saldırıların sorumluluğunu Arafat'a yüklüyor. İsrailliler, Arafat isterse, etkinliğini kullanırsa, bu "rgütleri zapturapt altına alabileceği kanısında. Ama Şaron'a g"re, Arafat'ın kurumları dahi ter"r kampanyasının içinde. (Son "rnek: Silahlar gemisi)... Filistin y"netiminin

Yazının Devamı

Felaket oyunu

24 Ocak 2002


<#comment>Artık gün geçmiyor ki, Filistin militanlarının İsraillilere karşı bir saldırısı olmasın ve İsrail askeri güçlerinin Filistinlilere karşı bir misillemesi gerçekleşmesin...
Son bir hafta içinde bölgede olup bitenler, bu kısır döngünün aşılamadığını, şiddet tırmandıkça da, kalıcı barış bir yana, gerçek bir ateşkesin sağlanması umutlarının dahi kaybolduğunu gösteriyor.Şiddet zincirine her gün eklenen bir halka, iki tarafta da öfkeyi, nefreti ve intikam duygularını daha da körüklüyor.
Artık öyle bir noktaya gelindi ki, dış güçlerin (BM'nin, ABD'nin ve AB'nin) girişimleri de fayda etmiyor. İki tarafta da liderler sanki bu "felaket oyunu"nu sürdürmeye kararlı.* * *GEREKÇELER belli: İki taraf da, her kanlı olayın ardından aynı argümanlarını tekrarlayıp duruyor.
Şaron yönetiminin tezi şu: İsrail masaya oturmaya hazır; ama önce terör eylemlerinin tamamen durması lazım. Şaron bu "tamamen" terimi üzerinde ısrarla duruyor. Yani İsrail ancak "sıfır şiddet" noktasına ulaşıldığı zaman, barış sürecine dönecek... İsrail, Filistin örgütlerinin - çoğu zaman sivil hedeflere karşı - giriştiği saldırıların sorumluluğunu Arafat'a yüklüyor. İsrailliler,

Yazının Devamı

Model olma şansları

23 Ocak 2002

Amerikan yetkilileri ve gazeteleri, 11 Eylül olaylarının ışığında yaptıkları değerlendirmelerde, Türkiye'nin demokratik, laik, Batı yanlısı ve gelişen bir ülke olarak, İslam dünyasına "rnek olabileceğini vurguladılar.Başbakan Ecevit de çeşitli konuşmalarında bu konuya değindi, Türkiye'nin "İslamı demokrasi, laiklik ve çağdaşlık ile bağdaştıran bir ülke olarak" Müslüman alemi için bir model oluşturduğunu belirtti.Kuşkusuz Türkiye, bu sayılan "zellikleri ile, bir "rnek olma potansiyeline sahip. Ancak bunun pratik değerini abartmamak bu alanda mevcut sınırlamayı da gerçekçi bir g"zle dikkate almak gerekiyor.* * * TšRKİYE'nin "model" imajı konusunda iki muhatabı var: Biri, bu modeli "zellikle şu sırada İslam dünyasına "satmak"ta yarar g"ren Batı dünyası... Diğeri ise bu modeli "ithal" etmesi beklenen - veya arzulanan - İslam alemi... Batı dünyasında Türkiye modelinden en çok s"z eden ve bu y"nde çaba harcayan ülke ABD'dir. Gerçekten Amerikalıların g"zünde Türkiye demokratik rejimi, liberal ekonomik sistemi, çağdaş yaşam şekli, Batı ile yakınlığı, Avrupa ile bütünleşme gayreti, gibi nitelikleri ile, Müslüman dünyası için bir "rnek olma yeteneğine sahip. Ne var ki, Türkiye'nin bu

Yazının Devamı

Model olma şansları

23 Ocak 2002


<#comment>Son günlerde, özellikle Başbakan Ecevit'in ABD gezisi sırasında, "Türk modeli"nden sıkça söz edildi.
Amerikan yetkilileri ve gazeteleri, 11 Eylül olaylarının ışığında yaptıkları değerlendirmelerde, Türkiye'nin demokratik, laik, Batı yanlısı ve gelişen bir ülke olarak, İslam dünyasına örnek olabileceğini vurguladılar.
Başbakan Ecevit de çeşitli konuşmalarında bu konuya değindi, Türkiye'nin "İslamı demokrasi, laiklik ve çağdaşlık ile bağdaştıran bir ülke olarak" Müslüman alemi için bir model oluşturduğunu belirtti.
Kuşkusuz Türkiye, bu sayılan özellikleri ile, bir örnek olma potansiyeline sahip. Ancak bunun pratik değerini abartmamak bu alanda mevcut sınırlamayı da gerçekçi bir gözle dikkate almak gerekiyor.* * *TÜRKİYE'nin "model" imajı konusunda iki muhatabı var: Biri, bu modeli özellikle şu sırada İslam dünyasına "satmak"ta yarar gören Batı dünyası... Diğeri ise bu modeli "ithal" etmesi beklenen - veya arzulanan - İslam alemi...Batı dünyasında Türkiye modelinden en çok söz eden ve bu yönde çaba harcayan ülke ABD'dir. Gerçekten Amerikalıların gözünde Türkiye demokratik rejimi, liberal ekonomik sistemi, çağdaş yaşam şekli, Batı ile

Yazının Devamı

Dünyaya açılmanın yolları

22 Ocak 2002

Hemen belirtelim ki, Türk başbakanlarının veya cumhurbaşkanlarının yabancı ülkelere yaptıkları resmi ziyaretlerden s"z ediyoruz. Yoksa, diğer ülkelerin liderlerinin genelde b"yle bir adeti yok.™rneğin son olarak Yunan Başbakanı Simitis, ABD'ye işadamlarını yanında g"türmeyi düşünmedi bile...Bizde, bu usulü Turgut ™zal başlattı. Bunun pratik bir nedeni vardı: ™zel, işadamlarını ellerinden tutup kendilerine dış dünyayı g"stermek, onların dış piyasaları yakından tanımalarını ve kendi firmalarını tanıtmalarını sağlamak için bu yola başvurmuştu. Aslında bu pratik bir fikirdi. Başta bazı bocalamalar, şaşkınlıklar olmadı değil. Ama zamanla bunun yararlı bir y"ntem olduğu da anlaşıldı. O kadar ki, Başbakan Ecevit dahi geçen hafta ABD gezisine, epey kalabalık bir işadamı grubunu dahil etmeyi uygun g"rdü...* * * BAŞBAKAN ile ABD'ye giden işadamlarının, seyahatin sonunda verdikleri demeçlerden bazı ilginç sonuçlar çıkıyor. ™zetle: Kalabalık grubun içinde bazıları, adeta Amerika'yı yeni keşfetti! CNN - Türk'ün "Manşet" programında konuşan işadamlarının bir kısmı gerçekten bu seyahat sırasında ABD hakkında yeni şeyler "ğrendiklerini s"ylediler. Gezi "ncesinde, Türkiye'nin beklentileri

Yazının Devamı

Dünyaya açılmanın yolları

22 Ocak 2002


<#comment>Dış seyahatlerde liderlerin işadamlarını beraberlerinde götürmesi, iyi bir fikir mi?
Hemen belirtelim ki, Türk başbakanlarının veya cumhurbaşkanlarının yabancı ülkelere yaptıkları resmi ziyaretlerden söz ediyoruz. Yoksa, diğer ülkelerin liderlerinin genelde böyle bir adeti yok.
Örneğin son olarak Yunan Başbakanı Simitis, ABD'ye işadamlarını yanında götürmeyi düşünmedi bile...
Bizde, bu usulü Turgut Özal başlattı. Bunun pratik bir nedeni vardı: Özel, işadamlarını ellerinden tutup kendilerine dış dünyayı göstermek, onların dış piyasaları yakından tanımalarını ve kendi firmalarını tanıtmalarını sağlamak için bu yola başvurmuştu.
Aslında bu pratik bir fikirdi. Başta bazı bocalamalar, şaşkınlıklar olmadı değil. Ama zamanla bunun yararlı bir yöntem olduğu da anlaşıldı. O kadar ki, Başbakan Ecevit dahi geçen hafta ABD gezisine, epey kalabalık bir işadamı grubunu dahil etmeyi uygun gördü...
* * *

Yazının Devamı