Bir el sıkma ile biter mi?

9 Ocak 2002

Bu sürpriz jest karşısında, Hint liderinin, kronik diz ağrılarına rağmen ayağa kalkıp meslektaşını (ve de aynı zamanda rakibini) selamlaması, dünya televizyonlarına da akseden olumlu yorumlara yol açmıştı.Zirvenin sona ermesinden "nce, ekranlara bir el sıkma sahnesi daha yansıdı. İki lider "gayri resmi" kısa bir g"rüşmenin ardından birbirlerinin elini sıkarak, ileride daha kapsamlı bir toplantı yapmak umudu ile, Katmandu'dan ayrıldı...* * * BİR el sıkma ile ne değişir? Hele bu ellerin sahipleri, nerede ise ülkelerini savaşın eşiğine getirecek kadar birbirlerine karşı bir tavır içinde iseler?..Nitekim liderler birbirlerinin elini sıkarken, Keşmir b"lgesinde Hint ve Pakistan askerlerinin elleri, silahlarına sarılı duruyordu. Ve sınırda tetikler çekiliyor, askerler "lüyor, siviller kaçışıyordu...Ama gene de, b"lgesel bir konferans vesilesi ile bir araya gelen iki liderin el sıkmasının anlamı vardı. Bu, iki tarafın her şeye rağmen anlaşmazlıklarını d"vüşerek değil, konuşarak halletmek istediklerini g"steriyordu.Uluslararası sürtüşmelerde, bir el sıkma ile ç"züm yolunun açıldığı çok g"rülmüştür. Nitekim General Müşerref ile Vajpayee'nin el sıkma sahnesinin ardından, havayı yumuşatan,

Yazının Devamı

Bir el sıkma ile biter mi?

9 Ocak 2002


<#comment>Geçen cuma günü Nepal'in başkenti Katmandu'da yapılan bölgesel zirvede, Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'in Hindistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee'nin yanına gidip elini sıkması, konferans salonunda büyük heyecan yaratmıştı.
Bu sürpriz jest karşısında, Hint liderinin, kronik diz ağrılarına rağmen ayağa kalkıp meslektaşını (ve de aynı zamanda rakibini) selamlaması, dünya televizyonlarına da akseden olumlu yorumlara yol açmıştı.
Zirvenin sona ermesinden önce, ekranlara bir el sıkma sahnesi daha yansıdı. İki lider "gayri resmi" kısa bir görüşmenin ardından birbirlerinin elini sıkarak, ileride daha kapsamlı bir toplantı yapmak umudu ile, Katmandu'dan ayrıldı...
* * *
BİR el sıkma ile ne değişir? Hele bu ellerin sahipleri, nerede ise ülkelerini savaşın eşiğine getirecek kadar birbirlerine karşı bir tavır içinde iseler?..
Nitekim liderler birbirlerinin elini sıkarken, Keşmir bölgesinde Hint ve Pakistan askerlerinin elleri, silahlarına sarılı duruyordu. Ve sınırda tetikler çekiliyor, askerler ölüyor, siviller kaçışıyordu...

Yazının Devamı

Irak seçenekleri

8 Ocak 2002

Bu bağlamda s"ylenenler arasında, Türkiye'yi yakından ilgilendiren şu iki husus dikkat çekicidir: Birincisi, Bush y"netiminin Irak konusunda henüz netleşmiş, kesin bir eylem planının bulunmadığıdır. "ABD'nin yeni hedefi Irak" veya "Afganistan'dan sonra Irak vurulacak" gibi s"ylentiler bu aşamada gerçeği yansıtmıyor. İkinci "nemli husus da, ABD y"netiminin kararını kesinleştirmeden ve hele eyleme geçmeden "nce, Türkiye'nin fikrini mutlaka alacağıdır. Senat"r Lieberman'ın bunu açıkça s"ylemiş olması Türk yetkililerini rahatlatmıştır. Başkan Bush "nümüzdeki hafta Başbakan Ecevit'in Washington ziyareti sırasında b"yle bir istişare fırsatını bulacaktır.* * *TšRK tarafının Amerikalı muhataplarına s"yleyecekleri bellidir: ABD'nin Irak'a karşı bir askeri harekata girişmesi tehlikeli ve zararlı olur. Irak'ı yola getirmek için başka yollar denenmelidir...Ankara'nın b"yle düşünmesinin biri sübjektif, diğeri objektif iki sebebi var: Türkiye - sübjektif olarak - b"lgedeki bir çatışmanın kendisine siyasal ve ekonomik bakımdan zarar vereceği kanısındadır ve dolayısı ile komşusu ile bir maceraya sürüklenmekten çekinmektedir. Kaldı ki - objektif olarak düşünüldüğünde - b"yle bir savaş ABD'ye de

Yazının Devamı

Irak seçenekleri

8 Ocak 2002


<#comment>Aralarında ABD'nin önde gelen politikacılarından Joseph Lieberman'ın bulunduğu 9 kişilik Senato heyetinin geçen hafta sonu Ankara'da yaptığı temasların ışığında, Washington'un Irak'la ilgili "havası" biraz daha aydınlanmış oldu.
Bu bağlamda söylenenler arasında, Türkiye'yi yakından ilgilendiren şu iki husus dikkat çekicidir: Birincisi, Bush yönetiminin Irak konusunda henüz netleşmiş, kesin bir eylem planının bulunmadığıdır. "ABD'nin yeni hedefi Irak" veya "Afganistan'dan sonra Irak vurulacak" gibi söylentiler bu aşamada gerçeği yansıtmıyor.
İkinci önemli husus da, ABD yönetiminin kararını kesinleştirmeden ve hele eyleme geçmeden önce, Türkiye'nin fikrini mutlaka alacağıdır. Senatör Lieberman'ın bunu açıkça söylemiş olması Türk yetkililerini rahatlatmıştır. Başkan Bush önümüzdeki hafta Başbakan Ecevit'in Washington ziyareti sırasında böyle bir istişare fırsatını bulacaktır.
* * *
TÜRK tarafının Amerikalı muhataplarına söyleyecekleri bellidir: ABD'nin Irak'a karşı bir askeri harekata girişmesi tehlikeli ve zararlı olur. Irak'ı yola getirmek için başka yollar denenmelidir...
Ankara'nın böyle düşünmesinin biri sübjektif, diğeri objektif iki

Yazının Devamı

Arjantin'de son tango...

5 Ocak 2002

Arjantin'deki kriz "La Estrella"nın süksesine hiç de g"lge düşürmüşe benzemiyor. ™nceki gün "Times" gazetesinde çıkan bir r"portaja g"re, ünlü salon her gece sabahlara kadar her yaştaki insanlarla dolup taşıyor. Gazetenin deyişi ile bu insanlar tango ile streslerini, dertlerini g"mmeye çalışıyorlar. Soledad Martinzez adında bir müşteri ş"yle diyor: "Tango bize moral veriyor. Kurtlarımızı b"yle d"küyoruz. Ne yapıp yapıp tango için para buluyorum." (Salona giriş ücreti 5 dolardır). Gerçekten tangonun Arjantinliler için sembolik bir anlamı var. 20. yüzyılın başlarında kentin genelevler mahallesinde "üretilen" tango, zamanla ve "zellikle Avrupa'dan g"ç edenlerin de katılımı ile yaygınlaşmış, hatta New York'tan Paris'e kadar birçok yabancı kentlere de "ihraç" edilmiştir.Arjantinli yazar Jorge Luis Borges'in deyişi ile, "Tango Arjantinlilere parlak geçmişlerinden gurur ve cesaret payı çıkarmalarını sağlayan bir araçtır"...* * * D™RT yıldır süren ve son haftalarda ciddi siyasal ve sosyal boyutlar alan ekonomik krize karşı Arjantinlilerin şimdi "tango terapisi"nin "tesinde daha etkili bir "deva"ya ihtiyaçları var. šlke ekonomisinin içine düştüğü perişanlık, ülkeyi siyasal kaosun ve

Yazının Devamı

Arjantin'de son tango...

5 Ocak 2002


<#comment>Buenos Aires'in Palermo Viejo Mahallesi'nde bulunan "La Estrella" (Yıldız) adlı tango salonu, dünya çapında bir üne sahiptir. Bu geniş gece kulübü, akşam kapılarını daha açmadan, yerli yabancı, yüzlerce tango meraklısı, onun önünde uzun kuyruklar oluşturur. Orkestra eşliğindeki dans, sabahın 8'ine kadar sürer...
Arjantin'deki kriz "La Estrella"nın süksesine hiç de gölge düşürmüşe benzemiyor. Önceki gün "Times" gazetesinde çıkan bir röportaja göre, ünlü salon her gece sabahlara kadar her yaştaki insanlarla dolup taşıyor. Gazetenin deyişi ile bu insanlar tango ile streslerini, dertlerini gömmeye çalışıyorlar. Soledad Martinzez adında bir müşteri şöyle diyor: "Tango bize moral veriyor. Kurtlarımızı böyle döküyoruz. Ne yapıp yapıp tango için para buluyorum." (Salona giriş ücreti 5 dolardır).
Gerçekten tangonun Arjantinliler için sembolik bir anlamı var. 20. yüzyılın başlarında kentin genelevler mahallesinde "üretilen" tango, zamanla ve özellikle Avrupa'dan göç edenlerin de katılımı ile yaygınlaşmış, hatta New York'tan Paris'e kadar birçok yabancı kentlere de "ihraç" edilmiştir.
Arjantinli yazar Jorge Luis Borges'in deyişi ile, "Tango Arjantinlilere parlak

Yazının Devamı

Statüko o kadar iyi değil

4 Ocak 2002

Hükümetin bugünkü politikası, bir bakıma Irak'taki statükonun korunması y"nündedir. Yetkililer, statükoyu ideal bir ç"züm olmamakla beraber gene de "ehveni şer" sayıyorlar.* * * ASLINDA Irak'taki statükonun Türkiye'nin çıkarlarına ne kadar uygun düştüğünü objektif "lçülerle değerlendirmekte yarar var. Kuzey Irak'taki durumdan başlayalım. Bugün Irak'ın bu b"lgesinde fiilen bir Kürt varlığının bulunduğu herkesçe biliniyor. Eğer K"rfez Savaşı olmasaydı, bu olur muydu? Olmazdı. Ama Saddam da eğer Kuveyt'i istila etmeseydi, K"rfez Savaşı da olmazdı. Daha sonraki d"nemde de, şayet Saddam uluslararası camia ile normal ilişkiler kursaydı ve ülkesindeki farklı k"kenli insanlarla barışsa idi, Kuzey'deki oluşum da gerçekleşmezdi...Bugün Bağdat bu b"lgeye hakim değil. Iraklı Kürtler kendi aralarında b"lünmüş de olsalar, b"lgede "zerk bir y"netim kurmuş bulunuyorlar. B"lgeyi bilen bir g"zlemcinin belirttiği gibi, her geçen gün b"lge halkını Bağdat'tan biraz daha uzaklaştırıyor. ™rneğin okul yaşındakiler, Arapça bile bilmiyorlar artık...Saddam Bağdat'taki mevkiini korumak uğruna, bunlara g"z yummuş g"rünüyor. Bu durumda statükonun Irak için arzulanan toprak bütünlüğü ve ulusal birlik lehinde

Yazının Devamı

Statüko o kadar iyi değil

4 Ocak 2002


<#comment>Irak ile ilgili tartışmalarda Türkiye'de resmi ağızların tekrarladığı görüş şudur: Saddam rejimini devirmeye yönelik herhangi bir hareket, dengeleri altüst edecektir. Bu, Irak'ın bölünmesine ve Kuzey'de bir Kürt devletinin kurulmasına kadar gidebilir. Ayrıca eğer askeri bir müdahale olacaksa, Irak ile yeniden canlandırılmaya çalışılan ticaret ölür, son yılların kaybı daha da artar...
Hükümetin bugünkü politikası, bir bakıma Irak'taki statükonun korunması yönündedir. Yetkililer, statükoyu ideal bir çözüm olmamakla beraber gene de "ehveni şer" sayıyorlar.
* * *
ASLINDA Irak'taki statükonun Türkiye'nin çıkarlarına ne kadar uygun düştüğünü objektif ölçülerle değerlendirmekte yarar var.Kuzey Irak'taki durumdan başlayalım. Bugün Irak'ın bu bölgesinde fiilen bir Kürt varlığının bulunduğu herkesçe biliniyor.
Eğer Körfez Savaşı olmasaydı, bu olur muydu? Olmazdı. Ama Saddam da eğer Kuveyt'i istila etmeseydi, Körfez Savaşı da olmazdı. Daha sonraki dönemde de, şayet Saddam uluslararası camia ile normal ilişkiler kursaydı ve ülkesindeki farklı kökenli insanlarla barışsa idi, Kuzey'deki oluşum da gerçekleşmezdi...Bugün Bağdat bu bölgeye hakim

Yazının Devamı