™ncü grubun hazırlık çalışmalarından sonra, "nümüzdeki 15 gün içinde Afganistan'a esas 261 kişilik askeri birlik gidecek ve yeni oluşmakta olan "Uluslararası Güvenliğe Destek Gücü"ne (ISAF) katılacak.Türkiye'nin bu barış gücünde yer alması, "nemli. Türkiye b"ylece, BM şemsiyesi altındaki bu çokuluslu güç çerçevesinde Afganistan'da bir "askeri varlık" g"stermiş olacak. Hele, beklendiği gibi, "nümüzdeki ilkbaharda bu gücün başına bir Türk komutan getirilirse, Türkiye'nin bu alandaki rolü daha da artmış olacak.* * *ISAF, henüz taşların yerine oturmadığı Afganistan'da, zor bir misyon üstlenmiş bulunuyor. Balkanlar'daki BM barış güçlerinden farklı olarak ISAF'ın işlevi (detayları tam açıklık kazanmadığı için) daha kritik. šstelik Afganistan'da bazı güçler ("savaş lordları") her türlü "yabancı asker"e karşı...Bunun dışında ISAF'a katılacak ulusal birliklerin finansmanı konusu da henüz belirlenmiş değil. ™rneğin Türk birliğinin harcamalarını kim "deyecek? Başbakan Ecevit'in Washington'da g"rüştüğü konulardan biri de bu idi. Başkan Bush'un s"ylediği de şu oldu: "Türkiye henüz koalisyon gücünün başına geçip geçmeyeceğine tam karar vermiş değil. Bu, müzakere aşamasındadır. Bütçe
<#comment>#comment>Türkiye dün Afganistan'a gönderdiği 20 kişilik "öncü" askeri heyetle, Taliban sonrası dönemde ülkede oynayacağı rol ile ilgili ilk önemli adımı attı.
Öncü grubun hazırlık çalışmalarından sonra, önümüzdeki 15 gün içinde Afganistan'a esas 261 kişilik askeri birlik gidecek ve yeni oluşmakta olan "Uluslararası Güvenliğe Destek Gücü"ne (ISAF) katılacak.
Türkiye'nin bu barış gücünde yer alması, önemli. Türkiye böylece, BM şemsiyesi altındaki bu çokuluslu güç çerçevesinde Afganistan'da bir "askeri varlık" göstermiş olacak. Hele, beklendiği gibi, önümüzdeki ilkbaharda bu gücün başına bir Türk komutan getirilirse, Türkiye'nin bu alandaki rolü daha da artmış olacak.
* * *
ISAF, henüz taşların yerine oturmadığı Afganistan'da, zor bir misyon üstlenmiş bulunuyor. Balkanlar'daki BM barış güçlerinden farklı olarak ISAF'ın işlevi (detayları tam açıklık kazanmadığı için) daha kritik. Üstelik Afganistan'da bazı güçler ("savaş lordları") her türlü "yabancı asker"e karşı...
Bunun dışında ISAF'a katılacak ulusal birliklerin finansmanı konusu da henüz belirlenmiş değil. Örneğin Türk birliğinin harcamalarını kim ödeyecek? Başbakan Ecevit'in Washington'da görüştüğü
Başbakan Ecevit'in ABD ziyareti konusunda yapılan değerlendirmeler de aşağı yukarı bu doğrultuda.Oysa, bu tür dış temasların sonucunu, beklentilerin ne "lçüde gerçekleştiğine g"re incelemek gerek. Ancak bunda da makul beklentileri (yoksa birtakım boş umutları değil) esas almak şart... Ecevit'in ABD gezisi "ncesinde, "zellikle bazı işadamlarının ve bir kısım basının beklenti çıtasını çok yüksek tutması, "rneğin tekstil kotalarından FMS kredi borçlarına kadar bazı ekonomik konularda arzulanan sonucu ziyaretin başarısı için adeta bir kıstas gibi g"stermesi, yanıltıcı oldu. O kadar ki, Başbakan Washington'a hareket ederken uçakta verdiği demeçte, beklentilerin şişirilmemesi gerektiği uyarısında bulunmak ihtiyacını duydu...* * * BU kıstasa g"re, Ecevit'in ABD'deki g"rüşmelerinden tatminkar sonuçlar alındığı s"ylenebilir. Bir kere ziyaretin genel havası çok olumlu oldu. Bunda bir yandan 11 Eylül sonrası d"nemde ABD'nin Türkiye'ye verdiği "nemin, "te yandan Türkiye'nin izlediği politikaların (içteki reformlardan Kıbrıs g"rüşmelerinin başlatılmasına kadar) büyük etkisi olmuştur. Bush'un Ecevit'e "vgüler yağdırması bunun bir g"stergesidir. ABD tarafı, Ankara'nın duyarlılıklarını ve
<#comment>#comment>Türk liderlerinin dış gezilerinin ardından Türkiye'de yapılan yorumlar çoğu zaman çelişkili oluyor. Kimileri geziyi fevkalade başarılı sayar; kimileri de bu görüşmelerden eli boş dönüldüğünü öne sürer!
Başbakan Ecevit'in ABD ziyareti konusunda yapılan değerlendirmeler de aşağı yukarı bu doğrultuda.
Oysa, bu tür dış temasların sonucunu, beklentilerin ne ölçüde gerçekleştiğine göre incelemek gerek. Ancak bunda da makul beklentileri (yoksa birtakım boş umutları değil) esas almak şart...Ecevit'in ABD gezisi öncesinde, özellikle bazı işadamlarının ve bir kısım basının beklenti çıtasını çok yüksek tutması, örneğin tekstil kotalarından FMS kredi borçlarına kadar bazı ekonomik konularda arzulanan sonucu ziyaretin başarısı için adeta bir kıstas gibi göstermesi, yanıltıcı oldu. O kadar ki, Başbakan Washington'a hareket ederken uçakta verdiği demeçte, beklentilerin şişirilmemesi gerektiği uyarısında bulunmak ihtiyacını duydu...
* * *
BU kıstasa göre, Ecevit'in ABD'deki görüşmelerinden tatminkar sonuçlar alındığı söylenebilir.Bir kere ziyaretin genel havası çok olumlu oldu. Bunda bir yandan 11 Eylül sonrası dönemde ABD'nin Türkiye'ye verdiği
Başbakan Ecevit'in Washington'daki temasları, ABD'nin Türkiye'yi nasıl değerlendirdiğini bir kez daha "ğrenmemize vesile oldu. Başkan Bush'tan Başkan Yardımcısı Dick Cheney'e, Ulusal Güvenlik Danışmanı C. Rice'dan Dışişleri Bakan Yardımcısı M. Grossman'a kadar, en üst düzeydeki resmi ağızlar, Türkiye'nin ABD için ne kadar büyük "nem taşıdığını net olarak dile getirdiler.Washington'un g"zünde, bu "pivotal" "nemin çeşitli nedenleri var: Birincisi, Türkiye'nin jeostratejik konumu. ABD'nin stratejik çıkarlarında Türkiye'nin Balkanlar - Ortadoğu - Kafkasya üçgenindeki pozisyonunun "zel bir yeri var. 11 Eylül'den sonra, bu "nem daha da artmış bulunuyor... İkincisi, Türkiye, aynı zamanda bir model. Demokratik, laik, Batı yanlısı bir Müslüman ülke "rneği. ABD liderlerinin son konuşmalarında bu noktayı vurgulaması anlamlı... šçüncüsü, Türkiye'nin ekonomik atılımı. ABD Türkiye'nin sıkıntılarına rağmen serbest piyasa ekonomisini, cesaretle sürdürmesine de çok "nem veriyor. Kuşkusuz Türkiye, Amerikalılar için iyi bir pazar değerini taşıyor, ama aynı zamanda Washington'un savunduğu sistem açısından da bir "rnek oluşturuyor... Kısacası, ABD Türkiye'yi bütün bu nitelikleri nedeni ile
<#comment>#comment>ABD'nin bize nasıl baktığı aşağı yukarı belli de, acaba biz ABD'yi nasıl görüyoruz? Yani ABD, Türkiye için ne ifade ediyor?Başbakan Ecevit'in Washington'daki temasları, ABD'nin Türkiye'yi nasıl değerlendirdiğini bir kez daha öğrenmemize vesile oldu. Başkan Bush'tan Başkan Yardımcısı Dick Cheney'e, Ulusal Güvenlik Danışmanı C. Rice'dan Dışişleri Bakan Yardımcısı M. Grossman'a kadar, en üst düzeydeki resmi ağızlar, Türkiye'nin ABD için ne kadar büyük önem taşıdığını net olarak dile getirdiler.
Washington'un gözünde, bu "pivotal" önemin çeşitli nedenleri var:
Birincisi, Türkiye'nin jeostratejik konumu. ABD'nin stratejik çıkarlarında Türkiye'nin Balkanlar - Ortadoğu - Kafkasya üçgenindeki pozisyonunun özel bir yeri var. 11 Eylül'den sonra, bu önem daha da artmış bulunuyor...
İkincisi, Türkiye, aynı zamanda bir model. Demokratik, laik, Batı yanlısı bir Müslüman ülke örneği. ABD liderlerinin son konuşmalarında bu noktayı vurgulaması anlamlı...
Üçüncüsü, Türkiye'nin ekonomik atılımı. ABD Türkiye'nin sıkıntılarına rağmen serbest piyasa ekonomisini, cesaretle sürdürmesine de çok önem veriyor. Kuşkusuz Türkiye, Amerikalılar için iyi bir pazar değerini
Washington'da Başbakan Ecevit, Başkan Bush ile bir araya gelirken, Lefkoşa'da da Kıbrıs Türk ve Rum liderleri Denktaş ve Klerides buluşuyor. İki toplantının aynı güne denk gelmesi, ilginç bir rastlantı. Beyaz Saray'daki g"rüşmede ve Ecevit'in ABD'deki temaslarında, Kıbrıs "ncelikli konulardan değil. Büyük olasılıkla Bush, Ecevit ile g"rüşmesinin bir yerinde Kıbrıs sorununa değinecek, adada müzakere sürecinin yeniden başlamasından duyduğu memnuniyeti ifade edecek ve Türkiye'nin ç"züm arayışına yardımcı olması temennisini dile getirecek.Herhalde 4 Aralık'ta Denktaş - Klerides buluşmasında, yüz yüze (direkt) yeni bir müzakere sürecinin başlatılması konusunda bir mutabakat sağlanmasıydı, Washington'da (diğer başkentlerde olduğu gibi) bugünkü umutlu hava esmemiş olacak ve belki de Ecevit Washington'da bu konuda bu kadar rahat olmayacaktı.Oysa şimdi Başbakan, ABD Başkanı'na Kıbrıs'la ilgili Türk g"rüşünü, müzakere sürecinin başlamasının yarattığı müsait ortam içinde anlatabilecek ve muhatabından daha büyük anlayış g"rebilecektir.* * * BU müzakere süreci sonuç verecek mi? Kuşkusuz bunu kestirmek çok zor. Ama denilebilir ki, ilerleme, hatta başarı şansları var. İki lider de bunun
<#comment>#comment>Bugün birbirinden binlerce kilometre uzaktaki iki başkentte Türkiye için son derece önemli iki "zirve" gerçekleşiyor.
Washington'da Başbakan Ecevit, Başkan Bush ile bir araya gelirken, Lefkoşa'da da Kıbrıs Türk ve Rum liderleri Denktaş ve Klerides buluşuyor.
İki toplantının aynı güne denk gelmesi, ilginç bir rastlantı.Beyaz Saray'daki görüşmede ve Ecevit'in ABD'deki temaslarında, Kıbrıs öncelikli konulardan değil. Büyük olasılıkla Bush, Ecevit ile görüşmesinin bir yerinde Kıbrıs sorununa değinecek, adada müzakere sürecinin yeniden başlamasından duyduğu memnuniyeti ifade edecek ve Türkiye'nin çözüm arayışına yardımcı olması temennisini dile getirecek.
Herhalde 4 Aralık'ta Denktaş - Klerides buluşmasında, yüz yüze (direkt) yeni bir müzakere sürecinin başlatılması konusunda bir mutabakat sağlanmasıydı, Washington'da (diğer başkentlerde olduğu gibi) bugünkü umutlu hava esmemiş olacak ve belki de Ecevit Washington'da bu konuda bu kadar rahat olmayacaktı.
Oysa şimdi Başbakan, ABD Başkanı'na Kıbrıs'la ilgili Türk görüşünü, müzakere sürecinin başlamasının yarattığı müsait ortam içinde anlatabilecek ve muhatabından daha büyük anlayış görebilecektir.