IMF ile krizin asıl nedeni

5 Temmuz 2001


<#comment>IMF ile yaşanan son krizin temelinde yatan nedir?Emlak Bankası ile Telekom üzerindeki anlaşmazlık, aslında çok daha derinlerde yatan bir sorunun yansımasıdır.
IMF ile olduğu gibi, AB ile ilişkilerde de zaman zaman ortaya çıkan bu tür uyuşmazlıkların esas nedenini, Türk toplumunun çelişen dinamiklerinde aramak gerek.* * *TÜRKİYE bir yandan modernleşmeyi, küreselleşmeyi ve Batı ile bütünleşmeyi amaçlayan, öte yandan da kendi benliğini, değerlerini ve alışkanlıklarını sürdürmek isteyen iki farklı akıma sahne oluyor.
Toplumun çeşitli kesimlerinde görülen bu özellik, siyasete ve yönetime de aksediyor.
Köklü yapısal değişikliklerin gerektirdiği hallerde, reformcu anlayış ile buna karşı direnen tutucu zihniyet karşı karşıya geliyor.
Bu sürtüşme ya iki görüşten birinin üstün gelmesi ile ya da bir orta yolun bulunması ile sonuçlanıyor. Ne var ki içeride bulunan orta yol formülü çoğu zaman dışarıdaki beklentileri karşılamıyor. Ve sonuçta Türkiye ile dışarıdaki muhatapları arasında sorun çıkıyor...
* * *

Yazının Devamı

"Akıllı politika" zamanı

4 Temmuz 2001

Saddam y"netiminin sevinci, ilk bakışta yersiz değil. İngiltere ve ABD'nin haftalardır BM'ye kabul ettirmeye çalıştığı "akıllı yaptırımlar" fikrinden vazgeçmesi, elbet Bağdat için bir başarı. ABD - İngiltere çifti bu "nerisinde oldukça yalnız kaldı. Fransa gibi dostları bile buna karşı çıktı. Nihayet Rusya, vetosunu kullanabileceği işaretini verince, İngiltere tasarısını geri çekmek zorunda kaldı. Ama bu, yaptırımların topyekün kalkacağı anlamına gelmiyor. Eski "gıda karşılığı petrol" rejimi - en azından yıl sonuna kadar - devam edecek. Yani Irak'a karşı yıllardır uygulanan ambargo, gene yürürlükte kalıyor. Bu da aslında sıkıntıları devam edecek olan Irak halkını fazla sevindirecek bir olay olmasa gerek. Şimdi Bağdat'ın "akıllı yaptırımlar" g"rüşülürken kestiği petrol ihracatını (Kerkük - İskenderun hattından dahil) yeniden başlatmaktan ve BM'nin eski şartlarına boyun eğmekten başka çaresi de yok...* * *AKILLI sıfatı yakıştırılan yeni yaptırım sistemi, Irak'a "sivil mallar"ın ("zellikle gıda, ilaç ve tüketim maddeleri) satışını daha geniş tutmayı, ama buna karşılık askeri amaçlara yarayabilecek "çifte kullanımlı" malların ihracını yasaklamayı "ng"rüyordu. Ayrıca bu tasarıya

Yazının Devamı

"Akıllı politika" zamanı

4 Temmuz 2001


<#comment>Irak basını - her zamanki gibi - zafer çığlıkları atıyor. "Babil" gazetesi, BM Güvenlik Konseyi'nde İngiltere'nin ABD desteğindeki "akıllı yaptırım" tasarısını geri çekmesini "Amerikan hakimiyetinin reddi" olarak tanımlıyor. Bağdat radyosu, olayın "Irak'ın haklılığını ortaya koyduğunu" belirtiyor...
Saddam yönetiminin sevinci, ilk bakışta yersiz değil. İngiltere ve ABD'nin haftalardır BM'ye kabul ettirmeye çalıştığı "akıllı yaptırımlar" fikrinden vazgeçmesi, elbet Bağdat için bir başarı. ABD - İngiltere çifti bu önerisinde oldukça yalnız kaldı. Fransa gibi dostları bile buna karşı çıktı. Nihayet Rusya, vetosunu kullanabileceği işaretini verince, İngiltere tasarısını geri çekmek zorunda kaldı.
Ama bu, yaptırımların topyekün kalkacağı anlamına gelmiyor. Eski "gıda karşılığı petrol" rejimi - en azından yıl sonuna kadar - devam edecek. Yani Irak'a karşı yıllardır uygulanan ambargo, gene yürürlükte kalıyor. Bu da aslında sıkıntıları devam edecek olan Irak halkını fazla sevindirecek bir olay olmasa gerek.Şimdi Bağdat'ın "akıllı yaptırımlar" görüşülürken kestiği petrol ihracatını (Kerkük - İskenderun hattından dahil) yeniden başlatmaktan ve BM'nin eski

Yazının Devamı

İyi bir d"nem olabilir

3 Temmuz 2001

AB'nin politikalarını Komisyon, Bakanlar Konseyi gibi organları belirler. Ancak d"nem başkanları da y"nlendirici bir rol oynarlar, "ncelikleri saptamakta ve yeni stratejiler oluşturmakta etkili olurlar. Türkiye açısından başkanlık mevkiine oturan başkanın AB - Ankara ilişkilerine ve karşılaşılan sorunlara bakış açısı "nem taşır. Bu bakımdan g"revin İsveç'ten Belçika'ya geçmesinin olası etkilerini incelemekte yarar var.* * *YIL başında İsveç başkanlığı devraldığı zaman, açıkçası Ankara'da bazı kaygılar vardı. Bu Kuzey ülkesinin demokrasi ve insan hakları konusundaki duyarlılığı nedeni Türkiye - AB ilişkilerinde bazı zorlukların çıkacağı s"yleniyordu.Aslında "yle olmadı. Gerçi İsveç zaman zaman Türkiye'ye karşı eleştirilerini dile getirdi; ama bunu çoğu kez ikili temaslarda ve yumuşak bir üslupla yaptı. İsveç'in başkanlığı süresince, Türkiye'nin AB ile yakınlaşması y"nünde "nemli adımlar atıldı. Katılım Ortaklığı Belgesi'nin ardından Ulusal Program ilan edildi. Ankara ile AB arasında g"rüşmeler yoğunlaştı.Bu süreçte İsveç'in gerçekten Türkiye ile yakın işbirliğine girdiği ve korkulduğu gibi "mesele çıkarmadığı" g"rüldü...* * * BELÇİKA'nın başkanlığı d"nemi nasıl geçecek?

Yazının Devamı

İyi bir dönem olabilir

3 Temmuz 2001


<#comment>AVRUPA Birliği'nin başkanlık görevi, altı ayda bir değişir. Bu yılın ilk döneminde bu makamda bulunan İsveç, 1 Temmuz'dan itibaren koltuğunu Belçika'ya bırakmış bulunuyor.
AB'nin politikalarını Komisyon, Bakanlar Konseyi gibi organları belirler. Ancak dönem başkanları da yönlendirici bir rol oynarlar, öncelikleri saptamakta ve yeni stratejiler oluşturmakta etkili olurlar.
Türkiye açısından başkanlık mevkiine oturan başkanın AB - Ankara ilişkilerine ve karşılaşılan sorunlara bakış açısı önem taşır. Bu bakımdan görevin İsveç'ten Belçika'ya geçmesinin olası etkilerini incelemekte yarar var.
* * *
YIL başında İsveç başkanlığı devraldığı zaman, açıkçası Ankara'da bazı kaygılar vardı. Bu Kuzey ülkesinin demokrasi ve insan hakları konusundaki duyarlılığı nedeni Türkiye - AB ilişkilerinde bazı zorlukların çıkacağı söyleniyordu.
Aslında öyle olmadı. Gerçi İsveç zaman zaman Türkiye'ye karşı eleştirilerini dile getirdi; ama bunu çoğu kez ikili temaslarda ve yumuşak bir üslupla yaptı. İsveç'in başkanlığı süresince, Türkiye'nin AB ile yakınlaşması yönünde önemli adımlar atıldı. Katılım Ortaklığı Belgesi'nin ardından Ulusal Program ilan edildi. Ankara ile

Yazının Devamı

Dış etken olmasa...

30 Haziran 2001

"Balkan Kasabı" şimdi Lahey'deki bir cezaevinde, BM'nin kararı ile kurulan uluslararası mahkemede, "zellikle Kosova'da (herhalde ilaveten Bosna'da ve Hırvatistan'da) işlediği insanlık suçlarının hesabını vermeyi bekliyor. Etnik temizlik stratejisi ile on binlerce kişinin "lmesine, milyonlarca insanın da başka diyarlara g"ç etmesine sebep olan "Slobo"nun yaptıkları herhalde cezasız kalmayacak...* * *BU olay, şu ilginç gerçekleri ortaya koyuyor: * Kofi Annan'ın dediği gibi, günümüzde suç işleyen liderler, uluslararası camianın "nünde cezalarını çekerler. Hiçbir ülke "biz egemen ülkeyiz, kendi yasalarımız var, suçlu varsa, biz yargılarız" diyemiyor...Lahey mahkemesinin celp kararı, sonunda Yugoslav Anayasa Mahkemesi'nin kararnamesine üstün geldi. Belgrad, Cumhurbaşkanı Koştunitsa gibilerinin tereddütlerine rağmen, Miloşeviç'i Lahey'e teslim etti...* Başbakan Cinciç, uluslararası camiaya popülist bir milliyetçilik g"sterisi ile kafa tutmanın Yugoslavya'ya çok pahalıya mal olacağını sezdi ve ağır baskı yapan Batı'nın isteğine boyun eğdi. Aslında yaptığı şey, doğru. Ama bu olay da g"steriyor ki, "zellikle ekonomisi perişan durumda olan Yugoslavya gibi ülkelerin, ivedi dış yardım

Yazının Devamı

Dış etken olmasa...

30 Haziran 2001


<#comment>SLOBODAN Miloşeviç'in Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne teslim edilmesi konusunda en güzel değerlendirmeyi BM Genel Sekreteri Kofi Annan yaptı. Dünya örgütünün başı şöyle dedi: "Bu olay yetkilerini kötüye kullanan tüm liderlerin günümüzde uluslararası topluluğa eninde sonunda hesap vermek zorunda kalacağını ve cezadan kaçamayacağını gösteriyor"...
"Balkan Kasabı" şimdi Lahey'deki bir cezaevinde, BM'nin kararı ile kurulan uluslararası mahkemede, özellikle Kosova'da (herhalde ilaveten Bosna'da ve Hırvatistan'da) işlediği insanlık suçlarının hesabını vermeyi bekliyor.Etnik temizlik stratejisi ile on binlerce kişinin ölmesine, milyonlarca insanın da başka diyarlara göç etmesine sebep olan "Slobo"nun yaptıkları herhalde cezasız kalmayacak...* * *BU olay, şu ilginç gerçekleri ortaya koyuyor:* Kofi Annan'ın dediği gibi, günümüzde suç işleyen liderler, uluslararası camianın önünde cezalarını çekerler. Hiçbir ülke "biz egemen ülkeyiz, kendi yasalarımız var, suçlu varsa, biz yargılarız" diyemiyor...Lahey mahkemesinin celp kararı, sonunda Yugoslav Anayasa Mahkemesi'nin kararnamesine üstün geldi. Belgrad, Cumhurbaşkanı

Yazının Devamı

Türkiye AB'yi zorluyor

29 Haziran 2001

Türk diplomasisinin bu yeni çabasının amacı, üyelik müzakerelerinin yolunu açabilecek "tarama süreci" ni bir an "nce başlatmaktır.Dışişleri Bakanı İsmail Cem bu hafta Ortaklık Konseyi toplantısına bu konudaki Türk isteğini resmen sundu. Ancak çeşitli AB çevrelerinden aldığımız izlenim, bunun gerçekleşmesi olasılığının zayıf olduğu merkezindedir...* * * AB jargonunda "tarama" (screening), ülkenin, üyelik müzakerelerine otururken, AB'nin tüm kararlarına - "yani "müktesebatı"na - ne kadar uyduğunu belirleyen prosedüre verilen isimdir. Yani AB yetkilileri ve bürokratları aday ülkenin mevcut veya yeni çıkardığı yasaların ve yaptığı uygulamaların, AB kuralları ve normları ile "rtüşüp "rtüşmediğini inceler ve ona g"re, adayın üyeliğine hazır olup olmadığına karar verir.AB ile ilgili Türk yetkilileri (başta İsmail Cem) Türkiye'nin üyelik müzakerelerine en geç 2001 - 2002 içinde başlamasının şart olduğunu, aksi halde (AB'nin kendi sorunlarından ve genişleme politikasından kaynaklanan nedenlerden "türü) treni tamamen kaçırabileceğini s"ylüyorlar. Ne var ki, AB şu yakınlarda Türkiye ile müzakere masasına oturmayı düşünmüyor. Nedeni de, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerinden ve genel

Yazının Devamı