Değişim rüzgarları

22 Aralık 1999


      Haber ilginç: Tarım Bakanlığı, kokoreç ve işkembe çorbasına "standart getirilmesi" amacı ile çalışma başlattı. Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, "AB için Türk mutfağından vazgeçecek değiliz. Kokoreç ve işkembe yasaklanmayacak, ancak standarda kavuşacak" şeklinde konuştu. Şimdi bu yiyeceklerin sağlıklı şekilde üretilmesi koşulları belirlenerek tüm ilgililere bir tebliğle duyurulacak...
       Helsinki zirvesinde Türkiye'nin adaylığı kararlaştırıldıktan sonra, her nedense Türkiye'de ilk tartışılan konulardan biri, "kokoreç sorunu" oldu! AB'nin bu geleneksel Türk spesiyalitelerini yasaklayacağı iddia edildi. "Kokoreç lobisi" derhal buna tepki gösterdi ve "biz bunu AB'ye yedirmeyiz" diye çıkıştı!..
       Oysa olay, AB'nin Türk mutfağının "egemenliği"ne müdahalesi anlamını taşımıyordu. Konu, AB üyelerinin ortaklaşa belirlediği yiyecek maddelerinin sağlık standartları ile ilgili idi.
       Neyse ki, mesele kısa zamanda aydınlığa kavuştu ve vatandaşın sağlığı doğrultusunda gereken düzenlemelerin yapılmasına karar verildi. Kuşkusuz

Yazının Devamı

Çeçenistan seçenekleri...

21 Aralık 1999


       Rusya'daki seçimlerin sonucu, Çeçenistan dramı üzerinde nasıl bir etki yapacak?
       Çeçenistan olaylarının gölgesi altında yapılan seçimlerin Duma'da yarattığı değişiklik ve bu arada Başbakan Vladimir Putin'e kazandırdığı yeni güç, bu soruyu gündeme getiriyor.
      Putin'in önünde şimdi iki seçenek var: Ya Çeçenistan'a hakim olmak için askeri harekatı, her ne pahasına olursa olsun, sonuna kadar sürdürmek; veya siyasal bir çözüme imkan vermek için Grozni'ye karşı haftalardan beri yürütülen saldırılara son vermek...
       * * *
       ŞU anda Putin'in bu iki şıktan hangisini seçeceği tam belli değil. Seçim sonucunun dolaylı olarak (özellikle desteklediği Birlik grubunun başarısı nedeni ile) kendisi için bir zafer olduğu kuşkusuz. Başbakan bu zaferini de büyük ölçüde, Çeçenistan konusunda izlediği "kararlı" politikasına borçlu. Açıkçası Rus ordusunun Çeçenistan'a karşı yürüttüğü savaş, olayın insanlık dışı, dramatik yanını görmezlikten gelen Rus halkının büyük kesimince, destek

Yazının Devamı

Bir başarı da Brüksel'de...

18 Aralık 1999


       Türkiye'de dikkatler herhalde dış politika alanında tamamen AB adaylığı üzerinde odaklandığı için olacak, hafta içinde Brüksel'de bizi de yakından alakadar eden bir NATO toplantısı gereken ilgiyi görmedi.
       Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in katıldığı bu toplantıda, AB'nin yeni savunma ve güvenlik politikası, son Helsinki zirvesinde alınan kararın ışığında, enine boyuna tartışıldı. Ve sonunda konu, Türkiye'nin görüşü ve isteğine uygun biçimde bir sonuca bağlandı.
      Dün İktisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV) "Helsinki zirvesi sonrasında Türkiye - AB ilişkileri" konusunda düzenlediği konferansta konuşan Cem, Brüksel'de "olağanüstü bir sonuç" elde edildiğini ve bunun on gün içinde Türk diplomasisinin kazandığı ikinci önemli başarı olduğunu belirtti...
       * * *
       AVRUPA Birliği özellikle Fransa'nın girişimi ile bir süredir bir "Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği" (AGSK) geliştirmeye çalışıyor. Bu proje, AB'nin "otonom" bir askeri güç (50 - 60 bin kişilik bir acil müdahale ordusu) kurmayı

Yazının Devamı

AB reçeteleri...

17 Aralık 1999


      Türkiye'nin AB adayı olarak kabul edilmesinin ilk yararlı etkisi, bunun toplumda son zamanlarda sönmeye başlayan Avrupa heyecanını yeniden ateşlemiş olmasıdır.
       Helsinki zirvesinin ardından günlerdir Türkiye'de kararın yarattığı sevincin yanı sıra, AB'yi daha iyi tanımak, bundan sonra Türkiye'nin neler yapması gerektiğini öğrenmek hususunda büyük ilgi gösteriliyor. Medya konuyu enine boyuna işliyor, açık oturumlar, konferanslar düzenleniyor...
       Bu arada, konu ile doğrudan veya dolaylı ilgisi olan pek çok konu tartışılıyor. Şimdiye kadar pek değinilmeyen - örneğin televizyonde Kürtçe yayın gibi - konular dahi gündeme geliyor.
       Türkiye'nin, AB ile bağlantılı olsun veya olmasın, iç ve dış sorunlar üzerinde yeni yaklaşımlarla, yeni fikirlerle - ve tabii soğukkanlılıkla - yapılacak bu tür tartışmalara şimdi büyük ihtiyacı var...
       * * *
       ÖNCEKİ gün Ankara'da, Türkiye - AB Derneği'nin düzenlediği "Helsinki Zirvesinin Ardından Türkiye - AB

Yazının Devamı

AB, Kıbrıs işini zorluyor...

15 Aralık 1999


       AB'nin Helsinki zirvesinde Kıbrıs konusunda ortaya koyduğu tavır, sorunun çözümünü kolaylaştırır mı, zorlaştırır mı?
      AB'ye göre, kolaylaştırır. Çünkü çözüme varılmazsa dahi, "Kıbrıs" (yani Güney Kıbrıs) üye olarak kabul edilebilecek. Bu da, AB çevrelerine göre, tarafları (ve özellikle Türkleri) müzakerelerde daha esnek davranmaya ve AB'ye birlikte girmeye teşvik edecektir...
      Türk tarafına göre ise, AB'nin sergilediği tavır, tam aksine, çözümü güçleştirecektir. Denktaş bu tavrın, New York'taki Kıbrıs müzakerelerini dinamitlediğini söyledi. Nitekim bu şartlarda müzakerelerin ikinci raunduna katılamayacağını açıkladı...
       * * *
       BU bağlamda karşılıklı argümanları ele almadan önce, sonuç bildirgesindeki ifadeleri anımsatalım: Dokuzuncu maddede, Kıbrıs'ın AB üyeliği konusunda, çözüm olmadığı takdirde dahi, üyelik müzakerelerinin sonunda, karar verileceği belirtiliyor, ama şu önemli cümle ekleniyor: "Bu bağlamda AB Konseyi, ilgili tüm faktörleri dikkate alacaktır..."
 &n

Yazının Devamı

Ertesi gün...

14 Aralık 1999


       Türkiye'nin AB adaylığının gerçekleşmesi üzerine basında çıkan iki "magazinimsi" haber, bu topluluğun halk tarafından nasıl algılandığını yansıtması bakımından ilginç.
       Bu haberlerden biri, Denizli'de bir işadamının fabrikasına derhal 15 yıldızlı AB bayrağını çekmesi ile ilgili. "Biz bu gruba 60 milyon insanımızla giriyoruz" diyen fabrikanın sahibi, artık bunun dışında kalmanın ezikliğini duymadığını ve rahatladığını belirtiyor...
       Diğer haber, AB ile bütünleşme sürecinde, kokoreç ve işkembenin yasaklanacağı konusunda. Tabii henüz tam üyelik çok uzakta iken bu, gündeme gelecek bir konu değil; ama bunun adaylığın ertesi günü hemen tartışılması oldukça anlamlı...
       * * *
       HELSİNKİ'de AB ile Türkiye arasında söz kesildi. Bundan sonra nikah olacak ama, zamanı belli değil. Nişanlılık devresi ne kadar iyi geçerse, evlilik de o kadar çabuk gerçekleşebilir.
      Bu aşamada AB'nin Türkiye'yi, Türkiye'nin de AB'yi daha iyi tanıması gerekiyor. Gerç

Yazının Devamı

Avrupalı olmak...

13 Aralık 1999


HELSİNKİ
       Devlet ve hükümet başkanları başta olmak üzere 15 üyenin ve - şimdi Türkiye dahil - 13 aday ülkenin 1200 temsilcisi ve 2000'e yakın gazetecisi, AB zirvesinin ardından Helsinki'den ayrıldı. Kar altındaki Fin başkenti, gene mutad - ve sıkıcı - sükunetine döndü...
       Yüzyılın bu son zirvesinden en çok anımsanacak olan husus, dönem başkanı Finlandiya Başbakanı Lipponen'in belirttiği gibi, tarihi "genişleme" kararıdır. AB artık Malta'dan, Litvanya'ya, Slovenya'dan Türkiye'ye kadar yeni bir coğrafyaya yayılıyor ve sınırlar Asya dahil, diğer bölgeleri zorlamaya başlıyor...
      20. yüzyıla tam girilmek üzere iken, Türkiye'nin - ileride yeni bir süper güç oluşturabilecek olan - bu topluluğa girme yarışına yetişebilmesi, çok önemli. AB için de, ama özellikle Türkiye için de önemli...
       * * *
       TÜRKİYE için önemi, iki yıl bekledikten sonra, nihayet "aday rozeti"ni takabilmesinden ibaret değil. "Artık Avrupalı olduk" demek, zevk ve gurur veriyor kuşkusuz. Ama sırf adaylık etiketi

Yazının Devamı

En zor gün...

11 Aralık 1999


HELSİNKİ
       "Türkiye'nin aday ilan edilmesine karar verdik"...
       AB'nin dönem başkanı olan Finlandiya Başbakanı P. Lipponen dün öğle vakti, yüzlerce gazetecinin önünde "tarihi açıklama"yı, bu tek cümle ile yaptı. Ve orada durdu. "Bu konuda soru sormayın" dedi. Salondan "neden" diye gelen seslere tepki göstermedi.
       Lipponen'den sonra peş peşe basın toplantıları düzenleyen AB Komisyonu Başkanı Prodi'den Alman Dışişleri Bakanı Fischer'e kadar, çeşitli yetkililer, dün sabahki zirvede görüşülen "genişleme politikası" ve diğer konularda bol bol bilgi verdiler; ancak Türkiye'nin adaylığı ve "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin üyeliğine ilişkin sonuç bildirgesi hakkında, tek söz söylemek istemediler...
      Nedeni belli: Sonuç bildirgesinin bu bölümleri, derhal Ankara'ya iletildi. Başbakan Ecevit'i "aday ülke"nin lideri olarak, cumartesi öğle yemeğine davet eden mektubu ile birlikte...       Ankara'ya gönderilen metin üzerinde, Türk hükümetinin tepkisi beklendi. Sonuç bildirgesi zirve toplantısının

Yazının Devamı