2000'DE DÜNYA VE TÜRKİYE

1 Ocak 2000


Bilin bakalım ne olacak?
       Geride bıraktığımız 1999 yılının ilk gününde, size sunduğum geleneksel "test"i anımsıyor musunuz?
       Yılbaşı mahmurluğu içinde unuttunuz ise, hatırlatayım: Size dünyada ve Türkiye'de neler olabileceğini sormuş, yanıtlarını işaretledikten sonra, kupürü saklayıp, bugün kaç puan tutturduğunuzu hesaplamanızı önermiştim.
       Sonuçlara baktınız mı?
       Sizi bilmem ama, ben 14 üzerinden 9'unu bilebildim.
       Daha önceki yıllara göre bu o kadar iyi bir sonuç değil. Ama bir şey açıklayayım: Yeltsin'in istifa edeceğini tahmin edebilmişim! Eğer Rus lideri yılın son gününde çekilmeye karar vermeseydi, bir puanım daha eksilecekti!

Yazının Devamı

1999'DA DÜNYA

31 Aralık 1999


Felaket bir yıl!..
       Sadece doğal afetler yüzünden "Felaketler Yılı" değil, siyasal, ekonomik ve sosyal çalkantılar nedeni ile de "felaket bir yıl" oldu 1999...
       Türkiye'yi üst üste iki kez vuran deprem felaketi, yıl boyunca birçok ülkeyi sarstı. Ocak ayında Kolombiya'daki, eylülde de Yunanistan'daki ve Tayvan'daki depremler, büyük can kaybına yol açtı.
       1999'un başından sonuna kadar, kasırga, sel, çığgibi bir dizi doğal afet dünyayı altüst etti. Hindistan'dan ABD'ye, Güney Afrika'dan Avusturya'ya ve son olarak da Venezüella'dan Fransa'ya kadar pek çok ülke, doğanın acımasız parlayışının yarattığı dramları yaşadı.
      Yıl boyunca dünya medyası, sürekli olarak bu trajik olayların "kara habercisi" oldu...
       * * *

Yazının Devamı

1999'DA DIŞ POLİTİKA

30 Aralık 1999


Verimli bir yıl...
       Geçen yılın sonunda bu köşede 1998'i, Türkiye'nin dış politikası açısından, "en sorunlu yıl" olarak nitelendirmiştik.
      Gerçekten 1998'de Türkiye'nin karşılaştığı eski ve yeni (Kıbrıs'tan Ege'ye, AB'den boru hattına, Kuzey Irak'tan Suriye'ye, Rusya'dan İtalya'ya kadar) tüm sorunlar, dış dünya ile ilişkilerde büyük sıkıntılar ve gerginlikler yaratmıştı.       Dış politikada 1998 Türkiye için ne kadar kötü bir yıl olarak tarihe geçecekse, 1999 tam aksine, o kadar iyi bir yıl olarak anımsanacaktır.       Gerçekten 1999 için, dış ilişkilerimizde "son dönemin en verimli yılı" diyebiliriz...       * * *       1999'da, bir önceki yıl sıkıntı yaratan sorunlar veya konular, tatmin edici sonuca bağlanabildi. Özetlersek:       * AB ADAYLIĞI: Lüksemburg zirvesinden itibaren üst üste iki yıl uğranılan düş kırıklığından sonra, nihayet istenilen sonuca 1999'un Aralık ayında, ulaşılabildi. Helsinki zirvesinde alınan karar,

Yazının Devamı

Kıbrıs için yeni şanslar...

29 Aralık 1999


       Kıbrıs meselesinde, dikkatli gözlerin görebileceği bazı olumlu belirtiler var.
       New York'taki dolaylı Kıbrıs görüşmeleri ve Helsinki'deki AB zirvesi sonrasında sanki yeni bir hava esiyor. Senenin son günlerinde, 2000 yılında Kıbrıs sorununun çözümü şansı daha parlak görünüyor.
       En azından Türk tarafının son beyanları, bu hava değişimini yansıtıyor. KKTC lideri Denktaş uzlaşmadan söz ediyor, "Kıbrıs meselesi halledilmelidir" gibi kararlılık ifadeleri kullanıyor ve önümüzdeki ay Cenevre'de yapılacak olan görüşmelerin ikinci raundundan sonra, üçüncüsünün haziranda gerçekleşeceğini müjdelerken, "böylece bir al - ver pozisyonu başlayabilir" diyor...
       Cumhurbaşkanı Demirel, gelinen noktada, KKTC gerçeğinin kabul edilmesi halinde (ki bu yönde bir trend var) "çözüme giden yollarda birçok açılımlar olacaktır" diye kunuşuyor.
       Dışişleri Bakanı İsmail Cem de, Türkiye ve KKTC'nin şimdi daha iyimser olduklarını ve "uzun mücadelenin yavaş yavaş menzile yaklaştığını" söylüyor...
   &

Yazının Devamı

"Şüpheciler" cephe değiştirdi

28 Aralık 1999


       Avrupa'da, AB ile ilişkiler konusunda tereddütleri olanlara "Euro - sceptic" - yani "şüpheciler" deniyor. Son Helsinki zirvesinde AB'nin Türkiye'yi aday ilan etmesinden sonra, bizde de böyle bir zümre ortaya çıktı.
       Aynı şekilde AB ülkelerinde Türkiye'nin müstakbel üyeliği konusunda şüphe, hatta kaygı duyanlar var. Onları da herhalde "Turco - sceptic" olarak niteleyeceğiz...
      Her iki halde de ilginç olan husus, Helsinki zirvesinden sonra gerek Türkiye'de, gerekse Avrupa'da cephelerin değişmiş olmasıdır. Bizde dünkü "Euro - sceptic"ler bugün eskisi gibi şüpheci veya "retçi" değiller. Onların yerini şimdi başkaları alıyor... AB'de de, eski "Turco - sceptic"ler, artık "Ret Cephesi"nde yer almıyorlar. Orada da halen bu rolü başkaları oynuyor!..
       * * *
       BU ilginç çelişkinin sergilediği tabloya göre, geçmişte Avrupa topluluğuna "onlar ortak, biz pazar" diyen ve AB'nin Türkiye'yi sömüreceğini iddia eden solcular ile Birliği bir "Hıristiyan kulübü" olarak gören ve onu "batıl" sayan

Yazının Devamı

Yunan paradoksu...

25 Aralık 1999


      "Yunanistan için, milenyum kutlamaları diğer birçok Avrupa ülkelerinden çok daha fazla, yeni bir dönemin başlangıcını müjdeliyor..."
       "Financial Times" gazetesi, önceki gün yayımladığı özel Yunanistan ekinde bu cümle ile başlayan bir yazıda, Simitis hükümetinin izlediği politikalar sayesinde, Yunanistan'ın kaderinin değiştiğini ve şimdi iki ana hedefine yaklaştığını belirtiyor. Bu amaçlardan biri, Avrupa para birimi Euro'ya katılmak, diğeri de Türkiye ile ilişkileri düzeltmek. Gazete her iki alanda Yunanistan'ın başarılı bir performans gösterdiğini kaydediyor.
       * * *
      GERÇEKTEN Simitis yönetiminin AB ile mali entegrasyon hedefine yönelik olarak gerçekleştirdiği değişim, oldukça etkileyici. "Economist" dergisi de "20'nci yüzyılın sonunda, Yunanlılar, 170 yıllık tarihlerinde hiç bu kadar iyi bir yaşama kavuşmamışlardı" diyor. Artık Atina için, Ocak 2001'de - yani bir yıl sonra - Euro'ya dahil olmak hayal değil. Yapısal reformlar hızla yapılıyor ve AB'nin mali kriterlerine uymak için olağanüstü çaba

Yazının Devamı

Kuzey Irak gerçeği...

24 Aralık 1999


       Kuzey Irak'ta yeni bir hükümetin ilan edilmesi, ne anlama geliyor?
       İlk bakışta bu, bölgedeki Kürtlerin siyasal yapılanma alanında attıkları yeni bir adım olarak algılanabilir. Ama gerçekte Mesut Barzani'nin Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP) denetimindeki bölgede, yeni bir hükümetin kurulmasına özel bir mana vermemek lazım. Bu, bölgede kurulan dördüncü hükümettir. Olay bir kabine değişikliği niteliğindedir. Bunun belki tek özelliği komünisti ve dincisi ile "geniş tabanlı" bir hükümet olması ve buna ilk kez bir Türkmen kuruluşunun (o da Barzani yanlısı) dahil edilmesidir.      Barzani bölgesinin (aynı şey Celal Talabani'nin Kürdistan Yurtsever Birliği KYB yönetimindeki kesim için de söylenebilir) "siyasal yapılanması"na gelince, gerçek şudur ki, son yıllarda bu yönde zaten birçok adım atılmış ve epey mesafe kat edilmiştir. Bu çerçevede Erbil'deki olay, daha çok "hükümetin yenilenmesi" olarak gözüküyor.
       * * *
       BARZANİ'nin yeğeni Neçirvan Barzani tarafından kurulan bu hükümet (bundan

Yazının Devamı

İsrail'den Ankara'ya güvence...

23 Aralık 1999


       Geçen hafta Washington'da yapılan İsrail - Suriye görüşmeleri üzerine, Türkiye'de Ortadoğu gelişmelerini izleyen çevreler, bu iki ülke arasında barışın gerçekleşmesi halinde, bunun Türkiye'yi nasıl etkileyeceği sorusunun yanıtını aramaya başladı.
       Akla gelen sorular şunlar: Suriye, İsrail ile anlaşırsa, o bölgedeki askeri gücünü ne yapacak? Acaba bu birliklerini Türk sınırına mı kaydıracak?.. Suriye terörü destekleyen ülkeler listesinden silinecek mi? PKK buna dahil edilecek mi?.. İsrail Golan'daki su kaynaklarını korumak için, Suriye'nin Türkiye'den daha fazla su talep etmesine razı olur mu?..
      İsrail, Ankara'da dile getirilen bu soruların arkasındaki kaygıların farkında. Öyle olduğu için, Başbakan Ehud Barak, daha Washington'a gitmeden önce, Ankara'ya bu konularda güvence vermek ihtiyacını duydu.
       Güvencenin esası şu: İsrail, Suriye ile barış görüşmelerinin seyri hakkında, Türkiye'ye her türlü bilgiyi verecek... Ayrıca İsrail, bu görüşmeler sırasında, Türkiye ile ilişkilerini olumsuz etkileyebilecek hiçbir

Yazının Devamı