Dertleri aynı... Durumları farklı...

14 Nisan 1999


Kosova krizinde Arnavutluk ile Makedonya'nın başlıca ortak sorunu, iki ülkenin de büyük bir mülteci akınına uğramasıdır.
Nüfusu 3.3 milyon olan Arnavutluk'a Kosova'daki zoraki göç başladığından bu yana, sığınanların sayısı 310 bini buluyor. Nüfusu yaklaşık 2 milyon olan Makedonya'ya iltica edenlerin sayısı da, 120 bini aşıyor.
Bu iki ülkenin de, zaten bir süredir çok çetin ekonomik sorunlarla karşılaştığı hatırlanırsa, on binlerce mülteciye ev sahipliği yapmanın zorluğu kolayca anlaşılır.
Makedonya ile Arnavutluk'un nüfus yapıları farklı: Makedonya'nın nüfusunun dörtte biri, Arnavut kökenli. Bu ülke, etnik ve dinsel bakımdan bir mozaik oluşturuyor. Arnavutluk ise daha homojen bir nüfus yapısına sahip. Üstelik Kosova'dan bu ülkeye sığınanlar, kendi "kardeşleri" - yani hepsi Arnavut...
* * *
KOSOVA sorunu karşısında Arnavutluk ile Makedonya'nın siyasal tavırlarında belirgin farklar var.

Yazının Devamı

Balkan politikası...

13 Nisan 1999


Makedonya Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov, önceki gün Üsküp'te Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yanında gazetecilere, ülkesinin Kosovalı mülteci akını karşısındaki çaresizliğini anlatırken, "Türkiye'den bu sorunu NATO'ya, AB'ye götürmesini, Batı'nın sığınmacıların bir kısmını alması ve borçlarımızı silmesi ya da ertelemesi için bize yardımcı olmasını istedik" diye konuştu...
Arnavutluk Cumhurbaşkanı Recep Meydani de, Tiran'da Demirel ile görüşmelerin ardından yaptığı basın toplantısında, mülteciler sorununun fakir ülkesine yüklediği büyük sorumluluğu dile getirirken, Balkanlar'da "Marshal Yardımı" türünden bir programın uygulanması çağrısında bulundu ve bu yönde Türkiye'nin desteğini istedi...
Şu anda tüm dünyanın gözleri Kosova krizinin iki önemli odak noktası olan Üsküp ve Tiran üzerinde. Ve bu iki merkezden dünyaya seslenmek isteyen liderler, bu mesajın adresine ulaşması için, Türkiye'nin aracılığını ve desteğini istiyorlar. Ayrıca Türkiye'nin bu iki ülkedeki mültecilere yaptığı acil yardımı ve kendi hükümetlerine verdiği desteği, yüksek sesle örnek olarak gösteriyorlar...
Demirel'in pazar günkü "Balkan çıkarması"nın gözler önüne

Yazının Devamı

Demirel, moral, destek ve mesaj verdi

12 Nisan 1999


TİRANA / ÜSKÜP
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bir günlük Arnavutluk - Makedonya "yıldırım gezisi"nde Kosova'dan kaçan mültecilere moral verdi... Bu iki ülkenin liderlerine destek verdi... NATO müttefiklerine ve dünyaya da mesaj verdi...
Demirel, Arnavutluk ve Makedonya'da mülteci kamplarını gezdi. İki ülkede de Türkiye, 10 bin kişilik kapasitesi olan, yani toplam 20 bin kişi barındıracak olan, iki kampı gezdi. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin, yurtlarından olan Kosovalıların acılarını dindirmek ve ihtiyaçlarını karşılamak için elinden geleni yapmaya devam edeceğini söyledi.
Çok zor şartlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan ve acılarını unutamayan Kosovalı mülteciler için, "Baba"nın şahsında, ilk kez bu düzeyde, bir yabancı lideri aralarında görmüş olmak dahi onlar için rahatlatıcı ve umut verici oldu.
* * *
Tirana'da ve Üsküp'te Arnavut ve Makedon liderleri ile yaptığı görüşmelerde ve bunun ardından basına yaptığı açıklamada Demirel Kosova'daki facianın ve Balkanlardaki krizin tek sorumlusunun "Belgrad'daki rejim" olduğunu belirtti ve soykırım suçlularının uluslararası adalete hesap vermesi gerektiğini vurguladı. Bu

Yazının Devamı

Demirel'den mesajlar...

10 Nisan 1999


Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yarın yapacağı Arnavutluk - Makedonya gezisi, Kosova krizi nedeni ile bölgeye bu düzeyde bir yabancı devlet adamının gerçekleştirdiği ilk ziyaret olacak.
Bu da, böyle kritik bir zamanda yapılan gezinin önemi kadar, Türkiye'nin bölgedeki rolünü ortaya koyuyor.
Demirel'in Tiran'da ve Üsküp'te Arnavut ve Makedon liderleri ile görüşmelerinde, ayrıca bu ülkelere sığınan Kosovalı mültecilerin bulunduğu kampları ziyaretinde, vereceği mesaj şu:
- Yalnız değilsiniz. Türkiye yanınızdadır ve size gereken desteği vermeye devam edecektir. Türkiye, ayrıca bir NATO üyesi olarak, müttefikleri ile birlikte, bu krizin halledilmesi, etnik temizlik kampanyasına son verilmesi, mültecilerin evlerine dönmesi ve Balkanlar'ın yeniden istikrara kavuşması için, elinden geleni yapacaktır...
Cumhurbaşkanı, kişisel dostları olan Arnavut ve Makedon liderleri ile görüşmelerinde ve mültecilerle temaslarında, onların dertlerini dinleyecek, isteklerini tespit edecek, görüş ve tavsiyelerini de dile getirecektir. Bu arada son günlerde şikayetlere yol açan Makedonya'nın bazı davranışlarını gündeme getirip, mültecilerin

Yazının Devamı

Yeni NATO ayarı

9 Nisan 1999


NATO, Yugoslavya'ya karşı giriştiği hava harekatının üçüncü haftasında, ne noktada bulunuyor?
İlk bakışa göre, güdülen hedefe varılamadığı gibi, beklenmedik kötü sürprizler de oldu. Miloşeviç Kosova'da etnik temizliği gerçekleştirerek, nüfusun yarısından fazlasını kendi topraklarından attı. Bu, NATO'nun stratejisini altüst etti... Kaldı ki, Mileşoviç, yoğun bombardımana rağmen, meydan okumaya devam ediyor. Güçlerini Kosova'dan çekmiyor. Rambouillet Barış Planı'na yanaşmıyor. Kosova'ya bir Barış Gücü'nün gelmesini ağzına bile almıyor...
Bunlar hep, harekat öncesi, Batı'nın Belgrad'a koştuğu şartlardı. NATO, hava akınlarının Miloşeviç'i bu şartları kabul etmeye zorlayacağını hesaplamıştı.
Bu hesabın tutmadığı doğru. Ama şimdilik...
* * *
ÖNCEKİ gün "Worldnet" televizyonunda Washington'dan sorularımızı yanıtlayan ABD'nin NATO eski temsilcisi William Howard Taft'ın dediği gibi, böyle bir askeri müdahale için 3 hafta kısa bir zaman sayılır. Bu belki de 3 ay alabilir. Müdahalenin mahiyeti değişebilir ve sınırlı bir kara harekatını kapsayacak şekilde tırmanabilir...NATO yetkilileri de sabır tavsiye

Yazının Devamı

Takdir ediyorlar, ama...

8 Nisan 1999


Türkiye, Kosova faciasının kurbanlarına yardım elini uzatırken, bunu "insanlık namına" yapıyor. Tabii bunun başkaları tarafından takdir görmesi de, bu jestin bir nevi "ödülü" oluyor.
Dünya şimdi gözlerini mülteci dramının sahnelerinden biri olan Kırklareli'deki göçmen merkezine çevirmiş bulunuyor. Başta ABD olmak üzere Batı televizyonları ve gazeteleri, 20 bin Kosovalıya ev sahipliği yapmaya hazırlanan Türkiye'nin bu yöndeki katkılarından söz ediyor. ABD ve Avrupa yetkilileri Ankara'nın bu alandaki çabalarını ve rolünü övüyor...
NATO'nun ve AB'nin merkezi Brüksel'de, Türkiye'nin Yugoslavya'ya karşı askeri müdahalenin başlamasından itibaren sergilediği tutumun da, takdir topladığı seziliyor. Hele aynı konuda Yunanistan'ın ittifakın görüş birliğine gölge düşüren davranışları ve çıkışları ile kıyaslandığında, bir Batılı diplomatın deyişi ile "kimin gerçek ortak olduğu daha iyi anlaşılıyor"...
* * *
GERÇEKTEN "anlaşılıyor" mu? Böyle hallerde (yani açıkçası Türkiye'nin Batı'nın önemli kararlarına ve hareketlerine katıldığı ve "sadık dost" olduğunu gösterdiği zamanlarda), diplomatlar, yetkililer hep öyle söylerler. Bu

Yazının Devamı

Trajedi ve... strateji

7 Nisan 1999


Kosova'daki insanlık faciasına yardım elini uzatan ilk ülkelerden biri olarak, Türkiye şimdi binlerce Arnavut mültecisine ev sahipliği yapıyor.
Sırpların etnik temizlik kampanyası sonucunda, Arnavutların komşu ülkelere büyük göçü başlar başlamaz, Türkiye NATO içinde, ABD ile birlikte, ortak bir insancıl yardım programı için girişimlerde bulundu. Türkiye bir yandan Arnavutluk ve Makedonya'ya sığınan Arnavutlara yardım malzemesi gönderirken, bir yandan da müttefiklere "olanakları oranında" bir kısım mülteciyi kendi topraklarında barındırmaları çağrısında bulundu. Ve bunda bizzat ilk adımı atarak 20 bin mülteciye Kırklareli'deki Göçmenevi'nin kapılarını açtı.
Türkiye zulüm gören, ülkelerinden atılan veya soykırıma tabi tutulan insanları kurtarma ve kucaklama konusundaki geleneksel tavrını, böylece bir kez daha sergilemiş oldu...
* * *
TÜRKİYE, Göçmenevi'nde barındıracağı 20 bin mültecinin dışında, Makedonya ve Arnavutluk'ta kurulmakta olan kamplarda 20 bin kişinin daha tüm ihtiyaçlarını karşılama çabasında. Bu bağlamda, yardım malzemesinin sevkiyatı başlamış bulunuyor.
Buna Kosova'dan kaçan ve ülkemizde

Yazının Devamı

Bu dram daha sürer...

6 Nisan 1999


Kosova'dan kaçan yüz binlerce Arnavut'un akıbeti ne olacak?
Kısa vadede Türkiye dahil, NATO ülkelerinin ve Arnavutluk, Makedonya gibi komşularının uzattığı yardım eli sayesinde mültecilerin barınması sağlanacak. Bununla ilgili hazırlıklar, çalışmalar da haftalar, aylar sürecek...
Daha uzun vadede ise, hedef, bu insanların evlerine dönmesini temin etmektir. Başkan Clinton başta olmak üzere, Batılı liderler, bunu özellikle vurguluyorlar. Aksi halde, Miloşeviç'in etnik temizlik yolu ile Kosova'yı Arnavutlardan arındırma politikası amacına ulaşmış ve NATO'nun askeri müdahalesi de boşa çıkmış olur.
Gerçekten, doğru çözüm kitle halinde göçe zorlanan Kosocalıların bir an önce yurtlarına dönmesi ve böylece halen yaşanmakta olan insanlık faciasının sona erdirilmesidir.
Ama nasıl? Sırp vahşetinin kurbanları, şimdi onların işgalindeki ocaklarına dönmek isterler mi? Buna razı olsalar dahi, güven içinde yaşayabilirler mi? Onların can ve mal emniyetini kim garanti edecek? Yaşamlarını sürdürecekleri bölgenin siyasal statüsü ne olacak?..
Şimdi Washington'da ve NATO merkezinde bu sorular tartışılıyor ve bazı çözüm

Yazının Devamı