NATO'dan beklenen...

20 Mart 1999


Uluslararası örgütlere dert anlatmak, onlardan destek sağlamak kolay iş değil. Hele aynı örgütün içinde dost olmayan "birileri" olunca...
Örneğin NATO'yu alalım. Türkiye, bağlı olduğu, 47 yıldır hizmet ettiği NATO'nun terör konusunda kendisine arka çıkmasını elbet bekler. Teröristlere yardımcı olanlana da "dur" demesini ister. Bu yardımcı olan ülke, bir "müttefik" olsa bile...
Öcalan olayından sonra Yunanistan'ın PKK ile ilintisi iyice ortaya çıkınca, Ankara tüm dost ülkelere ve kuruluşlara - ve bu arada NATO'ya - durumu bildirmekte gecikmedi.
* * *
GÖNÜL arzu eder ki, zamanımızın bu en önemli ve etkin ittifakı, bu konuda açıkça bir tavır ortaya koysun, Atina'yı kınasın ve onu bundan böyle Türkiye'yi zayıflatmaya çalışan teröristleri desteklemekten vazgeçirsin...
Ama bu pek olamıyor. Nedenlerden biri, Yunanistan'ın da NATO üyesi olması ve kendisine karşı herhangi bir kararı rahatlıkla bloke etme olanağına sahip bulunmasıdır. Diğer bir neden de, NATO'nun, teröre karşı işbirliği konusunda alınmış birçok kararı ve genel ilkeleri olduğu halde, bunu hayata geçirecek bir mekanizmadan yoksun bulunmasıdır.

Yazının Devamı

Terörün başka adı yok...

19 Mart 1999


Terörizmin tanımı çoktan yapıldı ve de dünyaca kabul edildi. Bu tanıma göre, "kendi amaçlarına varmak için, kasten ve sistematik olarak şiddet eylemlerine başvuran gruplar veya örgütler", terörist olarak kabul edilir.
Şiddet eylemlerinin tarifi de - bombalı saldırıdan uçak kaçırmaya, kundaklamadan suikaste kadar - çeşitli yöntemleri sıralanarak açıkça yapılmıştır. Bu tür eylemlerin hepsi, nedeni veya amacı ne olursa olsun, terörizm kategorisine dahil edilmiştir.Ama gelin görün ki, konu PKK olunca, özellikle Avrupa'da bazı çevreler, bu tarifi gözardı ediyor, bu örgüt mensuplarının veya yandaşlarının giriştiği şiddet eylemlerini terörizm olarak saymaktan kaçınıyor.Daha geçen gün Yunan eski Dışişleri Bakanı Pangalos, PKK'nın bir terörist örgüt olarak kabul edilemeyeceğini söylüyor, örgütün şiddet eylemlerine başvurmasını da "zaten başka çareleri yok" gibi bir bahane ile haklı göstermeye çalışıyordu...* * *DİYECEKSİNİZ ki, Pangalos bu! Kendisinden her türlü saçmalık beklenir. Tesadüfen Göztepe'deki katliamın hemen ardından söylediği bu lafları ciddiye almaya değmez...Pangalos Başbakan Simitis

Yazının Devamı

AB krizi bizi etkiler mi?

18 Mart 1999


Olay ilk bakışta Türkiye'nin ilgi alanı dışında görünse de, dolaylı olarak bizi de etkileyebilecek nitelikte.
AB'nin yürütme organı olan Komisyon'un kollektif istifası, öncelikle Birliğin 15 üyesini ilgilendiren bir gelişme. Olay tam bir skandal. Birçok Komisyon üyesi görevlerini kötüye kullanmakla ya da sorumluluklarını yerine getirmemekle suçlanıyor.
Bağımsız uzmanlardan oluşan "Akil Adamlar Komitesi"nin 144 sayfalık raporunun ortaya koyduğu gerçek karşısında, Jacques Santer'in Başkanlığındaki AB Komisyonu'nun yapabileceği tek şey, istifa etmekti.
Bu hali ile dahi, Komisyon'un - ve genelde AB'nin - itibarı sarsılmış bulunuyor.
* * *
ŞU sırada Avrupa bu olayla çalkalanıyor. AB başkentlerinde bundan sonra ne olacağı soruluyor, yeni Komisyon'un nasıl ve ne zaman kurulacağı tartışılıyor.

Yazının Devamı

Terörün her cinsi...

17 Mart 1999


Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dış gezilerinde şimdi terör sorunu, ev sahibi ülkelerin liderleri ile görüşülen başlıca konu oluyor.
Geçen hafta Cumhurbaşkanı Romanya'nın Sinaia kentinde Balkan işbirliği çerçevesinde düzenlenen toplantıya bu meseleyi götürdü, Romen ve Bulgar liderleri ile bu alanda mutabakat sağladı.
Bu hafta Demirel'in Taşkent'te Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ile görüşmesine de terör sorunu hakim oldu. İki lider teröre karşı mücadelede işbirliğini artırmak hususunda anlaştı.
Bu iki olayda tek fark, Balkanlar'da (Avrupa'da olduğu gibi) teröre karşı dayanışma ve işbirliği isteyen tarafın Türkiye, Orta Asya'da ise bunu talep eden ülkenin Özbekistan olmasıdır...
* * *
TÜRKİYE, Balkan komşularımız dahil, Avrupalının PKK terörü karşısında, ortaya net bir tavır koymalarını ve bu alanda Ankara'ya destek vermelerini istiyor.

Yazının Devamı

Önce net tavır, sonra diyalog...

16 Mart 1999


Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun "diyalog önerisi"ne Ankara ne diyor?
Dışişleri Bakanı İsmail Cem dün bu sorumu şöyle yanıtladı: "Ankara'ya bu konuda resmi yollardan gelen herhangi bir öneri yok. Papandreu Yunan gazetecilerine bir şeyler söylemiş... Eğer diyalog konusunda bazı düşünceleri varsa, bunları resmen Ankara'ya iletsinler, biz de ona göre değerlendiririz"...
Gerçekten Papandreu Ankara'ya gelip Türk yetkilileri ile görüşmek istediğini sadece Yuanlı gazetecilerle bir sohbetinde söylemiş. Bu arada "To Vima"ya göre, Yunan Dışişleri Bakanlığı'na bir hazırlık yapması (bu arada "en delice fikirleri" dahi önermesi) talimatını vermiş...
Yunanlı Bakan bu açıklamayı "zemin yoklamak" amacı ile yapmış olsa gerek. Cem ise, "eğer niyetleri ciddi ve samimi ise, önerilerini somut biçimde, normal diplomatik kanallardan bildirirler" diyor.
* * *
TABİİ bu, Türkiye'nin hemen diyalog önerisine "evet" diyeceği anlamına gelmez. Denebilir ki, öteden beri diyalog isteyen Türkiye değil miydi? Doğru, Türk tarafı Yunanlılarla uyuşmazlıkları halletmek için hep görüşme önermiştir. Dışişleri Bakanı Cem geçen yıl yapıcı

Yazının Devamı

Teröre karşı ortaklık böyle olur

13 Mart 1999


GÜNLÜK dünya haberleri arasında dikkatleri pek çekmemiş olabilir; ama Fransa'da 6 İspanyol teröristin yakalanması, özellikle bizim açımızdan, önemli bir olay.
Olayın özü şu: İspanya'nın Bask bölgesinin bağımsızlığını isteyen ve yıllarca kanlı eylemlerde bulunan ETA'nın ileri gelenleri, zaman zaman komşu Fransa'ya kaçmışlar ve faaliyetlerini orada sürdürmüşlerdir. Fransız makamları eskiden - kendilerini rahatsız etmediği sürece - bu faaliyete göz yumuyorlardı. Son yıllarda Fransızlar İspanyol "bölücü teröristleri"ne karşı cephe aldılar. Yakalayabildikleri militanları da hapse attılar.
Birkaç gün önce Paris'te polis, Fransız ve İspanyol gizli servislerinin haftalardan beri sürdürdükleri ortak çalışmalardan sonra ETA'nın askeri kanadının elebaşılarını kıskıvrak yakalamayı başardı. Hem de İspanya Başbakanı Aznar tam Paris'i ziyaret ederken...
* * *
ESKİDEN ETA'nın eylemleriyle pek ilgilenmeyen Fransa'yı şimdi harekete geçmeye sevkeden nedir?
* Nedenlerden biri, İspanya hükümetinin yoğunlaşan baskılarıdır. NATO ve AB gibi kuruluşlarda "müttefik" ve "ortak" durumundaki iki komşu ülkenin birbirine yardımcı olması

Yazının Devamı

İran'ın "Roma yolu" ile açılımı...

12 Mart 1999


İRAN Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin "Batı'ya açılım" için "Roma yolu"nu seçmesi bir rastlantı değil.
İran'ın reformcu lideri için Roma, bir taşla birkaç kuş vurmanın en direkt yolu.
* İran böylece bir süredir yakın temasta olduğu İtalya aracılığı ile, Avrupa'ya açılma olanağını buluyor. Nitekim Hatemi'nin bundan sonra ziyaret edeceği ülkeler Fransa ve Almanya. Bu, Tahran'ın Batı ile yakınlaşma stratejisinin hareket noktasını oluşturuyor...
* Roma'nın bir yolu da Vatikan'a uzanır. Hatemi, İran İslam Cumhuriyeti'nin Papa'yı ziyaret eden ilk lideri: Ona ve tüm dünyaya ilettiği tarihi mesajın özü, İslam alemi ile Hıristiyanlık - veya Batı - dünyası arasında yakınlaşmadır. Hatemi, ünlü düşünür Samuel Huntington'un "uygarlık çatışması" tezine karşı "kültürler ve uygarlıklar arasında diyalog"u savunuyor. Ve bu fikir, öteden beri dinler arası yakınlaşma için çaba harcayan Papa John Paul tarafından hararetle destekleniyor...
* İtalya ziyareti Hatemi'nin değişik bir İran imajı yaratmasına vesile oluyor. Bu imaj, İran'ın tekrar uluslararası camiadaki yerini almasına, dünya ile barışmasına, Batı ile iş yapmasına ve içerde de

Yazının Devamı

Çağrının adresi: ABD vesaire...

11 Mart 1999


ANKARA
CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel geçen ay Filipinler'den Yunanistan'a yaptığı uyarı niteliğindeki çağrısını, dün Ankara'da, diplomasi muhabirleri için düzenlenen toplantıda, daha esnek ifadelerle, ama aynı kararlılıkla yineledi.
Çağrının özü şu: Yunanistan PKK terörünü desteklemekten vazgeçsin. Bunu hareketleri ile göstersin... Uluslararası camia da bu konuda kendisine düşeni yapsın. Uygar ülkelerde kişiler, kurumlar ve özellikle devlet, teröristlere arka çıkmasın, Türkiye'ye yönelik terörizme karşı açık bir tavır alsın...
Demirel'in "ben bugün gene bir çağrıda bulunuyorum" diye başlayan yeni mesajının adresi sadece Yunanistan değil, aynı zamanda kendi deyişi ile "medeni alem"... Açıkçası, bundan kastedilen, ABD'dir, Avrupa'dır; NATO, AB, BM ve AGİK gibi uluslararası kuruluşlardır...
* * *
CUMHURBAŞKANI'nı dün bu ikinci çağrısını yapmaya sevkeden neden şu: Son günlerde "medeni alem"in önde gelen ülkeleri, Türk - Yunan gerginliğini yatıştırmak için yoğun çaba harcıyorlar. Bunu yaparken de, Atina ve Ankara'ya da, aynı telkinlerde bulunuyorlar. Oysa ortada mağdur olan, Demirel'in ifadesi ile "terörden muzdarip"

Yazının Devamı