Fransa bize neden daha sıcak?

2 Nisan 1997

ANKARA, Alman Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel'in fırtınalı ziyaretinin ardından, havayı yatıştıracağı umulan Fransız Dışişleri Bakanı Herve de Charette'i bugün karşılamaya hazırlanıyor.
Fransız diplomasisinin alışılagelen ketumiyetinin dışına çıkarak son günlerde gerek bu ziyaret, gerekse Türkiye - AB ilişkileri konusunda cesaret verici beyanlarda bulunması, De Charette ile görüşmelerin, Kinkel'inkinden çok daha yumuşak bir zemin üzerinde ve daha olumlu bir şekilde geçeceği izlenimini şimdiden veriyor.Paris'te yapılan bu beyanlar, Fransa'nın Türkiye'nin AB adaylığına karşı tavrın, Almanya'nın politikasından ve hele Hıristiyan Demokrat Partilerin geçenlerde Brüksel toplantısında sergilediği davranıştan oldukça farklı olduğunu açıkça gösteriyor.
Herve de Charette dahil, Fransız diplomasisini yönetenlerin çeşitli açıklamalarında vurguladıkları nokta, Türkiye'nin "Avrupa familyası" içinde sayılması gerektiğidir. Bu terim dahi, Fransızların Türkiye'yi, Almanlardan farklı bir konumda gördüklerini ortaya koyuyor.* * *İŞ yalnız bir terminoloji veya üslup farkından ibaret değil. Fransa gerçekten Türkiye'nin Avrupa camiasında yer almasını ve bu nedenle AB kapılarının şimdiden kendisine kapalı

Yazının Devamı

Çiller hala umutlu, ama...

1 Nisan 1997

1 Nisan şakası sanmayın: Dışişleri Bakanı Tansu Çiller, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne gireceğine inanıyor. Bugünkü koalisyon hükümetinin devam edeceğine de...
Bugün başlayan nisan ayı, gerçekten önemli olayların beklendiği bir ay. Bu haftadan itibaren AB adaylığı konusunda bir dizi yoğun temas başlıyor. Önce Fransız, ardından Hollanda Dışişleri Bakanları geliyor. Ay sonunda Türk Dışişleri Bakanı, 15 AB'li meslektaşı ile Ortaklık Konseyi çerçevesinde toplanıyor. Bütün bu yeni adımlar, Türkiye'nin başvurusunun akıbetini belirleyecek. AB'nin Türkiye'yi diğer 11 adayın içinde mi, dışında mı sayacağı Haziran'da Amsterdam'daki AB zirvesinde daha netlik kazanacak.
Nisan ayında, aynı zamanda Refahyol'un kaderi de belli olacak. Hatta bu koalisyonun kalıcı mı, gidici mi olduğu hemen önümüzdeki günlerde anlaşılacak.
"Tarihi bir oluşumun eşiğindeyiz" diyor Tansu Hanım. Sohbetimiz, dış politika ve özellikle Türkiye - Avrupa ilişkileri üzerinde. Ama, konu Türkiye'nin iç durumu ve koalisyonun akıbeti ile de sıkı sıkıya bağlı.
Çiller bu bakımdan koalisyonun çözülmesini istemediğini açıkça söylüyor. "Türkiye'nin AB üyeliği için verdiği mücadelede, siyasal istikrar ve süreklilik şart" diyor. Diğer bir

Yazının Devamı

İspanya'dan alınacak dersler...

29 Mart 1997

İSPANYA'nın genç Başbakanı Jose Maria Aznar, Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) yıllık kongresinin kapsamındaki konuşmasında şöyle dedi: "Bir yıl önce, İspanya Avrupa Birliği'nin Maastricht Anlaşması'nın tek bir şartını daha yerine getirmiyordu. Bu nedenle de istikbali karanlık görünüyordu. Bugün bütün şartları uyguluyoruz. Dolayısıyla durum lehimize dönmüş bulunuyor"...
1986'da AB'ye girmeyi başaran İspanya, Avrupa entegrasyonunun ileri aşaması olan Maastricht sürecine katılıp katılmama konusundaki tereddütlerini ve kaygılarını ancak son aylarda yendi. Bu sürecin öngördüğü "tek para birimi"nin (EMU) kabulü, gerçekten cesaret ve kararlılık istiyor. Bunu AB içinde az ülke gösteriyor. İspanya şimdi bu ön saftaki ülkeler arasında yer alıyor.Aznar'ın "İspaya'nın lehinde gelişen durum"a ilişkin sözlerini, ülkenin yakın geçmişteki halini anımsayan herhangi bir ziyaretçi onaylayacaktır. Gerçekten İspanya son 10 yıl içinde büyük bir atılım yapmış, siyasetten ekonomiye kadar çeşitli alanlarda hızla toparlandığı gibi, kendisini 21'inci yüzyıla hazırlamaya başlamıştır.Bunu sadece Madrid'de, Barcelona'da, gelişmiş kuzey bölgesinde değil, Andolucia gibi eskiden oldukça geri olan güneydeki

Yazının Devamı