Bu farklılığın özellikle raporun ön planda tuttuğu bölgemizdeki ülkeleri ve sorunları kapsaması, Ankara ile Washington arasındaki ilişkilerin bundan nasıl etkilenebileceği sorusuna da yol açıyor.Kısaca hatırlatalım: ABD'nin yeni strateji belgesi, 2002 tarihli raporunda benimsenen temel doktrini (bu arada tek yanlı, "önleyici vuruş" konseptini) gene geçerli sayıyor, Irak'a askeri müdahaleyi gerekli ve haklı gösteriyor, özellikle İran üzerinde ciddi bir tehdit olarak duruyor ve Tahran'ın nükleer yeteneğe sahip olmasının önlenmesi zorunluğunu belirtiyor. Suriye'yi terör odaklarından biri olarak niteliyor. Raporda ayrıca Bush yönetiminin ideolojik hedeflerine, bu arada demokrasinin yayılması ve İslam radikalizminin önlenmesi stratejisine de yer veriliyor... Beyaz Saray'ın geçen hafta yayımladığı 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisi raporu, Türkiye ile ABD'nin temel bazı stratejik konular üzerindeki görüş farklılığını ortaya koydu. Raporda belirtildiği şekliyle Beyaz Saray'ın özellikle Türkiye'nin komşu ülkelerine ilişkin düşünceleri ve niyetleri, Ankara açısından sıkıntı yaratacak nitelikte.Gerçi Türkiye, İran konusunda (ve bir ölçüde Suriye konusunda da) ABD'nin bazı görüş ve endişelerini paylaşıyor. Ancak mesele Irak'taki deneyimin ışığında, Bush yönetiminin bölge ülkelerine karşı nasıl hareket edeceğidir. Başbakan'ın dış politika danışmanı Prof. Ahmet Davutoğlu'nun dediği gibi, "ABD'nin bu ülkelere karşı stratejisini, alanda kiminle hayata geçireceği önemli". Bunun, dost ve müttefiklerle birlikte yapılması gerekir. Bush yönetimi buna ne kadar hazırdır?Aslında Türk yetkililer, İran'ı Türkiye'ye karşı doğrudan bir tehdit olarak görmüyorlar. Ancak Dışişleri Bakanlığı'nın bir üst düzey yetkilisine göre, İran'ın nükleer yeteneğe sahip olması dolaylı şekilde de olsa Türkiye'nin stratejik çıkarlarına karşıdır. Böyle bir İran, Ortadoğu'daki siyasal dengeleri değiştirecek, kendi nüfuzunu artıracak ve sonuçta istikrarı bozacaktır. Dolayısıyla, resmen telaffuz edilmemekle beraber, Türkiye İran'daki yönetimin bölgede istediği gibi at koşturmasına izin verilmemesinden yanadır. Ancak bunun kuvvete başvurularak yapılmasına da karşıdır...ASAM strateji uzmanı emekli Orgeneral Armağan Kuloğlu'nun deyişiyle ABD'nin İran'a karşı bir müdahalesi olursa "Türkiye'nin buna direkt olarak destek olması sakıncalı olur; ancak buna da tamamen sessiz kalmaması gerekir. Ankara, bu konuda ince ayarla bir orta yol bulmak durumundadır"... Orta yol... ABD'nin 2006 strateji raporundaki tespitler ve tavsiyeler, özellikle bölgemizle ilgili Amerikan politikalarını yönlendirecekse, Ankara gerçekten sık sık ince ayar yapmak durumunda kalacaktır.Daha önce Irak'ta olduğu gibi, şimdi İran ve Suriye konusunda Washington'un izlemeyi planladığı strateji, açıkçası Ankara'nın izlemeyi yeğlediği politikayla örtüşmüyor.Diğer bir deyişle, Türkiye'nin bölgeyle ilgili stratejik çıkarları ve amaçları, ABD'ninkinden farklı.Ancak "büyük resim"e bakıldığında, Türkiye'nin ABD ile paylaştığı hayati, temel ortak çıkarlar ve değerler de var. Bu bakımdan Amerikan strateji belgesinde ters görünen bazı hususlar mevcut ortaklığın sürdürülmesine engel olmamalı. Konuyu etraflıca inceleyen Ankara'daki siyasi ve askeri yetkililerin görüşü de bu... skohen@milliyet.com.tr Ortak zemin