ABD'nin "Çöl Tilkisi" operasyonundan sonra, Irak'ın siyasal geleceğine ilişkin planları nedir? Saddam Hüseyin rejimine son vermek için ABD'nin Irak muhalefet gruplarına vereceği destek, sonuçta Irak'ın bölünmesine ve Kuzey'de bir Kürt devletinin oluşmasına yol açmaz mı? Böyle bir oluşumdan kaygı duyan Türkiye, Washington'un gerçekten bunu istemediğinden ve Kürtlerin de ABD'nin desteğini bu amaçla kullanmayacaklarından nasıl emin olabilir? ABD'nin Kuzey Irak'ta Kürt milislerine eğitim ve teçhizat desteği sağladığı doğru mu?..
Bu soruları "Milliyet" adına Washington'da en yetkili bir kaynağa, önceki akşam "Worldnet" TV sistemi ile sormak fırsatını buldum. Başkan Clinton'ın "özel yardımcısı" ve Milli Güvenlik Kurulu Yakındoğu Dairesi Başkanı Bruce Riedel, verdiği yanıtlarla, Türkiye'de bu konuda duyulan kuşku ve endişeleri yatıştırmaya çalıştı.
Riedel şöyle konuştu:
- "ABD'nin Irak'ın bölünmesi ve küçük parçalara ayrılması konusunda hiçbir arzusu yoktur. Bu, ABD'nin çıkarlarına da uygun değildir. ABD her vesile ile, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını istediğini açıkça beyan ediyor. Bizce Irak, bölgede bir istikrar unsuru olmalıdır. Bu ülkenin parçalanması istikrarı bozacağı için, biz bölücü herhangi bir çabaya karşı çıkarız. Nitekim geçenlerde Kuzey Irak'taki iki Kürt lideri, Barzani ve Talabani ile yapılan görüşmelerde bu husus teyid edilmiştir."
Bu sözler daha önce Washington'da yapılan bazı açıklamalardan farklı görünmeyebilir. Ancak bu beyanın, Clinton Yönetimi'nin en yetkili bir kaynağından gelmesi, bağlayıcı bir nitelik taşıyor.
Reidel bu demeci ile, "Çöl Tilkisi" harekatından sonra ABD'nin Irak'ın geleceği konusunda belirlemeye çalıştığı yeni stratejide, Kuzey Irak'ın Bağdat'tan kopması ve o bölgede bir Kürt devletinin kurulması fikrinin kesinlikle yer almadığı ve böyle bir oluşuma izin verilmeyeceği mesajını vermek istemiştir...
* * *
REIDEL, ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt milislerine herhangi bir yardımda bulunmadığını, Kongre'de geçenlerde onaylanan ve muhalif gruplara yardım öngören Irak Kurtuluş Yasası'nın henüz uygulanmaya konmadığını belirtti ve "peşmerge"lere destek konusunda herhangi bir planın bulunmadığını söyledi.
Kuzey Irak'ta Barzani'ye ve Talabani'ye bağlı milis kuvvetlerinin varlığı biliniyor. Medyada zaman zaman "peşmergeler"in eğitim merkezleri ile ilgili görüntüler de yayınlanıyor. Geçmişte, Barzani'ye bağlı milisler, Türkiye'den de destek görmüşlerdir. Ankara açısından Barzani güçlerinin PKK'lıların Kuzey Irak'ta kümelenmelerini ve faaliyet göstermelerini engellemelerinin büyük önemi vardır...
Reidel'in söyledikleri, Washington'da Saddam rejimine son vermeye yönelik yeni stratejinin henüz oluşmakta olduğu - ve bu arada muhalif gruplara desteğin nasıl sağlanacağı gibi hususların belirlenmediği - izlenimini veriyor.
Nitekim Reidel son harekat sonrasında izlenecek politikanın daha çok ana hatlarını ve temel hedeflerini açıklamayı yeğledi. "Askeri operasyonun amacı, Saddam'ı devirmek değil, kitle imha silahları yeteneğini zayıflatmaktı" dedi. "Tabii bu arada Saddam rejimi de zayıflarsa, bu artı kazanç sayılır. Ancak bu rejime son verecek olan kendi halkıdır. ABD'nin yapacağı şey, Saddam yönetimini sürekli kontrol altında tutmak, tecrit etmektir ("containment" politikası). Bunu yaparken, çok dikkatli olmak, adım adım ilerlemek durumundayız. Irak halkının zarar görmesini, kimsenin (bir ayaklanma halinde) ölmesini istemiyoruz... Bunun için dikkatli planlamaya ve zamana ihtiyaç vardır".
Bunun anlamı da, Clinton Yönetimi'nin Bağdat'ta rejim değişikliği işini aceleye getirmeyeceği, aslında oldukça dağınık ve zayıf olan muhalif grupların bir direniş gücü olarak ortaya çıkmasına çalışacağı, ama bu arada da Saddam'ı yoğun baskı altında tutacağıdır.
* * *
BU baskı nasıl olacak? Reidel'e göre:
1) ABD, Saddam'ın silah denetimine karşı koyması halinde, Irak'ı yeniden vuracak. Bunun "caydırıcı" bir etki yapması gerekir. Aksi halde bombardımanlar devam edecek...
2) Saddam anlaşmalara riayet etmediği sürece, ekonomik yaptırımlar sürecek. Saddam işbaşında kaldıkça ve aynı tavrı devam ettirdikçe, ambargonun hafifletilmesi söz konusu olmayacak...
Reidel'e göre, ABD bu politikasını "Irak halkı rejimi değiştirinceye kadar" sürdürecek. Kendi deyişi ile "ABD'nin uzun vadeli isteği, kendi ulusu ile ve tüm dünya ile barışık olan bir Irak" görmektir.
Bu isteği elbet herkes paylaşır. Ancak buna erişmenin tek yolunun, beyan edilen bu politikanın olup olmadığı, tartışılabilir...
Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr