Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       SON zamanlarda "PKK faktörü" Türk dış politikasında önemli bir etken olmaya başladı. İtalya'dan Suriye'ye ve Rusya'ya kadar çeşitli komşu veya dost ülkelerle bu yüzden ciddi sıkıntıların yaşandığı açıkça görülüyor.
Bu yetmezmiş gibi, şimdi buna bir de "şeriatçılar faktörü" ekleniyor. Yurt dışında üslenen aşırı dinci eylemcilerin faaliyeti, özellikle Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilere gölge düşürüyor.
Kuşkusuz her iki faktör, Türkiye'nin güvenliği ve huzuru bakımından büyük önem taşıyor. İki faktör de, ülkenin siyasal yapısını ve düzenini yıkmaya yönelik "şiddet" unsurunu da kapsıyor.
Türkiye'nin bu tür faaliyetin kendi sınırları dışında kümelenmesine karşı tepki göstermesi ve bu alanda diğer devletlerden anlayış ve destek beklemesi doğal.
Ama bu, ülke içinde eylemcilerle savaşmaktan daha zor ve nazik bir iş. Bu mücadele yürütülürken, yabancı ülkelerle ilişkilerin bozulmaması önemli. Bu da duygusal tepkilerden çok, akılcı ve serinkanlı politikalar gerektirir...
* * *
CUMHURİYET'in 75'inci yıldönümünde, Anıtkabir'e karşı bir "kamikaze saldırısı" planlandığı bildirilen "Anadolu Federe İslam Devleti" adlı örgütün Almanya'da üslenmiş olması, şimdi dikkatleri bu ülkedeki Türkiye karşıtı faaliyetlere çevirmiş bulunuyor.
Türkiye Araştırmalar Merkezi Müdürü Prof. Faruk Şen'e göre, Cemalettin Kaplan'ın kurduğu, onun ölümünden sonra oğlu Metin Kaplan'ın yönettiği bu örgüt, aslında Almanya'daki 8 radikal dinci kuruluşun en ufağıdır. Almanya'da 74 camiye sahip olan ve Türkiye'de şeriatçı bir rejim kurmayı amaçlayan bu örgütün üye sayısı, Araştırmalar Merkezi kayıtlarına göre, 2400 kişidir. Ancak bünyesinde 1200 "radikal" eylemcinin bulunduğu da bilinmektedir.
Almanya, 1989'da Cemalettin Kaplan'a "siyasal sığınma hakkı"nı vermiş, kurduğu örgütün "dinsel" faaliyeti içinde elaltından siyasal nitelikte Türkiye aleyhinde bir kampanya yürütmesine de göz yummuştu. Bir Alman gazetecisinin deyişi ile, Bonn makamları Kaplan'a bu statüyü vermekle ve "Kaplancılar"a karşı hoşgörülü davranmakla, başını derde sokmuştur.
Alman resmi makamlarına göre PKK için olduğu gibi, diğer kuruluşlar için kıstas, kamu düzenini bozacak şiddet hareketlerinden uzak durmasıdır. Bu bağlamda, PKK ve yan kuruluşlarının, faaliyeti, geçen yıl, bu ilkeyi çiğnedikleri için yasaklanmıştı. Buna karşılık, Almanya'da terörist hareketlerde bulunmayan Türk örgütlerin (Milli Görüş gibi) faaliyetine herhangi bir kısıtlama getirilmiyor.
* * *
ALMAN yetkililerinin belirttiğine göre, Kaplancıların faaliyeti Anayasa'yı Koruma Örgütü gibi Servisler tarafından yakından izleniyor. Ancak şimdiye kadar "Alman yasalarını çiğneyen" bir hareketleri görülmediği için, herhangi bir müdahalede bulunulmadı.
Ya şimdi, bu örgütün "kamikaze planı" ortaya çıkmasından sonra, ne olacak? Almanya, bu gerekçe ile, Metin Kaplan'ın Türkiye'ye iadesi isteğine nasıl karşılık verecek?
Bunun yanıtı henüz belli değil. Bir kere şu ana kadar Ankara'nın bu konuda Bonn'a iletilmiş resmi bir talebi yok. Anlaşılan, bu konudaki dosya hazırlıkları henüz devam ediyor.
Konunun hukuki bakımdan oldukça karmaşık yönleri var. Mesele sadece iki ülke arasında suçlu iadesi ile ilgili bir anlaşmanın varlığına bağlı değil. (Diğer Avrupa ülkeleri gibi, Almanya da ölüm cezasına çarptırılması istenen sanıkları genelde iade etmez). Bonn, bu olayda planlandığı söylenen terörist eylemin, Almanya'daki örgüt ile ilintisini belirleyecek kanıt isteyecektir. Kaplan'ın "siyasal sığınmacı" statüsünde bulunması da işi zorlaştıracaktır...
Ancak, Türk hükümeti, Almanya'nın konuyu terörizmle mücadelede işbirliği ve dayanışma olayı olarak göreceğini umuyor. Bir yetkili, Bonn'un "isterse" böyle hareket edebileceğini ve bu "siyasal jest"in ilişkiler üzerinde olumlu bir etki yapacağını söylüyor...
Alman Elçiliği'nin bir yetkilisi, konunun Bonn'da tüm yönleri ile incelendiğini belirtirken, şöyle dedi: "Bunun bilinmesi önemlidir: Almanya terörist örgütleri desteklemez. Elde edilecek bulgulara ve kanıtlara göre, yasalar çerçevesinde, gereken karar alınacaktır."
Umarız bu, iki ülke arasında sürtüşme değil, işbirliği konusu olur.





Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr